Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2261 E. 2022/949 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2261
KARAR NO: 2022/949
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/05/2019
NUMARASI: 2015/1169 E. 2019/535 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Kredili ticari satımdan ve teminat mektubunun haksız olarak nakde çevrilmesinden doğan)
Taraflar arasındaki davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; müvekkili şirket ile davalı arasındaki sözleşme ile davalıya ait … mazot kartladı ile plakası bildirilen araçlarda Yunanistan geçişlerinde kullanıldığını, Müvekkiline ait … plaka sayılı araca ait mazot alım dökümlerinde araca ait olmayan alımların tespit edildiğini, araç plakalanna bağlanan mazot kartı ile ancak bu plaka sayılı araca mazot verebileceğini ve mazot veren istasyonların kartın bağlı olduğu plakayı kontrol ederek mazot vermesi gerektiğini, … plaka sayılı araca bağlı hattın/kartın kullanıldığı iddia edilen tarihte, uydu takip sistemi kayıtlarına göre, araç ve kartı taşıyan sürücünün İspanya’da olduğunu ve İtalya ‘da alım yapmasının fiziken mümkün olmayacağından, davalı tarafından müvekkili şirkete tebliğ edilen 9/6/2015 tarihli … fatura nolu 416,30 Euro, ile … fatura nolu l7.995 Euro bedelli faturaların davalıya iade edildiğini, ayrıca davalıya Beyoğlu …Noterliği kanalıyla gönderilen iki ayrı ihtarname ile borç miktarının ihtilaflı olduğu ve uhdelerinde bulunan teminat mektubunun nakde çevrilmemesi gerektiği ihtar edildiği halde, davalının 17.995 Euro alacaklı olduğu iddiası ile 80.000,00 Euro bedelli teminat mektubunu 25.11.2015 tarihinde paraya çevirerek 4.12.2015 tarihinde 187.430 TL’yi müvekkili hesaplarına iade ettiği, ancak bakiye 57.385 TL’ yi iade etmediğini ifade ederek, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, davalının haksız olarak nakde çevirdiği ve itiraz ederek borçlu olmadığı 57.385,00 TL’nin tahsil tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline, davalının haksız yedinde tuttuğu mektup bedeli olan 187.430,00 TL ‘nin tahsilat tarihi olan 25.11.2015 tarihinden iade tarihi olan 4,12.2015 arasındaki döneme ilişkin olarak en yüksek banka mevduat faizi karşılığı şimdilik 1.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline, müvekkiline ait teminat mektubunun haksız yere nakde çevirmesi nedeniyle oluşan zararlara kaşılık şimdilik 1.000,00TL’nin en yüksek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davalının % 20 tazminat ile sorumlu olmasına, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacı taraf ile müvekkili şirket arasında akdedilen … anlaşma kapsamında … plakalı araç için usulsüz yakıt alındığının müvekkili tarafından fark edildiğini, müvekkilinin anlaşmaya uygun olarak düzenlemiş olduğu fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine müvekkili tarafından davacının vermiş olduğu teminatlar nakde çevrilmek suretiyle müvekkilinin alacağının tahsil edildiğini, … kartlarının salt hamiline yakıt ikmali için yetki vermediğini, ikmalin gerçekleştirilebilmesi için otomatik alım yapılan makinelerde PIN şifresi girilerek kullanımının mümkün olduğunu ve anlaşmanın 4.6 maddesi gereğince davacının kartlara tanımlanmış PIN numaralarının güvenliğinden ve üçüncü kişilere açıklanmamasından sorumlu olduğunu, somut uyuşmazlıkta davacının itiraz ettiği alımların ise … kartına PIN kodu girilmek sureti ile yapıldığının görüldüğünü ve bu durumda davacının kendi sorumluluğu ve tasarrufu altında bulunan kartlardan dolayı yapılan alımların bedelini ödemekten sorumlu olacağını, … üzerinden yakıt aliminin kontrolünün müvekkilinde değil, davacı tarafta olduğunu, davanın müvekkili bakımından husumet yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiğini belirterek, öncelikle davanın usulden reddine, usule dair itirazların kabul görmemesi halinde esas yönünden davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Söz konusu Taşıt Tanıma sistemi şu şekilde çalışır; Taraflar arasında TTS için anlaşma yapılması akabinde Taşıt Tanıma Ünitesi bayi tarafından müşteriye gönderilir, Taşıt Tanıma Ünitesi … tarafından araca monte edilir, Taşıt ön Saha elemanları tarafından arka camdaki TTS logosu sayesinde tanınır, ve TTS Pompalarına yönlendirilir, Sürücü TTS Pompasına yanaştığında ön saha elemanının tabancayı aracm deposuna soktuğunda aracm depo ağzına monte edilmiş olan akıllı halka ile pompa iletişime geçer, yapılan dolum pompadaki dallı sistem üzerinden … Merkez Bilgisayarına aktarılır, Verilen Yakıtın türü, miktarı ve alım zamanı … Merkezi veri tabanına kaydedilir, ve tüm veriler istasyona geri yönlendirilir, İşlemin bitiminde otomatik olarak dolum fişi basılır, Bu fiş saha elemanı tarafından aracın sürücüsüne verilir, sürücü fişi almasına müteakip yoluna devam eder, TTS kapsamındaki yakıt tüketimi her ayın 15’i ve ayın son günü … tarafından faturalandırılır, Bu faturalar kesim tarihinden 10 gün sonra müşterinin …, … veya … Bankası nezdindeki …’e tanımlanmış müşteri hesabından tahsil edilir, Söz konusu TTS ile ilgili tüm işlemlerin tamamı müşterilerin ofis bilgisayarlarından takip edilebilmektedir. Akıllı Anahtar (AA): Akaryakıt ikmal tarihini, saatini, yakıt miktarım, tutarını bilir. Taşıt için belirlenen yakıt haricinde taşıta yakıt vermez, taramadığı hiçbir taşıta yakıt vermez. Araç üzerine montaj gerektirmez. Akıllı Halka (AH): Akaryakıt ikmal tarihini, saatini, yakıt miktarım, tutarını bilir. Taşıt için belirlenen yakıt haricinde taşıta yakıt vermez. Tanımadığı hiçbir taşıta yakıt vermez. Araç üzerine montaj gerektirir. Tek somon veya yapıştırılarak uygulanır. Dağıtım şirketi ile Taşıt Tanıma Sistemi Sözleşmesi imzalayan firma, arasındaki araçların harcadığı akaryakıt faturaları araç sahiplerine çıkar, eğer araç sahiplerinin faturaları ödememesi durumunda dağıtıcı şirket, taşıt tanıma sistemi sözleşmesini imzaladığı firmadan fatura bedellerini tahsil eder. Burada muhatap sözleşmeyi yapan firmanın kendisidir. Söz konusu sistemin çalışmasını sağlayan akıllı sistemde; sözleşme yapılan şirket tarafından dolumuna müsaade edilmeyen bir araca dağıtım şirketi tarafından dolum yapılması mümkün değildir. Kaldı ki dolum yapılmasına müteakip araç sürücüsüne dolum fişi verilmekte ve veri tabanına aktarım yapılmaktadır. Bu kapsamda dolum fişlerinin anlık olarak şirket yetkililerince kontrol edilmesi gerekmektedir. Taraflar arasında TTS Sözleşmesinin yapıldığı, TTS Sisteminin davacı şirket tarafından anlık olarak takip etmesi gerektiği, sistemin işleyişi gereği; muhtemel olabilecek aksaklıkların anlık olarak davacı tarafından müdahale edilebileceği, şoförlere verilen takip fişlerinin takip edilmesinin bile dava konusu olayı önleyebileceği, araç depolarına monte edilen Akıllı Anahtar ile Akıllı Halka sistemi nedeni ile sistemin tanımadığı araca yakıt ikmali yapılmasının mümkün olmadığı, bu nedenle ilgili şirketten alımın yapıldığı iddia edilen yakıtın sistem üzerinden anlık takip edilmesi ile önlenebileceğinden sorumluluğun davacı tarafta bulunduğu alınan bilirkişi raporuyla anlaşılmış olup davanın reddine… karar verilmesi gerekmiştir.” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve müvekkili şirketin, bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek, araçların uydu takip sistemi üzerinden anlık takibini yaptığını ve dava konusu faturanın kesildiği tarihte … plakalı aracın, faturada belirtildiğinin aksine İtalya yerine İspanya’da bulunduğunun tespit edildiğini, Dava konusu olayın, Taşıt Tanıma Sisteminde gerçekleşebilecek teknolojik aksaklardan dolayı gerçekleşmiş olabileceği gibi bu durumda sözleşmede yazılanın aksine davalının hukuki sorumluluğunun bulunması gerektiğini; zira sözleşmenin sorumluluğa ilişkin hükümlerinin TBK’nin genel işlem koşulları başlığı kapsamında yer alan madde 21 ve madde 25 hükümlerine aykırı olduğunu, bu nedenle akdin sorumluluğuna ilişkin hükümlerinin yazılmamış sayılması gerektiğini, sözleşmenin adeta davalının hiçbir konuda sorumlu olmadığını göstermek için hazırlanan bir hizmet sözleşmesi olduğunu, hizmet sunan davalı temin ettiği kartlarla ve hizmetle ilgili ihmali veya kusuru olsa dahi kendisini sorumsuz kıldığını, Müvekkilin, davalı şirketten, usulsüz alıma ilişkin istasyon kamera kayıtlarını istediğini, ancak davalının bu kayıtları da vermediğini, davalının sadece tek taraflı fatura ile dava konusu bedelleri müvekkilinin teminat mektubunu bozmak suretiyle zorla tahsil ettiğini, Hatalı bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki varlığı ihtilafsız taşıt tanıma sistemi sözleşmesi kapsamında işleyen kredili kredili akaryakıt alım sakım ilişkisi kapsamında verilen teminat mektubunun, davalı tarafça haksız şekilde nakle çevrildiği iddiasına dayalı olarak açılan tazminat davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında taşıt tanıma sistemiyle işleyen bir kredili satım ilişkisinin bulunduğu ve “… Anlaşma” başlıklı belgenin imzalandığı ve taraflar arasında bu sözleşme çerçevesinde davacıya ait bir kısım araçlara taşıt tanıma sistemi takıldığı, araçların bu sistem üzerinden davalıdan akaryakıt alımı yaptığı, ödemelerin cari hesap üzerinden yapıldığı, bu ilişki kapsamında yapılan bir kısım alımların davacı tarafından yapılmadığı halde, usulsüz alımlara ilişkin bir kısım faturalarla davacının borçlandırıldığı ve akabinde bu fatura bedellerinin, davacı tarafından davalıya verilmiş olan teminat mektuplarının nakde çevrilmesi suretiyle haksız olarak tahsil edildiği iddiasıyla davadaki talepler ileri sürülmüştür. Davalı ise taşıt tanıma sisteminin kullanılmasında sorumluluğun davacıda olduğu, sistemin davacını tasarrufunda ve kontrolünde olduğu, taşıt tanıma sistemi bulunmayan bir araca yakıt satımının mümkün olmadığı, sistemi ve kodları koruyamayan davacının ortaya çıkan zarardan sözleşme hükümleri uyarınca sorumlu olduğu savunmasıyla davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Taraflar arasındaki … Anlaşma isimli belgenin 4.9.maddesinde “Kartın kaybı ve kötüye kullanımı” başlığını taşıdığı anlaşılmakla; “…kartların kaybedilmesi, çaldırılması ya da PİN numarasının başkaları tarafından öğrenilmemesi için elden gelen dikkatin gösterilmesini sağlamak ile yükümlüdür. Eğer kart hamilin elinden çıkarsa ya da PIN numarası başka biri tarafından öğrenilirse, ya da kötüye kullanım ihtimali doğarsa durum derhal çağrı merkezine bildirilecektir. Bildirimi yapılmamış ya da yapılmasına rağmen 7 gün içerisinde yazılı teyidi ulaşmamış kayıp ya da çalıntı bir kartla ya da ‘esas kart hamilinin’ personeli statüsünden çıkmış kullandığı kartla yapılan tüm alışverişten esas kart hamili sorumludur” düzenlemesi yer almaktadır. Sözleşmenin 4.11 maddesi, “…Kartın çalınması, kaybı ya da hile yolu ile olsun olmasın; kötüye kullanılması nedeniyle … aleyhine tazminat taleplerinden ve …’in bu nedenle ödemek zorunda kalacağı tazminattan esas kart hamilinin sorumlu olacağı…” hükmünü taşımaktadır. Mahkemece yargılama aşamasında alınan 28.03.2018 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; taraflar arasında … Kart Sistemi uygulamasına ilişkin sözleşme imzalandığı, davacı tarafça … plakalı araca ait kartın mazot alım dökümlerinde araca ait olmayan alımların tespit edildiği hususuna ilişkin ihtarname gönderilmiş olduğu, söz konusu ihtarname ile 09.06.2015 tarihli 416,30 Euro ile aynı tarihli 17.995,00 Euro bedelli alımlara itiraz edildiği, davalının ise göndermiş olduğu cevabi ihtarnamesinde otomatik alım yapılan makinelerin pinşifresi girilerek kullanıldığı, dolayısıyla borçtan muhattabın sorumlu olduğu ve davalıya bu suretle ödenmesi gereken 17.995 Euro’nun ödenmesi gereğinin ihtar edildiği, somut olayda kartı kullanan araç sahibinin kendi kullandığı akaryakıt kartını çaldırmış olabileceği, eğer kart şifresiz ise çalan kişinin elindeki kart ile akaryakıt alabileceği, kart sahibinin bilerek başka bir şahsa akaryakıt kartının şifresi varsa şifresi ile birlikte verebileceği sebepleriyle 57.385,00 TL’nin tahsil tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davacıya iadesi talep edilmiş olmakla tahsil tarihi 26.12.2015 dava tarihi ise 08.12.2015 tarihi olduğundan on iki gün süre için 198.10 TL işlemiş faiz hesaplanmış, davacı tarafın talebinde en yüksek banka faizi istediği ancak bu bilinmediğinden avans faizi üzerinden yapılan hesaplama neticesi 431.35 TL faiz talep edebileceği yönünde kanaat bildirilmiştir. İtiraz üzerine mahkemece seçilen yeni bir bilirkişi tarafından hazırlanan 03.09.2018 tarihli raporda, taşıt tanıma sisteminin işleyişine ilişkin teknik değerlendirmelerde bulunulduğu, taraflar arasında taşıt tanıma sistemine ilişkin sözleşme yapıldığı, bu sözleşme gereğince sistemin davacı tarafından anlık olarak takip edilmesi gerektiği, şoförlere verilen takip fişlerine davacı yanca anlık şekilde müdahale edilmesi durumunda dahi dava konusu olayı önlenebileceği, araç depolarına monte edilen akıllı anahtar ile akıllı halka sistemi nedeni ile sistemin tanımadığı araca yakıt ikmali yapılmasının mümkün olmadığı tespitlerine yer verilmiş ve somut olaydaki sorumluluğun davaca yana ait olduğu, davalının sorumluluğunun bulunmadığı yönünde değerlendirme yapılmıştır. İlk derece mahkemesince, taşıt tanıma sözleşmesi kapsamında akıllı anahtar ve akıllı kart şeklinde sisteme entegre edilmiş araçların sistemin işleyişi içerisindeki yerleri irdelenmek sureti ile dayanak sözleşmenin az yukarıda bahsi geçen 4.9 maddesi de gözetilerek değerlendirme yapıldığı, tanıtım kartı taşıyan araca istasyon pompasından akaryakıt vermek üzere depoya tabanca temas edince akaryakıt girişinin başladığı, pompa tabancası depodan alınıp yedek bidona geçildiğinde akışın kesildiği, davalının sisteme bu noktada dışardan müdahalesinin söz konusu olmadığı, davacının uhdesindeki pin numalarının güvenliğinden vekorunmasından sorumlu olduğu, bahsi geçen alımların ise … kartının PIN kodu girilerek yapıldığının anlaşıldığı, davacının bu noktada sözleşmesel kontrol ve muhafaza yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçeleriyle dava reddedilmiştir. Kural olarak genel işlem koşulları içeren sözleşmeler düzenlenmesi, yasal sınırlar içinde hukuken mümkündür. Ancak, TBK’nın 25. maddesine göre, genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamaz. Sözleşmedeki 4.9. maddesindeki düzenlemeye ilişkin hükmün, tacir olan davacı tarafın kolayca anlayabileceği bir içerikte olup, bu düzenlemenin dürüstlük kuralına aykırı bir düzenleme sayılamayacağı kanaatine varıldığından, haksız işlem şartı olarak kabul edilemez. Davacı vekilinin bu konuda ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Bilirkişi raporunda ve ilk derece mahkemesi karar gerekçesinde, taşıt tanıma sistemi üzerinde akaryakıt sisteminin nasıl işlediği hususu, tüm teknik ayrıntılarıyla açıklanmıştır. Bu açıklamalara ve teknik tespitlere göre; sisteme dâhil davacıya ait araçlara fiziki olarak taşıt tanıma sisteminin (elektronik sistemlerin) takıldığı, bu istemin davalıya ait akaryakıt istasyonlarında özel pompalarda tanındığı ve sistemin otomatik olarak tanıdığı bu araca akaryakıt dolumunun yapıldığı, araçlara takılan sistemlerin ve bunların kullanımına ilişkin pinlerin davacının tasarrufunda olduğu, sözleşmeye göre bu sistem ve şifreleri koruma ve yakıt alımlarını izleyerek gerektiğinde müdahale etme yetkisinin davacı tarafa verildiği, sözleşme hükümleri uyarınca davacının sistemin gözetimini yapmayı üstlendiği anlaşılmaktadır. Sistem hakında verilen bu teknik bilgiye göre, araca takılmış olan taşıt tanımaya dair elektronik donanımı taşımayan herhangi bir araca bu sistemin yakıt doldurmasının mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Bu sistem üzerinden akaryakıt dolduran bir aracın üzerinde, davacının davalıya ait araçlara monte ettiği taşıt tanıma sisteminin bulunması zorunludur. O halde, bu sistemin ne suretle davacıya ait olmayan bir araca takıldığının davacı tarafından izah edilmesi ve bu konuda davalıya atfı kabil bir kusurun bulunduğunu ispat yükü davacıya aittir. Davacı, davalının bu konuda bir kusurunun bulunduğuna dair somut bir olgunun varlığı iddia ve ispat edememiş olup ilk derece mahkemesince sözleşme hükümleri, teknik veriler ışığında yorumlanarak davanın reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Öte yandan 6098 sayılı TBK’nın 115/1. Maddesi uyarınca, davalının hafif kusurundan sorumlu olmayacağına dair anlaşmalar geçerlidir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 4.9 ve 4.11 maddelerinde yer alan düzenlemelerin içerik itibariyle, sorumsuzluk anlaşması niteliği de taşıdığı, esasen iddialara konu zararın meydana gelmesinde davalıya atfedilecek hafif ya da ağır bir kusurun varlığına dair bir olgunun ispat edilmediği dikkate alındığında, sözleşmenin açık hükümleri gereğince sorumluluğun davacıda olduğu tespit edilerek davanın reddine karar verilmiş olmasında hukuka aykırılık görülmemiştir. Yukarıda bahsi geçen sebeplerle, dava dilekçesine konu edilen hususlarla ilgili olarak davalının sorumluluğunu gerektirecek bir durumun mevcudiyeti ispat edilemediğinden, ilk derece mahkemesi kararı isabetli bulunmakla; HMK’nın 353 1.b.1 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: Davadaki talepler arasında kısmi dava niteliğinde tazminat talebinin bulunması nedeniyle, HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın davacı vekiline tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.