Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/219 E. 2020/1185 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/219
KARAR NO : 2020/1185
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 02/10/2018
NUMARASI : 2016/1148 Esas – 2018/954 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde özetle; davalı …. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, icra takibinin dayanağım davacı şirketin davalıya kestiği ekte bilgileri yer alan toplam 5.020,80 TL bedelli, on adet faturanın oluşturduğunu, davacı şirket yetkilisinin tüm iyi niyetli tutumuna rağmen davalının bu zamana kadar borcunu ödemediği gibi bir de haksız olarak hiçbir gerekçe göstermeden itirazda bulunarak davacının bir an önce alacağına kavuşmasına engel olduğunu, davalının dosyaya sunmuş olduğu herhangi bir ödeme makbuzunun da bulunmadığını, davacı …. San. Ve Tic. A.Ş.’nin üretimini kendisi yaptığı elektrik-elektronik malzemeler sattığını, bu doğrultuda davalı şirkete de ürünlerini sattığını ve satış sonrası da teknik servis, yedek parça hizmetleri sağladığını, satılan ürünlerin ve satış sonrası sağlanan hizmetlerin borçlu şirkete faturalandırıldığını, davalı şirket yetkilisinin itiraz dilekçesinde davacı şirkete herhangi bir borcu olmadığını, davacı şirketin kendi üretimini ve satışını yapmış olduğu ürünlerin arızalarının tamirat ve onarımlarının yapılması için gönderilen yedek parça ürünlerine ait ücretlendirmelerin icra takibine konu edildiğini, davacı şirketten bir çok hak ediş alacaklarını alamadığını, davacı şirketin, davalı şirketin müşteri portföyünü kasıtlı ve bilerek farklı bir bölgedeki bayi ile paylaşarak davalı şirketin kazancına engel olduğunu iddia ettiğini, davalının itiraz dilekçesindeki tüm iddialarının asılsız olduğunu, şöyle ki davacı şirketin kayıtlarında yer alan faturalar incelendiğinde, faturalardan bir kısmının kart-cihaz onarımları ve akü satışına ilişkin olduğunun görüldüğünü, bu faturalann davalı şirketin bilgisi dahilinde kesildiğini ve davalı şirketin bu faturaları iade etmediğini, iş bu nedenle iddiasında haksız olduğunu, davalının hak ediş konusundaki iddialarına ilişkin ise davalı şirket tarafından davacı şirkete hak ediş alacağına ilişkin herhangi bir başvuru olmadığını, davalı şirketin elinde fiili hizmetleri belgeleyen servis formları mevcut olsaydı davacı şirkete sunması halinde davacı şirketin değerlendirme yaparak ödemelerini yapabileceğini, aynı şekilde davacı şirkete hak ediş yönünde halen başvuru yapma hakkının mevcut olduğunu, ancak davalı şirketin iş bu durumu dava konusu borç ile hiçbir ilgisi olmamasına rağmen itiraza konu ettiğini, bu nedenle davalının dava konusu borç ile ilgili olmayan iş bu itirazının da reddini talep ettiğini, davalının dilekçesinde bahsetmiş olduğu müşteri portföyüne ilişkin iddiaların da tamamen asılsız olduğunu, dilekçede bahsedilen müşteri portföyünün … markalı ürünleri satın almayı tercih eden davacı şirketin kendi müşterileri olduğunu, davacı şirketin davalının bahsetmiş olduğu bölgedeki müşterileri başka noktalara kaydırma sebebinin ise tecrübeli personellerini kaybetmesi ve o bölgede çalışılamaz hale gelmiş olması olduğunu, iş bu itirazında dava konusu borç ile bir ilgisi bulunmadığından reddini talep ettiğini, davalının bu gerekçesiz, haksız ve hukuka aykırı itirazlar ile yalnızca takibi durdurmayı amaçladığını, borçlunun yapmış olduğu bu isabetsiz itirazlar ile alacağın elde edilmesini imkânsızlaştırmak, zorlaştırmak gibi iyi niyetli olmayan eğilimleri olduğunu açıkça gösterdiğini belirterek, icra dosyasına yapılan itirazın iptaline ve %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, masraflar ve ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 02/10/2018 tarihli, 2016/1148 Esas, 2018/954 Karar sayılı kararında; “…Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; açılan dava itirazın iptali davası olup takibe dayanak 9 adet fatura alacağının varlığı ve miktarı yönünden mahkememizce taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, davalının defterlerini ibraz etmediği, davacının ibraz ettiği ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulmuş olup kendi lehine kesin delil teşkil ettiği, davacı defterlerine göre 4.544,13-TL alacaklı olduğu, davacının her nekadar icra takibinde işlemiş faiz talebi olmuş ise de faturaların tebliğ edildiğine ve sevk irsaliyelerine göre malların teslim edildiğine ilişkin delil sunulmadığı, takip tarihi itibariyle temerrüdün oluştuğu, işlemiş faiz talep edilemeyeceği anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ayrıca dava konusu likit yani belirlenebilir olup davacı tarafça talep edilip, davalı da haksız olduğundan kabul edilen asıl alacağın % 20 oranında icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiş,…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davalının yapmış olduğu itirazın kısmen iptaliyle takibin 4.544,13 TL asıl alacak ve bu alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek %9 faiz yürütülmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, kabul edilen asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalıdan tahsiline, karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı şirket tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı, istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Davacının, İstanbul …. İcra Müdürlüğü … sayılı takip dosyası ile 10 adet faturaya dayalı olarak icra takibine giriştiğini, ancak karara dayanak yapılan 06.11.2017 tarihli kök rapor ve 25.07.2018 tarihli ek raporda da tespit edildiği üzere, incelenen irsaliyelerle fatura içeriklerinde mal ve hizmeti verdiğini kanıtlayamadığını,İtirazın İptali davalarında, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, alacağın likit olmasının zorunlu olduğunu, alacak likit olmadığından %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de doğru olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satıma ilişkin faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı takip ve alacağa dayanak olarak davalıya tanzim ettiği mal-hizmet faturalarından dolayı alacaklı olduğunu ileri sürmüş, davalı ise icra takibine itirazında borcu bulunmadığını ileri sürmüştür. Davalı davaya cevap vermemiş olup bu nedenle yasal olarak münkir sayılmalıdır. Yargılama aşamasında taraf ticari defter ve kayıtları da inceletmek suretiyle alınmasına karar verilen bilirkişi rapor içeriklerinden, davalının ticari defter ve kayıtlarını inceleme için sunmadığı, davacının ise lehine delil vasfı taşıdığı anlaşılan ticari defter ve kayıtlarında takip konusu faturaların kayıtlı olup, takipte istenen asıl alacak tutarı kadar davalıdan alacaklı görüldüğü anlaşılmaktadır. Davalının icra takibine itirazında, faturalara konu mal ve hizmetin teslimine ilişkin bir itirazda bulunmayıp, malları teslim aldığını benimseyen beyanı kapsamında mal tesliminin kanıtlandığının kabulü gerekir. Davalı fatura konusu ürünlerin davacının üretip sattığı ve müşteri nezdinde garantili olan cihazların tamirinde kullanılmak üzere kendisine gönderildiğini icra takibine itiraz dilekçesinde beyan etmiş ise de bu hususu kanıtlayamamıştır. Buna göre mahkeme kararı isabetli olup aksi yöndeki davalı vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir.Takip faturaya dayalı olup alacak likit olduğundan, icra inkar tazminatına hükmedilmesinde de isabetsizlik bulunmadığından, davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf başvurusu da yerinde değildir.İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davalı tarafça yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Bakiye 232,81 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına, 4-Davalı tarafça istinaf kanun yolu aşamasında yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,7-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 12.11.2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.