Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2326 E. 2022/1310 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2326
KARAR NO: 2022/1310
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/03/2019
NUMARASI: 2016/1145Esas 2019/274 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
Taraflar arasında görülen rücuen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacı ile dava dışı … AŞ arasında düzenlenen ticari risk kombine poliçesi kapsamında sigortalanan deniz suyu soğutmalı ABB Marka 4.8 MW motor eşanjörünün 13.03.2016 tarihinde motor sargılarının soğumasını sağlayan, içerisinden deniz suyu geçen birden fazla borusunda patlak olması, borulardan kaçan suyun eşanjör haznesine birikmesi sonucu motor sargılarına nüfuz eden deniz suyu nedeniyle meydana gelen yangın sonucunda motorun hasara uğradığını, sigortalı firma tarafından dava konusu hasar meydana geldikten sonra İskenderun Ticaret ve Sanayi Odasına inceleme için başvuruda bulunulduğunu, Ticaret ve Sanayi Odasının incelemesinde, dava konusu eşanjörün deniz suyuna dayanıklı malzemeden olmaması ve deniz suyu kaçak dedektörünün işlevini tam olarak yerine getirmemesinden motor sargılarının zarar gördüğünün tespit edildiğini, dava konusu olay sonrasında davalı firma tarafından yapılan incelemede de motor sargılarında arklanmalar olduğu, motor soğutma eşanjörünün borularında kaçak sebebiyle kireçlenme, renk değişimi, motorun içerisinde eşanjör muhafazasında su olduğunun tespit edildiğini, sigortalı tarafından dava konusu hasar meydana gelmeden önce davalı firmaya arıza bildiriminde bulunulduğunu, … Marka … seri numaralı 4800 KW ve … seri numaralı motor eşanjöründen gelen aşırı sesin kontrolü için davalı firmanın servis yetkilisinin çağrıldığını, servis yetkilileri tarafından yapılan incelemede eşanjörden ses geldiğinin tespit edildiğini ve eşanjörün yedeği ile değiştirildiğini, aynı ünitenin … seri numaralı motor eşanjörden ses geldiğinin de ayrıca raporda yer aldığını, davalı firmanın uygunluk yazısına ve gerekli onarımların yapılmasına rağmen, davalı firmanın deniz suyuna dayanıklı malzeme kullanmaması ve dava konusu motor eşanjörlerindeki dizayn sorunları nedeniyle dava konusu hasarın meydana geldiğini, davacı tarafından anılan hasarın giderimi için sigortalıya 26.08.2016 tarihinde 90.000,00 USD ödeme yapıldığını, müvekkilinin bu bedeli ödeyerek TTK’nın 1472/1 uyarınca sigortalının haklarına halef olduğunu ileri sürerek 90.000,00 USD’nin ödeme tarihinden itibaren dövize uygulanan en yüksek faiz oranı ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; sigorta ödemesinin sebebi olan elektrik motorunun temini ile ilgili sözleşmenin dava dışı … AŞ ile müvekkil şirket arasında 21.03.2012 tarihinde imzalandığını, garanti süresinin 12/18 ay olduğunu, motorun faturalanma tarihi 18.03.2013 olduğu dikkate alındığında arıza tarihi itibari ile ürünün garanti süresinin dolduğu, söz konusu motorun 14.03.2016 tarihinde arızalandığını, yapılan inceleme sonucunda hem arızanın garanti kapsamına girmemesi hem de garanti süresinin dolmuş olması sebebiyle dava dışı … AŞ’ye müvekkili şirket tarafından servis için teklif verildiğini, dava dışı şirketten gelen onay sonucunda tamir yapıldığını, faturasının dava dışı şirkete kesildiğini ve bedelinin tahsil edildiğini, dava dosyasında … numaralı sigorta hasar dosyasına ve İskenderun Ticaret ve Sanayi Odasının 17.03.2016 tarihli ekspertiz raporuna dayandırılarak eşanjörün deniz suyuna dayanıklı olmadığının belirtildiğini, … fabrikası tarafından, eşanjörde kullanılan deniz suyundan numune alındığını, numunenin kimyasal analizi yapılarak 25.03.2015 tarihli yazı ile eşanjörlerin uygulama ve deniz suyu için uygun olduğunun teyit edildiğini, aynı şekilde deniz suyunun analizinin dava dışı sigortalı şirket tarafından da ayrıca yapıldığını ve eşanjörün uygunluğunun teyit edildiğini, motorun eşanjöründe meydana gelmiş olan hasarın sebebinin soğutucudan olması gerekenden çok daha yüksek debide suyun yaklaşık 12 ay boyunca geçirilmiş olması olduğunu, dava dosyasında 90.000 USD tazminat tutarı hesaplanırken 31.922 USD (28.000 EUR) eşanjör fiyatını hesaplara eklendiğini, dava dışı sigortalıya 28.000 EUR tutarında eşanjörün müvekkil şirket tarafından daha önce satıldığını ancak sonrasında da aynı özelliklerde 2 adet soğutucunun bedelsiz olarak verildiğini, hasar için yapılan hesaplamanın yanlış yapıldığını, arıza yapan motor için soğutucunun dava dışı şirket için bir maliyet olmadığını, meydana gelen arızaların kullanıcı hatası sebebiyle meydana geldiğini, davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalıya poliçeye uygun olmayan, sigortalının satın aldığı risklerin dışında ve hatalı hesaplama yapılarak ödemede bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; dava, davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalı … AŞ şirketine ait … marka 4.8 MW gücündeki Motor Eşanjörünün 13.03.2016 tarihinde hasarlanması üzerine sigortalısına yaptığı ödemenin, davalı üreticiden TTK’nın 1472 maddesi uyarınca rücuen tazmini talebine ilişkin olduğu, davacı sigorta şirketinin kanuni halef sıfatını haiz olabilmesi için TTK’nın 1472.maddesi uyarınca sigortalısına yaptığı ödemenin sigorta poliçesi kapsamında olması şartının arandığı, bu kuralın istisnasının TBK’nın 183.maddesi uyarınca sigortalısından alacağı temlik alınması halinin olduğu, dava dışı … AŞ’ye ait … marka eşanjörün birden çok borusunda patlak olduğu, borulardan kaçan suyun eşanjörün haznesinde biriktiği, bu sebeple motor sargılarına deniz suyu nüfuz ettiği ve bu bölgenin kavrulması yoluyla motor yangınının çıktığı, Yangın Sigortası Genel Şartlarının teminat dışı haller başlığı altında sayılan nedenlerden A.4.4 maddesine göre “yangın çıkmaksızın; sigortalı şeylerin kendi ayıplarından, mayalanmalarından, kavrulmalarından veya bünyelerinde meydana gelen bozulmalar ile kavrulmalar nedeniyle uğradıkları zararlar”ın teminat kapsamı dışında bırakıldığı, olayın oluşu, dosyadaki mevcut teknik veriler ve alınan bilirkişi raporu göz önünde bulundurulduğunda yaşanan yangın hadisesinin Genel Şartların teminat dışında kalan haller başlığı altındaki A4.4 maddesinde açıklanan “Bünyelerinde gelen bozulmalar” kapsamında kaldığı, davacı sigorta şirketi tarafından dosyaya sunulan TBK’nın 183. maddesi uyarınca bir temlikname de bulunmadığı, bu nedenle davacı sigorta tarafından yapılan ödemenin hatır ödemesi vasfında olduğu ve davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından sigortalıya yapılan hasar ödemesinin teminat kapsamında olduğunu, lütuf ödemesi olmadığını, poliçenin tüm ek ve klozları ile incelenmediğini, yalnızca Yangın Sigortası Genel Şartları üzerinden değerledirme yapıldığını, poliçenin sonunda ”termik santral için PC poliçe düzenlenmiştir.” ibaresinin yer aldığını, bu ibare uyarınca poliçenin ticari risk poliçesi olmaktan çıktığını, bu nedenle sadece Yangın Sigortası Genel Şartlarına göre inceleme yapılmasının hatalı olduğunu, ayrıca ticari risk kombine sigorta poliçesinin eki niteliğinde olan Geniş Kapsamlı Sigorta İşletme Poliçesi incelendiğinde yapılan ödemenin teminat kapsamında olduğunun açıkça görüldüğünü, dava konusu hasarın üretim hatası sonucu meydana geldiğinin bilirkişi raporları ile tespit edildiğini, bu durumun sabit olduğunu, dolayısıyla ödeme lütuf ödemesi kabul edilse dahi alacağın temliki hükümleri uyarınca davanın kabulü gerektiğini, zira dosyada mevcut 19.08.2016 tarihli ibraname ve feragatname belgesinin Yargıtay kararlarında aranan temlikname niteliğinde olduğunu ve sigortalının dava konusu alacağa dair tüm dava ve talep haklarını müvekkili şirkete temlik ettiğinin açıkça belirtildiğini, bu sebeplerle mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararı istinaf etmiştir. Davalı vekili, istinafa cevap dilekçesinde özetle; mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, istinaf isteminin yerinde olmadığını belirterek davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari risk sigorta poliçesi kapsamında davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen hasar bedelinin, davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı ile dava dışı dava dışı sigortalı … AŞ arasında ticari risk kombine poliçesi düzenlenmiş olup davacı, poliçe kapsamında, dava dışı sigortalının termik santralinde kullanılan, davalı firma tarafından sigortalıya satılan ve monte edilen … marka 4.8 MW gücündeki motor eşanjörünün 13.03.2016 tarihinde hasarlanması sonucunda dava dışı sigortalısının uğradığı zararı ödediğini ve sigortalının haklarına halef olduğunu ileri sürerek ödediği 90.000 USD’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, mahkemece hasarın teminat kapsamı dışında olduğu, hatır ödemesi bulunduğu, TBK’nın 183. maddesi uyarınca bir temlikname de bulunmadığı, bu nedenle davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Her ne kadar mahkemece bu gerekçeyle davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş ise de davacı vekilince sunulan ve dosyada mevcut 19.08.2016 tarihli, ”İbraname ve Feragatname” başlıklı, dava dışı sigortalı şirket tarafından davacı sigorta şirketine hitaben düzenlenen ve imzalanan bu belge ile dava konusu tazminat bedeline ilişkin olarak dava dışı sigortalının davacı sigortacıyı ibra ettiği ve üçüncü şahıslara karşı olan talep ve dava haklarını ödenen tazminat miktarı kadar davacı sigorta şirketine devir ve temlik ettiği anlaşılmaktadır. Buna göre poliçe kapsamında davacı, hasar ile ilgili olarak sigortalının üçüncü şahıslara karşı olan talep ve dava haklarını temlik almıştır. Başka bir deyişle, dava dışı sigortalı şirket, dava konusu hasar ile ilgili kendi akidi davalı ile aralarındaki 21.03.2012 tarihli sözleşme gereği soğutma motorunun arızalanması sebebiyle talep edebileceği alacağını davacı sigorta şirketine temlik etmiştir. Temlik sonucu, TBK’nın 183 vd. maddeleri uyarınca alacaklı sıfatı, davacı sigorta şirketine geçmiştir. Bu itibarla mahkemece, davacının sigorta ilişkisi dışında alacağın temliki hükümlerine göre de talep hakkı bulunduğu kabul edilerek, davalının tazminat yükümlülüğünün iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı incelenerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken davanın aktif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. İlk derece mahkemesince, tüm deliller toplanıp değerlendirilerek işin esasının karar bağlanması gerekirken, dosya kapsamıyla uygun olmayan gerekçeyle karar verilmiş olması nedeniyle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmaına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esası ve sair istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinaf konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafça yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 13.10.2022 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.