Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/222 E. 2020/908 K. 17.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/222
KARAR NO: 2020/908
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/11/2018
NUMARASI: 2014/1244E. – 2018/430 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Taşıma Alacağı ve Bekleme Bedeli Kaynaklı)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın açılmamış sayılmasına yönelik verilen hükme karşı asıl davada davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait olan çekici ve dorselerle davalıya ait yonca otunun Ukrayna’dan Tekirdağ’a taşınmasının kararlaştırıldığını, navlun bedelinin araç başına 1.600 USD den toplam 3.200 USD olarak kararlaştırıldığını, bu miktarın 2.250 USD sinin ödendiğini, ancak yüklemenin 14.09.2012 tarihinde yapıldığını, yüklemeden sonra araçların Ukrayna’da 15 gün bekletildiğini, Romanya’ya geldiğinde araçların ülke makamlarınca durdurduğunu, geçiş izinin bulunmaması nedeniyle Ukrayna ülkesinin araçlara mecburi güzergah vermesi nedeniyle deniz yoluyla, İstanbul gitmesi yönünde yeni bir güzergahın belirlenerek Odesa limanından deniz yoluyla Haydarpaşa limanına gelindiğini, ancak Haydar paşa gümrüğüne 06.10.2012 tarihinde giriş yapıldığından, gümrük müdürlüğü yonca otu olan araçların girişine izin vermediğini, zorunlu istikamet nedeniyle bu gümrüğe gelinmek zorunda kalındığını, durumun davalıya bildirilerek araçların 48 saat içinde gümrük müdürlüğüne alınması aksi takdirde gümrük bekleme ücretinin uygulanacağının davalıya bildirildiği halde davalının emtiayı Haydarpaşa gümrüğüne çekmediği, emtianın Zonguldak limanına götürülmesinin ayrı bir ücrete tabi olduğunun davalıya bildirildiğini, ancak davalın ücreti fazla bularak ödemekten imtina ederek emtiayı gümrükten almadığını, emtianın tasfiyeye tabi tutularak 9.100 TL’sına, her bir araç için 94 gün beklemesi nedeniyle gereken 14.100 USD ile ödenmeyen 950 USD navlun bedelinin tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas nolu dosyadan tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 oranında icar inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı -karşı davada davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davanın reddi gerektiğini, sözleşme gereğince Ukrayna’dan taşınacak emtianın hangi limanlara getirileceğinin Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca belirlendiğini, yonca emtiasının Haydarpaşa gümrüğüne götürülmesinin mümkün olmadığını, geliş rotasının Ukrayna- Zonguldak limanı olarak belirlendiğini, davacının yurda giriş limanı olarak Haydarpaşa limanına girmekle hatalı olduğunu ve davacının taşıma sözleşmesine uygun davranmadığını, gümrük limanında yonca otunun gümrük işlemlerinin yapılamayacağının davacı tarafça da bilindiğini, emtianın davacının kusuru ile hatalı limana getirilmesi nedeniyle tasfiye edildiğini, bu nedenle de müvekkilinin zarara uğradığını ileri sürerek, asıl davanın reddine, karşı davada 10.461,40 TL alacağın faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Asıl davada; davacı vekili 09/10/2017 tarihli duruşmaya katılmamış olduğundan davanın HMK ‘nun 150.maddesi gereğince işlemden kaldırıldığı, davacı vekilinin 20/10/2017 tarihli talep dilekçesi ile davanın yenilendiği, birinci yenilemeden sonra 04/06/2018 tarihinde ikinci kez işlemden kaldırıldığı, ikinci yenilemeden sonra davacı vekilinin 16/07/2018 tarihli duruşma için bildirdiği mazeretinin bir defaya mahsus olmak üzere kabulüne karar verildiği, 12/11/2018 tarihli bir sonraki duruşmada davacı vekili mazeretini tekrarladığından mahkememizce davacı yanın vekaletnamesinde birden fazla vekilin olması, mazeretinin belgelendirilmemesi ve davalı yanca da kabul edilmemesi hususları nazara alınarak davacı vekilinin bildirdiği mazeret kabul edilmemiş, bu şekilde asıl dava her iki tarafça da takip edilmediğinden üç kez takipsiz bırakılan davanın HMK ‘nun 150/5.maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir. Karşı davada ise; davalı karşı davacı vekili duruşma gün ve saatinden haberdar olduğu halde 25/05/2015 tarihli duruşmaya mazeret bildirmeksizin katılmadığından karşı dava dosyası HMK ‘nun 150.maddesi gereğince işlemden kaldırılmış olup, dosya işlemden kaldırıldıktan sonra 3 aylık yasal süre içerisinde yenilenmediğinden HMK ‘nun 150/5.maddesi uyarınca karşı davanın da açılmamış sayılması yönünde aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle, asıl ve karşı davanın HMK’nın 150. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına , karar verilmiştir. Bu karara karşı, asıl davada davacı vekili tarafından, sadece asıl dava yönünden verilen karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesinin 16.07.2018 tarihli duruşma için bildirilen mazereti bir defaya mahsus olmak üzere kabulüne karar vermesinin hatalı olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2014/21-2371 K. 2017/263 sayılı, 15.2.2017 tarihli kararında da bu hususun belirlenerek daha sonra bildirilecek mazeretin haklı olup olmayacağının bu aşamada bilinemeyecek olması nedeniyle sunulacak mazeretin reddedileceğine ilişkin ara kararın yerinde olmadığını, bu nedenle mazeretin bir defaya mahsus kabul edileceği şeklindeki 16.07.2018 tarihli ara kararın doğru olmadığını, buna dayalı olarak da 12.11.2018 tarihli duruşmaya ilişkin mazeretin kabul edilmemesinin yerinde olmadığını, Avukatlık Kanunu’nun 2. maddesinde, avukatlığın amacının düzenlendiğini, buna göre avukatın tek görevinin duruşmalara katılmak olmadığını, avukatın hukuki bilgi ve tecrübelerini kişilerin yararlanmasına sunmasının da avukatın görevleri arasında olması nedeniyle, 12.11.2018 tarihli duruşmaya katılmama sebebi olarak mesleki mazeretinin gösterildiğini, müvekkillerle yapılacak görüşmelerin de mesleki mazeret kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, daha önce de 09.10.2017 ve 04.06.2018 tarihli duruşmalar için UYAP üzerinden gönderilen mazeretlerin bulunmasına rağmen mahkemece bu hususun gözden kaçırılarak iki kez dosyanın işlemden kaldırıldığını, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2018/2254 E.- 2018/4350 K. sayılı kararında belirtildiği gibi sunulan mazeretler ile ilgili olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden dosyanın işlemden kaldırılmasının yerinde olmadığını, davacı yanın vekaletnamesinde birden fazla vekilin bulunmasının davanın tüm vekillerce takip edileceği anlamına gelmediğini, davanın sadece Av. … tarafından takip edildiğini, diğer vekillerin UYAP sistemine kayıt dahi edilmediğini, mazeret dilekçesiyle birlikte ileri sürülen talepler konusunda da mahkemece olumlu veya olumsuz bir karar verilmediğini, mazeretle birlikte davanın ilerlemesini sağlayacak taleplerde bulunulmasının davayı takip iradesi olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı vekili istinaf başvurusuna karşı verdiği cevap dilekçesinde; usul ve yasaya uygun olan mahkeme kararına yönelik istinaf isteminin reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl dava, taşıma sözleşmesine davalının aykırı eylemleri nedeniyle taşıyıcının uğradığı zarar ile bakiye navlun ücretininin tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince, asıl ve karşı davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Asıl dava hakkında verilen karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava dosyasının yapılan incelemesinde; ilk derece mahkemesinin açılmamış sayılmasına karar verilen dosyada 09.10.2017 tarihli oturumda taraflarca takip edilmeyen dosyanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir. Her ne kadar davacı vekili bu oturuma yönelik mazeret dilekçesi sunduğunu beyan etmiş ise de duruşmanın mahkemece 09.10.2017 tarihi saat 13:50 ye bırakıldığı, tarafların saat 15:11 ‘e kadar beklendiği asıl ve karşı davanın takip edilmemesi nedeniyle dosyanın birinci kez işlemden kaldırıldığı, asıl davada davacı vekilince 20.10.2017 tarihinde yenilendiği anlaşılmıştır. Yenileme dilekçesinde, verilen mazeretin sisteme geç düştüğü belirtilmiş ise de UYAP sistemindeki işlem kütüğünün incelenmesinde, mazeret dilekçesinin avukat portalında 09.10.2017 tarihinde duruşma ve mesai saatinden sonra 17:46:17 de oluşturulduğu anlaşılmıştır. Mahkemece yenilenen asıl dosyanın ikinci kez takipsiz bırakılması nedeniyle 04.06.2018 tarihli oturumda da dosya işlemden kaldırılmıştır. Davacı vekili istinaf dilekçesinde süresinde mazeret sunduğunu beyan etmiş ise de, mazeret dilekçesinin asıl davada davacı vekilince 04.06.2018 tarihinde saat 17:42 de duruşma ve mesai sonrası UYAP avukat portalında oluşturulduğu bu durumda verilen asıl davada davacı vekilince sunulan her iki mazeretin süresinde verilmemesi, duruşma ve mesai saatinin geçmesinden sonra verilmesi nedeniyle bu yöne ilişkin istinaf istemi yerinde görülmemiştir. Davacı-karşı davalı vekili yargılama sırasında yapılan oturumlardan 12’sine mazeret sunarak katılmamıştır. 16.07.2018 tarihli oturumda mahkemece son kez mazeretinin kabulüne karar verilmiş, yeni oturum gününden haberdar olan davacı vekilince 12.11.2018 tarihli oturum için de “mesleki işlerim” dolayısıyla katılamayacağını belirterek mazeret sunumuştur. Mahkemece, önceki oturumda bir defaya mahsus mazeretin kabul edildiği, vekalette birden fazla vekilin bulunduğu, mazeretin belgelendirilmediği gerekçesiyle üçüncü kez takipsiz bırakılan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Tahkikata ilişkin işlemlerin taraf veya vekilleri huszurunda yapılması esas olup, belgelendirilmiş ve kabul edilebilir mazereti bulunan taraf veya vekillerinin mazeretleri nedeniyle oturumların ertelenmesi kabul edilmelidir. Ancak, yargılama sırasında davacı vekilince sunulan mazeretlerin sayısı ve sunulan mazerette hiç bir açıklama bulunmaması, mesleki işlere ilişkin herhangi bir delilin istinaf aşamasında dahi sunulmaması karşısında mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığından, istinaf isteminin esastan reddi gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının ve gerekçesinin usul ve yasaya uygun olduğu, ileri sürülen istinaf başvuru nedenlerinin yerinde olmadığı kanaatine varıldığından, asıl davada davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 6-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 17/09/2020
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.