Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2174 E. 2022/575 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2174
KARAR NO: 2022/575
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/07/2019
NUMARASI: 2018/316 E. – 2019/672 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında süregelen satım sözleşmesi kapsamında cari hesap ilişkisi bulunduğunu, müvekkilinin satarak teslim ettiği emtia bedelinden bakiye 4.659,06 TL anapara alacağı bulunduğunu, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir. Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkilince davacıdan muhtelif ürünler satın alındığı gibi satın alman ürünlerden davacıya iade edilenler de bulunduğunu, taraflar arasındaki ihtilafta müvekkil şirketçe düzenlenen 10.11.2016 tarihli … numaralı ve 9.415,25 TL bedelli iade faturasının davacının ticari defterlerine işlenmemesinden kaynaklandığını, anılan faturaya konu iade malların davacının çalışanı … tarafından, faturanın düzenlendiği tarihte … plakalı araçla teslim alındığını, buna ilişkin 10.11.2016 tarih ve … seri numaralı sevk irsaliyesi düzenlendiğini, iade alınan emtianın tekrar müvekkiline teslim edilmediğini, iade faturasının davacının ticari defterlerine kayıtlı olmamasının kötü niyetli olduğunu, ticari defterlerin incelenmesi halinde müvekkilinin alacaklı olduğunun anlaşılacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… İcra ve dava dosyası ile taraf şirketlerin ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda; Davacı şirketlerin ticari defterlerinde davalı şirketin 28.692,83 TL alacaklı olduğu, davalı şirketin ticari defterlerinde ise davacı şirketin 4.405,07 TL borçlu olduğu, Davacı şirketin kendi ticari defterlerinde davalı şirketten alacağı bulunmaması nedeniyle davacı şirketin takip ve dava talebinin yerinde olmadığı, açıklanmış, davacı vekilinin rapora karşı itirazları üzerine bilirkişiden ek rapor alınmış, bilirkişinin 24/05/2019 havale tarihli ek raporunda; …. Davacı şirket takibe konu ettiği 4.659,06 TL alacağın varlığını (kendi lehine delil olma özelliği bulunan) ticari defter kayıt ve belgeleri ile ispatlayamadığı, İhtilaf konusu faturayı davalı şirketin düzenlediği ve kayıtlanna intikal ettirerek davacı şirkete borç kaydettiği, Söz konusu 9.415,25 TL tutanndaki bu faturanın davacı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, Davacı şirketin kendi ticari defterlerinde davalı şirketten alacağı bulunmaması nedeniyle davacı şirketin takip ve dava talebinin yerinde olmadığı, Taraflann, inkâr tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin Mahkemenizin takdiri içinde kaldığı açıklanmış, bilirkişi raporunda açıklandığı üzere, davacının kendi lehine delil olma özelliğine sahip olan ticari defterlerinde 4.659,06 TL alacağın kayıtlı olmadığı, dolayısıyla davacının davalı şirketten alacağının olmaması nedeniyle davanın reddine dair..” gerekçesiyle davanın ve kötü niyet tazminatı talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece tahkikat aşamasında ileri sürülen iddiaların hiçbirinin dikkate alınmayarak gerekçesiz karar verildiğini, satım sözleşmesinde müvekkilince teslim edilen ürünlerin miktarı ve bedellerinin, müvekkil tarafından tanzim edilen fatura ve irsaliyelerle sabit olduğunu, ihtilaf konusunun, davalının düzenlediğini iddia ettiği 10.11.2016 tarihli ve … numaralı 9.415,25-TL’lik iade faturasından kaynaklandığını, bu faturaya ilişkin olayların borçlunun savunmasında ileri sürdüğü şekilde gelişmediğini, faturanın iade ürün açıklamasıyla düzenlendiğini, faturada müvekkiline … üzüm sirkesi iadesinin yapıldığının anlaşıldığını, oysa bir çok kez belirtilmesine rağmen müvekkilince davalıya … üzüm sirkesi satılmadığını, ihtilafın yaşandığı dönemde, müvekkil ile davalının grup şirketlerinden dava dışı … Tic.Ltd.Şti. arasında … üzüm sirkesi bayiliğine dair ticari ilişki bulunduğunu, ürünlerin müvekkiline gerçekte … Ltd.Şti. tarafından sipariş formuyla iade edilerek faturanın … Ltd.Şti. tarafından düzenlendiğini, İTO kayıtları incelendiğinde ortaklık yapısının benzeştiği ve her iki şirketin de web sitesi olarak “www…com” adresini kullandıklarının görüleceğini, sevk irsaliyesinin sehven (veya art niyetli olarak) davalı tarafından düzenlendiğini, fakat müvekkilin bu ürün kapsamında davalı ile bir iade ilişkisi bulunmaması nedeniyle irsaliye ve faturanın iptalinin istenilerek ürünün faturasının … Ltd.Şti.’den kesilmesinin istenildiğini, irsaliyenin iptaline ilişkin mutabakat yapıldığını, müvekkilinin anlaşmaya uygun olarak irsaliyeyi iptal etmesine rağmen davalının fatura ve irsaliyeyi iptal etmediğini, tebliğ edilen faturanın da bu nedenle iade edildiğini, müvekkilince teslim edilen emtia konusunda taraf defterlerinin mutabık olduğunu, ihtilafa konu faturanın geçersiz bir iade işlemi nedeniyle düzenlendiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yenilik itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında satım sözleşmesi ilişkisi bulunduğu ve bu kapsamda davacı tarafından davalıya emtia satılarak teslim edildiği sabittir. Davacı tarafından satılarak teslim edilen emtia konusunda tarafların ticari defter ve belgeleri arasında mutabakat bulunmaktadır. Uyuşmazlık davalı tarafından 10.11.2016 tarihli 9.415,25 TL bedelli … Sirke Üzüm.. Emtiasının iade edilip edilmediği, iade edilmiş ise bu emtianın satıma konu olup olmadığı noktasındadır. Fatura içeriği üzüm sirkesinin sevk irsaliyesi ile davacının çalışanına teslim edildiği sabittir. Ancak, davacı aşamalardaki beyanlarında taraflar arasında üzüm sirkesi satışına ilişkin bir ticari ilişki bulunmadığını, sirkenin davalının grup şirketi olan … San. Ltd. Şti’ne bayilik ilişkisi kapsamında teslim edildiğini, ancak sevk irsaliyesini sehven veya kötü niyetli olarak davalı tarafından düzenlendiğini, tarafların mutabakatına rağmen irsaliye ve faturanın davalı tarafından iptal edilmemesi üzerine, iade faturasına itiraz edildiğini ileri sürmüştür. Mahkemece yapılan bilirkişi incelemesinde, davacı şirketin kendi defterlerine göre alacaklı, iade faturası nedeniyle borçlu şirketin de kendi defterlerine göre alacaklı olduğu anlaşılmıştır. Davacının itirazı üzerine ek rapor alınmıştır. Bilirkişi raporunun ikinci sayfasındaki tespitlere göre, davacı, davalı ve … şirketinin düzenlediği faturaların incelendiği, taraflar arasında düzenlenen tüm faturaların iade faturası olarak düzenlendiği, tarafların karşı taraftan mal almadan iade faturası düzenlendiği, … şirketinin davacıya 4 adet iade faturası düzenlediği, davacı şirketin de aynı gün faturaları iade faturası olarak … şirketine düzenlediği tespit edilmiştir. 10.11.2016 tarihli iade faturasında belirtilen ürünlerin davacıdan satın alındığına ilişkin davalı şirketten bilgi istendiği, ancak davalı şirketin bu faturanın satış faturası olduğunu ancak sehven iade faturası olarak kaydedildiğini beyan ettiğini, ancak faturanın normal satım faturası olarak düzenlenmesine rağmen davalının defterlerine iade faturası olarak kayıt edildiği, davacıya tebliğ edilen faturaya elektronik sistem üzerinden itiraz edilerek faturanın iade edildiği tespit edilmiştir. Bilirkişi ek raporunda ayrıca tarafların cari hesaplarının birbirinden farklı olduğu sonuç olarak davacının alacağının bulunmadığı belirlenmiştir. Taraflar arasında satım sözleşmesi ilişkisi bulunduğu ve satıcı tarafından alıcıya emtia teslim edildiği sabittir.Uyuşmazlık davalı satıcı tarafından düzenlenen 10.11.2016 tarihli 9.415,25 TL bedelli faturanın ne şekilde değerlendirilmesi gerektiği noktasındadır. Belirtilen fatura sirke satımı için düzenlenmiş olup, fatura konusu emtianın davacıya teslim edildiği sabittir. Davalı, bu fatura konusu emtiaların iade edildiğini, iade faturasının davacı tarafından ürün teslim alınmasına rağmen ticari defterlerine kayıt edilmediği savunmuştur. Davacı ise davalı ile aralarında sirke satımına ilişkin ticari ilişki bulunmadığını, sirke satımının davalının grup şirketi olan … şirketine yapıldığını, faturanın bu şirketten kesilmesi gerektiğini, tarafların mutabakatına rağmen faturanın düzeltilmediğini ileri sürmüştür. Bilirkişi ek raporunda, davacı ile … arasında tüm faturaların iade faturaları olarak düzenlendiği belirlenmiştir. Bu durumda, davacı tarafından düzenlenen ve fatura konusu emtianın davacı tarafından teslim alındığı sabit olmasına ve yazılı şekilde düzenlenmiş bir mutabakat bulunmamasına göre ve bu emtiaların davacıya teslimine rağmen, davacı tarafından iade edilmemesi karşısında, 10.11.2016 tarihli faturalara itibar edilerek cari hesap borcunun kalmadığına ilişkin ilk derece mahkemesinin tespitinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davacının istinaf başvurusunun esastan reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına, bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.18.05.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.