Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2165 E. 2022/574 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2165
KARAR NO: 2022/574
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/04/2019
NUMARASI: 2019/51 E. – 2019/322 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari İşletmenin Devrinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalılar tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı … Tic.A.Ş’nin hisselerini 12.05.2008 tarihli protokolle davalılara devir ettiğini, anılan protokolün şirketin mali durumunun değerlendirilerek düzenlendiğini, protokolün 2. maddesinde hisselerin devreden tarafından devir alanlara bedelsiz olarak devir edileceğinin, ancak resmi devir işlemleri için 41.000,00 TL bedel gösterileceğinin ve devir edenlerin devir alanlardan hak ve alacağının bulunmadığının kabul edildiğini, sözleşmenin 4. maddesinde devir alanların şirket pasifinde yer alan şirket tarafından keşide edilen çeklerin, keşide tarihinde ödenmemesinden kaynaklanan hukuki ve cezai sorumluluğun devir edenlere ait olmadığı ve şirket adına keşide edilen çeklerin ödenmesinin devir alanlarca üstlenildiğini, sözleşmenin 5. maddesinde şirket pasifinde yer alan her türlü borçlar nedeniyle devir edenlerin sorumlu olmadığı, bu borçların devir alanlar tarafından devir edenlere karşı üstlenildiği, devir edenlerin herhangi bir şekilde borcu ödemek zorunda kalmaları halinde bu miktarların devir edenlere ödeneceğinin kararlaştırıldığını, maddenin devamında devir edenlerin şirketin banka kredi borçları nedeniyle devir alanlar tarafından 31.12.2018 tarihine kadar ödeneceği ve devir edenlerin kefaletlerinin sona ereceğinin kabul edildiğini, protokol tarihi itibariyle şirketin ayrıntılı işletme bilançosu dikkate alınarak tarafların yükümlülüklerinin düzenlendiğini, ancak devir tarihinden sonra 27.05.2012 tarihinde davalı şirket ile … arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesi kapsamında müvekkilinin kefil sıfatıyla sorumlu olduğu 118.959,59 TL borcun ödenmemesi nedeniyle ihtar gönderildiğini, icra takibine maruz kalınmaması için borcun ödendiğini, bu borcun devire esas bilançoda yer aldığını, daha sonra gönderilen ihtarnameler kapsamında toplam 244.251,59 TL ödendiğini, protokol kapsamında devir alanların üstlendikleri borcu ödememeleri nedeniyle, müvekkilinin ödemek zorunda kaldığı bu miktarların tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, borçluların 259.084,10 TL alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazlarının iptali ile takibin devamına, %20 oranında icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, savunmasında özetle; devir protokolünün 5/2.maddesinde şirketin defter ve kayıtlarında bulunmayan borç, çek, senet veya başkaları lehine kefalet, aval gibi yükümlülüklerin ortaya çıkması halinde, devir edenlerin sorumluluğunun devam edeceğinin belirlendiğini, hisse devri sonrası devredenler tarafından sunulan kayıtlarda yer almayan devir tarihinden önce tahakkuk etmiş toplam 1.244.333,33 TL tutarında hizmet faturaları olduğunun tespit edildiğini, hisse devir sözleşmesinin 5/2. maddesi gereği bu faturalardan devredenlerin sorumlu olduğunu, devire esas alınan 31.03.2008 tarihli bilançoda şirketin alacaklı göründüğü bir kısım hesaplarda uzunca bir dönem hareket bulunmadığını, alacağın bir sonraki döneme sürekli olarak devir edildiğini, şirketin alacaklı göründüğü bu carilerle ilgili piyasa araştırması yapıldığında, borçlu şirketlerin faal olmadığının belirlendiğini, bu nedenle şirketin 247.984,62 TL alacağının tahsil kabiliyetinin bulunmadığını, sözleşme gereği edimini ifa etmeyen davacının talep hakkı bulunmadığını, davacının ödediğini iddia ettiği makbuzların toplamınının 201.334,76 TL olmasına rağmen 244.251,59 TL alacak talep edildiğini, sunulu makbuzlardan daha fazlası için takip başlatıldığını, müvekkillerince uğranılan zararların tahsili amacıyla İstanbul 28. ATM’nin 2012/271 Esas sayılı dosyasında açılan davanın derdest olduğunu, belirtilen borçların defaten talep edilmesine rağmen, davacı tarafından ödenmediğini, bu nedenle ihtarname düzenlendiğini, karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde kendi edimini yerine getirmeyen tarafın diğer taraftan edimini yerine getirmesini isteyemeyeceğini, takip talebinin ekinde yapılan ödemelere ilişkin makbuzların bulunmadığını, her iki davanın birleştirilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… taraflar arasında hisse devir sözleşmesi akdedildiği, hisse devir sözleşmesine göre davacı …’ ın hisselerini devri eden, davalı … ve davalı …’ un hisse devir alan konumunda olduğu, diğer davalı … Tic. A.Ş.’ nin ise hisse devrine konu olan şirket olduğu, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 5.maddesinde ‘..bilançoda yer alan şirket pasifinde bulunan her türlü borçlar, personel giderleri, vergi ve sigorta borçları, şirkete ve devralanlara ait olup, bu borçlar nedeniyle devredenlerin hiçbir sorumluluğu yoktur. Resmi veya özel 3.şahıslar tarafından şirket devredildikten sonra ekte yer alan bilançodaki borçlarla ilgili talep edilecek her türlü borcu devralanlar ödemeyi devredenlere tekeffül etmiş olup devredenler hiçbir şekilde bu borçlardan sorumlu olmayacaktır. Devredenlerin herhangi bir şekilde ödemek zorunda kalması halinde devralanlar bu borçtan devredenlere derhal nakden ve defaten her türlü masraf, faiz ve giderleri ile birlikte ödemeyi kabul ve taahhüt etmişlerdir. Devredenler, devredilen şirketin defter ve kayıtlarında yer almayan herhangi bir borç, çek, senet, başkaları lehine kefalet, aval vb. Herhangi bir yükümlülüğün ortaya çıkması halinde bu borç ve yükümlülüklerin sorumluluğunun devredenlere ait olacağını ve devredenler tarafından ödeneceğini, müteselsilen kabul ve beyan ve garanti etmişlerdir. Bu kapsamda şirketin banka kredileri nedeniyle olan borçtan da şirket ve devralanlar tarafından 31/12/2008 tarihine kadar ödenecek ve devredenlerin daha önce bankalara vermiş oldukları her türlü kefaletler sona erdirilerek devredenlerin işbu krediler nedeniyle sorumlulukları ortadan kaldırılacaktır..’ düzenlemesinin bulunduğu görülmüştür. Sözleşmenin 5.maddesi ve davacı tarafından hisse devrine konu şirketin kredi borçlarına ilişkin yapılan ödemeler göz önüne alındığında, davalıların kredi ödemelerinden sorumlu oldukları halde sözleşmede belirtilen tarihe kadar herhangi bir ödeme yapmadıkları, ödemelerin davacı tarafından yapıldığı ve yaptığı ödemelere karşılık davalılardan talepte bulunabileceği sonucuna varılmıştır. İcra takip dosyasında davacı tarafından toplam 259.084,10.-TL alacağın tahsili talep edilmiş olmakla birlikte, davacının 244.251,56.-TL asıl alacak, 14.001,20.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 258.252,76.-TL talepte bulunabileceği hesaplandığından, davalılar yönünde itirazın kısmen iptaline karar vermek gerekmiştir. İİK 67/2 maddesinde ‘..borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.’ hükmü yer almakta olup, davalının haksız ve kötüniyetli olarak icra takibine itiraz ettiği, takip konusu alacağın likit olduğu anlaşılmakla asıl alacak miktarının %20’sine tekabül den icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline..” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalıların İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yönelik itirazının 244.251,56 TL asıl alacak ve 14.001,20 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 258.252,76 TL üzerinden iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine, kabul edilen kısım üzerinden takdiren %20 oranında hesaplanan 51.650,55 TL inkar tazminatının davalılardan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Taraflar arasında … Sanayi A.Ş’nin hisse devri için 12.05.2008 tarihinde protokol yapılarak 30.05.2008 tarihinde resmi devir işlemi gerçekleştirildiğini, protokolde 31.03.2008 tarihli bilançonun şirketin aktif ve pasiflerinin belirlenmesinde esas alınacağının düzenlenmesine rağmen, devrinden sonra söz konusu bilançonun gerçeği yansıtmadığı, bilançoda yer alan aktiflerin tahsil kabiliyeti olmamasına rağmen şüpheli alacak olarak gösterilmediğinin belirlendiğini, bilançoda alacak olarak gösterilen cari alacaklarda uzunca bir dönem herhangi bir hareket bulunmadığı, alacağın bir sonraki döneme sürekli devredildiğinin belirlendiğini, yapılan piyasa araştırmasında bu şirketlerin faal olmadığının belirlenmesi nedeniyle 247.984,62 TL alacağının tahsil kabiliyetinin bulunmadığı ortaya çıktığını, davacının kendi döneminde doğmuş ve tahsil kabiliyeti olmadığını bildiği alacakları tahsil kabiliyeti varmış gibi göstererek, şirket aktifinin fazla gösterilerek devralanların zarara uğramasına neden olduğunu, bu miktarın Beyoğlu … Noterliği 16.01.2012 tarihli ihtarıyla talep edilmesine rağmen ödenmediğini, bunun yanı sıra kasten ticari defterlere işlenmeyen birçok fatura bulunduğunu, somut davada ise davacının şirket borçlarına kefaleten ödediği miktarların tahsilini istediğini, borcun sebebi olarak ”…’a yapılan ödemenin tahsili” olarak belirtildiğini, davacının ödeme yapıp yapmadığının yapmış ise miktarının belli olmadığını, bu hususların ve kefalete ilişkin sözleşmelerin mahkemece incelenmediğini, müvekkili adına ödeme yapılıp yapılmadığının kesin olarak tespit edilmediğini, bu hususların banka kayıtlarının incelenmesi ile anlaşılabileceğini, alınan bilirkişi raporlarında da banka kayıtları üzerinde inceleme yapılmadığı, genel kredi sözleşmesi, davaya konu kredinin kullanım tarihi, hesap özetleri, tebliğ şerhleri, yapıldığı iddia edilen ödemeler ile ilgili banka dekontları, faiz oranları, bu kapsamda ileri sürülmesi gereken defiler ve tüm banka kayıtları incelenmeden ve ilgili krediye ilişkin rapor tanzim edilmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, iddia edilen kredinin kullanıldığı tarih ile devre esas bilançoda yer alıp almadığının tespit edilmediğini, devre ilişkin ön protokolde, 31.03.2008 tarihli bilançonun esas alınacağının kararlaştırıldığını, sözleşmenin VI maddesi gereği hisselerin devir tarihinin ise 30.05.2008 olduğunu, bu nedenle davaya konu kredinin davacı tarafından kullanıldığı tarih tespit edilerek, kullanım tarihi itibariyle kredi borcunun kimin sorumluluğunda kaldığının belirlenmesi gerektiğini, sonra ise bu kredinin 31.03.2008 tarihli bilançoda yer alıp almadığı, krediden kaynaklı sorumluluğun kimde olduğunun, şirket ticari defter ve kayıtları da incelenmek sureti ile tespit edilmesi gerektiğini, alacağın varlığı ve miktarının belirsiz olması nedeniyle icra inkar tazminatına karar verilemeyeceğini, devire ilişkin bilançonun gerçeği yansıtmadığını, tefrik edilen dosyada alınan raporlarda müvekkil lehine tahakkuk eden faturalarından doğan alacakların hangi gerekçe ile gözardı edildiğinin anlaşılamadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, anonim şirket pay devir sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalılar vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacının da aralarında bulunduğu bir kısım paydaşlar, davalı … Ve Tic. AŞ’deki ortaklık paylarını 12.05.2008 tarihli hisse devir sözleşmesi ile davalılara devir etmişlerdir. Devir sözleşmesinde, şirketin 31.03.2008 tarihli ek 1’de yer alan cari bilançosunun esas alındığı anlaşılmıştır. Sözleşmede, devir işleminde 31.03.2008 tarihli ara bilanço esas alınmakla birlikte, devir edenlerin çoğunluk hissesine sahip oldukları şirketler ve devredenlerin şahısları ile tüzel kişilik arasındaki borç ve alacak ilişkilerinde bir örneği ek 3’te yer alan 05.05.2008 tarihli cari hesap ekstresinin dikkate alınacağı belirlenmiştir. Sözleşmenin 3. maddesinin devam eden maddelerinde, devre dahil olacak hususlar belirlenmiştir. Sözleşmenin 4. maddesinde devir alanların şirket pasifinde yer alan şirket tarafından keşide edilmiş kambiyo evraklarından sorumlu oldukları, devir edenlerin bunlar nedeniyle hukuki veya cezai sorumluluklarının bulunmadığını kabul ettikleri anlaşılmıştır. Sözleşmenin 5. maddesinde, yukarıda belirtilen istisnalar dışında, ekli ara bilançoda yer alan her türlü borçlar, personel giderleri, vergi ve sigorta borçlarının şirket ve devir alanlara ait olacağı, bu borçlar nedeniyle devir edenlerin sorumluluğunun bulunmadığı kabul edilmiştir. Devir sonrası bilançoda gösterilen borçlardan devir edenlerin sorumlu olmadığı, devir edenlerin herhangi bir şekilde bu borçları ödemek zorunda kalmaları halinde, bu borçların devir alanlar tarafından derhal tüm ferileriyle birlikte ödeneceği belirlenmiştir. Şirketin banka kredilerinden kaynaklanan borçlarının, şirket ve devir alanlar tarafından 31.12.2008 tarihine kadar ödeneceği veya devir edenlerin daha önce bankaların verdikleri kefaletleri sona erdirilerek, devir edenlerin bu kredilerle olan sorumluluklarının sona erdirileceği kabul edilmiştir. Dava dilekçesine ekli deliller arasında bulunan ihtarnamenin incelenmesinde, … AŞ tarafından Beyoğlu … Noterliğinin 01.11.2012 tarihli ihtarıyla … AŞ. ve aralarında davacının bulunduğu kefilin bir kısım borçlarının kat edilerek istenildiği, 05.09.2012 tarihli, 01.10.2012 tarihli, 01.08.2012 tarihli, 29.06.2012 tarihli ihtarda da bankaca bir kısım borçların istenildiği görülmüştür. Bankaca düzenlenen 31.05.2012 tarihli ihtarda ödenmesi gereken kredi borçları ayrıca belirlenmiş, 21.05.2012 tarihli ihtarda da gecikmiş borçlar ihtar edilmiştir. Davacı tarafından sunulan … AŞ’ye ait dekontların incelenmesinde, davacı tarafından 07.11.2012 tarihinde 21.458,40 TL, 10.09.2012 tarihinde 21.458,40 TL, 03.10.2012 tarihinde 21.458,40 TL, 08.08.2012 tarihinde 5,0 TL, 08.08.2012 21.458,40 TL, 04.07.2012 tarihinde 21.458,40 TL, 31.05.2012 tarihinde 18.000 TL, 25.05.2012 tarihinde 118.959,56 TL’nin kefaleten ödendiği alıcı hesapların devir edilen şirkete ait hesaplar olduğu belirlenmiştir. Taraflar arasında düzenlenen protokolde, şirket aktif ve pasifi olduğundan farklı gösterildiği, tahsil kabiliyeti bulunmayan alacakların tahsil kabiliyeti varmış gibi gösterildiğini, devir öncesi düzenlenen bir kısım faturaların devir sonrası ortaya çıktığını, bu nedenle şirketin zararının oluştuğunu belirterek şimdilik 5.000 TL’nin tahsili istemiyle devir alanlar tarafından İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/745 Esas sayılı dosyasında devir alanlarca tazminat davası açılmıştır. Anılan dava daha önce açıldığı için davacı tarafından İstanbul 23.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/308 Esas sayılı dosyasında açılan eldeki itirazın iptali davası 17.04.2013 tarihinde bu davayla birleştirilmiştir. Mahkemece, birleştirilen istinafa konu dava daha sonra tefrik edilerek, mahkemenin 2019/51 Esasına kaydedilmiştir. 25.03.2019 tarihinde devir alanlar tarafından açılan 2014/745 Esas sayılı davanın reddine karar verilmiştir. Davacıların istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43.Hukuk Dairesinin 03.03.2022 tarihli kararıyla davacı … Tic. AŞ yönünden davanın usulden reddine, diğer davacılar yönünden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Devir alanlar tarafından sunulan cevap dilekçesinde, takas mahsup savunmasında bulunulmadığı, esasen anılan kişiler tarafından İstanbul 12.ATM’nin 2014/745 Esas sayılı dosyasında devir sözleşmesine aykırılık nedeniyle, sözleşme kapsamında maddi zararlarının tahsilinin talep edildiği anlaşılmıştır. Devir alanlar sözleşmeyi feshetmedikleri gibi birleşen davada takas mahsup savunmasını da ileri sürmemişlerdir. Taraflar arasındaki sözleşmede, payları devre konu olan davalı … AŞ.’nin kredi borçlarından devir alanların sorumlu olduğu ve 31.12.2008 tarihine kadar devir edenlerin eski kefaletlerinin sona erdirilerek sorumluluktan kurtarılacakları kararlaştırılmıştır. Ayrıca devir edenlerin, herhangi bir nedenle şirket borçları karşılığında ödeme yapmaları halinde bu ödemeleri faiz ve ferileriyle birlikte devir alanlarca iade edileceği kabul edilmiştir. Şirket ile dava dışı … AŞ Zincirlikuyu Merkez şubesi arasında düzenlenen genel kredi sözleşmeleri kapsamında şirketin borçlarını ödememesi nedeniyle, bankaca çeşitli tarihlerde … Tic. AŞ. ile aralarında davacının bulunduğu kefillere kat ihtarları tebliğ edilmiş olup, davacı tarafından yukarıda belirtilen ödemelerin kat ihtarlarına uygun olarak şirket adına ödendiği ibraz edilen dekontlarla sabittir. Protokol gereğince şirketin devir tarihine kadar olan tüm kredi borçlarından devir alanlar sorumludur. Devir edenlerin kefalet sorumluluğunun 31.12.2008 tarihine kadar borcun ödenerek sona erdirileceği sözleşmede kararlaştırılmıştır. Borcun bu tarihten sonra kullanılan kredilerden kaynaklandığı, davalı şirket ve devir alan ortakları tarafından savunularak ispat edilmemiştir. Bu tarihten sonra davacının, davalı şirketin borçlarına kefil olduğuna ilişkin bir savunma bulunmadığına göre ödenen borçlar devir tarihinden önceki döneme ilişkin şirket borçlarına ilişkindir. Mahkemece yapılan inceleme, kat ihtarları ile ödeme havalelerindeki açıklamalar dikkate alındığında; davacının, davalı-devir edilen şirket borçları nedeniyle kefaleten ödeme yaptığı açık olduğundan başka bir incelemeye gerek görülmemiştir. Sözleşmeden kaynaklı şirket borcunu davalı şirket ve ortaklarınca bilinmesi nedeniyle alacağın likit olduğu anlaşılmakla davalılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf başvuru nedenlerinin reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. Maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalılar tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına, bakiye 13.230,94 TL istinaf nispi karar harcının davalılardan tahsiline, Hazineye gelir kaydına.3-Davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvurusu için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürünce taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 18.05.2022 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 361. Maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.