Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2140 E. 2022/419 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2140
KARAR NO: 2022/419
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/05/2019
NUMARASI: 2018/229 E. – 2019/458 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin alacağının tahsili amacı ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Dava taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklandığı iddia edilen alacağın tahsli için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız takibe davalı tarafından yapılan itirazın iptaline ilişkindir. İcra dosyasının incelenmesinde davalının boca ferilerine itiraz ettiği, davanın hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır. Tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesine karar verilmiş, yaptırılan bilirkişi incelmesi sonucu düzenlenen 24.10.2018 tarihli bilirkişi raporunda takibe konu 76.350,90-TL alacağın her iki tarafında ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, taraflar arasında 31.12.2017 tarihi itibarıyla davacının 76.350,90-TL alacağının bulunduğu yönünde mutabakat imzalanmış olduğu mütalaa edilmiştir. Alacağın tarafların ticari defterlerinde kayıtı olması, dosyada alacağın ödendiği yönünde yazılı bir delilin de bulunmaması nedeni ile davacının davalıdan takip tarihi itibarı ile 76.350,90-TL alacağı bulunduğu, tarafların tacir olması ve aksi yönde bir düzenleme olduğuna dair dosyada delil bulunmaması nedeniyle takibe takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne, alacağın belirlenebilir olması nedeniyle İcra İflas Kanun’unun 67/2. maddesi uyarınca asıl alacak miktarının %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine…” gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında yaptığı itirazın iptaline takibin devamına, alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Gerekçeli karararın açıkça hukuka aykırı olduğunu, davacının cari hesaba dayalı olarak talepte bulunduğunu, ancak müvekkilinin borcu olmadığı gibi ortada herhangi bir cari hesap ilişkisinin de bulunmadığını, buna rağmen ilk derece mahkemesince taraflar arasında cari hesap sözleşmesi varmış gibi karar vermesinin hatalı olduğunu, takibin cari hesaba ilişkin olarak başlatılmasına ve yazılı şekilde düzenlenmiş bir cari hesap sözleşmesinin bulunmamasına rağmen, itirazın iptali davasının takibe sıkı sıkıya bağlı olması koşulunun ihlal edilerek karar verildiğini, TTK’nın 89.maddesi uyarınca cari hesap sözleşmesinin yazılı olarak düzenlenmesi gerektiğini, mahkemece de yazılı sözleşmenin bulunmadığı kabul edildiğini ancak sözlü bir anlaşmanın varlığından söz edilerek hüküm kurulduğunu, itirazın iptali davasının takibe sıkı sıkıya bağlı olması nedeniyle davacının fatura nedeniyle alacaklı olmasının sonuca bir etkisinin bulunmadığını, faturalar nedeniyle davacının alacaklı olduğunun belirlenmesi halinde dahi cari hesaba dayalı olarak başlatılan takip nedeniyle itirazın iptali kararı verilemeyeceğinini, ticari ilişkinin açık hesap şeklinde yürütülmesi nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu; mahkemece davacı tarafından elektronik ortamda hazırlanmış belgenin geçerliliğine ilişkin itirazlarının reddedilerek eksik inceleme ile karar verildiğini, mail yoluyla gönderilen mutabakat belgesinden müvekkilinin haberdar olmadığını, taraflar arasında bunun dışında karşılıklı imzalanmış bir mutabakat belgesi bulunmadığını, ıslak imzalı mutabakat belgesi sunulmadığını, imza taşımayan mail çıktısının delil olarak hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, mailin … tarafından gönderildiğini iddia edildiğini anılan kişinin isticvabı talebinin reddedilerek, mail çıktısı belgenin mutabakat belgesi gibi sayılarak hükme esas alınmasının hatalı olduğunu; 24.10.2018 bilirkişi raporunun sonuç kısmında, fatura konusu mal ve hizmetlerin davacı tarafından davalıya teslim edildiğinin belirtilmesine rağmen, bu tespite dayanak teşkil edecek belgelerin rapora konu edilmediğini, rapora yönelik itirazlarını da dikkate alınmadan karar verildiğini, davacının iddiasını destekleyici sevk irsaliyesi veya başka türlü ispatlayıcı bir belgenin dosyaya sunulmadığını, sadece faturanın düzenlenmiş olmasının borcun varlığı için yeterli sayılamayacağını, teslimin davacı tarafından kanıtlanması gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, 16.01.2018 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 76.350,90 TL cari hesap alacağının tahsili amacıyla takip başlatmıştır. Takibin sebebi olarak 16.01.2018 faiz başlangıç tarihli cari hesap alacağı açıklaması yazılmıştır. Davacı takibinde cari hesap alacağının tahsilini talep etmiştir. TTK’nın 89.maddesinde, iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme, cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmış ve bu sözleşmenin yazılı şekilde yapılması geçerlilik şartı olarak düzenlenmiştir. Taraflar arasında mal ve hizmet satımından kaynaklı ticari ilişki bulunmaktadır. Ancak, taraflar arasında yazılı şekilde düzenlenmiş bir cari hesap sözleşmesi ilişkisi bulunmamaktadır. Satım sözleşmesinin geçerliliği ise herhangi bir şekil şartına tabi değildir. Taraflar arasındaki ticari ilişkinin cari hesap sözleşmesi şeklinde işlemediği, açık hesap ilişkisi şeklinde işlediği ve bu hesap ilişkisinde tarafların tek taraflı yada karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli bir hesap dönemine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıkları kabul edilmelidir. Bir olgunun anlatılması taraflara ait olup, bu olgunun hukuki nitelendirmesi hakime ait olduğundan taraflar arasındaki açık hesap ilişkisinden kaynaklı bir alacağın tahsili amacıyla takip başlatıldığı, davalının itirazı sonucu takibin durduğu, dava ve itirazın süresinde olduğu anlaşılmış, davalının bu yöne ilişkin istinaf başvuru nedenlerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. İlk derece mahkemesince yapılan bilirkişi incelemesinde dava konusu faturaların karşılıklı olarak tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, yapılan kısmi ödemelerin mahsubu sonucu her iki taraf defterine göre davalının 76.350,90 TL borçlu olduğu belirlenmiştir. Satım faturalarının davalı defterlerinde kayıtlı olması, emtianın da davalıya teslim edildiğine karine teşkil eder. Emtiayı temsil eden fatura ve belgelerle birlikte emtianın da teslim edildiği kabul edilmelidir. Aksi halde bu faturalar davalı tarafından kabul edilmeyerek iade edilecektir. Davacı tarafından emtianın teslim edildiği kanıtlandığından, TBK’nın 207.maddesi gereğince satım bedelinin ödendiği davalı tarafından kanıtlanmalıdır. Davalının belirtilen şekilde ödemeyi kanıtlamaması nedeniyle bakiye satım bedelinden sorumlu tutulması yerindedir. Taraf defterlerinin, fatura miktarları, ödeme ve bakiye borç konusunda mutabık olması nedeniyle taraflar arasında ayrıca bir mutabakatname düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır. Davalının ticari defterlerindeki tespite göre sunulan mutabakatname ve e-mailin bulunup bulunmamasının sonuca bir etkisi bulunmamaktadır. Zira davalı satım konusu emtiayı, emtianın teslimine ilişkin faturalarla teslim almış ve itiraz etmeyerek ticari defterlerine kayıt etmiştir. Teslim alınan emtia nedeniyle 10.10.2017, 31.10.2017 ve 31.12.2017 tarihlerinde kısmi ödemede bulunulmuş olması karşısında, borcun varlığı için ayrıca bir mutabakatname aranmasına gerek bulunmadığından, ilk derece mahkemesinin hüküm ve gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 2.945,70 TL nispi istinaf karar harcının davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekilerine tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 07.04.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.