Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2358 E. 2022/458 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2358
KARAR NO: 2022/458
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 17.04.2019
NUMARASI: 2018/479 Esas – 2019/321 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında yıllardır süre gelen cari hesap ilişkisi olduğunu, 2018 yılı Şubat ayında davalının cari hesabının 19.126,14 TL bakiye verdiğini, davalının ödeme yapmaması üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenle davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkili ile davacı arasında bir ticari ilişki olmadığını, müvekkili tarafından imzalanan bir sevk irsaliyesi ve tebliğ edilen bir fatura olmadığını, müvekkilinin işletmesini 28/07/2016 tarihinde kapattığını, vergi kaydının da kapatıldığını, alacak likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin yerinde olmadığını, davanın kabulü halinde temerrüt olmadığı için davacının ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talebinde bulunabileceğini, bu nedenle davanın reddi ile davacı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dosya kapsamı ile alınan bilirkişi raporu denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olması ve takip konusu alacağın davacı defter – kayıtları ve bilirkişi raporu ile ispat edilmiş olması nedeniyle davanın kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına konu alacağa yönelik itirazının 19.126,14 TL bakımından iptali ile takibin takip talepnamesindeki şartlarla devamına, İİK m.67/2 kapsamında 3.825,22 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Usul yönünden, karar duruşması öncesi göndermiş olduğu mazeret dilekçesi değerlendirilmeden nihai karar verildiğini, nihai karar duruşmasında zapta geçirilenin tam aksine, bilirkişi raporunun kendilerine tebliğ edilmediğini, kendilerine sözlü olarak yargılamayı geçileceği ihtar edilmeden yoklu mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalının ticari defter kayıtlarını sunmadığı, davacının davalıya kestiği faturaların kendi defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının bu faturalara itiraz ve iade ettiğine dair bilgi belge bulunmadığı, buna göre fatura münderecatının kesinleştiği, davacının kendi kayıtlarında görüldüğü üzere takip talebindeki tutar kadar davalıdan alacaklı olduğu tespitine yer verilmiş, mahkemece de bu rapora itibar edilerek hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Adil yargılanma ve hukuki dinlenilme hakkının bir gereği olarak hâkim, taraflara duruşmalarda hazır bulunmak, iddia ve savunmalarını bildirmek için imkân vermeli, tarafları usulüne uygun bir biçimde duruşmaya davet etmelidir. Fakat tarafların kendilerine tanınan bu imkâna rağmen duruşmaya gelmek zorunlulukları yoktur. Hukuk davalarında duruşmaya gelmemenin müeyyidesi, dava dosyasının işlemden kaldırılması veya yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilmesidir. Dava ile ilgili olan kişilerin davaya ilişkin bir işlemi öğrenebilmesi için tebligatın usulüne uygun olarak yapılması, duruşma gün ve saatinin muhataba bildirilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde tarafların hukuki dinlenilme ve savunma hakkı kısıtlanmış olur. Diğer taraftan HMK’nın 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukuki dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukuki dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır (Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2016/2354-24522 E.K.sayılı emsal kararı) Somut olayda, davalı vekilince duruşmanın talik edildiği 17.04.2019 tarihinden bir gün önce 16.04.2019 tarihinde UYAP’tan gönderdiği mazeret dilekçesi bulunduğu, ancak mazeret dilekçesinin içeriğinin bu dosya ile uyumlu olmamakla birlikte, bu dosya üzerinden oluşturularak UYAP’a kaydedildiği, mahkemece karar verildiği anlaşılan 17.04.2019 tarihli duruşma zabtının incelenmesinde, davalı vekilinin mazeret dilekçesi verdiğine dair bir tespit yapılmadığı gibi, mazeretin reddedildiğine dair ara karar da oluşturulmadığı, bu surette davalı vekilinin mazereti değerlendirilmeksizin yargılamaya devamla hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Yine Bilirkişi raporunun her ne kadar karar celsesi olan 17.04.2019 tarihli duruşma tutanağında davalıya 27.03.2019 tarihinde e tebligat yoluyla tebliğ edildiği belirtilmiş ise de, UYAP’ta yapılan denetimde bilirkişi raporunun davalıya tebliğ edildiği görülememiştir. Kaldı ki raporun UYAP sistemine kayıt tarihi 27.03.2019 tarihli olup, aynı tarihte tebliğ edilmesi de zaten mümkün değildir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında, ilk derece mahkemesince gerek davalı vekilinin mazereti hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmeksizin gerekse bilirkişi raporu davalı vekiline tebliğ olunmaksızın ve rapora beyan ve itiraz olanağı tanınmaksızın yargılamaya devamla hüküm kurulması, davalı yanın hukuki dinlenilme hakkının ihlali sonucunu doğurmuş olacaktır. Buna göre ilk derece mahkemesince davanın görülüp sonuçlandırılabilmesi için gerekli usuli koşullar ve temel hak niteliğindeki adil yargılanma hakkının koşulları sağlanmadan hüküm verildiğinden; davalı vekilinin esasa ilişkin istinaf nedenleri incelenmeksizin kararın HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, ilk derece mahkemesince, talep halinde iadesine, 4-Davalı tarafından istinaf kanun yolu aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, İlk Derece Mahkemesi tarafından, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 07.04.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.