Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2318 E. 2022/1210 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2318
KARAR NO: 2022/1210
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/10/2018
NUMARASI: 2014/1126 E. – 2018/386 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin uluslararası taşımacılık konusunda faaliyet gösterdiğini, davalı tarafla yapılan anlaşma kapsamında 24.09.2008 tarihinde … numaralı konşimento ile … – Haydarpaşa limanları arasında davalı tarafa taşımacılık hizmeti verdiğini ve taşıma hizmeti karşılığında 11.100 USD navlun ödendiğini, dava konusu eşyaların davalı tarafından gereken süre içinde limandan çekilmediği ve konteynerin boşaltılması gereken sürede boşaltılmadığını, bu nedenle hat sahibi … tarafından 05.04.2012 tarihinde 129.480,00 USD bedelli faturanın keşide edilerek konteyner sahibi … Ltd. Şti.’ne gönderildiğini, … Ltd. Şti.’nin 129.480,00 USD bedelli fatura keşide ederek müvekkiline gönderdiğini, müvekkilinin de 20.04.2012 tarih … numaralı 129.480,00 USD bedelli faturayı düzenleyerek davalıya gönderdiğini, davalının faturayı kabul etmeyerek iade ettiğini, konteyner sahibi … Ltd. Şti. yetkilileri ile görüşülerek demuraj bedelinin, davalı lehine indirilmesinin talep edildiğini, …Ltd. Şti.’ne 69.480,00 USD bedelli iade faturası düzenlendiğini, bakiye demuraj alacağının tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkilince farklı tarihlerde …Ltd. Şti.’ne toplam 60.000 USD demuraj bedeli ödendiğini, borcun ticari defterler, cari hesap kayıtları, fatura, konşimento, özet beyan formu ve ordino belgeleri ile sabit olduğu, davalının takip ve ferilerine yönelik itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, iptali ile takibin devamına ve alacağın %’20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; Çin’den ithal edilen emtianın mal bedeli ve nakliye bedelinin yurtdışı şirkete ödendiğini, süresi içinde beyannamesi tescil edilmeyen emtia için Haydarpaşa Gümrük Müdürlüğünden 28.11.2008 tarihinde ek süre istendiğini, Gümrük Müdürlüğünün süre vermesine rağmen fatura içeriğindeki malların beyannamesinin tescil edilmeyerek ithalat işleminin gerçekleştirilemediğini, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 46. maddesinin ikinci fıkrasına göre, nakliyecinin özet beyan tarihinden itibaren 45 gün içinde beyannamesinin tescil ettirmesinin gerektiğini, bu sürenin haklı sebeple gümrük idaresi tarafından uzatılabileceğini, anılan Kanun’un 50. maddesine göre, 46. maddede belirtilen sürenin aşılması halinde malların devlete ait olacağını, bu mallar üzerinde artık kendilerinin tasarruf hakkının bulunmadığını, eşyanın geçici depolanan eşya statüsünde bulunduğunu, mallar granit olup her yerde depolanabileceğini, ancak davacının daha fazla para almak için emtiayı konteynerde beklettiğine dair kendilerini bilgilendirilmediğini, 7.10.2009 tarih 27368 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Gümrüklerde Tasfiyeye Tabi Tutulacak Eşya ile İlgili Tasfiye Yönetmeliği’nde belirlenen değere göre fahiş bir demuraj bedelinin talep edildiğini, dava konusu malların … tarafından satıldığını, bu durumda söz konusu alacağın borçlusunun da Tasiş Genel Müdürlüğü olduğunu savunarak, davanın reddi ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dosyaya sunulan 22.09.2008 tarihli faturadan dava konusu eşyanın davalı … tarafından dava dışı … ‘ dan 25.912,96 USD bedelle FOB esasına göre satın alındığının anlaşıldığı, emtianın üç ayrı taşıyan tarafından düzenlenmiş iki konişmento ile bir deniz yük senedi sunulduğu, … numaralı ve 24.09.2008 düzenleme tarihli konişmentoda, taşıyanın ‘…’, yükletenin ‘…’, teslim limanı acentesinin… Lojistik, ihbar adresinin … Yapı, eşyanın cinsi ve miktarının 6 konteyner muhteviyatı 39 kasada toplam 144,820.000 kg taş ürünü, yükleme limanının … – Çin, boşaltma limanının Haydarpaşa – İstanbul, gemi adının … olduğu kayıtlı olduğu, konişmentonun emre kaydını içerdiği, bu konişmento uyarınca yükün kendisine teslimini isteme hakkının, konişmentonun haklı hamiline ait olacağı, dosyada mevcut … numaralı diğer konişmentonun, yine 24.09.2008 tarihinde … Line tarafından düzenlenmiş olup, bu konişmentoda ise yükletenin davadışı …Limited, gönderilen ve ihbar adresinin davacı …, teslim acentesinin davadışı … olduğunun kayıtlı olduğu, dosyada bulunan 01.10.2008 düzenleme tarihli ve … numaralı deniz yük senedinin ise, davadışı … tarafından düzenlenmiş olup, yükletenin, gönderilen ve ihbar adresinin … Limited, gemi adının …, yükleme limanının …, boşaltma limanının İstanbul, eşyanın cinsi ve miktarının 6 konteyner muhteviyatı 39 kasada toplam 144.820,00 kg taş ürün olduğunun kayıtlı olduğu, davadışı asıl taşıyan …’ın, deniz yük senedinde kayıtlı gönderilen olduğunu kanıtlayan davadışı …’e yükü teslim ile yükümlü olduğu, dosyada bulunan mal bedeli faturasına göre, dava konusu eşya FOB satıldığından, navlun sözleşmesinin, alıcı / davalı … tarafından akdedilmiş olması gerekeceği, davacı …’ in, dava konusu taşımaya ilişkin 11.000 USD navlun bedeli için 17.10.2008 tarihli faturayı davalı … adına düzenlemiş olmasından, davalı … ile davacı … arasında dava konusu eşyanın taşınması hususunda navlun sözleşmesi akdedildiğinin anlaşıldığı, bu şekilde davacının taşıyan, davalının taşıtan olduğu hususunda taraflar arasında bir ihtilafın bulunmadığı ve davalının taşıtan sıfatıyla demurajdan sorumlu olduğu, davadışı …’ ın, davadışı …adına düzenlediği 01.04.2010 tarihli fatura ile dava konusu eşyanın bulunduğu 6 adet 20’lik konteyner için 129.480 USD konteyner demurajı talep ettiği,dava dışı …’in, davacı … adına düzenlediği 09.04.2010 tarihli fatura ile aynı miktarda konteyner demurajı talebinde bulunduğu, davacı …’ in ise, 20.04.2010 tarihli fatura ile davalı …’dan 129.480 USD konteyner demurajı talep ettiği, dosyaya sunulan konteyner demurajı faturalarında, faturada yazılı bedelin hesaplanmasında esas alınan günlük ücret ile hangi tarihler arasındaki süre için konteyner demurajı talep edildiğinin belirsiz olduğu, bununla birlikte, davacı …’ in davadışı …’ den indirim yapılmasını talep ettiği ve neticede 69.480 USD indirim sağladığı, 20.000 USD bedelli üç adet çekle toplamda 60.000 USD konteyner demurajını …’e ödediğinin mali müşavir bilirkişi raporuyla da sabit hale geldiği, navlun sözleşmesi veya konişmentoda demuraj ödeneceğine dair bir kayıt bulunmasa da makul ve olağan demuraj ücreti verilebileceği Yargıtay 11. HD.’ nin 2015/8234 esas, 2015/10695 karar sayılı ilamı), davacı … tarafından sunulan tarihsiz navlun sözleşmesi teklifinde ücretsiz sürenin 21 gün olduğunun belirtildiği, söz konusu teklifin davacı ile davalı arasındaki navlun sözleşmesini ispat eden bir belge olarak kabulü mümkün olmamakla birlikte, davacı yanın sunduğu bir belge olması sebebiyle bu belgede yer alan ücretsiz sürenin, davacının kabulünde olan tahsis süresi olarak değerlendirilmesi gerekeceği, davalı …’nın … numaralı konişmentoyu davacı …’e ibraz edip teslim ordinosu almış olmasından, davacı … tarafından dosyaya sunulan varış ihbarnamesi açıklamalı 17.10.2008 tarihli faks mesajı ile dava konusu konteynerlerin teslim edilebileceğine dair bir bildirimin yapıldığının anlaşıldığı, buna göre 21 günlük ücretsiz sürenin 18.10.2008 tarihinde işlemeye başlayacağı ve 07.11.2008 tarihinde sonra ereceğinin kabul edileceği, teknik bilirkişi heyetince belirtilip mahkememizce kabul edilen görüşe göre de, davacı …’in uğradığı zararın, tahsis süresinin sona erdiği 07.11.2008 tarihinden itibaren uygulamada konteyner demurajı anlaşmalarında kararlaştırıldığı görülen en uzun süre kabul edilerek 90 gün için, aynı özellikte bir konteyner için kararlaştırılan günlük konteyner demurajı ve buna ilaveten 90. günden itibaren konteyner bedeli esas alınarak hesaplanabileceği, ilk 90 gün için, davadışı asıl taşıyan … tarafından uygulanan 2008 yılı demuraj tarifesi esas alınabilecek olmakla birlikte, dosyada mevcut demuraj faturalarında fatura bedelinin hesabına dayanak tarife dosyaya sunulmadığı, ancak davadışı …’ın 2014 yılı konteyner demorajı tarifesinin esas alınabileceği kabul edildiği takdirde, 20’lik konteyner için, (10 günlük ücretsiz süreden sonra) ilk 5 gün için günlük 10 USD, ikinci 5 gün için günlük 20 USD ve 11. Günden itibaren günlük 50 USD üzerinden 90 günlük zarar, her bir konteyner için (10 x 5 = 50 + 20 x 5 = 100 USD + 80 x 50 = 4.000 USD olmak üzere) toplam 4.150 USD ve 6 adet konteyner için 24.900 USD olarak hesaplandığı, kullanılmış 20’ lik kuru yük konteynerinin bedeli konusunda teknik heyet tarafından yapılan piyasa araştırmasında ikinci el 20’lik standart konteynerin 500 – 1.500 USD arasında alıcı bulduğu tespit edilmekle, bu doğrultuda 90. günden sonra konteyner başına 1.500 USD üzerinden 6 konteyner için 9.000 USD talep edebileceği kabul edilmiş, açıklanan bu duruma göre, davacı …’in davalı …’dan talep edebileceği zararın (24.900 USD + 9.000 USD) 33.900 USD olduğu kanaatine varılmakla…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 53.762,01 TL (33.900×1,5859) üzerinden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağın %20’si oranında 10.752,4 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin borçlu ile yaptığı anlaşma doğrultusunda, 24.09.2008 tarihinde … numaralı konşimento ile deniz yoluyla yük taşımasını yaptığını, navlun bedelinin müvekkiline ödendiğini, emtianın limandan çekilmesi gereken süre içinde çekilmediğini ve konteynerin süresinde boşaltılmaması nedeniyle hat sahibi tarafından 05.04.2012 tarihinde 129.480,00 USD bedelli fatura keşide edilerek konteyner sahibi …Ltd. Şti.’ne gönderildiğini, konteyner sahibi …Ltd. Şti. tarafından 09.04.2010 tarihinde aynı bedelli faturayı müvekkiline gönderdiğini, müvekkilince 20.04.2012 tarihinde faturanın davalıya gönderildiğini, davalının faturayı kabul etmemesi üzerine müvekkilince …Ltd. Şti.’nden indirim talep edildiğini ve tarafların anlaşması üzerine 18.10.2010 tarihli 69.480,00 USD bedelli iade faturası düzenlendiğini, bakiye fatura borcunun tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında … Ltd. Şti.’ne ödenen 60.000,00 USD’nin tahsili amacıyla takip başlatıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu ve itirazın iptali davasının mahkemece yazılı gerekçeyle kısmın kabulüne karar verildiğini, dosyaya sunulan tüm belgelerin incelenmesinde, müvekkilimin davalı lehine Kuhne Nagel’e yaptığı ödemenin belli olduğunu, ayrıca bir hesaplama yapılarak ödenecek demuraj bedelinin daha düşük bedel olarak hesaplanmasının kabul edilemeyeceğini, ek bilirkişi raporunda müvekkilinin şirketin 69.400 USD alacaklı olduğunun belirlendiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin, istinafa konu kısmen ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tümüyle kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, konteyner gecikme bedeli (konteyner demuraj bedeli) alacağının tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Deniz yoluyla eşya taşınmasında kullanılan konteyner taşıyan tarafından sağlanmışsa, taşıtan veya gönderilen tarafından konteynerin kararlaştırılan serbest süre sonunda, eğer kararlaştırılmış bir süre yoksa, makul süre sonunda taşıyana iadesi gerekir. Aksi takdirde bu gecikme nedeniyle taşıyanın gecikme bedeli talep hakkı doğar. Talep hakkının kapsamı, öncelikle taraflar arasındaki navlun sözleşmesinde veya konşimentodaki hükümlere göre belirlenr (ALGANTÜRK LIGHT, Didem, “Konteyner Taşımacılığında Uygulamada Ortaya Çıkan Hukuki Sorunlar”, İstanbul Kültür Ü.H.F.D, C:16, S:2-3, s.23-25). Navlun sözleşmesinde ya da konşimentoda bu konuda bir düzenleme yoksa, konteyner gecikme bedeli genel hükümlere göre belirlenir. Yargıtay’ın yerleşik içtihadı uyarınca da konteyner demurajı ücretinin kaynağı genelde konişmento veya taşıma sözleşmesidir. Demuraj ücreti ödemekle yükümlü olanın sorumluluğunun öncelikle sözleşme veya konişmentoya göre belirlenmesi gerekir. Sözleşmede bir hüküm bulunmaması halinde ise piyasa rayiçlerine göre demuraj ücretlerinin tespiti gerekir (Yargıtay 11. HD’nin 2008/10839 Esas – 2010/2527 Karar, 08.03.2010 tarihli kararı; aynı Dairenin 2015/1669 Esas – 2016/481 Karar, 19.01.2016 tarihli kararı ve aynı Dairenin 2015/2967 Esas – 2015/8406 Karar sayılı kararı). Somut olayda, taraflar arasında navlun sözleşmesi ilişkisi bulunduğu sabit olmakla birlikte, bu sözleşmenin hangi şartlarda yapıldığına ilişkin taraflar arasında düzenlenmiş yazılı bir sözleşme bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ancak, taşımaya esas olan dava dışı taşıyan … Logistik tarafından gönderen adı belirtilmeksizin emre düzenlenmiş olan … numaralı ve 24.09.2008 tarihli konşimentonun arka yüzünde dava dışı yükletenin cirosu ile davalının imza ve kaşesi bulunduğundan, davalının, dava konusu yükü teslim almak için konşimentoyu davacıya ibraz ettiği anlaşıldığından, bu konşimentonun davacı ile davalı arasındaki navlun sözleşmesini de ispat eden bir belge olarak kabul edilmesi yerindedir. Yükün teslim ordinosu ile davalının emrine verildiği ve davalının belirtilen konşimentoya istinaden teslim ordinosunu almasına rağmen emtiayı teslim almadığı, dava konusu konteynerlerin 12.04.2010 tarihinde … A.Ş.’ye teslim edildiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamındaki konşimentoda konteyner demuraj ücreti ödeneceğine dair bir kayıt bulunmamaktadır. Davalının, teslim ordinosunu almasına rağmen malı teslim almaktan kaçındığı anlaşılmaktadır. Navlun sözleşmesinde ya da konişmentoda konteyner demurajı ödeneceğine dair bir kayıt bulunmadığından, davacının alacağının genel hükümlere göre belirlenmesi gerekir. Sözleşmede ya da konşimentoda konteyner demurajı hakkında bir hüküm bulunmadığı durumlarda uygulanacak genel hükümlerin hangisi olduğu konusu öğretide değerlendirilmiştir. Bu konuda ikili bir ayrıma gidildiği anlaşılmaktadır: Eğer gönderilen (yük alıcısı), içindeki yüküyle konteyneri teslim aldıktan sonra konteyneri taşıyana geri vermekte gecikirse, konteyneri geri teslim etme borcunu yerine getirmekte temerrüde düşmüş olacağından, borçlu temerrüdünden kaynaklanan zararın tazminiyle sorumlu olur (TBK m.118). Ancak, somut olayda olduğu gibi, gönderilenin konteyneri teslim almaktan kaçındığı durumlarda ise alacaklı temerrüdünden söz edilir. Yani, gönderilen, yükü teslim alma hakkına sahip olup bu hakkını kullanmamakla, alacaklı temerrüdüne düşmüş kabul edilmelidir (Sami AKSOY, “Deniz Ticareti Hukukunda Konteynerin Taşıyana İadesi ve Konteyner Demurajı”, BATİDER, C:XXXIII, S:1, 2017, s.157-160; Doğuş Taylan TÜRKEL, “Deniz Ticareti Hukukunda Konteynerin Beklemesi ve Gecikmesi Üzerine Bir İnceleme”, DEÜHFD, C:21, S:2, 2019, s.717). Alacaklı temerrüdü halinde, borçlunun temerrüdünü düzenleyen hükümlerden farklı olarak, alacaklının tazminat ödeme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Ancak, alacaklı, borçlunun tevdi hakkını kullanması halinde, TBK’nın 107. maddesi uyarınca tevdi giderlerinden sorumlu olur. Maddenin 2. fıkrası uyarınca da ticari malların tevdii için hâkim kararına ihtiyaç yoktur. Yargıtay, konteyner demurajı talep edilebilmesi için tevdi şartı aramamaktadır (Yargıtay 11.HD’nin 08.03.2010 tarihli, 2008/10839 E- 2010/2527 K sayılı kararı; TÜRKEL, a.g.m, s.720). Diğer taraftan, TTK’nın 1174. maddesi uyarınca, gönderilenin (somut olayda davalının) malı teslim almakta gecikmesi halinde taşıyana sürastarya parası ödemesi gerekir. Bu hüküm, TTK’nın 1176. maddesi uyarınca kırkambar sözleşmelerine de uygulanır. Madde 1174 hükmünün doğudan konteyner demurajına uygulanma kabiliyeti bulunmadığı söylenebilir ise de kıyasen uygulanması mümkündür (ALGANTÜRK LİGHT, a.g.m., s.24). Nitekim bilirkişi kurulunda yer alan Prof. … da aynı görüşe işaret etmiştir. Çünkü, gemi yerine konteynerin bekletilmesi söz konusudur (Bu konuda ayrıntılı bir değerlendirme için bknz: Kerim ATAMER, “Yargıtay Kararları Işığında Deniz Ticareti ve Deniz Sigortası Hukukunda Güncel Sorunlar ve Gelişmeler”, Ticaret Hukuku ve yargıtay Kararları Sempozyumu, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü yayını, 2009, s.234- 237). Bu açıklamalar ışığında, somut olayda, emtianın gümrükten çekilmemiş olduğu ve konteynerin bu şekilde bekletildiği dikkate alınarak, bilirkişi kurulunca, tahsis süresi (serbest süre) sonuna kadar konteyneri boşaltıp iade yükümlülüğünü yerine getirmeyen davalının bu nedenle ortaya çıkan davacı zararını tazmin etme yükümlülüğü altında olduğu gerekçesiyle, zararın hesaplanıp tazminat olarak belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bilirkişi kurulunun denetime elverişli raporunda, gerekçesi ile birlikte sözleşme bulunmaması halinde doksan günü aşan süre sonunda demoraj yerine, konteyner bedelinin talep edilebilmesine ilişkin uygulama bulunduğu belirlenmiştir. Konteyner demurajı, mahiyeti itibariyle sözleşmeye aykırılıktan doğan bir tazminattır. TBK’nın 114/son maddesi uyarınca haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerinde de uygulanır. Aynı Kanun’un 51. maddesi uyarınca hâkim, zararın kapsamını, durumun gereğine göre ve somut olayın özelliklerini dikkate alarak belirler. Aynı Kanun’un 52. maddesi uyarınca, alacaklı, zararın artmasını önlemekle yükümlü olup aksi takdirde tazminattan indirim yapılır. Bu hukuki açıklamalara göre ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda ve karar gerekçesinde, navlun sözleşmesinde ve konişmentoda konteyner bekleme ücretine ilişkin bir sözleşme hükmü bulunmadığı dikkate alınarak ve zararın azaltılması ilkesi de gözetilerek, navlun teklifinde yer alan yirmi bir günlük ücretsiz bekleme süresinden sonra işleyen doksan günlük süre için tazminatın hesaplanması ve bu tarihten sonraki zarar karşılığı konteyner bedelinin belirlenerek tazminata eklenmek suretiyle hüküm kurulması, anılan hukuki düzenlemeler ile taraflar arasındaki hak ve menfaatler dengesine uygun bulunmuştur. Bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına; bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.28.09.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.