Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2218 E. 2020/487 K. 04.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2218
KARAR NO: 2020/487
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/06/2019
NUMARASI: 2018/525 E.2019/283K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; satıcı ve gönderici …i A.Ş., Japonya’ da yerleşik [… firmasına ihraç ettiği makarna ve boş karton koli emtiasını, müvekkiline sigorta ettirmiş olduğunu, söz konusu emtianın Türkiye’ den Japonya’ ya taşınması, … Ltd tarafından gerçekleştirildiğini, konteyn tavan kısımlarındaki delik/yırtık nedeniyle emtianın ıslak hasarlı olduğunun tespit edildiğini, bağımsız Sigorta Ekspertiz raporuyla belirlenmiş olan 12.498,08 TL sigorta tazminatının 6/6/2018 tarihinde müvekkilince sigortalıya ödendiğini, davalının sunmuş olduğu “Denizyolu Konşimentosunun eksik Türkçe tercümesi” başlıklı tercüme edilmiş belgede “…n” isimli belgeye gönderme olmadığını, konşimentoda Şangay Deniz Ticaret Mahkemesi veya halin icabına göre Çin Halk Cumhuriyeti ndeki diğer deniz ticaret mahkemelerinin yetkili olduğuna dair bir hüküm de bulunmadığını, öte yandan; zaten “…” un Denizyolu konşimentosunu kapsamadığını, sadece “Bill of Lading” leri yani konşimentoları kapsadığı görülmediğini, … adlı belgenin müvekkilinin sigortalısını ve dolayısıyla müvekkilini bağlayıcı bir nitelik taşımadığını, çünkü bu belgenin 26. maddesinde sadece Şanghay Mahkemesi değil, halin icabına göre Çin Halk Cumhuriyetindeki diğer deniz ticaret mahkemelerinin de yetkili olduğunun belirtildiğini, yani yetkili mahkemenin tam olarak belirli olmadığını, bir an için yetki şartının mevcut ve geçerli olduğu farz edilse dahi davalı Türk şirketinin yetki itirazında bulunmuş olmasının, dürüstlük kuralına açıkça aykırı olduğunu, CIF satışlarda masraf sorumluluğunun, satıcı ile alıcı arasındaki bir durum olduğunu, satıcı, gönderici ve sigorta ettiren olan …’nın, dava konusu emtiayı tam ve eksiksiz olarak alıcısına göndermeyi taahhüt ettiğini ve gönderilen emtiayı da müvekkiline sigorta ettirdiğini, hasar gören emtianın bedelini alıcı … dan almamış olduğundan, sigorta tazminatı … yerine …’ya ödendiğini, dava değerlerinin taraflarınca doğru hesaplandığını, alacağın tahsili amacıyla davalı borçlular aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, bağımsız sigorta ekspertiz raporlarının delil niteliği taşıdığını, sigorta şirketinin rücuert tazminat talep etme hakkının sigortalısına tazminatı ödediği tarihten itibaren başlayacağı ve temerrüt tarihinin ve faizin işlemeye başladığı tarihin de tazminatı ödeme tarihi olduğunu, asıl alacağımıza ödeme tarihi olan 06.06.2018 tarihinden ve itibaren avans faizi işletilmesini de talep ettiğini, fazlaya dair talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla, davalı borçlu itirazında haksız olduğundan itirazlarının iptaline, takibin devamına, davalı borçlunun tarafına icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacının iddia ettiğinin aksine konşimentonun davalının uhdesinde bulunmadığını, davaya konu konşimento,bir denizyolu irsaliyesi olduğundan ancak elektronik olarak düzenlenebileceğini ve herhangi bir nüshasının herhangi bir tarafa teslim edilmeyeceğini, konşimento şartları uyarınca uyuşmazlık halinde Çin mahkemelerini ve Çin hukukunu yetkili kıldığını, bu Konşimento Çin Halk Cumhuriyeti hukukuna tabi olduğunu, uyuşmazlığa konu olayda bir CİF satış mevcut olduğunu, CİF satışlarda satıcının malları gemide teslim etmiş sayıldığını ve emtianın taşıyana teslimi ile hasar yükümlülüğünün alıcıya geçtiğini, davacı şirketin rücuen tazminat talebini müvekkili şirkete yöneltebilmesi için öncelikle ödemeyi sigortalı … Ltd.’ye yapmış olması gerektiğini, poliçede hasarın derhal bildirilmesi gerektiği belirtilmiş olmasına rağmen hasarın ortaya çıkması ile davacıya bildirilmesi arasında yaklaşık sekiz ay geçmiş olduğunu, sigortalı tarafından sigorta poliçelerine göre hasar bildirimi yapılmadığını, davacının iddiası, konteynerde delik ya da yırtık olduğu yönünde olup en başta bu tip bir hasarın, TTK’nın “dışarıdan belli olabilen hasar” olarak ifade edildiğini ve taşıyana derhal bildirilmesini öngördüğü hasar çeşidi olduğunu, ekspertiz raporu, velev ki üç konteynerden ikisinin “taşıma esnasında” aldığı darbelerle delindiğini tespit etmiş olsun; pek tabi ki buradan sızan sular sebebiyle 282 koli makarnanın ıslandığı hususu salt fotoğraflar yardımıyla ortaya konulamayacağını, dolayısıyla iddia olunan konteynerdeki hasar ile doğduğu iddia olunan zarar arasında illiyet bağı kurulamadığını, bir diğer ifade ile ıslaklığı fiziki muayene olmaksızın düşük çözünürlüklü fotoğraflar yardımıyla tespit edebilmek ve ıslaklığın her nasjlsa 282 koliyi etkilediği çıkarımına ulaşmak, hukuk sistemimizde kabul gören değerde bir hasar tespiti olmadığını, kaldı ki iddia olunduğu gibi bir zarara sebep olacak şekilde konteyner hasarlı olsaydı, konteynerin yükün niteliği ve yola elverişliliği söz konusu olamayacağından konteyner tekrar yola çıkamayacağını, bu noktada Yokohama Limanında düzenlenen Tahliye Öncesi Konteyner Hasar Kontrol Raporunu ek olarak sunduklarını, fakat “Geçici Olarak Tamir Edildi” notu rapora düşüldüğünde, konteynerin yük ve yolculuk için elverişli olduğuna kanaat getirildiğini, ekspertiz raporuna konu incelemenin, konteyner alıcının terminaline teslim edildikten sonra, yalnızca alıcının bulunduğu bir inceleme esnasında, bizzat alıcı tarafından çekilen fotoğraflarla tanzim edildiğini, davacının bu rapora dayanarak hasarın deniz taşıması sırasında meydana geldiğini ispatlayamadığını, konşimento genel şartlarında yer alan yetki şartı Çin Mahkemelerini uyuşmazlığı görmek hususunda yetkilendirdiğinden, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 116. maddesi uyarınca ilk itirazımızın kabulüne ve davanın ön inceleme neticesinde usulden reddine, davacı Ergo’nun, TTK’nın 1472. maddesi gereği …’ya halef olmadığından davanın husumet yokluğu sebebiyle reddine, müvekkili şirkete yöneltilen rücuen tazminat talebinınin, hasarın ve tazminat bedelinin ispatlanamaması sebebiyle reddine, hukuki hiçbir değeri bulunmayan sözde rapor üzerine icra takibi ve itirazın iptali davası ikame eden kötü niyetli davacı aleyhine %20’den az olmamak koşuluyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama masraflarının ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”…Tüm dosya kapsamına göre dava konusu uyuşmazlığın yabancı unsur taşıması, mahkememizin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmemiş olması, uyuşmazlığın borç ilişkisinden doğması ve konişmentoya yetki ve uygulanacak hukuka ilişkin konulan şartın geçerli ve bağlayıcı olduğu, mahkememizin yetkili olmadığı kanaatine, davalı vekilinin Milletlerarası Yetki itirazının kabulü ile mahkememizin yetkisizliği nedeniyle dava dilekçesinin usulden reddine,…” karar vermiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; önceki beyanlarını tekrarla, ilk derece mahkemesinin (konşimento) aslı ya da aslı gibidir onaylı ve okunaklı bir örneği davalıdan temin edilmeden, görülmeden hüküm tesis edilmiş olmasının doğru olmadığını, davalı tarafça konşimentonun önlü arkalı aslının sunulmadığını ve aynı şekilde konşimentonun önlü arkalı noter tasdikli suretinin sunulmadığını, davalının sunduğu ” … ” başlıklı bir belgenin bulunduğunu, ancak dava konusu konşimentoda bu belgeye herhangi bir belge bulunmadığını, söz konusu ” …”’ adlı belgenin dava konusu deniz yolu konşimentosunu kapsamadığını, aksinin kabulünde dahi ” …” başlıklı belgenin 26. maddesinde düzenleme bulan yetkili sözleşmesinde halin icabına göre Çin Halk Cumhuriyetindeki diğer mahkemeler de yetkilidir şeklinde ibare bulunduğundan bu şekildeki ibarenin yetki anlaşmasının belirli olması şartına uymadığını, bu şekilde geçersiz olduğu, bir an için yetki anlaşmasının kabul edilse dahi davalı Türk şirketinin ülkesinde hatta merkezinin bulunduğu İstanbul’da görülen davada yetki itirazında bulunulmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, duruşma ve yargılama icra olunduğu takdirde yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıya tahmiline dair karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacı tarafından nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalanan ve hasarlanan emtialar nedeniyle dava dışı sigortalıya ödenen tutarın, halefiyet ilkesi gereğince davalı taşıyıcıdan tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İstanbul …İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasının incelenmesinde, takip talebindeki alacaklının … Sigorta A.Ş. olduğu, Borçluların ise … Ltd.’ye … Ticaret AŞ ile … Ltd.’ye izafeten … Denizcilik A.Ş. olduğu görülmektedir. Her iki borçlu da takibe itiraz etmiş, eldeki itirazın iptali davası … Ltd.’ye izafeten … Denizcilik A.Ş. ‘ye karşı açılmıştır. Söz konusu davada satıcı ve gönderici sigortalı, dava dışı … A.Ş.’dir. Alıcı ise dava dışı … Ltd.’dir. Taşıyan gemi yabancı bayraklı olmakla söz konusu emtianın taşınmasını … Ltd Şti. gerçekleştirmiştir. Uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığı gözetilerek; 5718 sayılı yasanın 47 maddesine göre davanın yetki sözleşmesinde belirtilen yerde görülebileceği, Türk Mahkemelerinin ancak yabancı mahkemenin kendisini yetkisiz sayması ya da Türk Mahkemelerinde yetki itirazında bulunulmaması hallerinde uyuşmazlığa bakabileceği kanaatiyle yetki yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. 5718 sayılı MÖHUK’un “Yetki anlaşması ve sınırları” başlıklı 47. maddesi hükmü ile Türk mahkemelerinin yer itibariyle yetki kurallarının münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hâllerde, tarafların, aralarındaki yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan bir uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesini kararlaştırmalarının Türk Hukuku bakımında da geçerli olacağı düzenlenmiştir. Yabancı devlet mahkemesine yetki tanıyan anlaşmanın Türk hukuku bakımından hukuki değer taşıması için öncelikle yazılı ve taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkisinden doğan bir uyuşmazlığa ilişkin olmalıdır. İkinci olarak söz konusu uyuşmazlık yönünden münhasır bir mahkeme tayin edilmemiş olmalıdır. Üçüncü olarak ise yetki anlaşması “uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesi konusunda” olmalıdır. Diğer yandan yetki anlaşmasıyla yetkilendirilen yabancı devlet mahkemesinin HMK’nın 17 ve 18. maddelerindeki düzenlemeye paralel olarak “belirli” olması şartı MÖHUK’un 47. maddesi yönünden de aranmalıdır. Seçilen mahkemenin belirli olduğunun kabulü için yetkili kılınan mahkeme ismen zikredilmiş olmalıdır. Somut uyuşmazlıkta ise açıkça uyuşmazlığın çözümünde Şangay Mahkemelerinin yetkili olduğu kararlaştırılmıştır. Bu sebeple yetki şartı”belirli olma” kriterini taşımaktadır. Taşıyan ile gönderilen (konişmentonun meşru hamili) arasındaki ilişkide konişmento esas alınır ( TTK.m.1237/1). Dolayısıyla konişmento hamili gönderilen eşyayı teslim alma hakkının kapsam ve koşulları, navlun sözleşmesinden bağımsız olarak konişmentoya göre belirlenir. TTK.m.1237/2 hükmünde ‘taşıyan ile taşıtan arasındaki ilişki ise navlun sözleşmesi hükümlerine bağlı kalacağı’ öngörülmüş olmakla birlikte navlun sözleşmesi hakkında ayrı bir belgenin düzenlenmediği hallerde, taşıyan ile taşıtan arasındaki ilişkide de konişmento esas alınır; zira konişmento bir navlun sözleşmesi yapıldığını ve şartlarını tespit eder (TTK.m.1228/1) (Kender/Çetingil/Yazıcıoğlu, s.193). Davaya konu konşimentonun ön yüzünün tercümesinde tacirlerin her biri şahsen imzalamış gibi bu deniz yolu konşimentosu hüküm ve koşulları ile bağlı olduklarını kabul ettikleri yazılıdır. Davaya konu konşimento, deniz konşimentosu (…) olarak tanzim edilmiştir. Davalı tarafından ibraz edildiği anlaşılan ”…” isimli belgenin incelenmesinde açıkça taşıma senediyle yani dava konusu konşimentoyla bağlantılı olarak konşimentonun koşul ve durumlarına ilişkin düzenlendiği ve 26. maddede açıkça yetkiye ilişkin şartın kararlaştırıldığı görülmektedir. Bahsi geçen 26. madde, taşıma senedinin yani somut uyuşmazlıktaki konşimentonun Çin Halk Cumhuriyeti hukukuna tabi olduğunu, bu konşimentodan kaynaklanan tüm uyuşmazlıkların Çin Halk Cumhuriyeti Hukukuna göre çözümleneceği ve taşıyana karşı açılacak davaların Sangay Deniz Ticaret Mahkemesi veya halin icabına göre Çin Halk Cumhuriyetindeki diğer deniz ticaret mahkemelerinde açılacağı açıkça kararlaştırılmıştır. Davalı şirket yabancı uyruklu olup, yetki itirazının ileri sürülmesinin TMK m.2 hükmüne aykırı olduğundan da söz edilemez. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. Maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların davacı üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 04.06.2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava değeri itibariyle karar kesindir.