Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2160 E. 2022/946 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2160
KARAR NO: 2022/946
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 22/05/2019
NUMARASI: 2016/388 E. – 2019/523 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, … Ltd Şti. tarafından Almanya’dan satın alınan bir adet lazer kesme makinesinin Almanya’dan Türkiye’ye taşınmasını üstlendiğini, emtianın 16.11.2010 tarihinde müvekkiline ait araca yüklendiğini, 26.11.2010 tarihinde aracın trafik kazası geçirmesi sonucu emtianın hasarlandığını, kazanın araç sürücüsünün şerit izleme ve değiştirme kurallarına uymaması nedeniyle meydana geldiğini, kaza sonrası yapılan tespitte, taşıma konusu emtianın araçtan kaymadığı, taşımaya engel bir durum bulunmadığı ve makinenin sürtme neticesinde hasarlandığının tespit edilerek aracın Ankara’daki adrese sevk edildiğini, alıcının hasarlı makineyi kabul etmemesi üzerine, eksper tarafından araç üzerinde inceleme yapıldığını ve makinenin tekrar müvekkiline ait araçla satıcıya gönderildiğini, Almanya’da yapılan incelemede onarım bedelinin, 50 günlük işçilik ve çalışma süresi maliyeti dahil olmak üzere 125.956 Euro olarak tespit edildiğini, ardından hasarın 145.000 Euro olduğunun davalının eksperine bildirildiğini, … tarafından düzenlenen 12.03.2012 tarihli raporda ise, hasarın gabari dışında nakledilen makinenin izin belgesinde belirtilen güzergah dışında çıkılarak TEM otoyolundan taşınması nedeniyle sürücünün ağır kusurlu olduğu ve makinenin onarılması ile alıcı şirkete nakli dahil maliyetinin KDV hariç 80.000-100.000 Euro olduğunun belirtildiğini, yükün güzergah dışı taşınması nedeniyle teminat dışı olduğuna ilişkin davalının kanaatinin hatalı olduğunu, davalının CMR sigorta poliçesi gereğince hasarı ödemekle yükümlü olduğunu, davalının hasar bedelini ödememesi üzerine müvekkilinin Almanya’da görülen dava sonucunda nakliyat hasarı nedeniyle 84.937,12 Euro tazminat ile 3.556 Euro vekalet ücreti ve 717.90 Euro tercüme masrafı ödediğini gibi 12.800 Euro geri taşıma navlunundan kaynaklanan zararın bulunduğunu, bu zararların tamamının CMR sigortası teminatı kapsamında olduğunu, yurt dışında açılan davanın davalıya ihbar edildiğini, hasar bedelinin ödenmesinden sonra Kadıköy …Noterliğinin 02.03.2016 tarihli ihtarıyla zarar kalamleri toplamı olan 102.020,20 Euro’nun talep edilmesine rağmen ödenmediğini, kazanın araç sürücünün ihmalinden meydana geldiğini ve hasarın poliçe teminatı dışında olmadığını, kazanın yük taşıma belgesinde belirlenen güzergahta meydana geldiğini, kazanın güzergah değişikliği nedeniyle değil sürücünün şerit değiştirmedeki kusurundan kaynaklandığını ileri sürerek, 329.034.96 TL zarar bedelinin tazninatın tamamının ödendiği son tarih olan 15.05.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, rizikonun 26.11.2010 tarihinde meydana gelmesine rağmen davanın 04.04.2016 tarihinde açıldığını, müvekkilinin CMR sigorta poliçesi ile poliçedeki teminatla sınırlı olmak üzere poliçe genel ve özel şartları dahilinde taşımadaki rizikoları sigorta örtüsü altına aldığını, ancak hasarın poliçe teminatı dışında olduğunu, boyutları gabari dışı olan lazer kesme makinesinin iki ayrı ünite olarak … plakalı römorka yüklenerek gabari dışı olan makinenin araca zincirle sabitlendiğini, Karayolları Kanunu ve Yönetmeliğine göre taşınması özel izne bağlı olan yüklerine taşınması için izan alınması gerektiği gibi yükün bu belge ile ve belgede belirlenen güzergahta taşınması gerektiğini, bu nedenle gabari dışı yükün 12.11.2010 tarihli özel yük taşıma izin belgesi uyarınca Derince-Kocaeli mevkisinde tır çevre yolunda taşınması gerekirken TEM otoyolunda seyir sırasında hasara uğraması nedeniyle hasarın poliçe teminatı dışında olduğunu, araç sürücüsünün taşıdığı yük için aldığı özel izinde belirtilen güzergaha riayet etmeyip, hız ve şerit değiştirme kurallarını ihlal ettiğini, CMR sigorta poliçesinin Genel Şartların 3/A maddesine, sigortalı veya yardımcılarının ağır kusuruyla oluşan zararın teminat dışı olduğunu, davacının üzerine düşen mesuliyet ile müvekkilinin davacı yararına düzenlediği poliçeyle üstlendiği mesuliyetin farklı kurallara tabi olduğunu, her halükarda sadece gerçek zararın karşılanabileceğini, talebin kısmen de olsa kabulü anlamına gelmemesi kaydıyla, davacının geri taşıdığı hasarlı emtianın navlun ücreti, ödediği vekalet ücreti yada tercüme bedelinin doğrudan doğruya taşınan emtia üzerinde oluşan hasar niteliğinde olmadığını, netice zararlarının poliçe Genel Şartların 3/H maddesi uyarınca CMR poliçesi teminatı dışında tutulduğunu, müvekkilinin tazmini gereken üçüncü şahıs zararı kapsamında olmayan bu türdeki harcamaların karşılığını ödeme mükellefiyetini üstlenmediğini savunarak, davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle, aksi halde esastan reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davaya konu edilen tazminat ödemesine ilişkin hasar, Almanya-Türkiye arsında icra edilen Uluslararası Karayolu Taşıma İşi ifa edilirken ortaya çıktığından; alıcının somut olayda dava dışı ithalatçı … Makinenin, gönderenin somut olayda Almanya’da faaliyet gösteren dava dışı ihracatçı …nin ve onlardan birinin halefi olarak sigortacının somut olayda dava dışı …nin akdi (…) ya da fiili taşıyıcıya yani davacı …’ya veya onun mesuliyetine güvence sağlayan sigortacıya akdi taşıyıcı yönünden … fiili taşıyıcı … yönünden davalı …’ya rücu edebileceği tazminat alacağının bulunup bulunmadığı ve varsa miktarının taşımanın tabi olduğu CMR Konvansiyonu hükümlerine göre belirlenmesi gerekmektedir. Uyuşmazlığa konu taşıma işinin tabii olduğu belirlenen CMR Konvansiyonunun uygulanması bakımından taşıyıcı çalıştırdığı kişilerin ve taşımanın yapılması için hizmetlerinden yararlandığı diğer kimselerin görevleri sırasında hareketle ihmallerinden CMR 3. maddesi uyarınca, keza taşımayı yapmak için kullandığı kusurlu taşıtlardan bu taşıtı kiraladığı kişinin veya vekilinin yahutta çalışanlarının hata ve/veya ihmallerinden dolayı CMR 17/3 maddesi uyarınca sanki bu hareket ve ihmalleri kendisi yapmış gibi sorumludur. Ayrıca ister belli bir ücret karşılığında yükü kendisi taşısın ister navlunu ödemek sureti ile alt taşıyıcıya taşıtsın, taşıyıcı konvansiyonda ön görülen sorumluluk sistemine göre bizzat kendi taşıdığı yada alt taşıyıcıya taşıttığı eşyayı varma yerine ‘Teslim aldığı hali ile’ alıcısı emrine veya onun temsilcisine teslim borcunu üstlendiği gibi yükün güzergah üzerinde yaptığı aktarmalar dahil olmak üzere taşıma süresi içerisinde eşyayı gözetim sorumluluğunun da altındadır ve kural olarak yükleme yerinden varış mahalline kadar taşıdığı eşyaya gelecek zararlardan CMR 17/1 maddesi uyarınca sorumludur. Bu sorumluluğun gereği olarak CMR Konvansiyonunun 34. Ve devam eden maddelerindeki düzenlemeler uyarınca taşıyıcılar arasında müteselsil sorumluluk bulunduğu gibi taşımacılardan biri veya bir kaçı aleyhine aynı zamanda dava açılması da CMR 36/ son maddesi uyarınca mümkündür. CMR sözleşmesi hükümleri gereğince fiili taşımayı kendisi yapmadığı halde belli bir ücret karşılığı taşıma işini üstlendiği için tazminat ödeyen taşımacı veya onun sigortacısı hak sahibine ödediği tazminatı hasar sorumlusu olan fiili taşıyıcıdan ve onun sorumluluğuna teminat sağlayan sigortacıdan ziyan ve hasardan sorumlu olan taşımacı ister kendisi ister başka bir taşımacı tarafından ödensin tazminatı tek başına yüklenmek zorundadır şeklindeki CMR 37 maddesi uyarınca bu tazminat için ödediği faiz ve yaptığı giderler ile birlikte geri alma hakkına sahip ise de; bu durum ancak taşıyıcıların birbirleri ile hasım olmaları durumunda söz konusu olabilecek, hak sahibine karşı tek bir sözleşme ile gerçekleşen taşımalarda taşıyıcıların müteselsil sorumluluğunu etkilemeyecektir. CMR 39. Maddesinde;’1.Dava ile ilgili tebligat yapıldıktan ve kendisine savunma hakkı verildikten sonra, tazminatın miktarı mahkeme kararı ile saptanmış ise 37 ve 38 maddeleri uyarınca bir istem karşısında kalan taşımacı bu istemi yapan taşımacının yaptığı ödemenin yerinde olup olmadığını tartışma konusu yapamaz 2.Parasını geri alma hakkını mahkeme yolu ile elde etmek isteyen taşımacı ilgili taşımacıların birinin ikamet ettiği esas işyerinin veya şubesinin veyahut da acentesinin bulunduğu ülkenin yetkili mahkemesine başvurabilir. İlgili bütüm taşımacılar aynı davada davalı olarak gösterilebilir. 3.37 ve 38. Maddelerde öngörülen davalar ile ilgili olarak verilecek kararlarda madde 31 paragraf 3 ve 4 hükümleri uygulanır. 4.taşımacılar arasındaki davada madde 32 hükümleri uygulanır. Bununla beraber zaman aşımı ya bu anlaşma gereğince ödenmesi gereken tazminatın miktarını tayin eden somut uyuşmazlıkta 08.04.2014 te tefhim edilen, son mahkeme kararı tarihinden yahutta böyle bir karar yok ise ödeme tarihinden itibaren başlar.’ şeklinde düzenlenmiş olup, hak sahibi tarafından somut uyuşmazlıkta olduğu gibi “aynı taşıma sözleşmesi ile ilgili” müteselsil sorumlu taşıyıcılardan birine açılan tazminat davası sonucunda akit ülke mahkemesinin saptadığı tazminat miktarının CMR 37 maddeye göre rücu konusu olması halinde, zarar sorumlusu taşıyan tarafından aynı hasarın ve tutarının yeniden tartışma konusu yapılmasının önü kesilmiş, tespit edilen miktar için zaman aşımı süresinin hangi tarihten itibaren başlayacağı hükme bağlanmıştır. Somut uyuşmazlıkta davacı …’nın düzenlenen sigorta poliçesi ile davacının sorumluluğuna teminat sağlayan davalının noterden gönderilen ihtarname ile bilgilendirildiği, Almanya’da görülen davada akti taşıyıcının tazminat bağlamında sorumluluğunda olduğu değerlendirilen 83.073,04 Euro için akti taşıyıcı …’in sigortacısı olan …’un kendi sigortalısına 02.10.2014 tarihinde faizi ile ve 12.800 Euro navlun bedeli ile birlikte ödediği toplam 97.737,12 Euro ‘nun sulh yolu ile ve garanti bankası aracılığı ile 23.01.2015 tarihinde 39.937,12 Euro, 18.02.2015 tarihinde 10.000 Euro ve 15.05.2015 tarihinde de 35.000,00 Euro olmak üzere 12.800,00 Euro navlun bedeli eksiği ile birlikte toplam 84.937,12 Euro luk kısmını fiilen ödeyen davacının davalı sigortacıdan 12.800,00 Euro navlun, 3.565,00 Euro vekalet ücreti 717,90 Euro tercüme bedeli dahil olmak üzere toplam 102.020,02 Euro olarak son ödemenin yapıldığı 15.05.2015 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsilini talep etmektedir. Ödemelere ve döviz transferlerine ilişkin banka dekontları dosyaya sunulmuştur. Sigortacı teminat sağladığı konu hakkında geçerli bir sigorta ilişkisi kurduktan sonra ki yukarıda açıklandığı üzere; … sayılı 01.01.2010-2011 vadeli 365 gün süreli CMR sigorta poliçesi ile davalı sigorta şirketi ile davacı arasında geçerli bir sigorta ilişkisi kurulmuş olup, kural olarak oluşan rizikolardan sorumludur. Sigorta poliçesi genel şartlarında ve/veya özel şartlarda yer alan rizikonun gerçekleşmesi ve bu sebeple sigortalının /sigorta ettirenin menfaatinin zarara uğraması halinde sigortacının tazminat ödeme yükümlülüğünün doğması durumu hasarı ifade eder. Sigortacı sigorta ettirenin kasti bir eyleminden kaynaklanmadığı sürece sigortalısı kusurlu olsa bile sigorta güvencesi sağladığı rizikoya bağlı olan ancak düzenlediği poliçenin genel yada özel şartları ile çelişmeyen gerçek zarar / hasar için 6762 sayılı eski TTK nın 1280. Maddesi ile 6102 sayılı TTK nın 1427, 1459, 1463 ve 1464. Madde hükümleri uyarınca oluşan zararı telafi etmekle yani tazminat ödemekle yükümlüdür. Sigortacıya tazminat yükümlülüğü getiren sigorta sözleşmeleri sigortacının bir prim karşılığında kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin rizikonun meydana gelmesi halinde bunu tazmin etmeyi yada bir veya bir kaç kişinin hayat süreleri sebebi ile yada hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşme türü olup sigortacıya düzenlediği poliçenin bağlı olduğu genel ya da poliçede yer alan özel şartlarla çelişen ya da poliçenin vadesi dışında yani sigorta sözleşmesinin geçerli olduğu dönem öncesinde veya sonrasında meydana gelen hasar için tazminat yükümlülüğü getiren herhangi bir düzenleme de mevcut değildir. Davalı taraf savunmasında; sigortalısı konumundaki davacının personeli olan ve özel izinle gabari dışı yük taşıdığı halde güzergah dışına çıkan araç sürücüsünün somut olayın meydana gelişinde ağır kusurlu olduğunu ileri sürmüştür. Teknik bilirkişi tarafından yaptırılan incelemede; ‘…olayın oluş şekline göre somut olayın; Kocaeli ili Derince İlçesi, Tem Güney yolunda gece, hava yağmurlu meskun mahal dışında, yol yüzeyi ıslak ve asfalt kaplı, yol şerit çizgisi, aydınlatma ve emniyet şeridi olan, düz ve bölünmüş tek yönlü ıslak yolda seyreden ve hatalı şerit değiştiren sürücünün aracı ile aynı yönde seyreden sürücünün aracına çarpması yüzünden meydana geldiği sabit olup; 26.11.2010 tarihli trafik kazası tespit tutanağında davacı tarafa ait … – … plaka nolu tır sürücüsü …’a sadece 2918 sayılı kanunun 56/1 a maddesini ihlal edip şerit izleme ve değiştirme kuralına uymadığından %100 oranında kusur atfedilmiş, gabari dışı eşya taşıdığı için verilen özel izinde belirtilen güzergah dışında seyir halinde olduğu gerekçesi ile herhangi bir kusur yüklenmemiş veya tedbir uygulanmamış, diğer sürücüye ise herhangi bir kusur atfedilmemiştir. Olayın oluş tarzına ve tespitlere göre davacı firmanın maliki olduğu … – … plaka nolu tır sürücüsü … geceleyin, yağmurlu havada meskun mahal dışındaki tek yönlü ıslak otoyolda hava ve yol şartlarını, zeminin kayganlığını taşıdığı yükün özelliğini ve yoldaki araç trafiğini dikkate almadan oldukça hızlı ve kontrolsüz seyrettiği, sola hatalı doğrultu değiştirdiği ve sol şeritte seyreden araca üzerindeki yükü ile çarparak kazaya neden olduğu sabit olup bu duruma göre meskun mahal dışında hız kuralını, doğrultu değiştirme kuralını ve şeride tecavüz etmeme kuralını ihlal etmesi, dalgın, dikkatsiz ve tedbirsiz davranması nedeni ile somut olayın vukuunda 1. Derecede ve %100 oranında tam kusurludur. Gabari dışı yük taşıyan … – … plakalı aracın seyir halinde olduğu güzergahın bu kazanın oluşmasına veya araç hamulesi yükün zarar görmesine herhangi bir etkisi olmamıştır…’ şeklinde tespit yapıldığı görülmüştür. Davacı şirkete ait emtiayı yaşıyan araç sürücüsünün asli kusurlu tespit edilmiş olması onun aynı zamanda ağır kusurlu olduğu anlamına da gelmeyeceğinden davalı tarafın bu yöndeki savunmasına mahkememizce itibar edilmemiştir.Davalı taraf yine savunmasında; ‘…somut olayla ilgili olarak Almanya’daki davanın zaman aşımı süresi dolduktan 2,5 yıl sonra açıldığını, buna rağmen sigortalısı olan davacının Almanya’daki davada ileri sürdüğü zaman aşımı itirazından feragat ettiğini, Stuttgard Asliye Mahkemesinin verdiği kararının 9. Sayfasında kayıt altına alınan o davanın davalısı konumundaki sigortalısı davacının feragati olmasaydı sorumluluğuna gidilemeyceği için tazminat ödeme zorunda kalmayacağını, anılan mahkeme tarafından somut olayda geçerli olmaması sebebi ile reddedilen bir zaman aşımı itirazı olmadığını…’ ileri sürmüştür. Ancak Stuttgard Asliye Mahkemesi 43. Ticaret Dairesindeki 43024 / 13KFH Esas nolu dava dosyasında görülen davada davacı taraf … olup davalı taraf … olduğu dosyamız davacısının ilgili dava dosyasında 3 numaralı müdahil konumunda olduğu ilgili yargılamada zaman aşımı itirazından feragat edenin davacı şirket değil o dosyanın davalısı … olduğu ve somut olayda geçerli olmadığı için reddedildiği de kararda yazılı olduğu anlaşıldığından davalının bu yöndeki savunması da mahkememizce nazara alınmamıştır. Davacı taraf kendisi yararına düzenlenen ve davaya dayanak yapılan 13916593 sayılı CMR sigorta poliçesi uyarınca sağlanan teminat nedeni ile davalı sigorta şirketinden 12.800 Euro Navlun ücreti, 3.565,00 Euro vekalet ücreti ve 717,90 Euro da tercüme bedeli talep etmektedir ancak davalının düzenlediği mesuliyet poliçesinde davacının üstlendiği CMR konvansiyonu hükümlerine tabi taşımalarda üzerine düşecek mesuliyete ve/veya maddi yönden zarar gören menfaatine kayıtsız şartsız sigorta güvencesi sağlanmamıştır. Dayanak poliçenin bağlı olduğu genel şartların ‘teminat dışı haller’ başlığı altındaki 3/h maddesi ile ayrım yapılmaksızın her türlü netice zararları, kar kaybı, pazar kaybı, faiz kayıpları, kur farkları veya fiyat düşüşleri, kullanım veya işletmeden mahrumiyet ile ilgili kayıplar gibi doğrudan doğruya emtiayı ilgilendirmeyen zararlar teminat dışı tutulmuştur. Bu nedenle davacının talebine konu ettiği navlun ücreti vekalet ücreti ve tercüme bedeli dolaylı netice zararı olması, doğrudan doğruya taşınan emtia üzerinde oluşan ve bu yüzden de telafi edilmesi gereken zararı ilgilendirmemesi nedeni ile dayanak poliçenin teminat dışı haller başlığı altındaki 3 /h maddesi ile çeliştiğinden davalının sorumluluğunda olmadığı kanaatine varılarak navlun ücreti, vekalet ücreti ve tercüme bedelinin davalı sigorta şirketinden talep edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır. Yapılan yargılama sonucunda dosya kapsamındaki tüm delillere ve hükme esas alınan birbiri ile çelişmeyen, denetime açık bilirkişi raporlarına göre davacının davalı sigorta şirketinden 84.937,12 Euro karşılığı (dava tarihi itibariyle 1 Euro=3,2252 TL olduğundan) 273.939,20 TL yi davacı tarafından davaya konu edilen tazminatın ödenmesi için gönderilen Kadıköy … Noterliğinin 02.03.2016 tarih .. yevmiye sayılı ve 03.03.2016 tarihinde davalıya tebliğ edilen ihtarname uyarınca davalının temerrüde düştüğü tespit edilen 05/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan talep edebileceği…” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 273.939,20 TL’nin 05.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece navlun, vekalet ücreti ve tercüme bedeline ilişkin taleplerin reddinin sigorta poliçesinin 3/h bendine dayandırıldığını, madde metninde; “Her türlü netice zararları, kar kaybı, Pazar kaybı, faiz kayıpları, kur farkları veya fiyat düşüşleri, kullanım veya işletmeden mahrumiyet ile ilgili kayıplar gibi doğrudan doğruya emtiayı ilgilendirmeyen zararlar” teminat dışı olarak belirtildiğini, oysa düzenlenen CMR poliçesinde, taşımacının sigorta poliçesi teminatında olan bir riziko neticesinde ortaya çıkan hasarının teminat altına alındığını, bu nedenle emtia hasarına ilişkin mahkeme tespitinin yerinde olduğunu; Buna karşın mahkemece, sigorta şirketinin tazmini gereken riziko bedelini zamanda ödememesi nedeniyle malın mahrecine iade edilmesi, Münih Mahkemesinde açılan dava nedeniyle davacının ödediği vekalet ücreti ve yargılama gideri ile ilgili taleplerin reddine ilişkin kararın hatalı olduğunu, rizikonunun 26.11.2010 tarihli kaza ile meydana geldiğini, hasarın ayni gün davalıya ihbar edildiğini, davalı tarafından görevlendirilen eksper tarafından emtia aracın üzerinde iken ve sonrasında 18.01.2011 ve 11.05.2011 tarihlerinde inceleme yapılarak rapor düzenlendiğini ve hasar tutarının KDV hariç 80,060/100.000-EURO olduğu, fakat araç sürücüsünün ağır kusurlu olması nedeni ile hasarın poliçe kapsamı dışında değerlendirileceğinin belirlendiğini, hasar ihbarından sonra geçen 6 aylık sürede davalının ancak ekspertiz raporu düzenleyebildiğini, rizikonun teminat dışı olduğu bildirildiğinden, emtianın mahrecine iadesi nedeni ile navlun ücreti ve yargı giderlerine neden olduğunu, TTK’nın borcun şümulü ve mucceliyetini düzenleyen 1299. maddesinde sigortacının borcunun muaccel olma zamanının düzenlendiğini, buna göre süresinde ihbar edilmesi halinde sigortacının temerrüde düşeceğini, muaccel olan tazminatı ödemeyerek temerrüde düşen sigortacının bu nedenle oluşan dolaylı zararlardan da sorumlu olduğunu, Yargıtay’ın bir çok kararında da temerrüde düşen sigortacının bu nedenle yapılan zararları ödemekle yükümlü olduğunun düzenlendiğini, bu nedenle davada talep edilen vekalet ücreti ve yabancı mahkemede yapılan tercüme bedelinin sigarta poliçesi teminatı kapsamında olduğunu, yine navlun ücreti ile ilgili esasen CMR’nin 23/4 hükmü kapsamında Yargıtay 11. HD’nin 17.11.2015 tarih ve 2014/17546 Esas, 2015/12142 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere sigorta şirketinin sorumlu olduğunu, davada yapılan ödemelerin ödendiği tarihten itibaren faiziyle birlikte talep edildiğini, mahkemece ihtar tarihinin esas alınarak karar verildiğini, TIK’nın 1292 hükmü gereğince, rizikoya ve yapılan eksptertiz incelemesi ile miktarına vakıf olduğu tazminatı ödemeyen davalının esasen hasarı tazmin borcu, rizikonun ihbarı ile doğmuş ve dolayısıyla temerrüt faizi hak edilmiş olmakla birlikte, sigortalının hasar ihbarıyla temerrüde düştüğünü, yapılan ödemelerin yeniden sigortacıya bildirilmesinin temerrüt amacını taşımadığını, yıllar sonra ödenmeyen zarar nedeniyle müvekkilince ödenen miktarların bildirildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, CMR sigortası kapsamında oluştuğu ileri sürülen hasar bedelinin tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı tarafından yurt dışından karayolu ile yapılacak taşımalarda oluşacak riziko, davalı sigorta şirketi nezdinde … nolu CMR poliçe ile sigorta örtüsü altına alınmıştır. Almanya’dan Türkiye’ye nakledilmek üzere 16.11.2010 tarihinde davacıya ait … / … plakalı araca yükleyerek taşınan makinenin 26.11.2010 tarihinde, TEM otoyolu Cendere Viyadüğünde meydana gelen trafik kazasında hasarlandığı sabittir. Taşıma Almanya’dan Türkiye’ye yapıldığına göre taşımaya ilişkin uyuşmazlıkların CMR Konvansiyonu hükümlerine göre çözülmesi gerekir. CMR’nin 17.maddesine göre taşıyıcı, teslim aldığı emtiayı teslim edinceye kadar bunları kısmen veya tamamen kaybından doğacak hasarlardan sorumludur. İlk derece mahkemesince CMR Konvansiyonu hükümlerinin uygulanarak taşıyıcının hasardan sorumlu tutulması yerindedir. Hasarın CMR’nin 17/2.maddesinde belirlenen taşıyıcının sorumlu olmadığı hallerden kaynaklanmadığı açıktır. Rizikoya neden olan kazanın sigortalının sürücüsünün tam kusuruyla meydana gelmiş olup, kazanın sürücünün tam kusuruyla meydana gelmiş olması, sigortalı veya yardımcı personelinin hileli, kasıtlı veya ağır kusuru sonucu meydana geldiği anlamına gelmez. Bu nedenle, hasar CMR Sigortası Genel Şartlarının teminat dışı haller başlıklı 3/A maddesi kapsamında olmayıp, poliçe teminatı kapsamındadır. Esasen ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesi bu yönde olup, bu kabule ilişkin bir istinaf başvurusu da bulunmamaktadır. Rizikonun gerçekleşmesinden sonra 26.11.2010 tarihli kaza tespit tutanağı düzenlenerek, hasar sigortacıya ihbar edilmiştir. Sigortacı tarafından görevlendirilen eksper tarafından düzenlenen 16.03.2012 tarihli ekspertiz raporunun incelenmesinde; hasarın 80.000 ila 100.00 EURO miktarında olduğu, ancak poliçe Genel Şartlarının 3.A maddesi uyarınca hasarın teminat dışı olduğu belirlenmiştir. Ekspertiz raporunda ihbar tarihi 26.11.2010 tarihi olarak belirlenmiştir. Her ne kadar davacı vekili istinaf başvurusunda eski TTK’nın 1292.maddesi uyarınca hüküm altına alınan alacağın, zararın üçüncü kişilere ödendiği tarihten itibaren faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş ise de, TTK’nın 1446.vd. Maddelerine göre, davacının zararının üçüncü kişilere yapmış olduğu ödemeyle oluştuğu ve bu ödemelerin sigortacıya bildirilmesi ile sigortacının temerrüte düştüğünün kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından bu yöne ilişkin istinaf başvurusu yerinde değildir. Davacı vekilinin, ilk derece mahkemesince dolaylı zararlar olarak nitelendirilen ve yabancı mahkeme ilamı kapsamında ödenen 12.800 Euro navlun ücreti, 3.556 Euro vekalet ücreti ve 717,90 Euro tercüme masrafına ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesinde; davacı tarafından rizikonun gerçekleştiği günde sigortacıya hasar ihbarı yapılmış, sigortacı tarafından yapılan ekspertiz incelemesi sonucu, taşınan emtiada meydana gelen hasar belirlenmiş ancak, rizikonun teminat dışı olduğu belirtilerek, hasar ödenmemiştir. Davacı fiili taşıyıcı olup, yaptığı taşımalarda meydana gelen hasarı CMR sorumluluk sigortası kapsamında sigorta örtüsü altına almıştır. Meydana gelen hasar sonucu hasar ödenmeyince, davacı tarafından emtia tekrar yurt dışına taşınarak taşıma gideri yapılmıştır. Sigorta şirketinin hasarın ödenmemesi üzerine, satıcının sigortası tarafından akdi taşıyıcı ve davacıya karşı Stuttgard Asliye Mahkemesi 43. Ticari Davalar Dairesinde tazminat davası açılmıştır. Bu yargılama sonucu verilen hüküm kapsamında taşıyıcı 84.937,12 EURO hasar bedeli ödemiştir. İlk derece mahkemesince bu miktar hüküm altına alınmıştır. Ancak, geri taşıma navlun ücreti ile yurt dışındaki yargılamada hükmedilen vekalet ücreti ve tercüme ücreti poliçe teminatı dışında olduğu gerekçesiyle bu yönlere ilişkin sitemin reddine karar verilmiştir. Bu miktarların davacı tarafından ödendiği dosya içerisinde bulunan makbuz ve tercüme belgeleriyle sabittir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 13.12.2018 tarih ve 2017/442 Esas, 2018/7926 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, Sorumluluk sigortasında rizikonun gerçekleşme anı 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda ayrı bir hükümle düzenlenmemişse de, rizikonun ihbar yükümlülüğü ile ilgili TTK’nın 1292. maddesinden yararlanılarak rizikonun gerçekleşme anını tespit etmek mümkündür. Ulaş, Işıl, Uygulamalı Sigorta Hukuku, s.718) Anılan madde ye paralel bir düzenleme 6102 sayılı TTK’nın 1446.maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre sigorta ettiren, rizikonun gerçekleştiğini öğrenince durumu gecikmeksizin sigortacıya bildirir. Böylece, üçüncü şahısların sigortalıya karşı dava açması halinde sigortacıyı sigortalısının savunmasına yardıma zorunlu tutan sorumluluk sigortalarında, sigortalının tebligat üzerine davayı öğrendiği tarihin, riziko tarihi olarak kabulü gerekir. Sigorta ettirenin üçüncü kişiye vereceği tazminatın sigortacı tarafından ödenmesini öngören sorumluluk sigortalarında ise, hakkındaki mahkeme kararının kesinleştiğini öğrendiği veya dava olmaksızın veya davanın sonucu beklenilmeden zarar gören üçüncü kişiye sigortalı tarafından ödeme yapılmış olması halinde bu ödeme tarihinin riziko tarihi olarak kabulü gerekir. Sorumluluk sigortasındaki zarar gideriminde sigortacı sadece üçüncü kişinin uğradığı doğrudan ve dolaylı oluşan gerçek zararı gidermekle kalmayıp üçüncü kişinin açtığı dava ve yaptığı icra takibi masraflarını da karşılamakla yükümlüdür. Ayrıca sigortalı süresinde ihbar yükümlüğünün yerine getirilmiş olması kaydıyla, sigortalının üçüncü şahsa ödediği tazminatın temerrüt faizinin tamamının da sigortacı tarafından karşılanması gerekmektedir.Zararın varlığından haberdar olan ve usulüne uygun şekilde kendisine hasar ihbarında bulunulan sigortacının, sigorta poliçesi kapsamında bulunan zararı ödememesi nedeniyle, sigortalının bu hasar nedeniyle yapmış olduğu giderleri de ödemesi gerekir. Bu kapsamda, hasar nedeniyle davacı tarafından yapılan Türkiye – Almanya arası taşıma masrafları, yabancı mahkemede hükmedilen vekalet ücreti ve tercüme ücretinden de sigortacının sorumlu olduğu dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, bu istinaf kalemleri yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden, davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının düzeltilmek üzere kaldırılmasına, Dairemizce davanın esası hakkında yeniden hüküm kurularak, davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 17.11.2015 tarih ve 2014/17546 Esas, 2015/12124 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir.) Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine ve neticede davanın kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda yazıldığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda, 1-Davanın KABULÜ ile 329.034,96 TL’nin 05.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine, 2-Alınması gereken 22.476,38 TL harçtan peşin alınan 5.619,10 TL’nin mahsubu ile bakiye 16.857,28 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yatırılan 5.619,10 TL peşin harç giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 4-Davacının peşin harç gideri dışında yaptığı 29.20 TL başvuru harcı, 4.30 TL vekalet tasdik harcı, 6.000,00 TL bilirkişi ücreti, 263.00 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 6.296.50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-AAÜT hükümlerine göre hesaplanan 31.482,45 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Taraflarca yatırılan gider avanslarının kullanılmayan kısımlarının karar kesinleştikten sonra ve talep halinde yatıranlara iadesine, 7-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 44,40 TL peşin istinaf karar harcının, karar kesinleştikten sonra ve talep halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine, b-Davacı tarafından sarf edilen 121,30 TL istinaf başvuru harcı gideri ve ayrıntısı UYAP’ta kayıtlı 47,80 TL posta gideri olmak üzere toplam 169,10 TL kanun yolu giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından, istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,8-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine 9-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucunda, 30.06.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.