Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2244 E. 2022/850 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2244
KARAR NO: 2022/850
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/05/2019
NUMARASI: 2018/89 E. 2019/440 K.
DAVANIN KONUSU: Şirket genel kurul kararının iptali
Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; davalı şirketin ana pay sahibi ve kurucusu olan …’ın vefatı ile paylarının …, … ve …’a intikal ettiğini ve şirketin aile şirketi olarak faaliyetlerini sürdürdüğünü, ancak şirketin genel kurullarında alınan birçok kararın hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, 25/10/2017 tarihinde Genel Kurul Toplantısının gündem doğrultusunda gerçekleştiğini, Genel Kurul Toplantısında “gündem 2” Genel Kurul Toplantı tutanağının hazır bulunanlar listesinin genel kurul adına imzalanması için toplantı başkanlığına yetki verilmesine karar verildiğini, toplantı başkanının hazır bulunanlar listesinin , mevzuata uygunluğunun yönetim organlarınca kontrol edildiğinin tespit ettiği ve tespit neticesinde hazır bulunanlar listesini imzaladığını, “gündem 3″ Yönetim kurulu tarafından hazırlanan sermaye azaltılmasının nedenlerine, sermaye azaltımının hangi esaslar çerçevesinde yapılacağına, azaltımın şirket malvarlığında herhangi bir eksilmeye yol açmayacağına ve şirkete sağlayacağı faydalara ilişkin 19/09/2017 tarihli sermaye Azaltım Raporunun kabulüne ve ” gündem 4″ …’in 30.06.2017 tarihli bilançosunda yer alan zararlarından 120.900.000.TL.’lik kısmının, Holding’in temettü dağıtım potansiyeli ve öz kaynak yapısı üzerindeki olumsuzluklarını gidererek, daha sağlam bir mali yapıya ulaşılmasını sağlamak amacıyla, sermaye azaltmada kullanılmasına, 240,900.000.TL. olan Holding sermayesinin, bilanço zararından 120.900,000.TL. azaltılarak fon çıkışı gerekmeyecek şekilde Holding sermayesinin 120.000.000.TL. ‘ye indirilmesine, yapılacak sermaye azaltmada paylann iptal edilmesi yönteminin uygulanmasına, T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü’nün 02.10.2017 tarih 50035491-43 L02-E-00028302810 sayı ile onaylamış olduğu, esas sözleşmenin “Sermaye ve Hisse Senetlerinin Nev’i” başlıklı 7. ve “Yönetim Kurulu ve Süresi“ başlıklı 14. maddelerin ekteki şekilde tadil edilmesine ve Holding’in önceki 240.900.000.TL.’lik sermayesini temsilen çıkarılmış olan 6. vc 7. tertip hamiline yazılı hisse senetlerinin iptal edilerek 120.000.000.TL.’lik sermayeyi temsilen 8 tertip hamiline yazılı hisse senetlerinin çıkarılmasına, sermaye zararları sonucunda bilançoda oluşan bir açığı kapatmak amacıyla ve bu açıklar oranında azaltılacağından TTK’nın 474/2 maddesi uyarınca alacaklılara çağrı yapmaktan, bunların haklarının ödenmesinden ve teminat altına alınmasından vazgeçilmesine oy çokluğu ile karar verildiğini, 2,3 ve 4 numaralı gündem maddesi altında alınan tüm kararlarına karşı muhalefet ettiklerini ve şerh düşdüklerini, genel kurul toplantısında alınan kararların kanuna usule, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olması nedeniyle iş bu davayı açtıklarına, karar nisabının oluşmadığını ve hazirun cetvelinin doğru düzenlenmemiş olduğunu , yönetim kurulu tarafından hazırlanan 19/09/2017 tarihli sermaye azaltım raporunun ve 18/09/2017 tarihli ve YMM-2639/134-67 sayılı sermaye azaltımına ilişkin Yeminli Mali Müşavirlik özel amaçlı raporunun gerçek bilgi ve verileri içirmediğini bu nedenle sermaye azaltımına ilişkin genel kurul kararının iptali gerektiğini, sermaye azaltımı işleminin , holding ortağı olan halka açık statüde bulunan grup şirketini zarara sokan bir işlem olduğunu, sermaye azaltımı işlemi yerine daha tasarrufi önlemlerin alanabileceğini, holding’in sermaye azaltımı işleminin holding’in pay sahipleri ve müvekkili …’ın zararına olduğunu, sermaye arttırımları ile sağlanan kaynakların sermaye azaltımı ile hiç edildiğini, yapılan bu işleminin müvekkilinin paylarının bilinçli sulandırılmasına bir basamak olarak kullanıldığını beyan ederek öncelikle sermaye azaltımına ilişkin kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına ve akabinde 25/10/2017 tarihli genil kurulda 2,3 ve 4 nolu gündem maddeleri altında alınan kararların iptaline karar verilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacının iptalini talep ettiği 25/10/2017 tarihinde yapılan Genel Kurul Toplantısında alanın 2,3 ve 4 numaralı gündem maddelerinin Genel Kurul Toplantısında aynen görüşülerek oy çokluğu ile kabul edildiğini ve şirket ana sözleşmesinin, sermaye maddesinin değişikliğine dair tadil metninin TTK’nun hükümlerine uygun olarak 27/10/2017 tarihinde tescil edilerek şirket sermayesinin yeni hali müvekil şirket kayıtlarına işlendiğini, davacı tarafın karar nisabı ve hazirun cetveline ilişkin itirazlarının yerinde olmadığını, dava konusu 25/10/2017 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısının hazır bulunanlar listesinin, son tescil edilen sermaye yapısına göre oluşturulduğunu ve müvekkili şirketin sicil kayıtları ile uyumlu olduğunu, bu kayıtlardan farklı bir hazirunun kabulü usulen ve yasal olarak mümkün olmadığının, kaldı ki gerek 2015 ve 2016 yılı olağanüstü genel kurul kararlarının tescili için yapılan müracaatlarda İl Ticaret Sicil müdürlüğünün resen yaptığı incelemede hukuka ve esas sözleşmeye aykırı bir durumla karşılaşılmadığını, dava konusu edilen 25/10/2017 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Kararlarının TTK 473/3 maddesine uygun olarak sermayenin %75’ini oluşturan pay sahiplerinin oyları ile alındığını, dava konusu edilen sermaye azaltımı kararının yeterli nisapla alınmadığına dair itiraz ve iddiaların hukuken kabulünün mümkün olmadığını, sermaye azaltımına esas olan yönetim kurulu raporu ve yeminli mali müşavirlik özel amaçlı raporunun geçerli ve yasal düzenlemelere uygun olduğunu, davacı tarafın sermaye azaltımına esas olan 19/09/2017 tarihli müvekkil şirket yönetim kurulu raporu ve 18/09/2017 tarihli sermaye azaltımına ilişkin Yeminli Mali Müşavirlik Özel Amaçlı Raporu’nun gerçek bilgi ve verileri içermemesi ve raporlarda gerekli bilgilere yer verilmediğinden sermaye arttırımının iptaline ilişkin beyanların hukuken kabul edilemeyeceğini, söz konusu raporun içeriğine ilişkin itirazların afaki olduğunu, yasal düzenlemeler uygun, yeminli mali müşavirin şirket kayıtları üzerinde yaptığı denetim ve incelemeler sonucunda iş bu raporun düzenlendiğini ve sermaye azaltımı işlemi için gerekli tüm tespitleri içerdiğini, kaldı ki tüm evrak ve belgelerin sermaye azaltımına onay veren gerek bakanlık ,gerekse tescil makamı olan İstanbul Ticaret İl Müdürlüğü tarafından da uygun görülerek tescil edildiğini, TT.K 423.md uyarınca alınan kararların toplantıda hazır bulunan veya bulunup ta muhalif oy vermiş olanlar için geçerli olduğunu, sermaye azaltımı metoduna ilişkin itirazların ve sermaye azaltımının halka açık grup şirketlerinin yatırımcılarının ve müvekkili şirketin zarara uğramasına neden olduğuna ilişkin iddiaların tamamen mesnetsiz ve yanıltıcı olduğunu, davacı tarafın yapılan sermaye azaltımının şirkete vergisel yük doğuracağı yönündeki beyanlarının kabulünün mümkün olmadığını, bilançoda yer alan geçmiş yıl zararların kapatılması için yapılan sermaye indirimlerinde Anonim Şirketin mali ve ekonomik açıdan sağlığa kavuşturulmasının esas olduğunu, alacaklılar için bir tehlikenin söz konusu olmadığını, ayrıca ortaklara nakden veya hesaben herhangi bir ödeme yapılmayacağından, bu işlemin kar payı dağıtımı olarak değerlendirilmeyeceğinden vergilendirmeye tabi olmayacağını, şirketin aktif değerlerinden ortaklara bir ödeme yapılmayacağı için alacakların haklarını etkileyen bir durumun da söz konusu olmayacağını, davacının davasının reddine karar verilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı Taraf ; Davalı şirketin 25/10/2017 Tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında 4 nolu gündem maddesi uyarınca alınan kararın iptalini talep etmiştir. Bu kararda 240.900.000.TL. olan davalı şirket sermayesinin 120.900.000.TL. azaltılmak suretiyle 120.000.000.TL’ye indirilmesine ve azaltım işlemi sebebiyle pay sahiplerinin 12.090.000.000 adet payının payları oranında iptal edilmesine karar verilmiştir. Bilirkişi raporunda ayrıntıları ile belirtildiği üzere ; Genel kurul kararında azaltılacak sermayenin geçmiş yıllarda sermayeye ilave edilen hisse senedi ihraç primlerinden, gayrimenkul ve iştirak hisse satış kazanç fonundan ve geçmiş yıllarda yapılan nakdi sermaye artırımlarından karşılanacağı bilgisi ortaklara verilmiştir. Sermaye azaltımının yapıldığı kalemler dikkate alındığında vergi mükellefiyeti doğurup doğurmayacağı hususunun incelenmesi gerekecektir. Bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere; Dosya kapsamına ibraz edilen 25/12/2017 tarihli özel amaçlı mali müşavir raporuna göre, azaltım sonucu 32.233.390.TL. vergi mükellefiyeti doğacaktır. 6102 Sayılı Kanunun 473.md. Uyarınca sermaye azaltımına ve azaltımın yapılacağa kaynaklara karar verme yetkisi Genel kurula aittir. Ancak Genel kurulun Vergi Mevzuatı karşısında değerlendirme yapması gerekmektedir. Bilirkişi Heyeti tarafından; Gelir İdaresi Başkanlığının uygulamaları ile dava konusu olayda yapılan sermaye azaltanının vergi mükellefiyeti doğurma ihtimalinin bulunduğu değerlendirilmiştir. Tüm hesaplamalar, ara bilanço üzerinden yapılmıştır. Özel amaçlı YMM raporunda ve Yönetim kurulu sermaye azaltım raporunda sermaye arttırımının 6102 Sayılı Kanunun 376.md/2 uyarınca yapıldığı belirtilmiş olmakla birlikte, Bilirkişi Raporunda belirlendiği üzere şirketin sermaye azaltımı öncesi mali durumu incelendiğinde, şirketin sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının 250,850.262,26 TL ve zarar miktarının ise 122.530.655,75.TL. olduğu tespit edilmiş, davalı şirketin 6102 Sayılı Kanunun 376.md/2 kapsamında olmaması sebebiyle sermaye azaltımı yapma zorunluluğu bulunmadığı tespit edilmiştir. Yapılan sermaye azaltımı sonrasında, pay sahiplerinin pay oranlarında bir değişiklik olmamış, ancak davacı pay sahibinin sahip olduğu pay adeti ve payların toplam itibari değeri düşmüştür. Pay adedinin ve payların toplam itibari değerinin düşürülmesi, şirketin sermaye azaltımından kısa bir süre sonra aldığı sermaye artırım kararı almıştır. 11/01/2018 tarihli genel kurul kararı ile şirketin sermayesi 120.000.000 TL’den 360.000.000 TL’ye çıkarılmış, arttırılan 240.000.000 TL nin nakden karşılanmasına ve karşılanmaması halinde 3. kişi alacaklılara teklif edilmesine karar verilmiştir. Yapılan sermaye azaltımı ile davacının paylarının toplam itibari değerinin düşürülmesi, 3. kişilerin alacaklarının miktarları karşısında, sermaye artırımında davacının ve diğer pay sahiplerinin pay oranının ciddi oranda düşmesi sonucunu doğurmaktadır. Sunulu Nedenlerle; Davalı şirketin 6102 Sayılı Kanunun 376.md/2 kapsamında bulunmaması bu nedenle sermaye azaltımı yapmak zorunda olmamasına rağmen sermaye artırımından kısa bir süre önce sermaye azaltımı yapması hukuka ve dürüstlük kuralına aykırı olduğu anlaşılmakla Davalı şirketin 25/10/2017 Tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında alınan 3 nolu kararı ile birlikte 4 nolu kararında İptaline karar verilmiştir.” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalı …nin 25/10/2017 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında alınan 3 ve 4 nolu kararlarının iptaline, 2 nolu kararın iptali talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında hukuki bir değerlendirme yapılmadan bilirkişi raporuna atıf yapılmak suretiyle hüküm kurulmuş olduğunu, Hükme esas alınan bilirkişi raporunun hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda hukuki değerlendirmelere yer verilerek sonuca ulaşıldığını, söz konusu rapora karşı 08.04.2019 tarihli itiraz dilekçelerinin hiçbir şekilde dikkate alınmadığını, İlgili yönetmelik hükümlerine göre YMM raporunun düzenlenme amacının sermayenin azaltılmasına rağmen şirket alacaklılarının haklarını tamamen karşılayacak miktarda aktifin şirkette mevcut olduğunun belirlenmesinden ibaret olduğunu, zaten sermaye azaltımına gidilmesinin sebeplerinin yönetim kurulu raporunda belirlendiğini, bu raporun da Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 79/ç maddesinde belirtilen konuda düzenlenmiş olduğunu, YMM raporunda sermaye azaltımı öncesi öz kaynak ve aktif toplamlarının aynı olduğu, şirket alacakları yönünden sermaye azaltımı öncesi durumun varlığının aynen korunduğu, dolayısıyla şirket alacaklarının haklarının tamamen karşılayacak miktarda aktifin mevcut olduğu hususlarının tespit edilmiş olduğunun ve herhangi bir nakit çıkışı ve sermayenin ortaklara geri ödenmesinin söz konusu olmadan geçmiş yıl zararlarının sermayeye mahsup edilmesi suretiyle sermaye azaltımının yapılmasının işin doğası gereği olduğunu ve şirketin aktif toplamıyla öz kaynaklarda bir değişim yaratmayacağını, Yönetim kurulu raporunda 2011-2012-2013-2014 ve 2016 yıllarından gelen geçmişin zararlarını öz sermayeyi azalttığı bilançoda oluşan açığın kapatılması amacıyla herhangi bir fon çıkışı olmayacak şekilde sermaye azaltımı yapılamayacağını ve bunun sonucunu şirketin temettü dağıtabilme olanağına sahip bir bilanço yapısı oluşturabileceği hususunun vurgulandığını, dolayısıyla yönetim kurulu ve YMM raporunun TTK’nın 473.maddesine uygun olmadığı yönündeki tespitlerin hatalı olduğunu, Dava konusu genel kurulda sermaye azaltımının hangi kaynaklar kullanılarak yapılacağı hususunun açıklanmış olduğunu, Davacının dava konusu genel kurula ilişkin davet mektubu ve eklerini aldığını, genel kurul toplantı çağrısınında da yönetim kurulu raporunun ilan edildiğini, davacının müvekkili şirketten herhangi bir bilgi talebi olmadığını, zira davacı tarafından özel amaçlı YMM raporunun dosya içerisine sunulduğunu, dolayısıyla davacının müvekkili şirketin mali yapısına ilişkin bilgilere sahip olduğunu, Davacının olağan ve olağanüstü genel kurullara katıldığını, kendisine ilgili mali yıllara ilişkin bilanço ve gelir gider tablolarının gönderildiği, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 445 vd maddeleri uyarınca anonim şirket genel kurul kararının iptali talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Yönetim kurulunun 15.08.2017 tarih ve 2017/08 sayılı toplantısında şirketin 30.06.2017 tarihli bilançosunda yer alan zararlardan 120.900.00 TL tutarındaki kısmın şirketin sağlam bir mali yapıya ulaşmasını sağlamak amacıyla sermaye azaltımınında kullanılmasına, 240.900,000 TL tutarında olan sermayenin bilanço zararlarından 120.900,00 TL azaltılarak fon çıkışı gerekmeyecek şekilde 120.900,000 TL’ye indirilmesine karar verilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Dosya içerisindeki sermayenin azaltımına ilişkin 19.09.2017 tarihli yönetim kurulu raporunun incelenmesinde; sermaye azaltımının bilanço açılımı kapatılması amacıyla gerçekleşeceği, şirketten fon çıkışı olmayacağı, 24.090.000.000 adet hisseden 12.090.000.000 adet payın iptal edilmesi suretiyle sermaye azaltımının yapılacağı, şirket paylarının nominal değerinin aynı kalacağı, 18.09.2017 tarihli YMM raporu ile sermaye azaltılması durumundan şirket alacaklarının haklarını karşılayacak miktarda aktiflerin şirkette mevcut olduğu tespit edilmekle, ortakların sermaye azaltımı öncesindeki pay adedi ve pay tutarı ile sermaye azaltımı sonrasındaki pay adedi ve pay tutarı belirlenmiştir. 18.09.2017 tarihli sermaye azaltımına ilişkin yeminli mali müşavir özel amaçlı raporunun incelenmesinde; şirketin ortaklık yapısı ortakların pay adedi ve pay tutarlarının belirlendiği, şirketin mevcut durumunun TTK’da yer alan sermaye azaltımına ilişkin maddeler kapsamında irdelendiği, yine ticaret sicil yönetmeliğinin sermaye azaltımına ilişkin maddelerin de tartışıldığı, şirketin ticari defterleri incelenmek suretiyle 30.06.2017 tarihi itibariyle sermaye azaltımı öncesi aktif ve pasif kalemlerin tespit edildiği, toplam 271.344.165,54 TL tutarındaki borca karşılık 393.814.384,20 TL aktifin bulunduğu, söz konusu borçlar tamamen ödendikten sonra şirketin 122.474.218,58 TL tutarında öz varlığının kalacağını, şirketin azaltım öncesi sermayesinin 240.900.000,00 TL olduğu ve bu sermayenin tamamının ödenmiş olduğu, 30.06.2017 tarihi itibariyle sermayesini azaltarak 120.000.000,00 TL’ye indireceği, bunun tüm pay sahiplerine payları oranında pay iptal edilmesi suretiyle yapılacağı, iptal edilecek toplam pay adedinin 12.090,000,000 adet olduğu, esas sermaye azaltımının şirketten nakit çıktısı olmaksızın azaltılan sermayenin geçmiş yıl zararlarına mahsup edilmesi suretiyle gerçekleşeceği belirlenmiştir.Davaya esas 25 Ekim 2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantı tutanağı dosyada mevcut olup incelenmiştir. Sermayenin azaltılmasıyla ilgi düzenleme 6102 sayılı TTK’nın 473 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Davalı şirket, sermaye azaltımının şirket zararlarından kaynaklanan açığı kapatmak üzere yapıldığını, fon çıkışı olmadığını, bu durumun ortaklar ve alacaklılar bakımından zarar tehlikesi oluşturmayacağını, fon çıkışı olmadığından şirketin ilave vergi yükümlülüğü altına girmeyeceğini ileri sürmektedir. İlk derece mahkemesi, davalı vekilinin bilirkişi raporuna gerekçeli ve esaslı itirazlarını değerlendirmeden ve bu konuda ek rapor yada başka bilirkişi kurulundan rapor alınmadan karar verildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca bilirkişi kurulunun, alınan sermaye azaltımı kararının şirkete vergi yükümlülüğü getireceği sonucuna varmasına karşın bu konuda kanaat oluşturmaya elverişli bir gerekçenin ortaya konulamadığı anlaşılmaktadır. Bu konudaki değerlendirme, ancak vergi hukuku konusunda uzman bilirkişilerce yapılabilir. Mahkemece az yukarıda bahsi geçen eksikliklerin ikmali için vergi hukuku konusunda uzman bilirkişinin de yer aldığı yeni bir bilirkişi heyetinden, dosyaya sunulan deliller, YMM raporu, taraf itiraz ve beyanları, ilgili vergi mevzuatı ve TTK’nın sermaye azaltımına dair düzenlemeleri dikkate alınarak rapor alınmalı ve tüm uyuşmazlık noktaları aydınlatıldıktan sonra bir hüküm verilmelidir. Dosya, mevcut hali itibariyle hüküm vermeye imkan sağlayacak şekilde tekemmül ettirilmemiştir.Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davalı vekili tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 16.06.2022
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.