Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2211 E. 2019/1459 K. 14.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2211
KARAR NO : 2019/1459
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/09/2019
NUMARASI : 2019/24 E.2019/6K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin giriştiği ticari ilişki sonucu emtia sattığını ve karşılğında … Bankası’na ait 10/09/2015 tarih ve 180.000,00 TL bedelli çekini aldığını, davalı bankaya ait bulunan çekin karşılıksız çıktığını ve bu şekilde şerh düşüldüğünü, karşılıksız çek ile ilgili olarak İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, ancak borçlu şirkete ait hiçbir mal bulunamadığını, bankalara yollanan haciz ihbarnamelerine olumsuz yanıt verildiğini, davalı bankanın çek karnesini vermeden önce yeterli maddi varlığının bulunup bulunmadığını tahkik etmesi, üçüncü şahısların zarara uğramasına sebebiyet verilmemesi, bankanın vasıta kılınarak dolandırıcılık suçunun işlenmemesi için gerekli özeni göstermesi ve basiretli davranması gerektiğini, bu gerekliliğin yerine getirilmediğini, çek hesabı açılan müşteriye yeterli malı olmamasına rağmen çok yapraklı çek karnesi verildiğini, bilançolarının değerlendirilmediğini, vergi borçlarının tahkik edilmediğini, şirketin merkez adresinin kaç kere değiştiğinin tespit edilmediğini ve yerinde olmayan şirketin merkezinde tahkikat yapılarak tutanak tutulmadığının anlaşıldığını, bu nedenle semeresiz kalan takip borcunun davalı banka tarafından karşılanması gerektiğini, çek hamillerine verilmesi zorunlu olan adreslerin verilmemiş olduğunu, davalı bankanın bu nedenle meydana gelen zarardan sorumlu olduğunu belirterek, şimdilik 5.000,00 TL olmak kaydı ile çek bedeli kadar maddi tazminatın, icra takip tarihinden itibaren hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava dilekçesi karşı tarafa tebliğ edilmeden dosya üzerinden karar verildiğinden, davalı tarafın cevabı yoktur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince, dosya üzerinden yapılan değerlendirme sonucunda; “…Dava dilekçesinin incelenmesi neticesinde; davanın 7155 sayılı Kanunun 26. Maddesinde belirtilen yürürlük tarihi olan 01.01.2019 tarihinde sonra açıldığı, davanın ticari dava niteliğinde tazminat davası olduğundan zorunlu arabuluculuk durumunun söz konusu olduğu ve davacının arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı anlaşılmakla 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun m.18/A-f.2 hükmü gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine…” karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davadaki uyuşmazlık konusu ile ilgili olarak İstanbul Arabuluculuk Bürosunun 2019/79878 dosya no ve 2019/14605 başvuru nolu arabuluculuk evresi tamamlanmış olmakla, davamızın arabuluculuğa başvurulmadan açıldığı yönündeki ilk derece mahkemesinin gerekçesinin yanılgıya dayalı olduğunu, usul ekonomisi ilkesi gereğince davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin usul ve yasaya aykırı kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili, istinafa cevap dilekçesinde; davacının dava dilekçesinde arabuluculuğa başvurduğunu belirtmediği gibi tutanağı da eklemediğini, bu nedenle mahkemenin kararının isabetli olduğunu belirterek, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, davalı bankanın dava dışı kişiye çek karnesi verirken gerekli özeni göstermediği iddiasına dayalı tazminat davasıdır.İlk derece mahkemesince, zorunlu arabuluculuğa ilişkin dava koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davacı tarafından ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.6/12/2018 tarihli, 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca, “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi uyarınca, “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”TTK’nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Davanın konusu (müddeabih), dava dilekçesindeki talep sonucu, yani neticei talep esas alınarak belirlenir. Neticei talebin bir para alacağının tahsili veya tazminata ilişkin olduğu durumlarda, arabulucuya başvuru yapılmış olması dava şartıdır.Tazminat davalarında davacı, bir para alacağının tahsilini amaçladığından, dava açılmadan önce, yukarıdaki yasal düzenlemeye göre arabulucuya başvurulmuş ve arabulucu tarafından onaylanmış anlaşmaya varılamadığına ilişkin tutanağın dava dilekçesine eklenmiş olması dava şartıdır.
Bu hukuki açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; tazminat davalarında arabulucuya başvurulmasının TTK’nın 5/A maddesi uyarınca dava şartı olduğuna dair ilk derece mahkemesinin değerlendirmesi isabetli ise de; davacının, iş bu davayı açmadan önce arabulucuya başvurduğu, arabulucunun katılımıyla düzenlenmiş olan anlaşmaya varılamadığına ilişkin 05.08.2019 tarihli tutanağın mevcut olduğu; dava dilekçesinde bahsedilmemiş olmakla birlikte, tutanağın UYAP sisteminden kolaylıkla görülebileceği, bu nedenle mahkemece, arabuluculuk nihai tutanağının sunulması konusunda yukarıdaki yasal düzenleme uyarınca davacıya süre vermeden ret kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmaktadır.Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesince dava şartlarına aykırı karar verildiği anlaşılmakla, HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR :Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının ilk derece mahkemesince talep halinde iadesine,4-Davacı tarafından istinaf kanun yolu aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, esas hükümle İlk Derece Mahkemesi tarafından, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.4. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/11/2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.