Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2248 E. 2022/855 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2248
KARAR NO: 2022/855
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/05/2019
NUMARASI: 2016/415 E. 2019/469 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Bayilik ilişkisinden kaynaklanan)
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle;”müvekkili şirketin “… Mah. … Cad. … Yenişehir/Bursa” adresinde bulunan akaryakıt istasyonunu işlettiğini, 2009-2012 yılları arasında davalı şirketin bayiliğini yaptığını, görülen lüzum üzerine müvekkilinin, ihtarname göndererek davalı ile arasındaki akaryakıt ve otogazbayilik sözleşmelerini feshettiğini, istasyonda bulunan davalı şirkete ait demirbaş ve ariyet malzemelerinin en kısa sürede ve eksiksiz olarak alınmasını ihtaren bildirdiğini, davalı şirketin, müvekkili şirket tarafından keşide edilen ihtarnameler sonrasında, demirbaş ve ariyet malzemelerinin bedelini içeren bir fatura düzenleyerek müvekkili şirkete gönderdiğini, bunun üzerine müvekkili şirketin ise fatura içeriğini ve borcu kabul etmediğini belirterek faturayı iade ettiğini, kaldı ki müvekkili şirketin, davalı şirkete cari hesap mutabakatı gönderdiğini, davalı şirketin cari hesap mutabakatına cevap vermemesi ve borcun ödenmemesi üzerine müvekkili şirket tarafından Bursa … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibini başlatıldığını, davalı şirketin icra takibine herhangi bir itirazda bulunmaksızın 22.04.2013 tarihinde dosya borcunun tamamını ödediğini, davalı şirketin, mezkur icra takibinde kendilerinin alacaklı olduğundan bahsetmediğini, herhangi bir takas mahsup talebinde bulunmadığını, 22.04.2013 tarihi itibariyle müvekkili şirketin davalı şirkete borcu olmadığının anlaşıldığını, müvekkili şirketin, bayilik sözleşmesinin imzalanması esnasında davalı şirkete teminat olarak boş çek verdiğini, mezkur çekin bayilik sözleşmesinin sona ermesine müteakip müvekkili şirkete iade edilmesi gerekirken, davalı şirketin sanki alacaklıymışçasına boş çeki doldurmak suretiyle 04.03.2016 tarihinde muhatap bankaya sunarak 6.892,00-TL tutarındaki parayı müvekkili şirketten tahsil ettiğini, … yetkililerinin herhangi bir gerekçe ileri sürmeksizin müvekkili şirketin taleplerini reddettiklerini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, haksız ve hukuka aykırı olarak davacıdan tahsil edilen 6.892,00 TL’nin, 04.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; dava konusu çekin üzerinde teminat için verildiğine dair herhangi bir kaydın bulunmadığını, çekin teminat çeki olduğunu ileri süren davacının bu iddiasını yazılı delil ile kanıtlamak zorunda olduğunu, nitekim Yüksek Mahkemenin yerleşik içtihadının da bu yönde olduğunu, kaldı ki dava konusu çek üzerinde davacı şirket yetkilisinin imzasının bulunduğunu, çek kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi için havale unsurunu da içerdiğini, bu durumda davacı vekilinin çekin boş ve teminat amaçlı olarak verildiği yönündeki iddialarının soyut ve dayanaksız olduğunu, taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin sona ermesi üzerine davacıya demirbaş ve ariyet malzeme bedellerinin iadesi için iki adet fatura gönderildiğini, faturaların iadesi üzerine fatura bedellerinin kanunen kabul edilmeyen gider olarak cari hesaptan mahsup edildiğini, mahsup sonrası davacı şirketin, müvekkilinden 4.217,98 TL alacaklı hale geldiğini, bu nedenle de davacı yanca başlatılan Bursa … İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyasına 19.04.2013 tarihinde 4.217,98 TL ödenmesi gerekirken sehven 9.583,24 TL ödeme yapıldığını, tüm bu hususların davacının cari hesap dökümünün incelenmesi suretiyle de sabit olacağını belirterek, haksız olarak ikame olunan işbu davanın reddine, yargılama giderlerinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor, talimat raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere; Huzurdaki davada davacı şirketin ‘… Mah. … Cad. … Km. Yenişehir/Bursa’ adresinde bulunan akaryakıt istasyonunu işlettiği anlaşılmaktadır. Davacı şirketin 2009-2012 yılları arasında davalı şirketin bayiliğini yaptığını, görülen lüzum üzerine davacının, ihtarname göndererek … bayii numaralı akaryakıt ve otogaz bayilik sözleşmelerini feshettiği, istasyonda bulunan davalı şirkete ait demirbaş ve ariyet malzemelerinin en kısa sürede ve eksiksiz olarak alınmasını ihtaren bildirdiği, davalı şirketin, davacı şirket tarafından keşide edilen ihtarnameler sonrasında, demirbaş ve ariyet malzemelerinin bedelini içeren bir fatura düzenleyerek davacı şirkete gönderdiği, bunun üzerine davacı şirketin ise fatura içeriğini ve borcu kabul etmediğim belirterek faturayı iade ettiği davacı beyanından anlaşılmaktadır. Ancak davacı şirketin, 09.05.2012 tarih, 2012/1-21 sayılı ‘Nezdimizdeki Hesabınız Hakkında Cari Hesap Mutabakatı’ konulu yazısıyla davalı şirkete cari hesap mutabakatı gönderdiği, mutabakat ve itirazın bildirilmediği takdirde TTK’nun 92 maddesi gereğince bakiyede mutabık sayılacağını ihtar ettiğini, davalı şirketin cari hesap mutabakatına cevap vermemesi ve borcun ödenmemesi üzerine davacı şirket tarafından Bursa … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibini başlattığını, nitekim davalı şirketin icra takibine ilişkin herhangi bir itirazda bulunmaksızın 22.04.2013 tarihinde dosya borcunun tamamını ödediği anlaşılmaktadır. 22.04.2013 tarihi itibariyle davacı şirketin davalı şirkete borcu olmamasına rağmen davalı şirket ile davacı şirketin son iletişiminin mezkur icra dosyası ile olduğunu, bu tarihten sonra taraflar arasında herhangi bir alım satım veya borçlandırıcı işlemin de olmadığını, davacı şirketin, bayilik sözleşmesinin imzalanması esnasında davalı şirkete teminat olarak boş çek verdiğini, mezkur çekin, bayilik sözleşmesinin sona ermesine müteakip davacı şirkete iade edilmesi gerekirken, davalı şirketin, sanki alacaklıymışçasına boş çeki doldurmak suretiyle 04.03.2016 tarihinde muhatap bankaya sunarak 6.892,00-TL tutarı davacı şirketten tahsil ettiğini, … yetkililerinin herhangi bir gerekçe ileri sürmeksizin davacı şirketin taleplerini reddettikleri iddiası ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edilen 6.892,00-TL’nin istirdadı için bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davalı defterlerinde yaptırılan bilirkişi incelemesinde davalının, dava konusu çeki cari hesap kayıtlarında açıklandığı üzere ortaya çıkan cari hesap alacağının tasfiyesi için kullandığının görüldüğü, hal böyle olmakla birlikte taraflar arasında cari hesap mutabakatı gerçekleşmeden ve icra dosyasına fazla ödeme yapıldığı gerekçesiyle bu işlemin yapılmasının ticari teamül ve uygulamalarla bağdaşmadığı, dolayısıyla, söz konusu tutarın, bankadan tahsil edildiği 04.03.2016 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesinin gerektiği belirlenmiştir. Davacı defterlerinde de Davalı ve Davacı arasında süregelen ticari bir ilişki olduğu, Davacı taraf defterlerine göre: 2010 yılından devir gelen borç/alacak olmadığı sıfır bakiye ile 2011 yılının başladığı, 2011 yılı alışlar ve ödemeler sonrası yıl sonu 12.430,23-TL bakiye ile kapanmış, aynı miktar devir bakiyesi ile 2012 yılı hesapları açılmış, 2012 yılı kayıtları sonrası 15.277,22-TL bakiye ile yıl kapanmış, aynı miktar 2013 yılına devir etmiştir. Davacı 15.277,22-TL borçlu iken 24.04.2013 tarihinde yapılan 24.860,45-TL ödeme ile 9.583,23-TL alacaklı duruma gelmiştir. 24.04.2013 tarihinde Davalının borçlu olduğu 9.583,23-TL yi ödemesi ile bu tarih itibarıyla cari hesap sıfırlanmış borç alacak ilişkisi bitmiştir. Davacı … San. Ltd. Şti. nin kayıtlarına göre; … A.Ş. ile ilgili ticari ilişkisinden kaynaklanan borç alacak ilişkisinin 2013 yılında karşılıklı yapılan ödemeler ile 24/04/2013 tarihinde sıfırlanmış olduğu, ancak; Davalı … A.Ş. nin 04/03/2016 tarihinde Davacıdan tahsil ettiği çek tutarı olan 6.892,00-TL Davacı kayıtlarında Muhasebe Tekniğine göre, 127 Diğer Ticari Alacaklar hesabına kayıt edildiği, dolayısıyla 04/03/2016 tarihi İtibarıyla Davacı kayıtlarına göre. Davacı … San. Ltd. Şti.nin, Davalı … A.Ş.den 6.892,00-TL alacaklı olduğu belirlenmiştir. Bu durumda davanın Kabulü ile 6.892,00-TL nin ödenme tarihi olan 04.03.2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle, davanın kabulü ile 6.892,00 TL’nin 04.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarlamış ve taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin sona ermesi üzerine davacıya demirbaş ve ariyet malzeme bedellerinin iadesi için iki adet fatura gönderildiğini, faturaların iadesi üzerine fatura bedellerinin kanunen kabul edilmeyen gider olarak cari hesaptan mahsup edildiğini, mahsup sonrası davacı şirketin müvekkilinden 4.217,98 TL alacaklı hale geldiğini, davacı yanca başlatılan Bursa … İcra Dairesinin … E sayılı icra dosyasına 19.04.2013 tarihinde 4.217,98 TL ödenmesi gerekirken sehven 9.583,24 TL ödeme yapıldığını, bu sebeple müvekkilinin davacıdan alacağı bulunduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, bayilik ilişkisinde cari hesap alacağı kapsamında fazladan tahsil edildiği öne sürülen tutarın istirdatı talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. … Bilecik şubesinden verilme davaya konu çekin 03.03.2016 keşide tarihli, 6.892 TL tutarında olduğu, … A.Ş. emrine düzenlendiği, keşidecisinin … Ltd. Şti. olduğu, çekin lehtar tarafından ciro edildiği ve lehtarın cirosunun altında “ciro edilemez” ibaresinin bulunduğu görülmüştür. Davalı taraf 30.04.2012 tarihli … sayılı faturayı keşide ederek davacıya göndermiş, ancak davacı yan söz konusu faturayı ödeyemeyeceğini ihtarname yoluyla bildirerek ticari defterlerine kaydetmemiştir. Bahsi geçen faturanın 5.365,26 TL tutarında olduğu ve fatura da “sabit kıymet satış – ekli listede yer alan on iki adet varlık” açıklamasına yer verildiği anlaşılmaktadır. Davacı yan Bilecik Noterliğinin 14.10.2021 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bayilik sözleşmesini feshederek karşı tarafa istasyondaki tüm demirbaş ve ariyet malzemelerini teslim almasını bildirmiştir. Dosya içerisinde davacı tarafından davalı yana yazıldığı anlaşılan 09.05.2012 tarihli yazıda; “Şirketimizdeki cari hesabımız 25.06.2012 tarihi itibariyle 9.583,235 TL’dir…” şeklindeki yazıyı davalıya gönderdiği, davalı tarafından söz konusu yazıya herhangi bir cevap verilmediği anlaşılmaktadır. Davalı yanın dosyaya cari hesap ekstresi sunduğu, söz konusu cari hesap ekstresinin incelenmesinde; davalının 03.03.2016 tarihinden önce davacıdan 5.365,26 TL alacaklı olduğu, 03.03.2016 tarihinde davacı tarafından keşide edilen yukarıda bahsi geçen çek bedeli olan 6.892 TL’yi hesabına borç olarak kaydettiği, bahsi geçen sebeple 03.03.2016 tarihi itibariyle davalının kendi cari hesap ekstresindeki kayda göre davalının davacıya 1.526,74 TL borçlu olduğu görülmüştür. Davalı vekili; müvekkilinin Bursa …İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına esasen 4.217,98 TL ödemesi gerekirken sehven 9.583,24 TL ödeme yaptığını ileri sürmektedir. Davacı vekili ise bayilik ilişkisi çerçevesinde teminat kapsamında sözleşmenin başında müvekkilinin keşide ederek davalıya verdiği çekin, davalı tarafından sonradan doldurulmak suretiyle cari hesap ilişkisi tasfiye edildikten sonra haksız şekilde icraya konu edildiğini iddia etmektedir. Yargılama aşamasında 06.09.2018 tarihli bilirkişi raporu alınmış, söz konusu raporda dosya içerisindeki belgeler incelenmek suretiyle değerlendirme yapılmıştır. İlk derece mahkemesince talimat yoluyla alınan 15.11.2018 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; davacı defterleri üzerinde inceleme yapılmış, taraflar arasında süre gelen bir ticari ilişki olduğu, davacının 15.277,22 TL tutarında davalı yana borçlu bulunduğu ancak davacı tarafından 24.04.2013 tarihinde 24.860,45 TL ödemenin yapıldığı ve bu ödeme sebebiyle bu tarih itibariyle davacının davalıdan 9.583,23 TL alacağının bulunduğu, davalı tarafın 24.04.2013 tarihinde 9.583,23 TL ödeme de bulunduğu, böylece taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinin sıfırlandığı, buna rağmen az yukarıda bahsi geçen keşidecisi davacı olan 6.892,00 TL tutarındaki çeki davalının 04.03.2016 tarihinde davacıdan tahsil ettiği anlaşılmaktadır. Davalı yan, davacının başlattığı icra takip dosyasına fazladan ödeme yaptığını ileri sürerek bu kapsamda davacı tarafından keşide edilen 6.892,00 TL tutarındaki çeki bankaya ibraz ettiğini ve çek bedelinin ödenmesiyle esasen fazladan ödemiş olduğu parayı tahsil ettiği iddiasına dayanmaktadır. Bursa … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında; alacaklının … Limited Şirketi olduğu, borçlunun … A.Ş. olduğu, asıl alacağın 9.583,23 TL olduğu, borcun sebebi olarak 30/12/2011 tarihli cari hesaptan kaynaklanan 9.583,23 TL alacağın gösterildiği anlaşılmıştır. Dosya içerisinde borçlu sıfatıyla davalı yanın herhangi bir itirazının bulunmadığı, 22.04.2013 tarihinde borçlunun icra dosyasındaki borcunu kapattığı anlaşılmıştır. Zira bu husus zaten taraflar arasında ihtilaflı değildir. Davalının buna rağmen esasen icra dosyasında fazladan ödeme yaptığını ileri sürerek davacının teminat mukabilinde verdiği çeki doldurup bankaya ibraz etmek suretiyle tahsil ettiği anlaşılmaktadır. Davacı yan 09.05.2012 tarihli yazıyı davalıya göndererek 25.06.2012 tarihi itibariyle 9.583,235 TL cari hesap borcunun bulunduğu davalıya bildirmiştir. Davalı bahsi geçen bakiyede mutabık kaldıklarına ilişkin bir bildirimde bulunmamakla birlikte davacı yanın Bursa …İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden cari hesap alacağını dayanak göstererek başlatmış olduğu 9.583,235 TL tutarındaki meblağı 22.04.2013 tarihinde icra dosyasına ödemiştir. Davalının dosyaya sunduğu kendisi tarafından oluşturulan cari hesap ekstresinde 19.04.2013 tarihinde geri ödeme açıklamasıyla 9.583,24 TL tutarındaki parayı davacının borcu olarak kaydettiği anlaşılmaktadır. Az yukarıda bahsi geçtiği şekilde 22.04.2013 tarihinde söz konusu meblağ davalı tarafın icra dosyasına ödenmiştir. Davalı vekili bahsi geçen 9.583,24 TL ödemeyi sehven yapmış olduğunu, esasen davacıya olan borcunun 4.217,98 TL tutarında bulunduğunu beyan etmiş olmakla; davacının davalıya göndermiş olduğu cari hesap mutabakatı şeklindeki belgede davalının 9.583,24 TL borçlu olduğunun açıkça ifade edildiği, davalının söz konusu meblağda mutabık kaldığına ilişkin bir beyanı olmamasına rağmen davacı tarafından 9.583,24 TL asıl borç üzerinden gösterilen ve aradaki cari hesap bakiyesiyle ilişkilendirilen icra takibine hiçbir itirazda bulunmayarak söz konusu borcu ödediği, bu şekilde basiretli tacir konumundaki davalının kendi kayıtlarında karşı tarafın borcu olarak kaydetmiş olduğu tutarı icra dosyasına ödemiş olduğu, söz konusu ödeme tutarının hataen yapıldığını iddia eden davalının icra dosyasının herhangi bir itirazının olmadığı gibi, ödemeyi yaptıktan sonra dava yoluna başvurmak suretiyle fazladan yapıldığı söylenilen ödemeyi de geri talep etmediği, bu şekilde taraflar arasındaki borç ilişkisinin tasfiyesinin gerçekleştiği, davalı tarafından keşide edilen 30.04.2012 tarihli faturanın hukuki dayanağının davalı tarafından ispatlanamadığı da anlaşılmış olmakla; ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönünde verdiği kararda herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığından, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 353,09 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.