Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2361 E. 2022/586 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2361
KARAR NO: 2022/586
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 16.07.2019
NUMARASI: 2018/1347 Esas -2019/755 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki mevcut ticari ilişki sebebi ile davacı tarafından 27.12.2017 tarihli 9.517,37 USD tutarlı faturanın keşide edilerek davalı yana gönderildiğini ve davalı tarafından faturaya itiraz edilmediğini, davaya konu faturanın vadesinin gelmesine rağmen davalının borcunun ödemediğini, alacağın tahsili amacı ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlunun borcun 27.499,28 TL’sini kabul ederek, dosyaya kısmi ödeme yapıldığı, kalan kısım için borçlunun itirazı ile takibin durdurulduğunu, takibe konu faturanın USD cinsinden düzenlendiğini, davalının takibin yabancı para birimi üzerinden yapılmasına itirazının yersiz olduğunu, arz ve izah olunan nedenler ile davalarının kabulünü, borçlunun itirazının iptalini, takibin devamını, davalının alacağın % 20′ sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; taraflar arasında uzun sünedir devam eden bir ticari bir ilişkinin bulunduğunu, takibe konu faturadaki ürünlerin tamamının ayıplı olduğunu ve ürünlerin Kıbrıs’a gönderildiğini, ürünlerin geri getirme maliyetinin ürün bedellerinden daha yüksek olduğu nedeni ile geri getiremediklerini, bu durumun davacının bilgisi dâhilinde olduğunu, davacının iddia ettiği gibi taraflar arasında yabancı para cinsinden ticari bir ilişkinin bulunmadığını, taraflar arası ticari ilişkinin TL cinsinden yapıldığını, davacı tarafından kesilen faturaların TL olarak ticari kayıtlara işlenmiş olduğunu ve ona göre ödeme yapıldığını, davalı tarafın borç tutarının icra dosyasına, icra giderleri ile bitlikte ödendiğini ve bunu dışında başkaca bir borcunun bulunmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini, davacının; alacağın % 20’ sinden az olmamak üzere icra tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dosyada mevcut tüm delillerin incelenerek değerlendirilmesinde; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davacının takibe dayanak fatura ve cari hesap kaynaklı davalıdan 4.929,44 USD alacaklı olduğu, alacağın faturaya dayalı olduğundan alacak miktarının davalı tarafından belirli ve bilinebilir olduğu, faturanın davalının ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu, alacak konusu faturanın davalının kabulünde olduğu, davalının takibe kısmi itirazının haksız olduğu anlaşılmakla davanın kabulü ile davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline, davalı tarafından takipten sonra 7 günlük itiraz süresinde ödenen 27.499,28 TL karşılığı 4.587,73 Usd’nin davadan önce ödendiğinden takibin bakiye 4.929,44 USD üzerinden takip tarihinden itibaren talep edilen faiz ile devamına alacağın likit ve takibe itirazın haksız yere edildiği dikkate alınarak %20 oranında 985,888 USD’nin icra inkar tazminatı olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” gerekçesiyle, davacının itirazın iptali davasının kabulüne, davalı/takip borçlusunun, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazının İPTALİNE, davalı tarafından takipten sonra 7 günlük itiraz süresinde ödenen 27.499,28 TL karşılığı 4.587,73 USD nin davadan önce ödendiğinden takibin bakiye 4.929,44 USD üzerinden takip tarihinden itibaren talep edilen faiz ile devamına, takibe konu alacağın bakiye kalan 4.929,44 USD’nin %20 ‘si olan 985,888 USD’nin icra inkar tazminatı olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; karara mesnet bilirkişi raporunda davacı tarafça kendisine ibraz edilen ve hiç bir hukuki geçerliliği ve tarafımızca bağlayıcılığı bulunmayan cari hesap ekstreleri esas alınmış(raporun 4.sayfası 3.2 bendinde bu husus açıkça yazılıdır), davacı ve davalı tarafın ticari defter kayıtları hiçbir şekilde inceleme konusu yapılmadığını ve davacı tarafından düzenlenen cari hesap dökümleri de sanki davalının ticari defterleriymiş gibi mahkemeye yanıltıcı şekilde rapor düzenlendiğini, ticari defterlerin TL olarak tutulması zorunlu olup, raporda davacıya ait hesap dökümü olarak sunulan tablolardaki rakamlar USD olarak gözükmekte olup, bu dahi tek başına raporun ticari defterler dikkate alınmaksızın düzenlendiğinin gösterildiğini, buna rağmen bilirkişi davacının kayıt dışı cari hesap ekstresine itibar ettiğini ve mahkemece de bu rapora itibar edilerek USD cinsinden karar verildiğini, Bilirkişi tarafından müvekkili ve davacı şirkete ait ticari defter kayıtlarının sadece dökümü yazılmış buna göre alacak tutarının varlığı hususunda müvekkilin ve davacının ticari defter kayıtları hiç dikkate alınmadığını, Türk Ticaret Kanunun 89.maddesine göre cari hesap ekstresinin dikkate alınabilmesi için açıkça taraflar arasında bu hususta yazılı bir sözleşme yapılmış olması gerektiğini, davacı tarafın böyle bir sözleşme ibraz etmediğini, taraflar arasında imzalanmış böyle bir sözleşme olmadığından ibrazının da mümkün olmadığını, Hesaba esas alınan davacıya ait cari hesap ekstresi tamamen davacı tarafından düzenlenen, her zaman değiştirilmesi mümkün olan, hiç bir hukuki değeri bulunmayan her hangi bir resmi makamca denetime tabi olmayan hareketler olup, bunlar dikkate alınarak rapor düzenlenmesinin hukuka aykırı olduğunu, hal böyle iken bilirkişi tarafından, davacı tarafça tek taraflı olarak düzenlenen cari hesap ekstreleri esas alınarak, sanki ticari defterler USD olarak düzenlenmiş gibi alacak tutarının belirlenmesi açıkça hukuka aykırı olduğu gibi mahkemeyi de yanıltmaya yönelik olduğunu, Bilirkişi raporunda USD cinsinden düzenlenen faturanın dikkate alınması da tamamen hatalı olduğunu, faturanın hem USD hemde TL düzenlendiğini, USD düzenlenmesinin davacı taraftan kaynaklı olup taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, USD düzenlense de kanunen bu faturanın ticari defterlere TL olarak girmesi gerektiğini, bu durumda da müvekkili şirketin davacıya karşı faturanın TL karşılığı ile sorumlu olduğunu, bilirkişinin söz konusu faturanın hem davacı hem davalı ticari defterlerine ne şekilde işlendiği hususuna dahi değinmediğini, kendilerine tebliğ edilmeyen, ticari defterlere girmemiş olan müvekkili şirketin bilgisi dışında kesilen, fatura içeriği ürünlerin müvekkiline teslim edildiğini göstermeyen faturalarında dikkate alınmaması gerektiğini, bu hususları incelemeyen raporun kabulünün mümkün olmadığını, Raporun 6.sayfasında davacının yanın ticari defterlerinin incelenmesinde özetle; davalı şirkete 247.452,00 USD(961.408,35 TL) borç kaydettiği, karşılığında 237.934,65 USD(karşılığı 904.397,00 TL) alacak kaydettiği tespiti yapıldığını, Yasal olarak ticari defterlerin USD cinsinden tutulması mümkün olmadığından bilirkişi tarafından yapılan bu tespit kesinlikle ticari defter kayıtlarına dayanmadığını, bilirkişinin bu tespitleri davacı tarafından düzenlenen ve hukuken geçerliliği olmayan cari hesap ekstresine göre yapmasına karşın mahkemeyi yanıltacak şekilde ve açıkça hukuka aykırı olarak bu tespitlerin Ticari Defter özetlerinde yer aldığını belirtmesinin gerçeğe aykırı beyan olduğunu, söz konusu tespitlerin dahi kendi içinde çelişkili olduğunu, söz konusu tespitlere göre USD kuru (961.408,35/247.452,00)= 3,88 TL ye tekabül ettiğini, bu kurun bilirkişi tespitinde yer alan alacak tutarı ile çarpılması sonucu ortaya çıkan rakam (237.934,65×3,88)= 923.183,44 TL olduğunu, raporda ise bu tespit 904.397,00 TL olarak yer aldığını, bunun dahi tek başına raporun hatalı ve gerçeğe aykırı düzenlendiğini göstermesi bakımından yeterli olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan ilamsız takibe vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve inkar tazminatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarının incelendiği, taraf ticari kayıtlarına göre alacağın değerlendirildiği anlaşılmakla davalı vekilinin her iki tarafın ticari defterlerinin incelenmediği, davacının cari hesap dökümleri dikkate alınarak hazırlanan bilirkişi raporuna değer verilerek hüküm kurulduğu yönündeki istinaf nedeni yerinde değildir. Uyuşmazlık konusu faturanın USD cinsinden düzenlendiği, davalı yanca faturaya itiraz edilmediği, davacı defterlerinde dava ve alacak konusu yapılan döviz cinsi düzenlenen faturanın kendi ticari defterlerinde de 36.312,76 TL karşılığının yer aldığı anlaşılmaktadır. Yine, iş bu faturanın davalı defterlerinde de kayıtlı olup, 36.312,78 TL davacıya borç olarak kayıtlanmıştır. Buna göre ilişkinin döviz cinsinden kurulduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin ticari defterlerin kanunlara göre TL tutulması gerektiği, davacı tarafça düzenlenen tek taraflı cari hesap ekstrelerine değer verilerek hüküm kurulduğu yönündeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Dava konusu faturanın davalı defterlerinde de kayıtlı olması nedeniyle, fatura konusu malların davalıya teslim edildiğinin kanıtlandığının da kabulü ile kurulan hüküm isabetli olup, aksi yöndeki davalı vekili istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. Ancak, hükümde icra inkâr tazminatına döviz cinsinden hükmedildiği, oysa emsal Yargıtay 19. HD’nin 03.04.2017 tarihli, 2016/857 E- 2017/2653 K sayılı ve Yargıtay 12. HD’nin 06.07.2020 tarihli, 2019/14477 E- 2020/6312 K sayılı karaları ışığında, icra inkâr tazminatının döviz alacağının icra takip tarihindeki kur üzerinden TL karşılığı dikkate alınarak TL üzerinden icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekirken döviz cinsinden hükmedilmesi hukuka aykırı olmuş, bu hususun resen düzeltilmesi gerekmiştir. Bu açıklamalar ışığında davalı vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemekle birlikte HMK’nın 33,355 ve 353/1.b.2 maddeleri uyarınca kararın resen düzeltilmesi gerektiğinden, hükmün icra inkar tazminatı yönünden resen düzeltilmek üzere kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeyle; Davalı vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemekle birlikte HMK’nın 33,355 ve 353/1.b.2 maddeleri uyarınca kararın resen düzeltilmesi gerektiğinden, hükmün icra inkar tazminatı yönünden resen düzeltilmek üzere kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda; 1-Davanın kabulü ile davalı takip borçlusunun, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazının iptaline, davalı tarafından takipten sonra yedi günlük itiraz süresinde ödenen 27.499,28 TL karşılığı 4.587,73 USD’nin davadan önce ödendiğinden, takibin bakiye 4.929,44 USD üzerinden takip tarihinden itibaren talep edilen faiz ile devamına, 3-İİK’nın 67/2.maddesi uyarınca takdiren %20 oranında hesaplanan 5.895,61 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Başlangıçta peşin olarak alınan 254,25 TL harcın ve icra takibi peşin harcı 300,07TL’nin, alınması gerekli olan 2.018,4 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.464,08 TL karar ve ilam harcının davalı ‘dan alınarak hazineye irat kaydına, 5- Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu posta ve tebligat gideri 68,35TL, bilirkişi ücreti 700,00 TL olmak üzere toplam 768,35 TL yargılama masrafının, davacı yan davasında kısmen haklı çıktığından dava konusunun toplam değerinin kabulle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 699,00 TL yargılama masrafına, peşin harç 254,25 TL eklenerek sonuç olarak 953,25 TL’nin davalı ‘dan alınarak davacı tarafa verilmesine, dava konusunun toplam değerinin redle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 69,00 TL yargılama masrafının davacı yan üzerinde bırakılmasına, 6-Davacı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A….T uyarınca 3.545,71 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, 7-Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A….T uyarınca 2.725,00 TL avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak davalıya verilmesine, 8-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avanslarının, yatıran tarafa iadesine, 9-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden: a-Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; ilk derece mahkemesi hükmü kaldırılıp yeniden hüküm verildiğinden, davalı tarafından yatırılan 504,60 TL istinaf peşin karar harcının, talep halinde davalıya iadesine, c-Davalı tarafından sarfedilen 121,30 TL başvuru harcı ile 31,50 TL posta gideri toplamı olan 152,80 TL istinaf kanun yolu giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 10-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 18.05.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.