Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/23 E. 2020/984 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/23
KARAR NO: 2020/984
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/09/2018
NUMARASI: 2017/1210 E. – 2018/806 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı şirkete satıp teslim ettiği çeşitli tipteki etikete ilişkin sözleşme ücretinin ödenmemesi üzerine bakiye cari hesap alacağının tahsili amacıyla davalı şirkete aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla başlatılan takibin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davacı şirketten fatura ile satın aldığı etiketlerin tamamındaki bilgilerin hatalı basıldığını, hatalı basım nedeniyle etiketlerin sökülerek yeniden takıldığını, ürünlerin tamamında dikim ve ütü paket işlemlerinin dava dışı kişiye yaptırıldığını, müvekkilinin dava dışı şirkete yaptırdığı işler için kesilen fatura bedelini ödeyerek bu faturayı davacıya yansıttığını, davacının hatalı etiket satması nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını, teslim edilen emtiadaki ayıp nedeniyle oluşan zarardan davacının sorumlu olduğunu, müvekkilinin borcu bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “..İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, bilirkişi raporu içeriğine göre; taraflar arasında davacı tarafça davalıya etiket mal teslimi yapıldığı hususunda uyuşmazlık bulunmayıp cari hesaba yönelik yapılan defter incelemelerinde de defterlerin birbiriyle uyumlu olduğu, cari hesap farkının davalının ayıplı olduğunu belirttiği etiketlerin sökülme ve ütü dikim paket işlemleri için dava dışı şirkete yaptırmış olduğu hizmeti reklamasyon bedeli olarak davacıya yansıtmasından kaynaklanmaktadır.Dava dışı şirket tarafından düzenlenen faturada açma, kapama ve ikinci işlem ibareleri bulunmakta ise de, yeniden etiket yapıldığı, ya da bu etiketin değişimine ilişkin olduğuna dair bir bilgi fatura üzerinde yer almadığı gibi davalı tarafça ayıplı olduğu iddia edilen etiketlerde sökülüp çöpe atıldığı beyan edildiğinden ayıba ilişkin savunma kapsamında gerekli inceleme yapılamamıştır. Davalı ayıba ilişkin iddiasını ispat edememiştir. Kaldı ki, ayıp olduğu kabul edilecek olsa dahi, açık ayıp olduğu, davalının beyanından da anlaşılan ayıp hususunda davacıya herhangi bir ihtar yapılmaksızın dava dışı firmaya yaptırılan işlemler nedeniyle oluştuğu iddia olunan zararın davacıya yansıtılması mümkün değildir. Davalı ayıba ilişkin iddiasını ispat edememiş olup, teslime ilişkinde bir uyuşmazlık bulunmadığından davacının takip ve dava tarihi itibariyle davalıdan 17.151,34 TL cari hesaba dayalı hesap alacağının bulunduğu anlaşıldığından davalının itirazının iptaline, davalının aleyhine girişilen icra takibinin tamamına haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiği, dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu,bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 17.151,34 TL asıl alacak yönünden iptaline, asıl alacağın %20 si oranında 3.430,26 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar vermiştir.Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
DAVALI VEKİLİ İSTİNAF BAŞVURU DİLEKÇESİNDE; Müvekkilin, davacı şirketten 26.07.2017 tarihli fatura ile satın aldığı 7428 adet etiketin bir kısmında ayıp bulunduğunu, etiketlerin tesliminden sonra kontrol edildiğini, ancak 7428 adet etiketin tamamı kontrol edilmesinin imkansız olduğunu, kontrol edilemeyen etiketlerin bir kısmında da ayıplar bulunduğunu, hatalı basım nedeni ile etiketlerin takıldığı ürünlerin tamamındaki etiketlerin sökülerek yeniden dikim ve ütü-paket işlemlerin …-…’e yaptırıldığını, yapılan işlemler nedeniyle … tarafından düzenlenen 16.08.2017 tarihli fatura bedelinin müvekkilince ödenerek 03.10.2017 tarihli 14.883,48 TL bedelli fatura ile davacıya yansıtıldığını, davacı şirketin yansıtma faturasını kabul etmeyerek iade ettiğini, faturanın bu kez noter aracılığı ile gönderildiğini, faturanın 03.10.2017 tarihli olması dikkate alındığında davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, etiketlerdeki ayıpların davacıya bildirildiğini, ayıpların davacı tarafından da kabul edilerek zararların karşılanacağının müvekkiline bildirildiğini, bu nedenle etiketlerin sökülerek yeni etiket takıldığını, teslim edilen yansıtma faturasının 30 gün sonra iade edildiğini, davacının teslim ettiği emtiada ayıp bulunduğunu, ayıbın davacı tarafından kabul edildiğini ve teslim edilen faturanın bir ay sonra iade edildiğine ilişkin tanık dinletme talebinin mahkemece kabul edilmediğini, tanık delili toplanmadan ayıbın davalı tarafından kanıtlanmadığına ilişkin gerekçenin yerinde olmadığını belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince verilen davanın kabulü kararına karşı davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasındaki satım sözleşmesi ilişkisi kapsamında davacı tarafından davalıya etiket emtiasının teslim edildiği, davacı yanca sunulan sevk irsaliyeleri ile sabit olup, teslim hususu davalı tarafından da kabul edilmektedir. Uyuşmazlık davacı tarafından teslim edilen etiket emtiasında ayıp bulunup bulunmadığı, bulunuyorsa ayıbın niteliği ile bu niteliğine göre davalı tarafça süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı, ayıp ihbarı süresinde ise davalı tarafından düzenlenen yansıtma faturası kapsamında davacının bakiye alacağının miktarına ilişkindir. Davalı, etiketlerin hatalı basılması nedeniyle takıldığı ürünlerden sökülerek yeniden etiket takılması ile ütü paket işlemlerinin dava dışı üçüncü kişiye yaptırıldığını savunmuştur. Mahkemece yapılan bilirkişi incelemesinde, davalı tarafından hatalı olduğu ileri sürülen etiketlerle ilgili bir tespitin yapılmadığı, hatalı olduğu savunulan etiketlerin bilirkişi incelemesi için sunulmadığı ve etiketlerin çöpe atılması nedeniyle zayi olduğundan teknik olarak bir inceleme yapılamadığı anlaşılmaktadır. Diğer yandan davalı tarafından üçüncü kişiye yaptırıldığı savunulan işe ilişkin düzenlenen 16.08.2017 tarihli faturada da ayıba ilişkin bir açıklama bulunmadığı, faturanın “açma-kapama” ve “ikinci işlem” açıklamalı olarak düzenlendiği, davalı tarafından ileri sürülen ayıpların niteliği itibariyle açık ayıp niteliğinde olduğu sektör bilirkişisi tarafından belirlenmiştir. TTK’nun 23/1-c maddesinde, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya inceletmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Somut olayda, emtianın teslim alınmasından sonra, açık ayıp olduğu anlaşılan ayıplarla ilgili süresinde bildirimde bulunulmadığı gibi, açık olmayan ayıplar yönünden de inceleme yapılarak belirlendiği ileri sürülen ayıpların satıcıya ihbar edildiğine ilişkin kanıt sunulmamıştır. Davalı tarafça düzenlenen yansıtma faturasının davacıya süresi içinde tebliği kanıtlanmamış, zamana yaygın olarak 2017 yılı Temmuz ve Ağustos aylarında teslim alınan emtia yönünden yansıtma faturası Bakırköy … Noterliğinin 15.01.2018 tarih ve … yevmiye nolu ihtarı ekinde tebliğ edilmiş, davacı tarafça süresinde yansıtma faturası kabul edilmeyerek iade edilmiştir. Bu durumda, davalı tarafın süresinde ayıbın belirlenerek ihbarda bulunduğu kabul edilemeyeceğinden, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf istemi yerinde değildir. Davalı istinafında, ayıplı emtiayla ilgili davacıya bildirimde bulunulduğu belirtilmiş ise de buna ilişkin her hangi bir delil sunulmamış, bu hususta tanık dinelteme taleplerinin karşılanmadığını ileri sürmüştür. Taraflar arasındaki ilişki ticari satım olup, TTK’nun 23/1-c maddesinde ayıplı mal hakkında alıcıya ihbar yükümlülüğü getirilmiştir. Alıcı muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmeden satıcıdan mal bedeli konusunda istemde bulunamaz. Davalı alıcı, ihbarda bulunduğunu yazılı belge ile kanıtlamak zorundadır. (Yargıtay 19 HD 2015/5982 Esas 2015/15327 Karar 23/11/2015 T.) Davalı tarafından, ihbarda bulunulduğuna dair belge sunulamamış, davacı yan tanık dinlenmesine açıkça rıza göstermemiştir. Buna göre davalı vekilinin bu yöndeki istinafı yerinde görülmemiştir. Tüm bu açıklamalar kapsamında mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmadığından davalının istinaf başvurusunun yerinde olmadığının kabulü ile istinaf isteminin HMK’nun 353/1-b maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Bakiye 878,60 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına, 4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 7-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.01/10/2020
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.