Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2144 E. 2022/420 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2144
KARAR NO: 2022/420
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/12/2018
NUMARASI: 2015/285 E.- 2018/1251 K.
DAVANIN KONUSU:Tazminat (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında düzenlenen 29.04.2010 tarihli bayilik sözleşmesi ile davalının 5 yıl süre ile müvekkilinin bayiliğini üstlendiğini, ancak 2011 yılı Aralık ayından bu yana LPG alımı yapmadığını, 30 günden uzun süreyle LPG alımı yapmamasının, bayilik sözleşmesinin 3/e maddesi gereğince haklı fesih nedeni olduğunu, Ulukışla Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/21 Değişik İş sayılı dosyasında yapılan tespitte, davalının iş yerinde … tabelasının asılı olduğu, dükkanın önünde muhtelif sayı ve markada tüp bulunduğu, bu tüplerden bazılarının …’a ait olduğu, kalanının ise …’a ait olduğu, iş yerindeki vergi levhasında … isminin yazılı olduğunu, sözleşme devam ederken davalının iş yerini üçüncü kişiye devrettiği ve devir alanın başka firmanın tüplü gaz bayiliğini yaptığının belirlenmesi üzerine sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, davalının 16.585,00 TL tüp depozito alacağını davaya konu talepten takas edildiğini, 1.219 adet 2 kg’lık, 567 adet 12 kg’lık ve 10 adet 24 kg’lık olmak üzere toplam 1.796 adet LPG tüpün davalıda kaldığını, bu tüplerin bayilik sözleşmesinin 17. maddesine göre sözleşmenin sona ermesinden itibaren 15 gün içinde iadesi gerektiğini, bayilik sözleşmesinin 25. maddesine göre bayilik ilişkisinin bitmesi halinde bayinin elindeki tüpleri teslim etmesi, teslim etmediği takdirde İpragaz A.Ş’nin beher tüp başına imalat bedeli kadar cezai şart talep etme hakkı doğduğunun kabul edildiğini ileri sürerek şimdilik 15.000 TL’nin avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; sözleşmenin müvekkilince yerine getirildiğini, davacının edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle 2011 yılı Aralık ayında iş yerinin kapatılmasıyla sözlemenin sona erdiğini, bu tarihten sonra taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığını, davacı şirket çalışanlarınca müvekkilinin muvafakati olmaksızın, müvekkili aleyhinde depozito makbuzları ile tesellüm fişleri düzenlendiğini, bu hususun sözleşmenin geçerli olduğu dönemlerde defaten davacıya bildirilmesine rağmen yanlışlıkların giderilmediğini, müvekkilinin bu nedenle maliye kaydını sildirerek iş yerini kapattığını, Ulukışla Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan tespit sırasında müvekkilinin iş yeri ile bağlantısının bulunmadığın belirlendiğini, borca dayanak belgelerin davacı şirket çalışanlarınca müvekkilinin haberi olmaksızın doldurulduğunu, tüplerin teslimine ilişkin makbuzlardaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, haksız ve tek yanlı işlemlerde müvekkili aleyhine borç oluşturulduğunu, davacının iddiasının aksine müvekkiline 1.796 adet tüp teslim edilmediğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, dosyada bulunan LPG Tüplü Bayilik Sözleşmesi örneğinden davalı ile davacı arasında, davalının davacının ürettiği LPG tüpleri bayisi olarak satması konusunda sözleşme imzalamış oldukları, teslim ve depozit fiş örneklerinden, davacının sözleşme kapsamında davalıya tüp teslimi yaptığı görülmüştür. Dosyada bulunan Ulukışla Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/21 D.iş karar örneğinden davalının bayilik kapsamında çalıştırdığı iş yerini devretmiş olduğunun tespit edilmiş olduğu, ihtarname örneğinden davacının davalıya ihtarname çekerek sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini ihtar ettiği, görülmüştür. Talimat yoluyla davalının defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılması istenmiş, bilirkişi davalının defter tutma zorunluluğunun bulunmadığını rapor etmiştir. Davacının defter ve belgeleri üzerinde mali müşavir ve akaryakıt uzmanı bilirkişi vasıtasıyla inceleme yaptırılmış, aldırılan kök ve ek raporlarda davacının sunduğu ariyet teslim fişleri ve depozito makbuzlarına göre davacının 4929 adet tüp teslimi yaptığının tespit edildiğini, davalının geriye teslimine ilişkin belge bulunmadığını rapor etmiştir. Davacı tarafından yaptırılan tespit kararında davalının sözleşmeye aykırı olarak iş yerini devretmiş olduğu, davacının sözleşmeyi haklı olarak fesh ettiği, sözleşmenin 17.maddesine göre sözleşmenin feshi halinde bayinin elindeki depozito tüpleri 15 gün içerisinde iade edeceği hükme bağlanmıştır. Yapılan tespit ve çekilmiş olan ihtarnameden davacının sözleşmeyi haklı olarak feshettiği, davalının elinde bulunan 4929 adet depozitolu tüpten iade yapmadığı, davacının davasında 1.796 adet LPG tüp bedeli olarak 15.000 TL talep ettiği, bilirkişi raporunda değişik ebattaki 1.796 TL adet tüp bedelinin 62.130 TL olduğunun tespit edildiği, dosyadaki teslim ve depozito fişleri, taraflar arasındaki sözleşme ve alınan bilirkişi raporundan davacının haklı olarak feshettiği sözleşmeden dolayı teslim etmiş olduğu tüplerden dolayı davalıdan 15.000 TL alacaklı olduğu sonucuna varılmış ve davacının davasının kabulüne, 15.000 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine… ” gerekçesiyle davacının davasının kabulü ile 15.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Aralık 2011 tarihinden itibaren davacıdan LPG alımı yapmaması, nedeniyle sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği iddiasıyla dava açıldığını, yargılama sırasında talep edilen tüplerin müvekkiline hiç teslim edilemediği halde teslim edilmiş gibi işlem yapıldığının savunulduğunu, delili olarak sunulan depozito makbuzları ile tesellüm fişlerinin müvekkili tarafından imzalanmadığının belirtildiğini, ancak mahkemece bu beyanlara yönelik inceleme yapılmadan yetersiz bilirkişi incelemeleriyle karar verildiğini, davaya dayanak olarak gösterilen depozito belgeleri ve makbuzlar altındaki imzanın davalıya ait olmadığını, Ulukışla Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/21 Değişik iş sayılı dosyasında yapılan tesit sırasında iş yerinin müvekkiline ait olmadığını, iki yıl öncesinden bu yerde dava dışı kişinin ticari faaliyetini sürdürdüğünü, müvekkilinin 2011 yılında tüp alımını durdurarak vergi kaydını sildirdiğini, ancak sunulan belgelerde 2104 yılına ait depozito belgelerinin bulunduğunu, iş yerinin başkası tarafından işletilmesine rağmen depozito belgelerinin davacı tarafından imzalanmasının mümkün olmadığını, sunulan belgelerdeki imzaların müvekkiline ait olmadığına ve farklı kişilerce bu imzaların atıldığını, basiretli bir tacir olan davacının ne miktarda tüp ve demirbaş teslim ettiğini kanıtlaması gerektiğini, sunulan belgelerde davalının imzasının bulunmaması nedeniyle, bu belgelerin ispat için yeterli olmadığını, teslim edilmeyen tüplerin iadesi külfetinin davalıya yüklenemeyeceğini, mahkemece mali kayıtlarının getirtilerek incelenmesi halinde 2014 yılında ticareti terk etmesi nedeniyle tüpleri teslim alamayacağının anlaşılacağını, imzaların kime ait olduğu belirlenmeden teslim belgeleri altındaki imzaların davalının eli ürünü olduğunun kabul edilmesinin yerinde olmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi kapsamında davalıya teslim edilen LPG tüplerinin sözleşmenin haklı nedenle feshine rağmen iade edilmemesinden kayaklanan tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında düzenlenen 29.04.2010 tarihli bayilik sözleşmesi ile davalı bayi davacıya ait LPG tüplerini Ulukışla ilçesinde satmayı üstlenmiştir. Sözleşmenin 11.maddesinde, bayinin satacağı gazın tüketilmesi süresince kullanılmak ve boşaldığında iade edilmek üzere tüpleri müşterilere teslim ederken, matbu olarak davacı tarafından hazırlanıp davalıya tevdi edilen ve tüplerin davacıya aidiyetini, hukuki durumunu gösteren üç nüsha abone depozito makbuzu düzenleyeceği belirlenmiştir. Sözlemenin 17.maddesinde, sözlemenin feshi üzerine bayinin 15 gün içinde elinde bulunan tüpleri iade edeceği kabul edilmiştir. Davalı tarafından yeterli satış miktarına ulaşılmaması ve 2011 yılı Aralık yılından sonra tüp alınmaması nedeniyle Beyoğlu … Noterliğinin 24.12.2014 tarihli ihtarıyla davacı tarafından bayilik sözlemesi tek taraflı olarak feshedilmiştir. Dosya kapsamındaki delillerden, bayinin uzun zamandır alım yapmaması ve ticareti tatil ederek asgari alım taahhüdüne aykırı davranması nedeniyle davacının feshi haklı nedene dayanmaktadır. Davacı tarafından sunulan makbuzlarla davacıya teslim edilen tüm miktarları kanatlanmıştır. Ancak davalı, ibraz edilen makbuzlardaki imzanın kendisine ait olmadığını, davacı çalışanlarınca yokluğunda işlemler yapılarak kendisinin borçlandırılmaya çalışıldığını, bu durumu davacıya bildirmesine rağmen, işlemlerin düzeltilmediğini savunmuştur. Davalı tacir olup, LPG tüplerinin alım satımı ile iştigal etmektedir. Davalının münhasıran davacıya ait tüpleri satması nedeniyle bir miktar tüpün davacı tarafından davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekir. Bu hususu ticari hayatın devamı için de zorunludur. İlk derece mahkemesince talimat yoluyla alınan raporda davalının fatura ve belgeleri incelenmiş ve davalının 29.04.2010 tarihinden 21.06.2011 tarihine kadar davacıdan 2.836 adet iki kilogramlık, 2.907 adet 12 kilogramlık ve 18 adet 24 kilogramlık tüp aldığı belirlenmiştir. Davalı tarafından satışlara ilişkin belgelerin sunulmaması nedeniyle kaç adet tüpün satıldığı ise belirlenmemiştir. Bu durumda, bu miktarda tüpün davacı tarafından davalıya teslim edildiği kabul edilmelidir. Bu tüplerin, davacıya iade edildiğini kanıtlama yükümlülüğü davalıdadır. Davalıya ait alım faturaları dikkate alındığında ve ticari teamül gereği bir miktar tüpün satılması için davalıya teslim edilmesinin ticari hayatın zorunluluğu olması karşısında, artık teslim belgelerindeki imzaların incelenmesine gerek bulunmamaktadır. Sözleşmenin fesih tarihine kadar davalının emtiayı iade ettiğini kanıtlamadığı gibi, fesih sonrası da eldeki tüplerin iade edildiğinin kanıtlanmaması nedeniyle ilk derece mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 768,49 TL nispi istinaf karar harcının davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekilerine tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 07.04.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.