Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2343 E. 2022/1494 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2343
KARAR NO: 2022/1494
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 16.11.2017
NUMARASI: 2015/936 Esas – 2017/899
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
Taraflar arasındaki Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin %1,67 oranında paya sahip ortağı olduğunu, yönetim kurulu üyelerinden …’ün ibrasına ilişkin gündemin 4. Maddesi uyarınca alınan kararın iptal edilmesi gerektiğini, finansal tabloların, genel kurul gündeminde “okunması, müzakeresi ve tasdiki” olarak belirlenmiş olmasına rağmen okunmadığını ve TTK’nun 437. Maddesi kapsamında sorulan sorulara sağlıklı ve açıklıkla cevap verilmediğini, finansal tabloların müzakere edilmemiş olmasının yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmesine engel teşkil ettiğini, davalı şirketin hakim ortağı olan … Holding A.Ş.’nin yönetim kurulu üyelerinden bir tanesinin … olduğunu, …’ün …’ün babası olduğunu, …’ün menfaatine olan işlemlerde …’ün ve hakim Şirket … Holding A.Ş.’nin oy kullanmaması gerektiğini, baba oğul ilişkileri bulunduğundan oydan yoksunluk nedeniyle…’ün ibra edilmemesi gerektiğini, aynı oydan yoksunluk hali gerekçesiyle yönetim kurulu üyelerine TTK’nun 395 ve 396. Maddelerinde belirtilen izinlerin verilenmesine ilişkin gündemin 8. Maddesi uyarınca alınan kararın da iptalinin gerektiğini bildirerek … şirketinin 22.06.2015 tarihinde yapılan 2014 yılı olağan genel kurul toplantısında 4 ve 8. Gündem maddeleri uyarınca alınan kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; finansal tabloların müzakere edilerek tasdik edilmiş olduğunu, ibra kararında yönetim kurulu üyesi olan pay sahibinin oylamaya katılmadığını, 22.06.2015 tarihli genel kurul toplantısından önce finansal tabloların 12.06.2015 günü davacı pay sahibine teslim edildiğini, finansal tabloların onaylanmasına ilişkin gündemin 3. Maddesinde alınan kararların huzurdaki iptal davasına konu dahi edilmediğini, pay sahiplerinden … Holding A.Ş.’nin ve …’ün ibra oylamasına oy kullanmalarına engel olabilecek hiçbir kanun hükmü yada emsal yargı kararı bulunmadığını, … Holding A.Ş.’nin müvekkili şirkette %50 pay sahibi olduğunu ve hakim şirket olsa bile bu durumun ibra oylamasına katılmasına engel teşkil etmediğini, TTK 436. Maddesinin ibra oylamasını düzenleyen 2. Fıkrasında oydan yasaklı olarak sayılanlar arasında hakim pay sahibi bulunmadığını, aynı gerekçelerle yönetim kurulu üyelerine TTK’nun 395 ve 396. Maddesinde belirtilen izinlerin verilmesine ilişkin olarak gündemin 8. Maddesinde alınan kararın iptali şartlarının da oluşmadığını, davanın daha önce açılan ve reddedilen bir çok dava gibi kötü niyetle açıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamının ve delilerinin değerlendirilmesi sonucunda davalı şirketin 22/06/2015 tarihinde yapılan 2014 yılına ait Olağan Genel Kurul toplantısında alınan 4 ve 8. gündem maddelerine ilişkin kararların Ana Sözleşme, Kanun, Objektif, iyi niyet kurallarına aykırı olmadığı, iptalini gerektirecek herhangi bir hususun gerçekleşmediği hüküm vermeye el verişli denetime açık bilirkişi raporlarından anlaşıldığı…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesinin gerek yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin 4 nolu kararı, gerekse de TTK’nın 395-396.maddeleri kapsamında davalı şirketin yönetim kurulu üyelerine verilen izinlere ilişkin alınan 8 sayılı karar yönünden yeterli hukuki değerlendirmede bulunmaksızın ve sunulan deliller incelenmeksizin karar verdiğini, maddi ve hukuki olgular ile gerek davalı şirketin ve gerekse hakim ortak … Holding’in hissedarlık yapısı gözetildiğinde ortaya çıkan hukuki durumun, … Holding A.Ş’nin davalı şirket üzerinde TTK’nın 195.maddesi bağlamında hakim ortak olduğunu açıkça ispat eder nitelikte olduğunu, ancak ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda TTK’nın 436 ve TTK’nın 195.madde hükümlerini somut olaya uygun biçimde ele almadığını, bu kapsamda TTK’nın 436.maddesi kapsamında oydan yoksunluğun, aynı zamanda davalı şirketin hakim ortağı olan … Holdig A.Ş.için dahi kabulünün, somut olay adalet ve hakkaniyet bakımından zorunlu olup, TTK’nın 395 ve 396.maddeleri kapsamında, oy hakkını kullanmasının hukuken mümkün olmadığını, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında aksi yönde bildirilen görüşün herhangi bir dayanağı bulunmadığını, nitekim müvekkili tarafından, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/682 Esas sayılı dosyasıyla, … Holding A.Ş.aleyhine açılan davada; TTK’nın 395 ve 396.madde hükümlerine dayalı olarak yönetim kuruluna verilen yetki ve izinler bağlamında, hakim-bağlı ortaklık ilişkisine dayalı somut hakimiyet durumu göz önünde bulundurularak, genel kurul kararının iptaline karar verildiğini, yine İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/747 esas sayılı dosyasında TTK’nın 395-396.maddeleri gereği benzer karar verildiğini, emsal nitelikte Yargıtay 11. HD’nin 14.10.1982 tarihli, 3556-2387 sayılı kararının ekli olduğunu, Davalı şirketin hakim ortaklarının ve bunların yönetim kurulu üyelerinin, dava konusu kararlar bakımından oydan yoksun olduğu yönünde görüş bildiren, müvekkilince dava dosyasına 10.02.2016 tarihli dilekçe ekinde sunulmuş olan, Prof. Dr. …’nın 15.04.2015 tarihli hukuki mütaalası hususunda ilk derece mahkemesince hiçbir değerlendirmede bulunulmamasının, usule ve müvekkillerinin gerekçeli karar hakkına aykırı olduğunu ve kararın kaldırılması gerektiğini, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 26.12.2016 tarih ve 2016/6289 Esas – 2016/9804 Karar sayılı ilamınında bu nedenle bozma kararı verildiğini, Finansal tabloların ve ticari defter kayıtlarının olağan genel kurulda müzakere edilmediği hususunun, ilk derece mahkemesince gözardı edilerek karar verildiğini, ortakların şirket faaliyetleri konusunda aydınlanma hakkı ihlalinin, genel kurul kararının iptali sebebi teşkil ettiğinin Yargıtay tarafından da kabul edildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı şirketin 22/06/2015 tarihinde yapılan 2014 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan 4 ve 8 nolu genel kurul kararların TTK’nın 445.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.Mahkemece yazılı gerekçe davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırı olarak yapılmıştır. Uzman görüşü bilirkişi raporu gibi takdiri delildir.Takdiri mahkemeye aittir.Yargılama sürecinde mahkemece konusunda uzmanlarından oluşan bilirkişi heyetinden kök ve davacı itirazlarını giderir şekilde ek rapor alındığı anlaşılmaktadır. HMK’nın 282. maddesi uyarınca hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer deliller ile birlikte serbestçe değerlendirir. Buna göre, bilirkişi raporları takdiri delil niteliğinde olup, mahkemece sunulan deliller değerlendirilerek ve gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin HMK 293 maddesi uyarınca sundukları hukuki mütala içeren uzman görüşü değerlendirilmeksizin, ve yine itirazlarını karşılanmayan, bu yönüyle hüküm kurmaya elverişli olmadığını ileri sürdüğü bilirkişi raporunun mahkemece hükme esas alınarak hüküm kurulmasının yerinde olmadığı yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davacı vekilince, dava konusu 4 nolu karar ile yöneticilerin ibrasına karar verildiğini, ancak genel kurulda şirket bilanço ve faaliyet raporlarının okunmadığı gibi, sorulan sorulara da tatmin edici yanıtlar verilmediğini, bu nedenle müvekkilinin bilgi edinme hakkının da ihlal edilmiş olduğu dikkate alınarak bu kararın iptali gerektiği ileri sürülerek istinaf nedeni yapılmıştır. Ancak toplantı tutanakları incelendiğinde, davacının sorularının ayrıntılı olarak cevaplandırıldığı, tüm pay sahiplerinin incelenmesine açık olan belgelerin genel kurul öncesinde pay sahiplerin erişimine sunulduğu, şirket faaliyetleri ile bilanço ile gündemin bu maddeleri ile ilgili davacı vekilince sorulan soru içerikleri, davalı şirket yönetim kurulu yıllık faaliyet raporunun ve finansal tabloların davacı tarafından okunup incelendiği ve toplantıya hazırlıklı gelindiğini gösterdiği, kaldı ki bu konuların görüşülüp karara bağlanan gündem maddeleri uyarınca alınana kararlara karşı dava dahi açılmamış olduğu gözetildiğinde , davacı vekilinin yöneticilerin ibrasına ilişkin kararın bu yönden iptali gerektiği yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. TTK’nın 436/2. maddesi uyarınca, yönetim kurulu üyeleri, kendi ibralarında ve diğer yönetim kurulu üyelerinin ibrasında oy kullanamazlar. İbra oylamaları için TTK’nın 436/2. maddesi özel düzenleme niteliğindedir. Somut olayda TTK’nın 436/2. maddesi uyarınca yönetim kurulu üyesi…’ ün babası olan … davalı şirkette yönetici olmayan pay sahibi konumundadır. Bunun dışında şirkette %50 hisseye malik olan … Holding A.Ş nin yöneticilerinden birinin … olduğu ihtilafsız ise de, yöneticilerle sıkı irtibatı bulunan diğer bir pay sahibinin ibra oylamasına katılabilmesini sınırlayıcı herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Kaldı ki Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihadına göre de şayet ibra oylamasında yönetim kurulu üyeleri de oy kullanmış ise bu oylar mevcut değilmiş gibi karar nisabının sağlanıp sağlanmadığının değerlendirmesi gerekmektedir. Bu açıklamaya göre somut olayda, … Holding A.Ş. Nini oy yoksunluğu bulunmadığı, şirket yöneticisi … ün ise yine yönetici olmaması nedeniyle oy yoksunu olmayacağı, … yönünde aksi düşünülse bile şirketteki oy oranının %1,67 olup, kararın alınmasında kullanılan olumlu ve olumsuz oy oranı dikkate alınmadığında dahi kabul oyu oranı itibariyle ibra oylamasında karar nisabı sağlanmış olup, mahkemece 4 nolu karar yönünden davanın reddine karar verilmesi isabetli olup, aksi yöndeki davacı vekili istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davacı yanca , genel kurul gündeminin 8. Maddesiyle alınan şirketle işlem yapma ve rekabet yasağına ilişkin kararın da iptali gerektiği ileri sürülerek karar istinaf edilmiştir. Bu karar bakımından TTK’nın 436/1 maddesi uyarınca oydan yoksunluk kurumunun alınan karar bakımından değerlendirilmesi gerekecektir. Genel kurul tutanağı incelendiğinde, 8 nolu kararın, Davacı … vekilinin 1.666.652 adet olumsuz oyuna karşın, toplantıya katılan … Holding A.Ş temsilcisinin 50.000.000 adet olumlu oyu ve … vekilinin 2.133.214 adet olumlu oyları ve oy çokluğu ile karar altına alındığı, şirket yöneticileri olan … , … ve … tarafından kendilerine ait paydan doğan oy hakkı ile pay sahibi … vekilince temsil ettiği pay sahibine ait paylar nedeniyle oy hakkı, yine … vekili ve … vekilince temsil edilen paylar nedeniyle oy hakkı kullanılmadığı , buna göre toplam 52.133.214 adet olumlu oy ve oy çokluğu ile kararın alındığı anlaşılmaktadır. TTK’nın 436/1. maddesi uyarınca işbu oylamada pay sahibi olan ancak yönetim kurulu üyesi olmayan … temsilcisince 1.666.652 adet paydan doğan oy hakkının kullanılmadığı anlaşılmıştır. Yargıtay 11. HD’nin 2018/1327 Esas 2019/8307 Karar 19/12/2019 tarihli emsal nitelikteki karar içeriğinde de işaret edildiği üzere; uyuşmazlık, yukarıda unvanları belirtilen anonim şirketin ve şirket ortağı …’ ün , pay sahibi bulundukları davalı anonim şirketin genel kurulunda, yönetici olan …’ ü kapsayacak şekilde, davalı şirketin yönetim kurulu üyelerine, TTK’nın 395. ve 396. maddeleri çerçevesinde izin verilmesi oylamasında oydan yoksun olup olmadıklarına ilişkindir. TTK’nın ”Oydan Yoksunluk” başlıklı 436. maddesinde ”Pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üstsoyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hâkimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz. Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz.” hükmü yer almaktadır. Görüşülüp karara bağlanan gündem maddesinde, … Holding A.Ş. ile davalı şirket arasında kişisel nitelikte bir işin görüşülüp karara bağlanması söz konusu değildir. Kaldı ki …’ ün şirket ortağı … Holding A.Ş nin hakim hissedarı olmadığı gibi, … Holdin A.Ş yi temsilen de genel kurula katılmadığı anlaşılmaktadır. TTK’da oydan yoksunluk haline ilişkin mevcut düzenleme, anonim şirketin pay sahiplerinin oy hakkına ve bunun doğumuna ilişkin 434. ve 435. maddeleri gözetildiğinde, istisnai nitelikte olup istisna hükümlerinin yorum yoluyla kapsamının genişletilmesi mümkün değildir. Bu nedenlerle, TTK’nın 436/1. maddesinde hükme bağlanan oydan yoksunluk halinin uyuşmazlık konusu 8 nolu karar yönünden oluşmadığı, oyların toplamı ve basit çoğunlukla kararın alınmasının mümkün olması dikkate alındığında, ilk derece mahkemesince bu kararın iptali yönünde açılan davada verilen karar da isabetli olup, davacı vekilinin, şirket hisselerine malik olan pay sahibi … Holding A.Ş. ‘nin şirket yöneticisi… ün babası olan … ün hâkimiyetinde olması nedeniyle, … Holding A.Ş nin de oydan yoksun olacağı gerekçesiyle kararın iptali gerektiği yönündeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinini istinaf başvurusununu HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; 36,30 TL bakiye istinaf karar harcının davacılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların davacılar üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 10.11.2022 tarihinde, oy birliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.