Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2293 E. 2019/1507 K. 28.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2293
KARAR NO : 2019/1507
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/07/2019 tarihli ara karar
NUMARASI : 2018/71
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında tedbir talebinin reddine ilişkin verilen ara karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkilinin Bulgaristan adresinde faaiyette bulunan … şirketinin ortağı sıfatıyla şirket adına mal alımı yaptığını, ticari ilişki çerçevesinde müvekkilinin mal bedelleri tutarında çeşitli çek ve senetleri düzenleyip davalı firmaya teslim ettiğini, sevkıyatlar yapıldıkça bu çeklerin tamamının davalı şirket tarafından tahsil edildiğini, ayrıca müvekkilinin davalı şirkete ara ara elden nakdi ödemelerde de bulunduğunu, davalı tarafından teslim edilen mal bedellerine ilişkin fazladan tahsilat yapıldığının anlaşıldığını, 18.11.2017 keşide tarihli … çek nolu 32.815,00 USD bedelli, 18.11.2017 keşide tarihli … çek nolu 20.000,00 USD bedelli,25.11.2017 keşide tarihli … çek nolu 22.320,00 USD bedelli,16.12.2017 keşide tarihli … çek nolu 30.000,00 USD bedelli ve 23.12.2017 keşide tarihli … çek nolu 22.621.00 USD bedelli çeklerin Kasım 2017 ayı ve sonrasında yapılacak sevkiyat bedelleri için önden verilen teminat çekleri olduğunu, davalının söz konusu teminat çeklerini iade etmeyerek bu çeklere dayalı olarak kötü niyetli şekilde icra takibi başlattığını, müvekkilinin, davalı firmaya nakit ve çeklerle yapmış olduğu toplamda 979.208,00 USD ödeme bulunduğunu, bu ödemenin 245.670,00 USD’sinin nakden, geriye kalan kısmın ise teminat amacıyla verilen çeklerin tahsili sonucunda gerçekleştiğini, davalı şirket tarafından yapılan ihracat tutarının ise 900.00,00 USD civarında olduğunu, önden alınan çeklerin sevkıyat anına kadar sevkıyatı yapılacak malların teminatı olduğunu, mal sevkıyatından sonra ise bu çeklerin ödeme aracı olduğunu, davalı tarafından tahsil edilen çeklerin tamamına yakının … ile … tarafından teslim alındığını, dosya kapsamındaki çek teslim belgeleri ve ödeme makbuzlarından … ile … isimli şahısların davalı firma adına bu tahsilatları yaptığının anlaşıldığını belirterek, davalı şirkete müvekkilin borcunun olmadığının tespitine, 25.11.2017 keşide tarihli, … çek nolu, 22.320,00 USD bedelli çek ile bu çeke dayalı yapılan İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … sayılı takibinin iptaline ve söz konusu icra takibinin durdurulması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalının %20 den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevabında özetle; taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde davacı tarafça verilen çeklerin teminat değil, ödeme amacıyla verildiğini, davacının müvekkil şirkete ara ara elden nakit ödeme yaptığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, Nakit ödeme yapıldığı hususunda karşı tarafça dosyaya sunulan belgelerin tamamının boş bir kağıt üzerine el yazısıyla yazılarak imza altına alındığını, söz konusu belgelerde müvekkil firmanın imza ve kaşesinin bulunmadığını, müvekkilinin sözleşmeye konu teslimatı eksiksiz ve zamanında yaptığını ancak davacı ödeme yapmayınca çeklerin taraflarınca takibe konulduğunu belirterek, davanın reddine, ihtiyati tedbir talebinin reddine, davacının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı yan 26.06.2016 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde; elden nakten yapılan 245.670,00 USD’nin resmi kayıtlara alınmamış olduğunu, müvekkil tarafından elden yapılan nakit ödemeler hesaba katıldığında müvekkilin davalıya bir borcunun olmadığını, aksine 140.000,00 USD üzerinde fazla ödemede bulunduğunun açık olduğunu, davalı şirket çalışanları … kendilerine ait mail adresleri üzerinden müvekkile ait ” …[email protected]” adresine göndermiş oldukları 01.01.2017-31.12.2017 dönemine ilişkin cari hesap ekstresinde davalı şirket adına hareket eden … ve …’a davacı şirketçe elden nakden yapılan ödemelerin yer aldığını, bu sebeple davalı yanın bilgisayar ve internet ortamında resmi mail hesapları üzerinde paylaştığı kayıtların silinmemesi yönünde tedbir kararı verilmesini talep ettiği anlaşılmaktadır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 16/07/2019 tarihli ara kararında; ”…Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır(HMK m. 390/2). Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, talep konusu hakkında, yapılan inceleme sonunda(Ay. m.141); sunulan deliller, iddia ve beyanlar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davalı yanın bilgisayar ve internet ortamında resmi mail hesapları üzerinde paylaştığı kayıtların silinmemesi yönünde tedbir verilmesi şeklindeki davacı vekili talebinin, mail hesaplarının ve paylaşımların dava konusu olmadığı ve ihtiyati tedbirin şartlarının oluşmadığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak tedbir talebinin reddine… ” karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; önceki beyanlarını tekrarlamış, ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının kaldırılmasına ve davalı yanın bilgisayar ve internet ortamında resmi mail hesapları üzerinde paylaştığı kayıtların silinmemesi ve bir yedeğinin alınması yönünde tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı, taraflar arasında akdedilen sözleşme çerçevesinde teslim edilecek mala karşılık avans olarak çekler verildiğini, teslimin gerçekleşmediği gibi, çeklerin iade edilmediğini iddia ederek çeklerden dolayı borçlu olunmadığının tespitini ve cari hesap bakiye alacağından dolayı davacı tarafın borçlu olduğunun tespitini talep etmiştir. Dava içinde ihtiyati tedbir talep etmiş, talebin reddi üzerine, istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir “. Taraflar arasındaki yargılamanın konusunu oluşturan hak talep edilen tedbirin konusunu oluşturan haktır. Para alacakları konusunda istisnai düzenlemeler haricinde aslolan hukuki koruma malvarlığı üzerine ihtiyati haciz konulmasıdır. İhtiyati tedbir sözkonusu ise üzerine tedbir konulan mallar davacının açmış olduğu davanın konusunu teşkil etmektedir. Davacının davayı kazanması halinde bunların mülkiyeti davacıya geçecektir.Somut olayda talep, dava konusu çeklerden dolayı borçlu olunmadığının tespitine yöneliktir ve davalı çalışanları olduğu iddia edilen şahısların bilgisayar ve internet ortamında resmi mail hesapları üzerinden paylaşmış oldukları kayıtların silinmemesi yönünde tedbir kararı verilmesine ilişkindir. Şüphesiz ki görülmekte olan davanın tarafı olmayan şahıslara ait resmi mail hesapları yargılamanın konusunu teşkil etmediğinden yargılama neticesi bu hesaplara ilişkin bir karar da verilmeyecektir. Davacının amaçladığı hukuki koruma, HMK’nın 402 ve devamındaki delil tespiti yoluyla sağlanabilecektir. Davacı tarafça böyle bir talebin açıkça ileri sürülmesi, bunun üzerine de mahkemece talebin kabulünü gerektirir koşulların mevcut olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Ancak somut olayda bu şekilde ileri sürülmüş bir talep mevcut değildir.Bu durumda ileri sürülen iddia, savunma, mevcut deliller ve dosya kapsamı gözetildiğinde, ilk derece mahkemesi kararı ve gerekçesi yerindedir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 28/11/2019