Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2222 E. 2022/556 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2222
KARAR NO: 2022/556
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/07/2019
NUMARASI: 2018/491 E. – 2019/742 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; müvekkili ile … Tic. Ltd Şti. arasında 28/10/2014 tarihli satın alma sözleşmesinin akdedildiğini, sözleşme gereği Samatıp şirketinin 19/09/2014 tarihli proforma faturada belirtilen cihaz ve sistemleri, tüm aksesuarları ile tarif edilen konfigürasyonlara tamamen uygun şekilde, tam ve eksiksiz olarak temin ve tüm fonksiyonları ile çalışır vaziyette 15/03/2015 tarihinde, Libya, Trablus ve Mısrata kentlerine teslim etmeyi taahhüt ettiğini, ancak taahhütlerini yerine getirmediğini, 01/03/2016 tarihinde bu şirketin … A.Ş. bünyesinde bulunan … Tic A.Ş. ile birleşme yoluna gittiğini, sözleşme ile üstlenilen edimleri … A.Ş.’ nin de yerine getirmediğini, buna rağmen elinde bulunan senetleri de iade etmediğini, bedelsiz kalan toplamda 350.000,00 TL bedelli 7 adet senedin aynı holding bünyesinde bulunan … Tic A.Ş. ye devir ve ciro edildiğini beyan ile 30/09/2016, 31/10/2016, 30/11/2016, 31/12/2016 ve 28/02/2017 vadeli 50.000’er TL bedelli 6 adet senetten dolayı müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine, icra baskısı altında ödenmek zorunda kalınan 31/07/2016 vadeli 50.000 TL bedelli senet bedelinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen istirdadını, ayrıca dava konusu senetler hakkında ödeme yasağı konuulmasına ve üçüncü kişilere devir ve cirosunun tedbiren önlenmesine karar verimesini talep ve dava etmiştir. Davalıların savunması; dava dilekçesi her iki davalıya da usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, ancak cevap dilekçesi vermemişlerdir. Aşamalarda, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Ek protokolde 28/10/20104 tarihli Satın Alma Sözleşmesindeki teslim süresi 15/03/2015’den 15/05/2015 tarihine kadar uzatılmıştır. Davacı tarafından davalı …’ye verilen senetlerin düzenlenme tarihi ise 05/09/2016 tarihi olup, sözleşmenin ve ek protokolün akdedildiği tarihten sonrasına aittir. Davacı taraf bu senetlerin satın alma sözleşmesi ve ek protokol kapsamında … A.Ş.’nin sözleşme kapsamındaki edimleri yerine getireceği inancı ile avans olarak … A.Ş.’ye verildiğini, ancak edimin yerine getirilmemesi sebebiyle bedelsiz kaldığını, borçlu bulunmadığının tespitini talep etmiştir. Senetlerin metninde “malen” şeklinde bedel kaydı bulunmaktadır. Bu bedel kaydı itibari ile senetlerin teslim alınan mal karşılığı verildiğini kabul etmek gerekmektedir. Davacı da senetlerin sözleşme kapsamında avans olarak verildiğini iddia etmiş olup, sözleşmede dava konusu edilen senetlerin mal karşılığı avans olarak verildiğine ilişkin herhangi bir yazılı ibareye rastlanmamıştır. Satım sözleşmelerinde mal teslimi ile bedelin ödenmesinin aynı anda yapılmış sayılacağına dair yasal karine bulunmaktadır. Davacının bu karinenin aksine senetlerin avans olarak verildiğini, yazılı delil ile ispat etmesi gerekmekte olup, senetlerin avans olarak verildiğine dair davacı tarafından herhangi bir yazılı belge dosyaya ibraz edilmemiş, davacıya davasını ispat zımmında yemin teklif etme hakkı hatırlatılmış, davacı taraf yemin hakkını da kullanmamış olduğundan ispat edilemeyen davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarlamış ve taraflar arasında ek protokol imzalandığını ve …Şti.’nin teslim ile montaj yükümlülüğüne ilişkin olarak davalıya 15.05.2015 tarihine kadar ek süre verildiğini, …’nın … ile birleştiğini, bu birleşmeden sonra davaya konu satın alma sözleşmesindeki edimlerin davalı … tarafından aynen yerine getirileceği taahhütü ile müvekkilinden yedi adet bono alındığını, ancak davalı …’ın taahhüt ettiği akdi yükümlülüğü yerine getirmeyerek bedelsiz kalan senetleri aynı … bünyesinde faaliyet gösteren …’ya devir ve ciro ettiği, müvekkilinin vadesi çok yakın olan 31.07.2016 tarihi ve 50.000 TL bedelli senedin icra takibine konulmaması için baskı altında ödediğini, yargılama devam ederken …’nın senetleri tekrar …A.Ş.’ye verdiğini, davalı …’ın müvekkiline gönderdiği ihtarnamede 138.765.88 TL alacaklı olduğu yönünde ikrarın bulunduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 72.maddesi uyarınca menfi tespit ve istirdat talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya içerisindeki İstanbul …İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının … A.Ş., borçlunun …-… olduğu, takibe konu toplam alacağın asıl alacak ve geçmiş faizlerle birlikte 336.657,28 TL olduğu, takip sebebinin 09.05.2016 keşide tarihli farklı vade tarihlerini içeren ve herbiri 50.000 TL tutarındaki beş adet senedin oluşturduğu, senetlerin icra dosyasındaki fotokopilerinin incelenmesinde ise keşidecilerinin …-…, lehtarlarının …A.Ş. oldukları, senetlerin ilk cirantasının …A.Ş., son cirantasının … A.Ş. olduğu görülmektedir. Senetlerin üzerinde “malen” kaydının bulunduğu anlaşılmaktadır. Bahsi geçen icra dosyasında takip tarihi 14.03.2018 tarihi olmakla eldeki istinafa konu dava 27.09.2016 tarihinde açılmıştır. Dosya içerisindeki satın alma sözleşmesinin incelenmesinde; taraflarının … ve …Ltd.Şti. olduğu görülmektedir. Dosya içerisindeki 13.02.2019 tarihli protokolün incelenmesinde; taraflarının …A.Ş. ve … ile … (…) oldukları, protokol tarihinin 13.02.2019 olduğu, protokolün konusunun … tarafından … aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün 2018/9165… Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibine konu borcun belli şartlar çerçevesinde ödenmesi bağlamında tarafların edimlerinin belirlenmesi hususuna ilişkin olduğu, protokolün 2.1 maddesinde; icra takibine konu edilen beş adet senet bilgilerine yer verildiği ve bu senetlere istinaden 15.03.2018 tarihinde İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından başlatılan takip konusu borcun ne şekilde ödeneceğine dair ödeme planının belirlendiği, protokolün 2.4 maddesinde; belirlenen ödeme planı doğrultusunda son ödeme yapılması ile …’ın İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasını kapatacağı, protokolün 2.5 maddesinde, söz konusu ödemelerin yapılmasının tarafladın birbirlerine karşı olabilecek fazlaya ilişkin haklarında ( işbu icra dosyası; bağlantılı İstanbul 5.ATM’nin 2018/491 Esas sayılı dosyası dahil olmak üzere ) feragat ettikleri anlamına gelmeyeceği, tarafların 28.10.2014 tarihli protokol ve bila tarihli ek protokolden kaynaklı haklarını saklı tuttukları düzenlenmiştir. Dosya içerisinde bila tarihli ek protokol olmakla, yüklenici …’ın 28.10.2014 tarihli satın alma sözleşmesinden kaynaklı edimlerini yerine getirmediğini, bu noktada müşteri …-…’nın satın alma sözleşmesinden doğan cezai şart ve diğer hakları saklı kalmak kaydıyla montaj ve kabul için öngörülen sürenin 15.05.2015 tarihine kadar uzatıldığı anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesinin 18.04.2019 tarihli celsesinde; davalılar vekili, 13.02.2019 tarihli protokolde dava konusu senetlerin avans olarak verildiğine ilişkin müvekkili tarafından yapılmış bir kabul beyanının bulunmadığını söz konusu protokolün icra dosyasının taksitler halinde ödenmesine yönelik bir protokol olduğunu beyan etmiştir. Davalılar vekili 19.05.2019 tarihli beyan dilekçesinde ise; icra dosyasına konu senetlerin avans/teminat senedi olmadığı, 13.02.2019 tarihli protokolün 2.5 maddesinde geçen “bağlantılı” kelimesinin senetlerin avans olarak verildiğinin kanıtı olamayacağını öne sürmüştür. Davacı vekili ise 23.05.2019 tarihli beyan dilekçesinde; müvekkilinin mallarına haciz konulduğunu, banka hesaplarının bloke edildiğini, müvekkilinin de baskı altında kalmamak için 13.02.2019 tarihli protokolü yaptığını, itirazı kayıtla zoraki olarak icra dosyasına taksitler halinde ödemeye başladığını, 13.02.2019 tarihli protokolde protokolün 2.5 maddesinde 18.10.2014 ve bila tarihli protokolden kaynaklanan hakları saklı tuttukları, bunun da söz konusu senetlerin 18.10.2014 tarihli protokole istinaden verildiğinin kanıtı olduğunu iddia etmiştir. Dosya içerisinde …k’e ait göndericisinin …, gönderileninin … olduğu, 50.000 TL tutar ödemeye ilişkin dekont bulunmakla dekont kısmında “31.02.2016 vadeli 50.000 TL tutarlı … senedimizin bedeli” şeklinde ibare bulunduğu görülmektedir. TBK’nın 207.maddesi gereğince satım sözlemesinde tarafların edimlerini aynı anda ifa etmeleri esastır. Taraflar arasındaki satım sözleşmesinin 10.2 maddesinde sözleşme bedelinin 1.621.216,60 TL (Kdv hariç) olduğu, 10-2 maddesinde ise cihaz ve sistemler kurulup kesim kabul tarihinden itibaren ödemenin yapılacağı belirtilmiştir. Dosya içerisinde davacı tarafın söz konusu satım sözleşmesi kapsamındaki ödeme yükümlülüğünü karşı tarafın teslim borcunu ifa etmesinden önce yerine getireceğine ilişkin hiçbir delil bulunmamaktadır. Davacı, taraflar arasındaki satın alma sözleşmesinin gereği davalı yanca yerine getirilmediği bu sebeple müvekkili tarafından keşide edilen Beyoğlu …Noterciliğine ait 27.09.2016 tarihli ihtarname ile satın alma sözleşmesi ve ekli protokollerin feshedildiğini beyan etmiştir. 15.05.2015 tarihli ek protokol ile satın alma sözleşmesinde kararlaştırılan teslim ve montaj süresinin 15.05.2015 tarihine kadar uzatıldığı görülmektedir. İcra dosyasına konu senetlerin hepsinin keşide tarihi ise 09.05.2016 tarihidir. Ek sürenin sona ermesinden sonra 13.02.2019 tarihli protokol imzalanmış ve bu protokol kapsamında davalı tarafından başlatılan icra takibine esas beş adet senedin ödenmesi kapsamında borç yeniden yapılandırılarak 150.000 TL peşin, 50.000 Tl tutarında muhtelif tarihli 5 taksitle ödenmesi ve 01.08.2019 tarihinde ise icra dosyasındaki tüm borcun kapatılmış olması koşuluyla alacaklı tarafından icra dosyasında muhafaza ve satış işleminin yapılmayacağı imza altına alınmıştır. Davalıya, teslim ve montaj yükümlülüğünü yerine getirmesi için 15.05.2015 tarihine kadar ek süre verilmiştir. Dava konusu senetlerin keşide tarihi ise 09.05.2016 tarihi olmakla; davacı bahsi geçen ek süreden çok sonra dava konusu senetleri imzalamış olmakla senetlerin vadeleri de davacının taraflar arasındaki sözleşme ve protokolleri fesih beyanını içeren Beyoğlu …Noterliğinin 27.09.2016 tarihli … ihtarnamesinden daha sonraki tarihleri ihtiva etmektedir. Taraflar arasında satım sözleşmesi ilişkisi bulunduğu ve dava konusu bononun bu ticari ilişki kapsamında verildiği sabittir. Uyuşmazlık, bonoların bedelsiz kalıp kalmadığı noktasındadır. Bonoda ihdas nedeni olarak “malen” kaydı bulunması nedeniyle davacının, bedelsizlik iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekir. Vadeli satım nedeniyle bir borçlanma aracı olan bononun düzenlenmesi ve bonodaki malen kaydı davalının savunmasını doğrulamaktadır. Malen kaydı bulunan bononun verilmesi karşısında, artık bu bononun satım sözleşmesinin avansı olarak verildiği iddiasının kesin delillerle kanıtlanması gerekir. İlk derece mahkemesi gerekçesinde de belirtildiği üzere, keşideci imzası inkar edilmeyen ve bir ticari ilişki kapsamında avans olarak verildiği ileri sürülen bonoların tarafların defterlerinde kayıtlı olmamasının borca bir etkisi bulunmamaktadır. Davacı yan, bonodaki kayıt nedeniyle teslim aldığı kabul edilen emtia bedelini ödediğini somut olayda geçerli bir delille kanıtlamamıştır. Dava konusu senetlerin, davacı ve devir sebebiyle davalı … açısından satın alma sözleşmesi kapsamında avans olarak verildiğine ilişkin davacının iddiasını ispata yarar yazılı bir delil bulunmamaktadır. Davacının dava açıldıktan sonra davalı tarafından keşide edilen 15.08.2017 tarihli ihtarname kapsamında davalının ihtarname tarihi itibariyle müvekkilinden 138.765,88 TL borçlu olduğu yönünde ikrarının bulunduğunu, zira söz konusu ihtarnameyi yargılamanın önceki aşamalarında verilen usulden ret kararı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 16. Hukuk Dairesinin 2017/2518 Esas sayılı dosyasına 27.09.2017 tarihli dilekçe ekinde ibraz etmiş olduğunu beyan ederek istinaf başvurusunda da bu hususu dile getirmiştir. Söz konusu ihtarname sureti incelendiğinde; … vekili tarafından keşide edildiği ve davacı şirketin hali hazırda davalıya 138.765,88 TL borcunun olduğu belirtilmekle davalı şirketin her türlü fazlaya ilişkin haklarının saklı olduğu yönünde ibare bulunmaktadır. Az yukarıda bahsi geçen ihtarnameyi keşide edildiği tarihten sonra davaya esas 13.02.2019 tarihli protokol imzalanmakla; … bahsi geçen ihtarnameyi fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak imzalamıştır. Kaldı ki davacı şirket 13.02.2019 tarihli protokolü, icra dosyasına esas borcun tasfiyesine ilişkindir. Davalıya edimini ifa etmesi konusunda15.05.2015 tarihine kadar ek süre verilmiş, ek sürenin verilmesinden sonra davacı yanca 09.05.2016 keşide tarihli icra dosyasına konu senetler imzalanmış ve söz konusunu senetlerin imza tarihinden sonra da Beyoğlu … Noterliğinin 27.09.2016 tarihli ihtarnamesi ile söz konusu sözleşme ve protokoller tek taraflı olarak feshedilmiş, icra dosyasındaki borcun tasfiyesine yönelik protokol ise 13.02.2019 tarihinde düzenlenmiştir. Davacı, 17.06.2019 tarihli dilekçeyle iradesi feshada uğratılması suretiyle 13.02.2019 tarihli protokolü imzalamış olduğunu beyan etmiştir. İrade fesadına sebebiyet verildiği söylenilen olgu, yargılama aşamasında kandırılma, icra baskısında altında olma gibi farklı sebeplere dayandırılmış olmakla iradenin tam olarak ne şekilde fesada uğradığı olgusu davacı tarafından ortaya konulamadığından, bu kapsamda tanık dinlenilmesinin gerektirir bir durum bulunmamaktadır. Kaldı ki protokolde belirtilen icra dosyasına konu bonolarında protokol tarihinden önce keşide edilerek davalı yana verildiği görülmektedir. Basiretli tacir konumundaki davacının akde aykırı davranarak verilen ek süre sonunda dahi teslim yükümlülüğünü yerine getirmeyen davalıya senet keşide ederek vermesinin olağan koşullarda kabulü mümkün değildir. Dolayısıyla davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. Dava konusu senetlerin, davacının satım sözleşmesindeki ödeme yükümlülüğü kapsamında verilmiş olduğu yönünde kanaat oluşmakla; davacıya iddialarını ispat açısından karşı tarafa yemin teklif etme hakkı da hatırlatılmış olmasına rağmen davacı yanca karşı tarafa yemin teklif edilmemiştir. Davacının davalı …’ya karşı açmış olduğu davasına ilişkin olarak yapılan değerlendirmede; TTK’nın 778. maddesi atfıyla bonolara da uygulanması gereken 687. maddesi uyarınca, temel ilişkideki defiler hamile karşı ileri sürülemez; meğer ki hamil, senedi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. Davalı ciranta … temel borç ilişkisinin tarafı olmamakla birlikte davacı tarafından öne sürülen iddia; davalı …’nın davalı … ile aynı holding bünyesi ile olmasından ötürü esasen bedelsiz olan senetlerin kendisine ciro edildiğini, bilerek hareket etmiş olduğu yönündedir. Ancak az yukarıda bahsi geçtiği üzere davacı tarafından, senetlerin bedelsiz olduğuna ilişkin öne sürülen iddia kanıtlanamamıştır. Bahsi geçen sebeplerle, ilk derece mahkemesince her iki davalıya karşı açılan davanın da reddedilmesinde hiçbir hukuka aykırılık yoktur. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 11.05.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.