Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2263 E. 2022/1660 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2263
KARAR NO: 2022/1660
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/07/2019
NUMARASI: 2013/126 E. – 2019/494 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak- Bankacılık işleminden kaynaklanan
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin … bank AŞ’de bulunan mevduatlarının banka yetkililerince müvekkillerinin bilgisi ve rızası olmadan off-shore hesaplarına aktarıldığını, davalı bankaya BDDK tarafından 21.12.1999 tarihinde el konulduğunu, davalı bankanın kanuna karşı hile yaparak, yasaların yasakladığı sonucu elde etmek amacıyla paravan banka kurarak, el altından yöneterek ve bu paravan banka adına mevduat toplamak suretiyle, hukuka ve yasalara aykırı haksız fiil sonucu bu amacı gerçekleştirdiğini, davalının haksız olarak zenginleştiğini, davalı bankanın müşterilerinin menfaatlerini özen ve sadakatle koruma yükümlülüğü altında olduğunu, davalının müvekkillerinin zararından sorumlu olduğunu ileri sürerek, davacı … yönünden 9.416,22 TL’nin, … yönünden 3.346,43 TL’nin, … yönünden 3.469,11 TL’nin, … yönünden 1.749,71 TL’nin … yönünden 31.520,44 TL’nin, … yönünden 10.632,30 TL’nin, … yönünden 7.940,06 TL’nin, … yönünden 2.583,15 TL’nin, … yönünden 7.479,20 TL’nin, … yönünden 13.877,00 TL’nin … yönünden 16.080,07 TL’nin, … yönünden 1.638,57 TL’nin, … yönünden 3.336,70 TL’nin, … yönünden 1.441,51 TL’nin, … yönünden 1.450,63 TL’nin Yüksel İşler yönünden 6.870,46 TL’nin … yönünden 4.651,80 TL’nin, … yönünden 29.607,53 TL’nin hesap cüzdanlarında yazılı vade tarihinden fiili ödeme tarihine kadar avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 29.11.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini davacı … yönünden 4.335,08 TL arttırarak 13.751,30 TL’nin,… yönünden 1.523,90 TL arttırarak 4.870,33 TL’nin, … yönünden 1.930,89 TL arttırarak 5.400,00 TL’nin, … yönünden 750,29 TL arttırarak 2.500,00 TL’nin … yönünden 18.479,56 TL arttırarak 50.000,00 TL’nin … yönünden 5.567,70 TL arttırarak 16.200,00 TL’nin … yönünden 3.454,27 TL artırarak 11.394,33 TL’nin, … yönünden 612,96 TL arttırarak 3.196,11 TL’nin, … 3.974,13 TL arttırarak 11.453,33 TL’nin, … yönünden 22.472,72 TL artırarak 36.349,72 TL’nin, … yönünden 3.091,33 TL arttırarak 3.550,54 TL’nin,… yönünden 0 TL arttırarak 16.080,07 TL’nin, … yönünden 761,43 TL arttırarak 2.400,00 TL’nin, … yönünden 1.588,11 TL arttırarak 4.924,81 TL’nin, … yönünden 658,49 TL arttırarak 2.100,00 TL’nin, … yönünden 681,81 TL arttırarak 2.089,44 TL’nin, … yönünden 3.129,54 TL arttırarak 10.000,00 TL’nin, … yönünden 2.350,20 TL arttırarak 7.002,00 TL’nin, … yönünden 11.044,06 TL arttırarak 40.651,59 TL’nin hesabın açıldığı tarihten işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı … Bank AŞ vekili, savunmasında özetle; öncelikle davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, ayrıca davanın zamanaşımına uğradığını, hile ile ilgili hak düşürücü sürenin geçtiğini, bu nedenlerle, hisse devir tarihinden önceki işlemlerden kaynaklanabilecek her türlü borcun TMSF tarafından üstlenilmesi sebebi ile ve 5411 sayılı Kanunun m.107/5b-5, m.107/6, m.140 mucibince ve TMSF’nin taraf olduğu sözleşmeler uyarınca bankanın sorumlu olmadığını, davada müvekkili bankanın değil hisse devir sözleşmesinden önceki işlemlerden kaynaklanabilecek borçları TMSF üzerlenmiş ve hisse devir sözleşmesinden önceki işlemlere ilişkin borçlar yasa gereğince TMSF üzerine nakledilmiş olduğundan, sadece TMSF’nin davalı sıfatı olması gerektiğini, bu sebeple öncelikle husumet itirazlarının kabulüne karar verilmesini, hisse devir sözleşmesinin 6.13. maddesi ve yürürlükte olan 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 107. maddesinin 6. fıkrası ve eski 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14. maddesinin 6. fıkrasının c bendi uyarınca alacaklı davacıların rızası aranmayacağından HMK 124/2 kapsamında mahkemenin re’sen taraf değişikliğine hükmetmesini, banka açısından davanın husumetten reddine karar verilmesini, bu itirazların reddi halinde dava, süresi içinde açılmadığından zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden reddine, aksi halde davanın esas yönünden reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı TMSF vekili, savunmasında özetle; müvekkili kuruma husumet yöneltilemeyeceğini, bu nedenle davanın husumetten reddine karar verilmesini, davacılar arasında dava arkadaşlığı bulunmadığından davanın tefriki gerektiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, dava konusu alacakların icra takibi neticesinde ödendiğini, davalı bankanın … Ltd.Şti. nezdindeki mevduatlar için herhangi bir garantisi bulunmadığını, davacıların serbest iradesiyle daha fazla faiz getirisi sağlayan bir yatırım alternatifi olarak kıyı bankacılığını tercih ettiklerini, dava konusu işlemlerin yapıldığı tarihte … bankaların bankalar kanununa tabi olmadıklarını ve bu bankalara yatırılan mevduatların da tasarruf sigortası kapsamında olmadığını, mudilere bildirmek gibi bir yükümlülüklerinin bulunduğu şeklinde bir kabulün de mevcut olmadığını, davacıların … hesap cüzdanını aldıktan sonra hiçbir itirazda bulunmadıklarını, işbu davada davacı tarafın da kusurlu olup olmadığının araştırılması gerektiğini, zarardan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarına göre; huzurdaki dava haksız fiil suretiyle … hesabına aktarılan paraların tahsili istemine ilişkin olup; … alacaklarının “haksız fiil sorumluluğu” kapsamında değerlendirilmesinin somut dava yönünden en önemli neticesi, sorumluluğun taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkiden kaynaklanmaması nedeni ile faiz alacaklarının temdit tarihleri sonunda anaparaya dönüşemeyecek olmasıdır. … Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, alınan ve benimsenen bilirkişi kurulu 3. ek raporu ve toplanıp değerlendirilen tüm delillere göre; davacıların iradesinin davalı banka çalışanları tarafından fesada uğratıldığı, davacıların … Bank A.Ş’ye yatırdığı paraların şeklen … dışındaki … hesabına havale edildiği ve yeni bir hesap açılmış gibi gösterildiği, diğer bir deyişle somut uyuşmazlıkta davacıların dava dışı … bankası ile mevduat sözleşmesi yapmak konusunda bir iradesinin mevcut olmadığı, davacılara karşı davalı banka çalışanlarının haksız eylemlerinin söz konusu olduğu, … Bank’ın halefi olan davalı banka ile davacılar arasında da herhangi bir akdi ilişki bulunmadığı, … alacağına ilişkin taleplerin “haksız fiil sorumluluğu” kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ve davanın haksız fiile dayalı olarak … hesabına aktarılan paranın tahsili istemine ilişkin olduğu, bu tür istemlere yönelik anaparaya akdi faiz ilave edilerek oluşan meblağ üzerinden hüküm kurulamayacağının yerleşik Yargıtay içtihatlarında açıkça belirtildiği, taraflar arasında bir mevduat sözleşmesi ilişkisi kurulmadığından davacıların faiz alacağının temdit tarihleri sonunda anaparaya dönüşmeyeceği, bankaya yatan ana paraya akdi faiz (… hesaplar için öngörülen faiz) ilave edilerek ortaya çıkan miktar üzerinden talepte bulununmasının mümkün olmadığı, bu kapsamda mahkememizce de benimsenen bilirkişi kurulu 3. ek raporunda yasal dayanak ve gerekçeleriyle açıklandığı üzere davacılara ait mevduat hesaplarına anaparalarını aşan ödemeler yapıldığının tespit edildiği, bu nedenle davacı taleplerinin yerinde olmadığı, yukarıdaki açıklamalar ışığında davacılarca davada talep edilen alacak tutarlarının Yargıtay 11. Hukuk Dairesi içtihatlarına aykırı olarak yapılan hesaplamalar sonucu elde edilen tutarlar olduğu anlaşıldığından, mahkememizce akdi faiz eklenerek oluşan miktar üzerinden açılan davanın yerinde olmadığı… ” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı … vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporları ile tespit edilen alacak miktarına ilişkin ıslah dilekçesi sunulduğunu, bu kapsamda davanın kabulü gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davacı … dışındaki diğer davacılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava dilekçesi ile bilirkişi raporlarında tespit edilen ana para alacağına hesap cüzdanlarında yazan vade tarihlerinden itibaren fiili ödeme gününe kadar işleyecek avans faizi ile tahsilinin talep edildiğini, ıslah dilekçesi ana para alacağı miktarlarının ıslah edildiğini, ayrıca faiz başlangıç tarihlerini hesabın açıldığı tarih olarak ıslah ettiklerini, akdi faiz eklenerek toplam miktarın talep edilmediğini, bu yönde bir taleplerinin olmadığını, bilirkişi heyetinin 3.ek raporunun hatalı değerlendirme yaptığını, kısmi ödemelerin faizden ve ferilerden mahsubu gerektiğini, ek raporda ve mahkeme kararında Yargıtay kararlarının yanlış anlaşıldığını, Yargıtay kararlarında temdit tarihleri sonundan faiz alacağının anaparaya dönüşemeyeceği ve akdi faiz ilave edilerek ortaya çıkan miktar üzerinden talepte bulunulamayacağının belirtildiğini, taleplerinin ana para alacağının faizi ile tahsiline ilişkin olduğunu, kısmi ödemelerin hükümde belirtilerek ilamın icrası sırasında bu ödemelerin icra müdürlüğünce dikkate alınmasını talep ettiklerini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, dava dışı … Bank Ltd. off-shore hesabına aktarılan mevduatın faiziyle birlikte tahsili istemiyle açılmış alacak davasıdır. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleriyle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya kapsamında bulunan ve hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında, davacıların mevduata yatırdıkları ana para miktarları, işlemiş faiz, kısmi ödemeler ile tarihleri tespit edilmiş, davacılarca bu miktarlara göre sunulan ıslah dilekçesi ile harcı yatırılarak talepler ıslah edilmiştir. Mahkemece, … alacağına ilişkin taleplerin haksız fiil sorumluluğu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği bu tür istemlere yönelik anaparaya akdi faiz ilave edilerek oluşan meblağ üzerinden hüküm kurulamayacağı, davacıların faiz alacağının temdit tarihleri sonunda anaparaya dönüşmeyeceği, bankaya yatan ana paraya akdi faiz (… hesaplar için öngörülen faiz) ilave edilerek ortaya çıkan miktar üzerinden talepte bulununmasının mümkün olmadığı, davacılara ait mevduat hesaplarına anaparalarını aşan ödemeler yapıldığı, bu nedenle davacı taleplerinin yerinde olmadığı, davacılarca davada talep edilen alacak tutarlarının Yargıtay 11. Hukuk Dairesi içtihatlarına aykırı olarak yapılan hesaplamalar sonucu elde edilen tutarlar olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarından davacıların alacak kalemleri hesaplanırken ana paralarına faiz eklenerek mi hesaplama yapıldığı, yoksa sadece ana paralarının mı tespitinin yapıldığı anlaşılamamaktadır. Bu nedenle, mahkemece hesabın ilk açıldığı tarihteki miktarının ne olduğu hususunda gerekli araştırma yapılıp, gerekirse ek rapor alınarak bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Öte yandan, dosya kapsamında bulunan Şişli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/552 Esas sayılı dosyasında, eldeki davada davacıların aynı alacaklarına ilişkin talepte bulunup bulunmadıkları konusunda da bir inceleme ve araştırma yapılmadığı görülmektedir. Zira kesin hüküm bulunmaması bir dava şartı olup bu konuda re’sen araştırma yapılması gerekmektedir. Bu nedenlerle, mahkemece eksik inceleme ile karar verildiği anlaşıldığından bu hususlarda gerekli inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğundan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinaf konu kararının kaldırlmasına,2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında, dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacılar tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Davacılar tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 08.12.2022 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.