Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/229 E. 2020/1180 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/229
KARAR NO : 2020/1180
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/10/2018
NUMARASI : 2016/1103 E. – 2018/1087 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 01.11.2015 tarihli “Tedarikçi Çerçeve Sözleşmesi” imzalandığını, sözleşme ile davalı şirketin lojistik hizmeti vermekle yükümlü olduğu müşterilerine ait ürünlerin, sözleşme hükümlerine uygun olarak müvekkili şirket tarafından parsiyel taşıma işlerinin yapılmasının kararlaştırıldığını, bir yıllık sözleşmenin 01.11.2016 tarihine kadar geçerli olduğunu, sözleşmenin yürürlüğe girdiği 01.11.2015 tarihinden 20.06.2016 tarihine kadar müvekkilinin tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davalı şirketin 20.06.2016 tarihinde hiçbir yazılı ve sözlü beyanda bulunmaksızın, müvekkil şirkete sevkiyatı durdurduğunu, müvekkili şirkete sözleşme ile verilen taşıma hizmetinin başka bir şirkete verildiğinin öğrenildiğini, bu hususun davalı şirket tarafından da kabul edildiğini, taraflar arasında görüşmeler devam ederken Beyoğlu …. Noterliğinin 21.06.2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarıyla sözleşmenin feshedildiğini, ihtarnamenin 23.06.2016 tarihinde davacıya tebliğ edildiğini, müvekkilince keşide edilen İstanbul ….Noterliğinin 29.06.2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesiyle haksız olarak ve sözleşme şartlarına aykırı fesih nedeniyle uğranılan zararların ödenmesinin talep edildiğini, davalı şirketin hiçbir neden yokken ve bildirim yapmadan sözleşmeyi ani olarak feshetmesi ile müvekkili şirketin müspet zararının oluştuğunu, müvekkilinin sözleşmeye güvenip planlar yaparak yatırım hesaplarını buna göre düzenlediğini ancak davalının hiçbir neden yokken ve önceden yazılı ve sözlü bildirim yapmaksızın ve sözleşmenin 12.maddesindeki fesih öneline uymaksızın, sevkiyatı durdurmak sureti ile fiili olarak sözleşmeye son vermesi nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını, keşide edilen 21.06.2016 tarihli ihtarnamede sözleşmenin 12.2. maddesindeki fesih nedenine dayanılmasına rağmen, feshin bu maddeye de aykırı olduğunu, maddede, sözleşmenin yukarıdaki ve daha önceki maddelerindeki düzenlemeler çerçevesinde her türlü fesih hakkı saklı kalmak kaydıyla, ortada herhangi bir neden olsun veya olmasın sözleşmeyi daha erken ve herhangi bir tarihte sadece 1 ay öncesinden taşıyıcıya yazılı bildirim yapmak kaydıyla tek taraflı olarak feshedebileceğinine ilişkin düzenleme bulunduğunu, sözleşmedeki bu hükmün genel işlem koşulu içermesi nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek, şimdilik 25.000,00- TL zararlarının temerrüt tarihi olan 30.06.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, sözleşmenin, sözleşmede yer alan fesih hakkına istinaden feshedildiğini, 11.11.2015 tarihli sözleşme ile davacının müvekkiline ait ürünlerin yurtiçi parsiyel taşıma işini üstlendiğini, sözleşmenin 4.maddesi ile sözleşme süresinin 01.11.2015 tarihinden itibaren 1 yıl olarak belirlendiğini, ancak tarafların serbest iradeleri ile kararlaştırılan 12.2. maddedesinde, müvekkili şirkete sözleşmeyi süresinden önce fesih hakkı verildiğini, müvekkili şirketin, sözleşmede yer alan bu hakka istinaden keşide ettiği Beyoğlu …Noterliğinin 21.06.2016 tarihli ihtarıyla sözleşmeyi feshettiğini, feshin sözleşmedeki düzenlemeye uygun yapıldığından sözleşmeye aykırılık bulunmadığını, davacının tazminat talebinin yersiz olduğunu, sözleşmenin fesih maddesinin serbest irade ile kararlaştırılmış geçerli bir düzenleme olması nedeniyle genel işlem koşulları nedeniyle iptali gerekmediğini, sözleşmenin suresinden önce feshi maddesi sözleşmenin niteliğine aykırı olmadığını, her iki tarafın tacir olarak taşıma sektöründe çalıştıklarını, sözleşmenin taraflarının birbirine yakın ekonomik ve sosyal statüye sahip olduklarını ve eşitler arası bir sözleşmenin söz konusu olduğunu, sözleşmenin tarafların serbest iradeleriyle kurulduğunu, sözleşmenin 6. Maddesi gereğince müvekkilinin, davacıya belirli bir miktarda iş verileceğine ilişkin taahhüdünün bulunmadığının açık olduğunu, maddede işin talep üzerine verileceğinin kararlaştırıldığını, sözleşmenin 16. maddesinde, davacının münhasırlık hakkının bulunmadığının belirlendiğini, müvekkilinin çok sayıda taşıyıcıyla bu şekilde parsiyel taşıma yaptığının bilinerek sözleşmenin imzaladığını, sözleşmenin genel hükümlerinden, işin talep üzerine verileceği açık belirlendiğinden beklenen karın değişkenlik gösterdiğini, davacıya belli miktar veya sayıda iş verileceği taahhüdü bulunmadığından zararın oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; ” Tüm dosya kapsamı incelendiğinde, taraflar arasında 11.11.2015 tarihinde Türkiye sınırları dahilinde parsiyel taşımacılık hizmeti amacı ile sözleşme imzalandığı, sözleşme süresinin 1 yıl olduğu ve sözleşme bitim tarihinin 11.11.2016 olduğu, sözleşmenin feshi ile ilgili 12/2 maddesinde davalıya bu sözleşmeden doğan her türlü fesih hakkı saklı kalmak kaydı ile, ortada her hangi bir neden olsun veya olmasın, kendisinin serbestçe gördüğü lüzum üzerine henüz süresi dolmadan yani daha erken herhangi bir tarihte sadece 1 ay öncesinden taşıyıcıya yazılı bildirim yapmak kaydı ile tek taraflı olarak fesih hakkı tanındığı anlaşılmıştır. Davalı vekili, her ne kadar davacı şirkete tebliğ ettiği Bakırköy … Noterliğinin 21.06.2016 tarih, … yevmiye no.lu ihtarname ile, sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiği ihtar edilmiş ise de; sözleşmenin 12/2 maddesi uyarınca 1 ay öncesinden yazılı bildirim yapılmadığı, ihtar tarihinden önce taraflar arasındaki ticari ilişkinin sona erdiği bu sebeple davalının fesih bildiriminin sözleşmeye aykırı olduğu görülmüştür. Davalı şirketin sözleşme şartlarına uymayarak sözleşmeyi haksız feshettiği, davalının sözleşmeyi ihtardan önce fiilen sonlandırdığı bu itibarla taraflar arasındaki sözleşmenin 12/2 madde uyarınca 1 aylık fesih öneli boyunca davacının müspet zararından oluşan mahrum kalınan kârdan sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının 1 aylık zararının 26.404,33-TL olarak hesaplandığı, davacının fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 25.000,00- TL zararın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş olmakla, taleple bağlılık ilkesi uyarınca davanın kabulüne karar verilmiş, aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davanın kabulü ile, 25.000,00 TL’nin 04.07.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar vermiştir.Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; taraflar arasındaki sözleşmenin, 21.06.2016 tarihli ihtarnameyle sözleşmede yer alan fesih hakkına istinaden ve fesih maddesinde yer alan koşullara uygun olarak sona erdirildiğini, tarafların serbest iradeleri ile imzalanarak yürürlüğe giren sözleşmenin feshinden sonra ve sözleşmenin genel işlem şartını içermemesine rağmen tazminata karar verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin sözleşmeye aykırı bir eyleminin bulunmadığını, sözleşmeyle, TBK’nın 26.maddesine uygun olarak kanunda öngörülen sınırlar içinde taraf edimlerinin belirlendiğini, davacının, sözleşmenin imzalanması esnasında hiçbir ihtirazi kayıt koymaksızın imzaladığını, sözleşmenin genel işlem şartı içerdiği iddiasının gerçeklikten uzak olduğunu, aksi düşünülse dahi sözleşmenin süresinden önce feshi maddesinin, sözleşmenin niteliğine aykırı olmadığını, tarafların taşıma sektöründe faaliyet gösteren birbirine yakın ekonomik güce sahip şirketler olduğundan, başlangıçta kabul edilen sözleşme şartlarına uyulması gerektiğini, sözleşmeyle davacıya belli miktarda taşıma garantisi verilmediğini, ihtiyaç ve talep üzerine hizmet verme esasının kabul edildiğini, buna rağmen davacı beyanları esas alınarak hazırlanan afaki bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesinin hatalı olduğunu, sözleşme ile davacıya münhasırlık hakkı verilmediği gibi belli bir taşıma garantisi verilmemesi karşısında beklenen karın değişiklik gösterdiğini, davacıya belirli taşıma taahhüdü verilmediğinden ,hiç gerçekleşmeme olasılığı da göz önünde bulundurulmadan yapılan bu hesaplamanın hakkaniyete aykırı olduğunu, sözleşme feshedilmemiş olsaydı iddia olunan miktara tekabül edebilecek zarara ilişkin hiçbir somut veri bulunmadığını, hükmedilen miktarın hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere, davacıya taşıma taahhüdü verilmemesine göre zarara uğradığı iddiasının kabul edilemeyeceği gibi fesih tarihine kadar hiçbir taşıma işinin verilemeyebileceği göz önüne alınarak hakkaniyete uygun bir hesaplama yapılarak hüküm kurulması gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasında düzenlenen 11.11.2015 tarihli tedarikçi çerçeve sözleşmesinin, davalı tarafından sözleşmede belirlenen koşullara uyulmadan erken feshi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, sözleşmenin, davalı tarafından taraflar arasındaki sözleşmenin 12/2 maddesine aykırı şekilde sona erdirilmesi nedeniyle bir aylık fesih dönemi için belirlenen tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında 01.11.2015 tarihinde düzenlenen tedarikçi çerçeve sözleşmesinin incelenmesinde; sözleşmenin bir yıl geçerli olacağı, davalının sözleşmenin sona erme tarihinden bir ay önce yazılı olarak davacıya bildirmediği takdirde sözleşmenin bir yıl süreyle uzamış sayılacağı, ilk uzatma süresini takiben davalı tarafından aksi belirtilmedikçe sözleşmenin birer yıllık dönemlerle kendiliğinden uzayacağı belirlenmiştir. Sözleşmenin konusunun, davalının hizmet vermekle yükümlü olduğu müşterilerine ait ürünlerin, bu sözleşme koşullarına ve davalı tarafından talep edilen hizmet şartnamesine uygun olarak Türkiye sınırları içinde davacı tarafından parsiyel taşıma işlerinin oluşturduğu 3.maddede belirenmiştir. Sözleşmenin ödemeler ve kayıtlar başlıklı 6.maddesinde, davacının, davalının talebine istinaden yaptığı hizmeti aylık olarak fatura edeceği, fatura orjinalleri ve hizmetin tamamlandığını gösterir teslim belgesinin davalıya tebliğ edilmiş olması ve faturanın teslim edilmesi kaydıyla 45 gün sonra davalı tarafından ödeneceği düzenlenmiştir. Sözleşmenin 16.maddesinde, bu sözleşmenin davacıya münhasırlık hakkı vermediği ve gerektiğinde davalının üçüncü kişilerle çalışabileceği kararlaştırılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 12.maddesinde sözleşmenin feshi usulü düzenlenmiştir. Anılan maddesinin 2. fıkrasında, ” Yurtiçi Lojistik, bu sözleşmenin yukarıdaki ve daha önceki maddelerinde yazılı veya kanuni hükümlerden doğan her türlü fesih hakkı saklı kalmak kaydıyla; ortada herhangi bir neden olsun veya olmasın, kendisinin serbestçe gördüğü lüzum üzerine bir başına özgürce karar vererek bu sözleşmeyi henüz süresi dolmadan daha erken ve herhangi bir tarihte sadece bir ay öncesinden taşıyıcıya yazılı bildirim yapmak kaydıyla tek taraflı olarak feshedebilecektir. Bu takdirde taşıyıcı haksız, yersiz, mehilsiz ve zamansız bir fesihte bulunulduğu, iyi niyete aykırı davranıldığı veya sair bir neden ve bahane öne sürerek YL’den hiç bir hak, alacak, kar ve kazanç yoksunluğu yahut zarar tazminatı talep etmeyecektir ” düzenlemesi bulunmaktadır. Davalı tarafından keşide edilen Beyoğlu … Noterliğinin 21.06.2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarıyla, sözleşmenin 12/2.maddesine uygun olarak sözleşmenin feshedildiği bildirilmiştir. Davacı tarafından keşide edilen 29.06.2016 tarihli cevabi ihtarda, sözleşmenin süresinden önce ve sözleşmedeki ihbar süresine uyulmadan feshedilerek taşımanın durdurulduğu, feshe dayanak yapılan sözleşmenin 12.maddesinin genel işlem koşulu olup geçersiz olduğu bildirilerek 100.000,00 TL zararın üç gün içinde ödenmesi istenmiştir. İhtarın 30.06.2016 tarihinde tebliğ edildiği, ihtara ekli tebliğ mazbatasından anlaşılmaktadır. Mahkemece, yapılan bilirkişi incelemesinde, taraflar arasındaki sözleşmenin 224 gün sürdüğü, bakiye sözleşme süresinin 142 gün olduğu, bu süre içinde tanzim edilen faturalara göre günlük karın 880,14 TL olduğu belirlenmiştir.Taraflar arasındaki sözleşmede, davacıya münhasırlık hakkı verilmemiş olup, sözleşmenin 16.maddesinde bu husus açıkça belirlenmiştir. Öte yandan sözleşmenin 6.maddesi gereğince, davacının, davalının talebine istinaden yaptığı hizmeti aylık olarak faturalandıracağı düzenlenmiştir. Sözleşmenin 12/2.maddesi gereğince, sözleşmenin süresinden önce herhangi bir anda davalı tarafından bir aylık ihbar süresi verilerek feshedilebileceği, fesihten kaynaklı olarak davacının herhangi bir zarar veya tazminat talebinde bulunmayacağı düzenlenmiştir. Her ne kadar, davacı yan, genel işlem koşulu içeren sözleşmenin anılan maddesinin geçersiz olduğunu ileri sürmüş ise de, mahkemece sözleşmenin anılan maddesinin TBK’nun 21.maddesinde yazılmamış sayılmasına ilişkin bir değerlendirme yapılmamış olması ve sözleşmenin anılan maddesinin geçerli olduğunun kabulü karşısında, davalının bu yöne ilişkin istinaf istemi yerinde değildir. Davalıya fesih olanağı verilen hükümde, taraflar arasındaki sözleşmenin, davalı tarafından bir ay öncesinden yazılı bildirim yapılması koşuluyla herhangi bir zamanda feshedilebileceğini düzenlemiştir. Oysa, davalı yan keşide ettiği 21.06.2016 tarihli ihtarla herhangi bir önel vermeyerek sözleşmeyi feshetmiştir. Bu durumda, davalı yanca taraflar arasındaki sözleşmedeki koşula uyulmadan ve süre verilmeden yapılan fesih nedeniyle, sözleşmede belirlenen bir aylık ihbar öneli yönünden, davacının tazminat talep hakkı bulunduğuna ilişkin mahkeme gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Diğer yandan, davalı vekili istinaf başvurusunda, sözleşmede herhangi bir miktar garantisi verilmemesi nedeniyle davacının zararının oluşmadığını belirtmiştir. Sözleşmenin devam ettiği süre içindeki davacının yaptığı taşıma miktarı değerlendirildiğinde, ihbar öneli içinde de sözleşmenin aynı koşullarda ifasının beklenmesi gerekir. Sözleşmenin fesih maddesinde ihbar öneli öngörülmesindeki amacın, sözleşmenin derhal feshi yerine, taşıyıcıya verilecek uygun bir süre için devamının sağlanarak, bu süre içinde de tarafların ticari ilişkisinin devamının sağlanması olduğu açıktır. Bu itibarla, geçmiş dönem için yapılan iş miktarınca, bir aylık ihbar süresi için davacının hakkettiği ücretin zarar olarak belirlenerek hüküm altına alınmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davalının tüm istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının ve gerekçesinin usul ve yasaya uygun olduğu, ileri sürülen istinaf başvuru nedenlerinin yerinde olmadığı, karar ve gerekçesinde kamu düzenine aykırı bir yön bulunmadığı kanaatine varıldığından, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-853,81 TL bakiye istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaldına,4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,
6-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 12.11.2020