Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2171 E. 2022/844 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2171
KARAR NO : 2022/844
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/01/2019
NUMARASI : 2017/799 E. – 2019/49 K.
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalıya verdiği taşıma hizmeti karşılığı düzenlenen faturalardan kaynaklanan bakiye 4.340,00 USD alacağın ödenmemesi üzerine, İstanbul 21. İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu, müvekkilinin taşıma edimini yerine getirmesine rağmen davalının taşıma ücretini ödemediğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, savunmasında özetle; takibe yönelik itirazda belirtildiği üzere müvekkilinin davalıya takip miktarınca borcunun bulunmadığını, talep edilen miktarın müvekkilinin defter ve kayıtları ile uygun olmadığını, müvekkilince yapılan kısmi ödemelerin davacı hesaplarına yansıtılmadığını, ödemelerde gerekli mahsuplaşmanın yapılmadan takibe başlandığını, alacağın likit olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Somut olayda, davacı davalıya vermiş olduğu hizmet karşılığı bakiye alacağını talep etmektedir. Davalı ise, gerek icra takibine, gerekse de dava dilekçesine yapmış olduğu itirazda, davacının talep ettiği alacak kadar ticari defterlerinde borçlarının olmadığını ve talep edilen rakamın davalının ticari defter ve kayıtları ile uygunluk arz etmediğini ileri sürmektedir. Bu şekilde davalı tarafça taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı kabul edilmiştir. Davalıya gönderilen faturalar e-fatura olup doğrudan tebliğ edilmiştir, davalının faturaların tebliği ile herhangi bir itirazı bulunmamaktadır. Davalı tarafça davalı ticari defterlerinde talep edilen rakam kadar borçlarının olmadığı iddia edilmekle birlikte bunu belgeleyecek ticari defterler ibraz edilmemiştir. Kural olarak borçlu, itirazın iptali davasına vereceği cevap layihasında, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olduğu itiraz sebepleri ile bağlı değildir. Ancak, borçlunun itiraz dilekçesinde borçla ilgili kabule yönelik beyanları kendisi için bağlayıcıdır. Davalı taraf icra ve dava dosyasındaki itirazında takibe konu borç davalı şirket kayıtları ile uyuşmadığından böyle bir borç olmadığını belirterek borcun bir kısmını kabul etmiş, ancak talep edilen kadar olmadığını savunmuştur. Davalı, borçlu olmadığı miktarı kanıtlamak için ticari defterlerini ve alacaklıya ödemiş olduğu rakamların belgesini sunmak zorunda olduğu halde sunmamış, ispat yükünü yerine getirememiştir. Bu nedenlerle, davacının delil niteliğindeki ticari defterleri ile tespit edilen alacağının varlığına göre davanın kabulü ile, davalı tarafından İstanbul 21. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına yöneltilen itirazın iptaline ve takibin aynı şartlarda devamına, geçerli bir ilamsız genel icra takibinin varlığı, borçlunun yedi günlük süre içerisinde ödeme emrine itiraz etmiş olması, bir yıl içinde açılmış bir itirazın iptali davası bulunması, davacı alacaklının tazminat istemini dava dilekçesinde açıkça talep etmiş olması ve takip konusu alacağın miktarının belli (likit) olması dikkate alınarak borçlunun itirazının haksız olması nedeniyle asıl alacağın takip tarihindeki USD karşılığının % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine..” gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının İstanbul 21. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yönelik itirazının iptaline, takibin takip talebindeki şartlarda devamına, % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, karar verilmiştir.
Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
Takibe yönelik itirazda belirtildiği üzere, müvekkilinin davacıya belirtilen miktarda borcu bulunmadığını, davacının ticari defterleri üzerinden inceleme yapılmasına rağmen, defterlerdeki miktarların dayandığı fatura ve benzeri belgelerde yer alan alacak-borç kayıtlarına ait eksik bilgiler yer aldığını, davacıya yapılan kısmi ödemelerin hesaplara yansıtılmadığını ve ödemeler nispetinde mahsup yapılmadan takibe başlandığını, fatura ile cari hesap şeklinde çalışan müvekkili şirket ile davacı arasında ödemelerin muhtelif zamanlarda yapıldığını, takibe konu asıl alacağın gerçek miktarı yansıtmadığından takibe haklı olarak itiraz edildiğini, alacağın likit olmaması nedeniyle icra inkar tazminatına karar verilemeyeceğini, talep edilen faiz oranının dürüstlük ilkesine aykırı olduğunu,
Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, taşıma alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
İstanbul 21. İcra Müdürlüğünün…Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı tarafından davalı aleyhine 18.01.2017 tarihinde 1.870,00 USD ve 2.470,00 USD bedelli taşıma faturalarına dayalı 4.340,00 USD taşıma alacağının tahsili amacıyla takip başlatıldığı, alacağın takip tarihinden itibaren yıllık %7 faizi ile birlikte tahsilinin istendiği, ödeme emrinin davalıya 27.04.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilince 28.04.2017 tarihli dilekçeyle borç ve ferilerine itiraz edildiği, itirazda davacı alacağının müvekkilinin defterlerinde talep edildiği kadar olmadığının belirtildiği, itiraz ve davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında taşıma sözleşmesi ilişkisi bulunduğu sabittir. Davalı, taşıma sözleşmesi ve bu sözleşmenin ifa edildiğine itiraz etmemiş, ancak takipte kısmi ödemelerin mahsup edilmeden alacağın talep edildiği ve müvekkilinin ticari defterlerinde takip talebinde belirtilen miktarlarda borç bulunmadığını savunmuştur. Sözleşme ilişkisi sabit olup, davacının taşıma edimini yerine getirdiği anlaşıldığından, davalının taşıma sözleşmesi kapsamında ücreti ödediğini veya kısmen ödediğini usulüne uygun dellillerle kanıtlaması gerekir. İlk derece mahkemesince tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş, inceleme günü davalı vekiline 27.07.2018 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen belirlenen 09.10.2018 tarihli incelemede, davalının ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince bilirkişi raporu davalı vekiline 09.11.2018 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı tarafça ödeme belgeleri sunulmamıştır. Bu durumda, davalının soyut olarak ödeme itirazında bulunmasının sonuca bir etkisi bulunmamaktadır. Davacı tarafından verilen hizmet karşılığı düzenlenen elektronik faturalara süresinde itiraz edilerek, faturadaki bedel veya taşıma edimini eksik ya da ayıplı olduğu savunulup kanıtlanmamış, ödeme olgusu da ispat edilmemiştir. Soyut olarak ödemelerin dikkate alınmadığı ve davacının alacağının talep edilen miktarda olmadığına ilişkin davalı savunmaları dinlenemez. Taşıma sözleşmesinden kaynaklanan fatura alacağının likit olması nedeniyle, mahkemece icra inkar tazminatına karar verilmesi yerindedir. Bu nedenle; davalının bu yönlere ilişkin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak, ilk derece mahkemesi hükmünde icra inkar tazminatına ilişkin kararın infazda tereddüt oluşturacak şekilde düzenlendiği, takip tarihindeki USD kur karşılığının %20’si oranında icra inkar tazminatına ilişkin hükmün infazda tereddüt yaratacağı, bu nedenle icra inkar tazminatının Türk lirası karşılığının hesaplanması gerektiği anlaşılmıştır. Diğer yandan, taraflar arasındaki sözlemede kararlaştırılmış bir faiz oranı bulunduğu iddia edilmediğine göre temerrüt faizinin 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesine göre belirlenmesi gerekir. Mahkemece, buna ilişkin hüküm kurulmaksızın takip talebinde belirtilen % 7 oranı üzerinden takibin devamına karar verilmesi doğru görülmediğinden, davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının icra inkar tazminatı ve temerrüt faizi yönünden düzeltilmek üzere kaldırılmasına, karar verilmiştir. İcra inkar tazminatı takip tarihi olan 18.01.2017 tarihindeki USD efektif satış kuru olan 3.7740 TL esas alınarak Dairemizce belirlenerek, takip konusu alacak miktarı olan 4.340,00 USD’nin %20’si oranında 3.275,83 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline ve takip talebindeki asıl alacağa 3095 sayılı Kanun’un 4/a. maddesinde belirlenen esaslara göre kanuni faiz uygulanarak takibin devamına ve davanın kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının icra inkar tazminatı ve faiz yönünden düzeltilmek üzere kaldırılarak, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının icra inkar tazminatı ve faiz yönünden düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;
1-Davanın kabulü ile davalının İstanbul 21. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yönelik itirazının iptaline, takip konusu alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesinde belirlenen esaslara göre yasal faiz uygulanarak takibin, takip talebindeki diğer koşullarla devamına,
2-Hüküm altına alınan asıl alacağın %20’sine tekabül eden 3.275,83 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanununca alınması gerekli 1.123,42 TL ilam harcından peşin yatırılan 280,86 TL harcın mahsubu ile bakiye 842,56 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 2.725,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvuru harcı, 280,86 TL peşin harç, 700,00 TL bilirkişi ücreti, 171,50 TL tebligat ve müzekkere giderlerinden oluşan toplam 1.183,76 TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine,
7-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden;
a-Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; davalı tarafından yatırılan 282,00 TL istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince davalıya iadesine,
b-Davalı tarafından harcanan 121,30 TL başvuru harcı gideri ile 44,00 TL posta gideri toplamı 165,30 TL ‘nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair;
HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 16.06.2022 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU : HMK’nın 362/1a . maddesi uyarınca, dava değeri itibariyle verilen karar kesindir.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİHİ : 16.06.2022

.