Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2148 E. 2022/484 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2148
KARAR NO: 2022/484
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/07/2019
NUMARASI: 2016/930 E. – 2019/713 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, her iki taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili şirketin hissedarı ve yönetim kurulu başkanının oğlu olduğunu, aile şirketi olan davacı şirketin tüm sermayesinin davalının babası tarafından karşılandığını, davacının ortaklığının emek ve sermayeye dayanmadığını, davalının müvekkili şirketten alacağı bulunduğu iddiasıyla Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından başlatılan takibin yasal bir belgeye dayanmadığını, alacağın neden kaynaklandığının belirsiz olduğunu, alacağın cari hesaplarda dönem görülebilecek fiktif alacak olduğunu, alacağın şirket yöneticisinin yaptığı faturasız satışlardan elde edilen çeklerin muhasebeleştirilmesinden kaynaklandığını, davalının şirkette yönetici olduğu dönemde vergi mevzuatına aykırı şekilde faturasız mal satarak belgeler düzenlediğini, mal teslim ederek aldığı çekleri haricen tahsil ettiğini, mali polisçe davalı ve eski muhasebe müdürünün şirket yetkililerinden habersiz şekilde kayıt tutuğunun belirlenmesi nedeniyle yüksek miktarda ceza ödendiğini, açık satışlardan elde ettiği gelirlerin ortaklara aktarılarak şirketin zarara uğratıldığını, davalının yönetici sıfatı ile bu zarardan sorumlu olduğunu, davalının genel kurul kararlarının iptali için iptal davaları açtığı davaların reddedildiğini ileri sürerek, müvekkilinin takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkilinin davacı şirkette % 21,75 oranında hissedar olduğu halde aile içi anlaşmazlıklar nedeniyle şirketten uzaklaştırıldığını ve davacı şirketten 127.410,38 TL alacağı bulunduğunu, davacı şirketin hiçbir ödeme yapmadan alacağı kapattığını, 2015 yılında yapılan genel kurulda bu alacağın şirket kayıtlarında ve mali tablolarda göründüğünü, hisselerine usulsüzce el konulmaya çalışıldığını, müvekkilinin fiktif işlemler yapmadığını, şirketi zarara uğratmadığını, tüm işlemlerin babası ve yönetim kurulu başkanı olan …’in bilgisi ve onayı ile yapıldığını savunarak, davanın reddine ve % 20 kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Takip alacaklısı borçlu davacı şirketin ticaret sicil kayıtlarına göre hissedarıdır. Davalı hissedarın davacı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, varsa miktarının tespiti konusunda ticari defterlerin incelenmesine karar verilmiş olup davacı şirketin ticari defter kayıtlarında ortaklara borçlar hesabı görünen alacağın varlığı denetlenmiştir. Davacının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresi içerisinde yapıldığı, defter kayıtlarının dayanağı belgelerin uyumlu olduğu ve birbirini teyit ettiği, HMK 222. maddesi gereğince sahibi lehine delil niteliğinin bulunduğu, davacı şirketin ticari defter kayıtlarında 2015 yılında davalı hesabına 127.410,38 TL tutarında borç kaydedildiği, bu miktarın 2015 yılında kapatılmış olduğu, kapatma işleminin davalıya ait olduğu belirtilen kredi kartı ödemesi olarak 07/01/2015 tarihinde 6.000 TL ödeme, davacı şirket hesabından davalı hesabına ödendiği görülen EFT dekontu, 14/01/2015 tarihinde 240 TL tutarındaki kasa ödeme fişi 05/02/2015 tarihinde 180 TL tutarındaki kasa ödeme fişi, davalının babası ve davacı şirketin yönetim kurulu başkanı …’e ait 25/06/2015 hesap kesim tarihli kredi kartı özetine dayandırılmıştır. Davacı şirket kayıtlarında 127.410,38 TL’lik borca ilişkin 2015 yılında davalı hesabına borç kaydedilmek suretiyle alacağın mahsup edildiği, mahsup edilen alacaklara ilişkin taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, davalının alacağı olarak kaydedilen alacakların yasal dayanaklarının bulunmadığı, takip itibariyle davacının borcunun bulunmadığı anlaşıldığından borçlu bulunmadığının tespitine, takip alacaklısının kötü niyetli olduğu anlaşıldığından % 20 tazminatın davalıdan tahsiline…” gerekçesiyle davanın kabulü ile Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından yapılan takipten dolayı davacının borçlu bulunmadığının tespitine, takip durdurulduğundan 127.410,18 TL üzerinden % 20 oranında kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline, karar verilmiştir. Bu karara karşı, taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davadaki kararın kısmen hatalı olduğunu, menfi tespit davasında yapılacak ödemenin istirdadının talep edildiğini, takipte 127.410,38 TL alacağın tahsilinin istenildiğini, tedbir sonrası teminat mektubu verildiğini, ancak mahkemece tedbirin kaldırılması üzerine teminat mektubunun paraya çevrilmesinin önlenmesi için 115.170,38 TL’nin icra müdürlüğünce kesintiler yapılarak 19.07.2018 tarihinde davalıya ödendiğini, mahkemece müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verildiğini, dilekçelerde ödeme halinde istirdat kararı verilmesinin istenildiğini, ancak mahkemece menfi tespitin kabulüne karar verilmesini rağmen istirdat konusunda bir karar verilmemesinin hatalı olduğunu, bu nedenle müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile birlikte takip dosyasında 13.07.2018 tarihinde ödenen 115.170,38 TL ve müvekkilinin takip nedeniyle ödemek zorunda kaldığı harç ve giderlerin belirlenerek tahsiline, takip dosyasında verilen teminat mektubunun iadesine karar verilmesi gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın talepleri doğrultusunda menfi tespit ve istirdat olarak kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davacı şirketten 127.410,387 TL alacağının bulunduğunu, ödeme yapılmaksızın 2015 yılında usulsüz şekilde borcun kapatıldığını, borcun tahsil edilmemesine rağmen kapatılması nedeniyle 22.06.2016 tarihli genel kurul toplantısında bilgi talep edilmesine rağmen bilgi verilmediğini, özel denetçi tayini talebinin mahkemece reddedildiğini, bilirkişi raporuyla alacağın belirlendiğini, önceki yıllara ilişkin bilançoların itirazsız kesinleştiğini, yapılan kapatma ve virman işlemlerinin usulsüz olduğunu, müvekkilinin usulsüz işlemi bulunmadığını, müvekkilinin şirketteki hisselerinin habersiz şekilde devir edildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 72. maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılmış bir menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, taraf vekillerince, yasal süreleri içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı tarafından, davacı şirket aleyhine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 127.410 TL alacağın tahsili amacıyla takip başlatılmıştır. Takip dayanağı olarak, davalı ortağın davacının cari hesabında bulunan alacağı gösterilmiştir. Davacı vekili, menfi tespitin yanı sıra paranın ödenmesi halinde istirdat isteminde bulunmuş, bu talebini yargılama sırasında tekrar etmiştir. Yargılama sırasında takip dosyasına 115.170,38 TL ödenmiştir. Menfi tespit davasında ödeme olgusunun tespiti ve talep halinde yargılamaya istirdat davası olarak devam edilmelidir. Mahkemece, talep ve ödeme olgusu gözetilerek, davacının borçlu olmadığı miktarın belirlenmesi, belirlenen bu durumda davacı tarafından fazladan yapılan tüm ödemelerin belirlenerek istirdadına karar verilmesi gerekirken, davacının istirdat talebi hakkında hiç bir değerlendirme yapılmayarak, talebin önemli bir kısmı hakkında hüküm verilmediği anlaşılmıştır. Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararın, HMK’nın 297. maddesine uygun bir karar olmadığı, davacının dava dilekçesi ve yargılamada ileri sürdüğü istirdat talebinin kararda değerlendirilmediği kanaatine varıldığından, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinaf konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Taraflarca yatırılan istinaf peşin karar harçlarının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-İlk derece mahkemesince verilen hüküm, Dairemizin iş bu kararı ile ortadan kalktığından, İİK’nın 36/5. maddesi gereğince yatırılan teminatın yatırana iadesine, 5-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 20.04.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.