Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2134 E. 2022/446 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2134
KARAR NO: 2022/446
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/05/2019
NUMARASI: 2016/910 E. – 2019/507 K.
DAVANIN KONUSU: Haksız Rekabetin Tespiti ve Önlenmesi
Taraflar arasındaki haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin sigorta brokerliği yaptığını, şirketin genel müdürü dava dışı …’ın 21.07.2015 tarihinde görevinin sona ermesi üzerine, bazı çalışanların da … ile birlikte işten ayrılmaları nedeniyle müvekkilinin iş akışında önemli aksamalar olduğunu, ayrılan kişilerin … A.Ş. çatısı altında çalışmaya başladıklarının öğrenildiğini, ayrılanların müşteri bilgi ve kayıtlarını kullanarak müşterileri ayartmaya çalıştıklarını, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1404 Değişik İş sayılı dosyasında yapılan tespitte İntegra şirketindeki çalışanların bir anda kaçarak iş yerini terk ettiklerinin belirlendiğini, taraflar arasında düzenlenen iş sözleşmesi ek protokolle iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren altı ay süreyle sigorta, aracı ve brokerlik sektöründe faaliyet gösteren rakip bir işletmede altı ay süreyle işçinin çalışmasının yasaklandığını, protokolün 3. maddesinde de iş verenin müşterileri ve çalışanları ile çalışma ilişkisine girmesinin yasaklandığını, buna rağmen davalının dava dışı … AŞ’de çalışmaya başladığını, buna ilişkin kartvizit bastırdığını, müvekkilinin müşterilerinden … AŞ’ye ait işleri İntegra şirketi bünyesine geçirmeye çalıştığını, bu şekildeki eylemleri ile iş sözleşmesine aykırı davranarak yükümlülüğünü ihlal ettiğini ileri sürerek, davalının eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğunun tespitine ve önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkilinin sigorta aracılık ve brokerlik sektöründe faaliyet gösteren rakip bir işletmede her ne ad altında olursa olsun çalışmayacağına ilişkin yasaklamanın Anayasa ile güvence altına alınan çalışma hürriyetinin ihlali niteliğinde olduğunu, rekabet yasağı düzenlenmesinin hukuken geçersiz olduğunu, sözleşme ile TBK’nın 445. maddesi gereğince işçinin ekonomik geleceğinin hakkaniyete aykırı ölçüde yasaklandığını, sınırları tam olarak belirlenemeyen sözleşme ile davalının çalışma hakkının ihlal edildiğini, sözleşmede belirlenen coğrafi alanın tüm sigorta ve reasürans şirketlerinin faaliyet gösterdiği alanı kapsadığını, sözleşmenin yer, konu ve süre açısından batıl olduğunu, dava dilekçesinde söz edilen …’ın davacı şirketten ayrıldıktan sonra İntegra şirketinde çalışmaya başladığını, müvekkilinin başka bir kişi tarafından ikna edilerek işten ayrılmadığını, müvekkilinin iş yerindeki olumsuz çalışma koşulları nedeniyle, birçok kişi ile birlikte işten ayrıldığını, müvekkilinin, çalışma koşullarının düzeltilmesi, zam yada terfi talebinin haksız şekilde red edilmesi nedeniyle, işten ayrıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Mahkememizce toplanan delillere, iddia ve savunmaya göre davacının, davalı borçludan alacaklı olup olmadığı hususunda bilirkişiden rapor alınmış, bilirkişi 07/01/2019 tarihli raporunda: Davacı sigorta brokerliği Şirketinde finans yöneticisi olarak çalışan Davalı …’ın bir başka … şirketine geçerek iş akdi ek protokolüne aykırı olarak altı aylık süreyi beklemeden çalışmaya başlamış ise de kendisinin teknik personel olmaması nedeniyle Davacı Şirket portföyünde olan sigorta müşterilerinin ticari bilgilerine vakıf olamayacağı, sigorta yapmaya uygun hangi varlıklarının bulunduğunu bilemeyeceği, bunları bilse bile teknik personel olmamasında dolayı TOBB tarafından verilen özel şifresinin bulunmamasından dolayı sigortacılık bilgi işlem sistemine girerek poliçe hazırlama ve fiyatlandırma çalışması yapmasının mümkün olamayacağından dolayı Davacı … Şirketinin portföyünde olan müşterileri yeni çalışmaya başladığı … şirketine götürmesinin mümkün olamayacağını, 04/03/2019 tarihli ek raporda ; Kök rapordaki görüşünde herhangi bir değişiklik yapılmadığı tespit ve rapor edilmiştir. Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere; Davacı Şirket ile Davalının çalıştığı … A.Ş. sigorta … şirketi olduğu, sigorta brokerliği 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 21. Maddesinde düzenlendiği, bu madde gereğince de Sigorta ve Reasürans Brokerliği Yönetmeliği düzenlenerek Resmi Gazetede yayınlandığı, sigorta sektöründe Broker sigortalıyı veya sigorta veya reasürans şirketini temsil ederek, tarafları bir araya getiren, sigorta sözleşmesinden önce gerekli çalışmaları yürüten, sözleşmenin uygulanması ve hasar gerçekleştiği takdirde tazminatın ödenmesine yardımcı olan tarafsız ve bağımsız davranmak zorunda olan sigorta ve reasürans piyasasının profesyonel aracı olduğu, bir başka deyişle sigorta brokeri; sigortalı adına hareket eden, sigortalının vekili olan, onun risk yönetimi danışmanı ve sigorta aracısı olan bir kurum olduğu, sigorta brokeri kurumların danışmanlığını yapar, kurumları temsil eder ve sigorta şirketlerinin değil sigortalının temsilcisi olduğu, bir başka sigorta aracısı olan acente ise temsil ettikleri şirketlerin ürünlerini pazarlamak ve satmakla yükümlü oldukları, hukuki yapısı itibariyle sigorta brokeri, sigorta şirketinin değil sigortalının temsilcisi olarak bağımsız ve tarafsız olacağı, … faaliyeti için T.C. Hazine Müsteşarlığı’ndan ruhsat alınması zorunlu olduğu, Davalı Davacı … Şirketinde 06.06.2011 – 30.03.2016 tarihleri arasında çalıştığı, davalı davacı … Şirketinin Marine departmanında ( denizcilik) finance executive ( finans yöneticisi ) görevinde bulunulduğu, sigorta aracılarında pazarlama ve müşteri ilişkisi yapma, sigorta poliçesi düzenleme gibi görevleri “ teknik personel “ yapacağı, teknik personele Sigorta ve Reasürans Brokerleri Yönetmeliğinin 8. Maddesinde de yer verildiği, buna göre … tarafından yürütülecek sigorta ürünlerine yönelik tanıtım ve bilgilendirme, sigorta risklerini değerlendirme, sigorta tekliflerini hazırlama ve sonuçlandırma işlemleri yalnızca brokerlerin teknik personeli tarafından yapılacağı, davalı …’ın Davacı Vekilinin tanımı ile Davacı Şirketin müşterilerini ayartma eyleminde bulunabilmesi için ancak teknik personel görevinde bulunması gerektiği, … tarafından yürütülen sigorta ürünlerine yönelik pazarlama, bilgilendirme ve satış işlemlerinin yalnızca broker çalışanı teknik personel tarafından yapılması esas olduğu, Teknik personel olabilmek için ise en az lise mezunu olmak ve T.C. Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğü ile TOBB ( T. Odalar ve Borsalar Birliği) açtığı sınav sonucunda başarılı olmak gerekli olduğu, teknik personelin sigortacılık bilgi işlem sistemine girebilmesi de ayrı bir şifre ile olabilmekte ve sadece teknik personel sigorta bilgilerine erişebildiği, davalı …’ın ise teknik personel olmaması nedeniyle sigorta ürünlerini bilme, sigortalının ödeyeceği primi tespit etme, sigortalının ihtiyaç ve beklentilerine yönelik çalışmalar yaparak bunlara en uygun fiyat teklifini verebilmesi mümkün bulunmadığı, davacı sigorta brokerliği şirketinde finans yöneticisi olarak çalışan davalı …’ın bir başka … şirketine geçerek iş akdi ek protokolüne aykırı olarak altı aylık süreyi beklemeden çalışmaya başlamış ise de kendisinin teknik personel olmaması nedeniyle davacı şirket portföyünde olan sigorta müşterilerinin ticari bilgilerine vakıf olamayacağı, sigorta yapmaya uygun hangi varlıklarının bulunduğunu bilemeyeceği, bunları bilse bile teknik personel olmamasında dolayı tobb tarafından verilen özel şifresinin bulunmamasından dolayı sigortacılık bilgi işlem sistemine girerek poliçe hazırlama ve fiyatlandırma çalışması yapmasının mümkün olamayacağından dolayı davacı … şirketinin portföyünde olan müşterileri yeni çalışmaya başladığı … şirketine götürmesinin mümkün olmadığının tespit ve rapor edildiği, denetlemeye ve hükme dayanak etmeye elverişli bilirkişi raporuna göre davanın reddine, ” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi kararının hatalı olduğunu, davalının iş sözleşmesinde yer alan rakip iş yerinde çalışma yasağını çiğneyerek müvekkili aleyhine gerçekleştirilen haksız rekabet eylemlerine ortak olmasına rağmen, mahkemece iş akdine ilişkin rekabet yasağı ile haksız rekabet eylemlerinin ayrı ayrı değerlendirilmediğini, eldeki davanın, davalının istifa sonucu sözleşmedeki akdi rekabet yasağını ihlal ederek, eski genel müdürce kurulan rakip şirkette çalışmaya başlaması ve davacının müşterileri ile portföyünün ele geçirilmesi nedeniyle açıldığını, davadaki iddiaların, talebin davalının eylemlerinin TTK’nın 55.maddesindeki dürüstlük kurallarına aykırılık ve akdi rekabet yasağına aykırı olduğunun tespitine ve önlenmesine ilişkin olduğunu, finans müdürü olarak çalışan davalının aniden istifa ederek eski genel müdürce kurulan şirkette çalışmaya başladığını, finans müdürü olması nedeniyle tanıdığı eski müşterileri yeni şirkete yönlendirmek suretiyle haksız rekabet yaptığını, ayrıcı sözleşmesel rekabet yasağını çiğnediğini, altı aylık sürenin dikkate alınmadan rakip firmada çalışmaya başlaması nedeniyle rekabet yasağının ihlal edildiğini, eldeki davada uyuşmazlık konusunun yalnızca davalının müşteri ayartma özelinde haksız rekabet eylemleri olmayıp, aynı zamanda akdi rekabet yasağını ihlal edip etmediğinin tespiti olduğunu, ancak mahkemece buna ilişkin bir değerlendirme yapılmadığını, gerekçeli kararda davalının teknik personel olmadığına ilişkin kısımların da mahkemenin her iki talebi karıştırarak hüküm kurduğunu gösterdiğini, davalının sözleşmedeki rekabet yasağını çiğnemiş olması için teknik personel olması gerekmediğini, davalının akdi rekabet yasağını ihlal ettiğinin açık olduğunu, mahkemece müşteri ayartma eylemleri bakımından da yeterli inceleme yapmadığını, davalının yıllardın müvekkilinin portföyünde bulunan müşterileri ayartarak çalıştığı şirkete götürdüğünü, bu eylem için teknik personel olmaya gerek bulunmadığını, ayartmanın her türlü eylemle yapılabileceğini, ayartma eyleminin sabit olmasına rağmen bu eylemlerin incelenmeden karar verildiğini, haksız rekabet için şifre veya başka bir bilginin bulunması gerekmediğini, bu eylemlerin de TTK anlamında haksız rekabet oluşturduğunu, sonuç olarak davalının, serbest iradesiyle imzaladığı iş sözleşmesindeki akdi rekabet yasağını ihlal ettiği gibi, TTK’nın 54. vd. maddelerinde düzenlenen haksız rekabet davranışlarını sergilediğini, davalının teknik eleman ehliyetine sahip olmamasının hiçbir şekilde haksız rekabet etmediği veya akdi rekabet yasağını ihlal etmediği anlamına gelmeyeceğini, şifresi bulunmaması nedeniyle müşteri bilgilerini görmese dahi, sigorta sektöründe tecrübeli olan davalının, müvekkilinin ticari sırlarını elde etmesi ve müşteri portföyünü ayartmasının haksız rekabet oluşturduğunu, eldeki bilgilerin rakip şirkete aktarılmasının da haksız rekabet kapsamına girdiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalının haksız rekabet hükümleri ile taraflar arasında düzenlenen rekabet yasağı sözleşmesini ihlal ettiğinin tespiti ve önlenmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava konusu iş sözleşmesi ek protokolünün 2 ve devamı maddelerinde, rekabet etmeme ve gizlilik ile ilgili hükümlerin bulunduğu, sözleşmede işçi aleyhine rekabet yasağı öngörülerek, yasağın ihlalinin ceza koşuluna bağlandığı anlaşılmıştır. Sözleşmenin 2.3.maddesinde, davalı işçinin iş akdinin sona ermesinden sonra altı ay süreyle sözleşmede belirlenen yerlerde sigorta sektöründe çalışamayacağı düzenlenmiştir. Rekabet yasağı 6098 sayılı TBK’nın Genel Hizmet Sözleşmesi hükümleri içinde 444 ilâ 447. maddelerinde düzenlenmiştir. TBK’nın 444. maddesi uyarınca, fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Öte yandan, TBK’nın 445/1. maddesi hükmüyle, rekabet yasağı kaydının işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremeyeceği hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte Kanun’un 445/2. maddesinde ise hakime, sözleşmede yer alan aşırı nitelikte rekabet yasağını kapsam ve süre yönünden sınırlayabilme yetkisi verilmiştir. İş görme ve sadakat borçları, açıkça kararlaştırılmasa bile her iş sözleşmesinde vardır. Sözleşme sona erdikten sonraki dönemde rekabet etmeme borcu ise ancak iş sözleşmesi taraflarının açıkça kararlaştırmaları halinde ortaya çıkar. Bu durumda, rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükümlerinde, işçinin rekabet yasağına aykırı davranması halinde bu durumun yaptırımı olarak ceza koşulu öngörülmüş olup, bunun dışında işçinin rekabet yasağına ilişkin sözleşmeye aykırı davrandığının tespitinin istenilmesi mümkün değildir. Davacı yan, bunun dışında davalının, müvekkilinin müşteri çevresini ayartarak TTK’nın haksız rekabete ilişkin hükümlerini ihlal ettiğinin tespiti ve önlenmesini istemiştir. Bu kapsamda, müvekkilinin uzun yıllardır çalıştığı müşterilerinin ayartılarak rakip şirkete götürüldüğünü ileri sürmüştür. Gerçekten de istinaf başvurusunda belirtildiği gibi, bu tür bir eylemin gerçekleştirilmesi için davalının teknik personel veya başka bir niteliğe sahip personel olmasına gerek yoktur. TTK’nın 55.maddesinde genel olarak haksız rekabet oluşturabilecek haller sayılmış olup, 55/1.b.3. Başkalarının işçilerini, vekillerini, üretim veya iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yönelmek haksız rekabet oluşturduğu gibi müşterilerle sözleşme yapılabilmesi için onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmekte bir çeşit haksız rekabettir. Bu durumda, davalının sıfatından bağımsız olarak, haksız rekabet teşkil edecek bir eyleminin bulunduğu maddi vakalar ve somut delillerle ortaya konulması halinde haksız rekabetin varlığından söz edilebilir. Dava dilekçesi ekinde sunulan 27.05.2016 tarihli e-posta da önceki çalışanın fiyat teklifi verdiğine ilişkin bilginin bulunduğu, ancak bu bilginin davayı ait müşterilerin haksız şekilde ayartıldığını göstermediği açıktır. Rekabet yasağı sözleşmesinin ihlal edilerek sigortacılık alanında faaliyette bulunulması ancak ceza koşulu ile önlenebilir. Bunun dışında Anayasa ile teminat altına alınmış çalışma özgürlüğünün sınırlandırılması mümkün değildir. Ancak, bu çalışma sırasında dürüstlük kuralına aykırı ve haksız rekabet oluşturan bir eylem bulunması halinde TTK’nın 54 vd maddelerinde haksız rekabet denetimi yapılacağı kuşkusuzdur. Bu kapsamda, davalının iş akdinin sona ermesinden sonra rakip bir şirkette çalışması, kartvizit bastırması, dürüstlük kuralına aykırı olmayacak şekilde piyasadaki müşterilere fiyat teklifi göndermesi gibi eylemleri haksız rekabet olarak kabul edilemez. Davacının, somut olarak davalı tarafından davacıya ait işçilerin, müşterilerin, ticari sırların elde edilerek haksız rekabet oluşturacak şekilde eylemde bulunduğu kanıtlanmamıştır. Davacı nezdinde çalışırken iş akitlerini feshederek, dava dışı … şirketinde çalışmaya başlayan kişilerle davalının eylemleri arasında bir irtibat bulunmamaktadır. Davalının TTK’nın 54 ve 55. Maddesinde sayılan türden bir eyleminin varlığı somut delillerle kanıtlanmadığından, ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davacı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına, bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 5-Karar kesinleştikten sonra dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucunda, 14.04.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.