Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2353 E. 2021/1242 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2353
KARAR NO: 2021/1242
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/07/2019
NUMARASI: 2015/732 Esas – 2019/570 Karar
BİRLEŞEN 2015/733 ESAS SAYILI DOSYASINDA;
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; davacı şirketin 01/05/ 2006 tarihli … bayilik sözleşmesi ile davalı şirketin ana bayisi olduğunu, davacı şirket tarafından gösterilen bayilik faaliyeti çerçevesinde davalı borçluya yaptığı hizmetlere karşılık toplam 9 adet fatura düzenlediğini ve davalı şirketin faturaları iade ettiğini, bunun üzerine davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden toplam 468.996,28 TL’nin tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, ancak davalının başlatılan takibe itiraz ettiğini, davalının itirazının haksız olduğunu belirterek, davalının icra takibine yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacı ile davalı arasında imzalanan bayilik sözleşmesi ve eki niteliğindeki … stratejik lokasyonlar işletmeci bayi sözleşmeleri kapsamında bayilik faaliyetini gerçekleştiren davacının, herhangi bir mutabakat yürütülmeden evrak iade, 2010-2013 yılları arası primler, dekorasyon bedeli, geçmiş yıllara ait fraud bedeli iade, sessiz hat bedeli iade, gönderilmiş evrak iade gibi kalemleri içeren toplam 9 adet faturayı davalı şirkete gönderdiğini, davalı tarafından işbu faturalara itiraz edildiğini ve faturaların davacıya iade edildiğini, kargo evrakı üzerinde bulunan ve fatura numaralarını içeren ve söz konusu faturaların teslim alındığına dair yazılan yazının davalı şirket çalışanları tarafından yazılmadığını, davaya konu faturaların davacının aslında vermediği hizmetler ya da olmayan işlemler için oluşturulmuş ve herhangi bir dayanağı olmayan bedellere ilişkin olduğunu, davacı şirket tarafından faturalara istinaden başlatılan icra takibinin kötü niyetli olduğunu belirterek, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, davacı şirket aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinni davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir. Birleşen 2015/733 esas sayılı dosyada; Davacı vekili, davasında özetle; davacı şirket tarafından bayilik faaliyeti çerçevesinde davalı borçluya verilen hizmetlere karşılık; 12/05/2014 gün ve … nolu 129.134,50TL, 14/07/2014 gün ve … nolu 128.433,61TL, 11/08/2014 gün ve … nolu 103.301,12TL, 22/09/2014 gün ve … nolu 40.497,66TL, 22/10/2014 gün ve … nolu 134.819,08TL, 24/11/2014 gün ve … nolu 134.675,55TL bedelli faturalar düzenlendiğini, faturaların davalı şirkete tebliğ edildiğini, davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarına da faturalara yer verdiği halde, davalı şirketin fatura bedellerini ödemediğini, bunun üzerine davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasından toplam 670.861,52TL üzerinden takip başlatıldığını, davalı borca, işlemiş ve işleyecek faizlere ve faiz oranına haksız şekilde itiraz ederek icra takibini durdurduğunu, takip konusu yukarıda tarih ve numaraları yazılmış faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğunu belirterek, davalı borçlunun İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasındaki 670.861,52 TL’lik alacağa vaki itirazlarının iptali ile takibin devamına, %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Birleşen dosyada davalı vekili, savunmasında özetle; davacının icra takibine konul edilen faturalardan dolayı davalı şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığını, bayilik sözleşmesinin 31. maddesine göre davacı ile davalı şirket arasında cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, davacı şirket ile davalı şirket arasındaki cari hesap ilişkisi uyarınca tek tek alacak kalemi talebinde bulunulamayacağını ve hesap mutabakatları çerçevesinde de davacının müvekkili şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığının açık olduğunu, takibe konulan 77.249,60 TL. kira alacağının müvekkili tarafından toplam alacak tutarından mahsup edildiğini ve ortaya çıkan bakiyenin ihtarname ile karşı tarafa bildirilmiş olduğunu, karşı tarafça yasal süre içerisinde cari hesap dökümüne itiraz edilmediğini ve bu suretle cari hesap mutabakatı sağlandığını, davacı şirketin alacak ve borç kalemlerinin birbirinden mahsuplaştırılması akabinde, davalı şirketin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, bilakis 10.04.2015 tarihi itibariyle davacının 11.106.672,96 TL borcu bulunduğunun hiçbir şüpheye mahal bırakmadan görülebileceğini, davacının haksız ve mesnetsiz ikame ettiğini belirterek, davanın ve davacının tüm taleplerinin reddi ile haksız ve kötü niyetli olarak takip başlatan davacıdan %20 oranında kötü niyet tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Yapılan yargılama, davacının iddiaları, davalının beyanları, ibraz edilen deliller, birleşen dosya, icra takip dosyaları, mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonucu ibraz edilen bilirkişi kök ve ek raporları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; esas dava yönünden; davacının, davalı şirketin ana bayisi olduğu, davacı şirket tarafından gösterilen bayilik faaliyeti çerçevesinde davalıya yaptığı hizmetlere karşılık toplam 9 adet fatura düzenlediği ve davalı şirkete 25/07/2014 tarihinde tebliğ edildiği, ancak davalı şirket tarafından işbu faturaların Beyoğlu …Noterliği’nin 18/08/2014 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile iade edildiği, bunun üzerine davacı tarafından davalı hakkında İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden toplam 468.996,28 TL’nin tahsili amacıyla takip başlatıldığı, başlatılan takibe davalının itirazı üzerine takibin durduğu, her ne kadar davacı tarafça davalının itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesi talep edilmiş ise de; mahkememizce esas dava yönünden yaptırılan bilirkişi incelemesine göre davacı tarafından davalıya kesilen faturaların incelenmesinde, faturalarda sadece ‘mala’ ilişkin ibarelerinin yer aldığı, başkaca bir açıklama olmadığı, davacı tarafça fraud ve sessiz hat bedeli olarak yansıtılan faturaların taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinde herhangi bir açıklamasının olmadığı, fraud veya sessiz hat olarak tanımlanan durumlar için ceza kesileceğine dair bir maddenin taraflar arasında imzalanan sözleşmede yer almadığı, faturalarda hangi hatlara hangi sebeple ceza kesildiğine ilişkin bir bilge ve belge sunulmadığı, bu nedenle davacı alacağının olup olmadığının bilinemediği, davacı tarafından fraud adı altında kesilen dava konusu faturalar ile ilişkilendirilecek bilgilerin sunulmadığı, yine işbu faturaların davalı taraf defterlerinde de kayıtlı olmadığı, bu nedenle asıl dava bakımından takibe konu yapılan faturaların dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ışığından gerçeği yansıtıp yansıtmadığı anlaşılamadığı, davacının esas dava bakımından davasını ispat edemediği anlaşılmakla, asıl davada davacının davasının subut bulmadığından reddine karar vermek gerekmiştir. Birleşen dava yönünden ise; davacı şirket tarafından gösterilen bayilik faaliyeti çerçevesinde, davalıya yaptığı hizmetlere karşılık toplam 6 adet fatura düzenlediği ve davalı şirkete tebliğ edildiği, ancak fatura bedellerinin ödenmemesi üzerin davacı tarafından davalı hakkında İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden toplam 670.861,52 TL’nin tahsili amacıyla takip başlatıldığı, başlatılan takibe davalının itirazı üzerine takibin durduğu, davacı tarafça davalının itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesi talep edilmiş olup, mahkememizce taraflar arasındaki uyuşmazlığa ilişkin yaptırılan bilirkişi incelemesine göre, davacı tarafın ticari kayıtlarında davalı tarafı alıcılar ve satıcılar hesabı olmak üzere iki ayrı cari hesapta takip ettiği, 31/12/2014 tarihinde satıcılar hesabındaki borç bakiyesinin alıcılar hesabına virmanlandığı ve davacı tarafın kayıtlarına göre 31/12/2014 tarihi itibariyle davalı taraftan 1.887.430,58 TL alacaklı olarak devir yapıldığı, davalı tarafın 2014 yılı cari hesaplarına göre 31/12/2014 tarihi itibariyle davacı taraftan 389.147,23 TL alacaklı olduğu, davalı tarafın 2015 yılı cari hesaplarına göre ise 13/10/2015 tarihinde 1.029.423,36 TL miktarında virman ile İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı ve 77.249,60 TL miktarında virman ile İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyalarında davalı tarafında davacı aleyhine başlatılan icra takiplerine istinaden muhasebe kayıtlarının yapıldığı, söz konusu takiplerden kaynaklı herhangi bir tahsilatın kayıtlarında yer almadığı, yine davalı tarafın ticari kayıtlarına göre davacı tarafından başlatılan İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında icra takibine konu edilen toplam 6 adet fatura karşılığı 670.861,52 TL faturanın her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, bu bedelin davalı tarafından ödendiğine ilişkin herhangi bir belgenin mevcut olmadığı, söz konusu davaya konu 6 adet faturanın hem davacı hem de davalı defterlerinde kayıtlı olması nedeniyle söz konusu hizmetin davacı tarafından davalıya verildiğinin sabit olduğu, her ne kadar davalı tarafça cari hesabında davacı aleyhine kesmiş olduğu 13/10/2015 tarihli 1.029.423,36TLlik faturayı İstanbul …İcra Müd.nün … esas sayılı dosyası sebebiyle virmanlaması, yine 77.249,60TLlik virmanın ise İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile virmanladığı ve iki icra dosyasında davacı aleyhine bundan kaynaklı alacak için takip başlatıldığı, bunlardan İstanbul …İcra Müd.nün … esas sayılı dosyasında davacı tarafça herhangi bir itirazın yapılmadığı, İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası yönünden ise İstanbul 8.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/27 esas sayılı dosyası üzerinden itirazın iptali davası açıldığı ve davanın derdest olduğu görülmüştür. Her ne kadar davalının yapmış olduğu bu virmanlar sebebiyle davalı kayıtlarına göre davacı alacaklı olarak gözükmemekte ise de, davalının söz konusu iki icra dosyası ile kendisine ait olan alacak için ayrı bir takip başlatıldığı ve bu takipte takiplerden birinin kesinleştiği, diğerinin yönünden itirazın iptali davasının devam ettiği, dolayısıyla davalının davacıdan olan bu alacaklarını ayrı bir takip ve dava konusu ettiği, davalının davacıdan olan alacaklarının ayrı bir takiple davaya konu etmesi nedeniyle, söz konusu alacağın davacı alacağından mahsup edilmesi halinde mükerrer tahsilat ve karara yol açabileceği, ayrıca mahkememize bu konuda açılmış usulune uygun bir dava yada takas mahsup iddiası da ileri sürülmemiş olduğundan, davalının davacıdan alacaklı olduğunu iddia ettiği bu bedeller yönünden mahsup işlemi yapılmamış, davalı defterlerinde kayıtlı olan toplam 6 adet fatura karşılığı bu nedenle davacının birleşen dosya yönünden 670.861,52 TL alacaklı olduğu anlaşılmakla, birleşen dosya yönünden davanın kabulü ile davalı tarafından icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, yine alacak likit ve belirlenebilir olduğundan davalı aleyhine İİK’nun 67/2.maddesi uyarınca hükmedilen alacak bedeli olan 670.861,52 TL’nin %20’si oranında olmak üzere 134.172,30 TL icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği, …” gerekçesiyle; asıl davada, davacının davasının sübut bulmadığından reddine, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına, birleşen İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/733 Esas sayılı davasında davanın kabulü ile davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin takip talebindeki şartlarla aynen devamına, alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2. maddesi uyarınca belirlenecek avans faizi uygulanmasına, İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca hükmedilen alacak bedeli olan 670.861,52 TL’nin %20’si oranında olmak üzere hesaplanan 134.172,30 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, karar verilmiştir. Bu karara karşı, her iki taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: önceki beyanlarını tekrarla; Dosyada mevcut bilirkişi raporlarında da tespit edildiği üzere, müvekkili yanca keşide edilen faturaların içeriğine ilişkin hizmetin verildiğinin buna rağmen davalının ödeme yapmadığının açık olduğunu, Söz konusu faturaları davalının kasıtlı olarak ticari defter kayıtlarına işlememiş olduğunu, 2015 yılına ilişkin defterlerin taraflarınca sunulduğunu, davalı tarafından itiraz edilmeyerek içeriği kesinleşen faturalara istinaden herhangi bir ödeme de yapılmadığından davalıdan alacaklı olduklarının sübuta erdiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin asıl davaya ilişkin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve asıl davanın da kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: önceki beyanlarını tekrarla; Birleşen dosyada, takip dayanağı olan faturalara ilişkin taraf defterlerinde yeterli ve açıklayıcı ibare olmamasına rağmen, bilirkişi raporlarındaki çelişki giderilmeden itirazın iptaline karar verilerek, icra inkâr tazminatına hükmedilmesinin ve esas davada red yoluna gidilmesine rağmen davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Birleşen dava yönünden cevap dilekçelerinde ve bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçelerinde aradaki cari hesap ilişkisi nedeniyle taraflarınca İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takip başlatılmış olduğunun bildirilmesine rağmen, karar gerekçesinde müvekkili tarafından alacaklı olduğuna ilişkin dava ya da takas mahsup iddiası öne sürülmediği gerekçesiyle bilirkişi raporlarında mahsup olgusunun tespitine rağmen ilk derece mahkemesince davacının 670.861,52 TL tutarında alacaklı olduğu yönünde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, İlk derece yargılaması aşamasında alınan bilirkişi kök ve ek raporunda cari hesaba uygun şekilde müvekkili tarafından mahsup yapıldığı hususunun belirtildiğini, müvekkili tarafından başlatılan icra dosyalarının virmanlandığının ve müvekkilinin tahsil yapamadığının vurgulandığını, Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin 39. maddesinin ilk derece mahkemesi tarafından göz önünde bulunudurulmadan hüküm kurulduğunu, Davacı tarafın iddia ve taleplerini kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bir an için davacının fatura alacağı olduğu düşünülse dahi TTK’nın 89 vd maddeleri gereği, bu alacakların münferit olarak cari hesaptan bağımsız olarak talep edilemeyeceğini, cari hesap kesilmeden, mutabakat sağlanmadan alacak takibi başlatan davacının haksız olduğunu, İlk derece mahkemesi tarafından, sübut bulunmama sebebiyle reddedilen asıl davaya ilişkin olarak müvekkili lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmemesinin yasa ve mevzuata aykırı olduğunu,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve her iki davanın reddine, müvekkili şirket lehine kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl ve birleşen davalarda davacı, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi gereği süregelen cari hesap ilişkisi kapsamında keşide edilen faturalardan kaynaklı olarak başlatılan ilamsız icra takiplerine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptalini talep etmektedir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, her iki taraf vekillerince, yasal süreler içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Asıl dosya içerisinde davaya esas İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında; alacaklının …, borçlunun …, olduğu görülmektedir. Takipteki asıl alacak 468.996,28 TL olup borç sebebi olarak 24.07.2014 tarihli muhtelif sayıda toplam dokuz adet fatura gösterilmiştir. Söz konusu faturaların konusunun belirli tarihlerdeki evrak iade bedeli, dekorasyon bedeli, Fraud sessiz hat bedeli iade şeklinde gösterildiği, faturaların … tarafından … adına keşide edildiği, borçlunun icra dosyasına itirazında takibe ilişkin her hangi bir borcunun bulunmadığını ileri sürerek, borca, faize, faiz oranlarına ve tüm ferilerine itiraz ettiği görülmektedir. Birleşen dosyaya esas, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; alacaklının … , borçlunun .., asıl alacağın 670.861,52 TL olduğu, borç sebebi olarak 22.10.2014 tarihli keşidecisi … lehtarı … olan toplamda 134.819,08 tutarındaki faturalar ile 24.11.2014 keşide tarihli keşidecisi …, lehtarı … olan toplam 134.675,54 TL tutarlı faturaların gösterildiği, itiraz eden vekilinin icra dosyasında takibe konu borcu kabul etmediği, borca, faize, faiz oranlarına ve tüm ferilerine itiraz ettiği görülmektedir. Dosya içerisinde bayilik sözleşmesinin incelenmesinde; sözleşmenin taraflarının … ve … oldukları, …’n bayilik sıfatının bulunduğu, sözleşmenin 4. maddesinde … ve işyeri sahibi arasında imzalanmış olan kira sözleşmesinin yürürlükte kaldığı süre içeresinde bayilik sözleşmesinin de yürürlükte kalacağının kararlaştırıldığı, işyeri kira sözleşmesinin her hangi bir sebeple sona erdiği takdirde bayilik sözleşmesinin de her hangi bir ihtar ve ihbarnameye gerek kalmadan kendiliğinden sona ereceğinin kararlaştırıldığı görülmektedir. Üç kişilik bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 25.01.2016 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; davacının ticari defterlerinde takibe konu faturaların kayıtlı olduğu, davacı yanın takip tarihi itibariyle davalı yandan 1.497.368,97 TL alacaklı olduğu görülmüştür. Davalının ticari defterlerinde 16.06.2014 tarih ve 161.903,79 TL bedelli faturanın kayıtlı olduğu, 24.07.2014 tarihli 338.256,44 TL bedelli faturanın kayıtlı olmadığı, 12.06.2014 tarihli 161.903,79 TL tutarındaki faturanın davalı ticari defterlerine kayıt edildiği tarih itibariyle dahi davalı yanın davacıdan 235,987,65 TL alacaklı olduğu yönünde değerlendirme yapılmıştır. İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1423 Esas sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporunun incelenmesinde; davacının davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası üzerinden takip başlattığı görülmektedir. Bilirkişi raporunda yapılan tespitler neticesinde davacı yanın takibe konu ettiği 24.07.2014 tarihli 338.256,44 TL bedelli faturanın da içlerinde bulunduğu 10 adet faturaya yönelik faturaların … tarafından teslim alındığına yönelik sonuca ulaşıldığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı yanın takibe konu etmiş olduğu bahsi geçen bu on adet fatura toplamının davalı kayıtlarında yer almamasından kaynaklandığı, takip konusu 338.256,44 TL tutarındaki faturanın da davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalının ticari defterlerinin münhasır delil olarak kabul edilmesi halinde takip tarihi itibariyle davacının 403.089,57 TL alacaklı olduğu yönünde değerlendirme yapıldığı görülmektedir. Eldeki dava dosyası içerisindeki SMM bilirkişi tarafından hazırlanan 27.10.2016 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde ;31.12.2014 tarihi itibariyle davalı şirketin kendi kayıtlarına göre davacıdan 406.476,97 TL alacağı olduğu, ancak davalının kayıtlarında yer almayan ve davacının kayıtlarında yer alan toplamda 467,328,98 TL tutarındaki faturanın mahkemece kabulü halinde davacının 60.852,01 TL alacaklı olduğu yönünde değerlendirme yapılmıştır. Elektrik Elektronik Mühendisi, Ekonomist ve SMM bilirkişilerinden oluşan üçlü heyete dosya tevdi edilmiş, dosya içerisine 25.07.2018 tarihli bilirkişi raporu sunulmuştur. Söz konusu raporun incelenmesinde; davacı ticari defterlerinde esas dosyaya ilişkin icra takibine konu edilen dokuz adet fatura karşılığı 468.966,28 TL faturanın ve birleşen dosya bakımından birleşen dosyaya esas icra takibine konu altı adet fatura karşılığı 670.861,52 TL faturanın kayıtlarda yer aldığı, davalı tarafı ticari defterlerinde ise bahsi geçen 468.966,28 TL karşılığı dokuz adet faturanın yer almadığı, ancak yine bahsi geçen altı adet 670.861,52 TL tutarındaki faturanın davalı ticari defter kayıtlarında yer aldığı, cari hesap mutabakatsızlığının sebebinin tespiti için 2016-2015 dönemlerinin hesap hareketlerinin içeriğinin sunulması gerektiği belirtilmiştir. 30.04.2019 tarihli ek bilirkişi raporunun incelenmesinde davalı tarafın 2015 yılı cari hesap kayıtlarında yer alan 13.10.2015 tarihli 1.029.423,36 TL tutarındaki virmanı İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına ve 77.249,60 TL tutarındaki virmanın İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyaları üzerinde … tarafından … aleyhine başlatılan icra kayıtlarına istinaden muhasebe kayıtlarına işlemiş olduğu, davalı tarafın 2015 yılı cari hesap kayıtlarında yer alan 13.10.2015 tarihli 1.029.423,36 TL miktarındaki virman işlemi İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı ve 77.249,60 TL miktarındaki virmanın İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyalarından kaynaklı davalı … A.Ş. tarafından, davacı … aleyhine başlatılan icra takiplerinin istinaden muhasebe kayıtlarına işlenmiş olduğunu söz konusu takiplerden kaynaklı herhangi bir tahsilatın davalı taraf kayıtlarında yer almadığı tespit edilmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesi; teslimin ispatlanamadığından bahisle esas davanın reddine, birleşen dava açısından ise daha sonraki tarihlerde davalı tarafından davacıya karşı farklı icra dosyaları üzerinden başlatılan takipler gözönünde bulundurulmuş ancak bu konuda açılmış usulune uygun bir dava yada takas mahsup iddiası da ileri sürülmemiş olduğundan, davalının davacıdan alacaklı olduğunu iddia ettiği bu bedeller yönünden mahsup işlemi yapılmamış, tahsilde tekerrür olmaması koşuluyla kısmen kabul kararı verilmiştir. TTK’nın 89. maddesine göre, iki kişinin herhangi bir hukukî sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2017/19-1634 E, 2018/ 633 K, T: 28.03.2018 ) Somut olayda, taraflar arasındaki ”… Bayilik Sözleşmesi” isimli belgenin incelenmesinde, sözleşmenin 31.1 maddesinde ‘…taraflar arasında Ticaret Kanunu’nun 87 ve devamı maddelerinde düzenlenen yazılı bir cari hesabın olduğu taraflarca kabul edilir” şeklindeki ibarenin yazılı olduğu görülmektedir. Birleşen davanın açılış tarihinin 06.07.2015 tarihi olduğu, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası üzerinden 09.12.2014 tarihinde icra takibi başlatıldığı, davalı vekilinin ise taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi kapsamında davacı adına keşide ettiği faturalara ilişkin olarak iki farklı icra dosyasından üzerinden takip başlattığı, davalı yanca İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan takip tarihinin 01.06.2015 olduğu, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden davalı yanca başlatılan takip tarihinin ise dosya içerisindeki evrak çıktısı üzerinde yazılı olmadığı görülmektedir. 2015 yılı cari hesap kayıtlarında yer alan 13.10.2015 tarihli 1.029.423,36 TL tutarındaki virmanın İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ve 77.249,60 TL tutarındaki virmanın İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden davalı yanca başlatılan icra takiplerine istinaden muhasebe kayıtlarına işlemiş olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu takiplerden kaynaklı herhangi bir tahsilatın davalı taraf kayıtlarında yer almadığı tespit edilmiştir. Davalı vekili, İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki takibe itiraz bulunmadığından takibin kesinleşmiş olduğunu, İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki takibe karşı yapılan itiraz sebebiyle, İstanbul 8.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/27 E sayılı dosyası üzerinden görülmekte olan derdest bir itirazın iptali davası bulunduğunu yazılı beyanlarında açıkça dile getirmiştir. Ancak İlk derece mahkemesi bahsi geçen bu icra dosyalarına ilişkin olarak, takip taleplerinin hangi tarihte yapıldığı, dosyalarda itiraz olup olmadığı, var ise itirazın iptali davası açılıp açılmadığı ve davanın akibetinin ne olduğu hususlarını istinafa konu birleşen davadaki takip ve dava tarihleri ile mukayeseli olacak şekilde değerlendirmeden sonuca ulaşmıştır. Davalı vekilinin dosya içerisindeki beyanlarından anlaşılacağı üzere, az yukarıda bahsi geçen davalı tarafından başlatılan icra takiplerinde yer alan alacak tutarını, davalı kendi alacağından davacının kayıtlı faturalara konu alacaklarına mahsup etmek suretiyle kalan bakiye alacağa yönelik icra takibi başlattığını beyan etmektedir. Davalı tarafça birleşen davaya konu edilmeyen fakat farklı takiplere dayanak yapılan faturaların hukuki sebebinin somut uyuşmazlıktaki ihtilaf konusu bayilik sözleşmesi dışında başka bir hukuki sebep olduğuna yönelik herhangi bir iddia ve savunma da ileri sürülmemiştir. Birleşen dosyaya ilişkin olarak, taraflar arasındaki hukuki ilişki, cari hesap ilişkisi olmakla ve taraflar arasındaki sözleşmede cari hesap hükmünün bulunduğu dikkate alınarak, bu ilişki kapsamında karşılıklı keşide edilen faturalar ve bu faturalar kapsamındaki ödemeler bütünlük teşkil edecek şekilde sonuca ulaşılması gerekmektedir. İlk derece mahkemesince birleşen dosyaya ilişkin değerlendirme yapılırken bahsi geçen davalı yanca başlatılan takibe esas icra dosyaları ve itirazın iptali davasına ilişkin dava dosyası celp edilmek suretiyle bu dosyalarda başlatılan ve kesinleşen bir takip varsa, takibin ne zaman kesinleştiği, kesinleşen miktarın istinafa konu birleşen davaya esas icra takibine etkisi, varsa ne kadarlık tutarda bir mahsup işleminin davalı yanca yapılarak icra takibi başlatılmış olduğu, derdest bir itirazın iptali davası varsa bu davaya esas takipteki miktar ve davanın açılış tarihi itibariyle istinafa konu birleşen davaya etkisinin hukuki sonuçları tartışılmadan ve cari hesabın bütünü esas alınarak alacak borç durumu çıkarılmadan, eksik tahkikatla ve yetersiz gerekçeyle karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Mahkemece, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi bir bütün olarak değerlendirilip alacak borç durumunun tüm cari hesap ilişkisinin sonucuna göre çıkarılması, davalının başlattığı takiplere konu alacakların kapsamı ve bunlardan kesinleşenler varsa cari hesaba etkisi değerlendirilmek suretiyle, tüm cari hesabı tasfiye edecek şekilde sonuca gidilmelidir. Açıklanan bu gerekçelerle, taraf vekillerinin esasa ilişkin istinaf nedenleri incelenmeksizin, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Taraflarca yatırılan istinaf peşin karar harçlarının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 14.10.2021
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.