Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2334 E. 2022/455 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2334
KARAR NO: 2022/455
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 15.12.2016
NUMARASI: 2015/584 Esas – 2016/932
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; takibe konu alacağın … A.Ş’den kullandırılan krediye ilişkin genel kredi sözleşmesine dayandığını, …bank A.Ş’nin TMSF’ye devri ile icra takibinin de TMSF tarafından yapıldığını ve alacağında fon alacağına dönüştüğü ve bu alacağın TMSF’den temlik alındığını, dolayısıyla temlik alınan bu alacak bakımından da müvekkilinin fon alacağının tahsiline ilişkin hükümlerden yararlanması gerektiği, kaldı ki müvekkili şirketin %100 oranındaki hissesinin de TMSF’ye ait olduğunu ve alacağın tahsili için davalılara karşı İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibi yapıldığını, davalıların itirazı üzerine takibin durdurulduğunu belirterek anılan icra dosyasında davalıların haksız itirazının iptaline takibin devamına ve alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazimatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar, savunmasında özetle; dava konusu borcun … Ltd.’ye ait olduğunu, bu şirketin ortağı olmaları nedeniyle borçlarından sorumlu tutulmayacaklarını belirterek haksız davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Taraflar arasındaki sözleşmenin 44. maddesinde temerrüt faizinin düzenlendiği ve anılan bu maddede en yüksek genel kredi faiz oranına 50 puan ilave edilmek suretiyle bulunacak faiz oranının temerrüt faiz oranı olarak kabul edileceğinin belirtildiği, buna göre anılan dönemde banka tarafından uygulanan en yüksek genel kredi faizinin yıllık %125 olduğu ve bu miktara 50 puan ilavesi sonucu temerrüt faizinin yıllık %175 olarak tespit edildiği, temerrüt tarihinden icra takip tarihine kadar asıl alacağa yıllık %175 oranında temerrüt faizinin uygulanması ve muhtelif tarihlerde yapılan tahsilatlarında 6098 sayılı TBK’nın 100. maddesi gereğince öncelikle faizden tenzil edilerek takip tarihindeki alacak miktarının belirlenmesi gerektiği, bu doğrultuda yapılan hesaplama neticesinde bankanın icra takip tarihi itibariyle 946.485,62 TL işlemiş faiz alacağının bulunduğu, asıl alacak 36.549,43 TL ile birlikte toplam alacağın 983.035,05 TL olduğu sonucuna varılmış, davalıların icra dosyasındaki itirazlarının bu miktar için haksız olup iptali gerektiği ve asıl alacak 36.549,43 TL’ye taleple bağlı kalınarak takip tarihinden itibaren yıllık %35,50 oranında temerrüt faizinin uygulanmasına, itirazın haksız alacağın genel kredi sözleşmesinden kaynaklanıp likit olması nedeniyle kabul edilen kısmın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının da davalılardan alınarak davacıya verilmesi…” gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında kendilerince talep edilen asıl alacak miktarı 36.549,43 TL, faiz miktarı 1.348.243,78 TL olmak üzere toplam 1.384.793,21 TL mahkemece yıllık %175 oranındaki temerrüt faiz oranı esas alınarak 946.485,62 TL temerrüt faizi ve faizin gider vergisiyle birlikte toplam 1.030.359,33 TL talep edilebileceği, faizin gider vergisine ilişkin bir talebimiz bulunmadığından bahisle taleple bağlılık ilkesi uyarınca 946.485,62 TL işlemiş faizin esas alınacağı sonucuna varıldığını, Temerrüt tarihinden takip tarihine kadar avans faiz oranının iki katı faiz uygulanması yoluyla yapılacak hesaplama uyarınca alacak tutarının esas alınması gerektiğini, Dava dilekçesinde talebin “Kefillerin sorumluluğu kefalet limiti ve buna ilişkin faiz ve masraflarla sınırlı olmak üzere itirazın iptaline karar verilmesi” şeklinde olup faiz gider vergisi de söz konusu alacak kalemleri arasında olduğundan toplam faiz, faiz gider vergisiyle birlikte bilirkişi raporunda 1.030.359,33 TL hesaplandığı halde 946.458,62 TL üzerinden hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğunu, taleple bağlılık ilkesi gereğince de gerek takip talebinde gerekse de dava dilekçesinde faiz, ferileri, masrafların kendilerince talep edildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, fona devredilen banka kredi alacağının temlik alınması nedeniyle, alacağın kredi borçlusu müteselsil kefillerden tahsili için başlatılan ilamsız takibe vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. TMSF’ye devrolunan … A.Ş. ile dava dışı … A.Ş. arasında 23.08.1996 tarihli 5.000 TL, 09.12.1996 tarihli 154.000 USD, 20.08.1997 tarihli 463.500 euro bedelli genel kredi sözleşmelerinin akdedildiği, davalıların bu sözleşmeleri müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, 154.000 USD’lik sözleşmenin TL karşılığının 38.725 TL, 463.500 euro sözleşmenin TL karşılığının 65.803,00 TL olup her üç sözleşme bedelinin toplam 109.528 TL miktarında bulunduğu, buna göre davalıların kefalet limitinin 109.528,00 TL olduğu anlaşılmıştır. Borcun ödenmemesi üzerine, hesabın kat edilerek İzmir … Noterliğinin 12.05.1998 tarihli ihtarnamesinin düzenlenerek davalılara gönderildiği ve 36.297,87 TL alacağın ödenmesinin istendiği, bu ihtarın davalılara 15.05.1998 tarihinde tebliğ edildiği verilen ödeme süresi dikkate alındığında 17.05.1998 tarihi itibariyle temerrüde düştükleri anlaşılmıştır. Hesap kat tarihi olan 12.05.1998 itibariyle 36.297,87 TL’ye akdi faiz olan yıllık %115 uygulanması suretiyle temerrüt tarihi olan 17.05.1998 tarihi itibariyle asıl alacağın 36.906,62 TL olduğu, ancak icra takibinde asıl alacak olarak 36.549,43 TL istendiği anlaşılmış, mahkemece de asıl alacak olarak takipte istenilen tutar yönünden karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece alınan 04.11.2016 tarihli bilirkişi raporunda, alacaklı bankanın faiz oranlarına ilişkin tebliğine göre akdi faizin %125 oranında faiz tahakkuk ettirme yetkisi bulunduğu, bu oranın 50 puan ilavesi ile, temerrüt faizinin yıllık %175 olarak benimsenmesi ile , davacının takip tarihi itibariyle davalılardan 36.549,43 TL asıl, 946.485,62 TL temerrüt faizi talep edebileceği hesaplanmıştır. Mahkemece bilirkişi hesap raporunda yıllık %175 oranındaki temerrüt faizi esas alınarak hüküm kurulması isabetli olup, davacı vekilinin temerrüt tarihinden takip tarihine kadar avans faiz oranının iki katı faiz uygulanması gerektiği yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. İtirazın iptali davası takibe sıkı sıkıya bağlı davadır. Yine mahkeme gerekçeli kararında işaret edildiği üze davacı takip talebinde asıl alacak ve işlemiş faiz alacağı talep etmiş olup, davacının takipte faizin gider vergisine ilişkin bir talebi bulunmadığından, taleple bağlılık ilkesi gereğince asıl alacak ve işlemiş faizden oluşan miktar esas alınarak hüküm kurulması da doğru olmuştur. Bu nedenle davacı vekilinin dava dilekçesinde faiz, ferileri ve masrafların talep edildiği gözetilerek, faizin gider vergisi tutarı da dikkate alınarak hüküm kurulması gerektiği yönündeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. İlk derce mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına; bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye irat kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına 5-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 14.04.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.