Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2132 E. 2022/947 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2132
KARAR NO : 2022/947
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/03/2019
NUMARASI: 2015/151 E. – 2019/213 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki haksız rekabetin tespiti önlenmesi ve tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı ve katılma yoluyla davalılar tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’nin sahibi olduğu … Gazetesi’nin 10.12.2014 günlü nüshasında davacı şirkete ait … Gazetesi’nin logosu kullanılarak ve hedef gösterilerek “…” şeklinde sürmanşet atıldığı ve devamında da “…” alt başlığına yer verildiği, haberin devamında ise “…”, “…” başlıkları, …. Gazetesi’nin 09.12.2014 tarihli ilk sayfa görüntüsü ve imtiyaz sahibi …’ın fotoğrafının kullanıldığını, “…” şeklinde ibarelerin yinelendiğini, davacıya karşı haber adı altında markayı karalama amacı güdülerek okunma oranının düşmesinin amaçlandığını, davalının iddiasının aksine, davacının … ve … yakınlığı ile bilinen … Gazetesi ile husumetinin bulunduğunu, dava konusu haberdeki beyanların kötüleme ve küçük düşürme amacıyla yazıldığını ve üslubun eleştiri kavramı ile uyuşmadığını, Anayasa’da ve 5187 sayılı Basın Kanunu’nda yer alan basın özgürlüğünün mutlak bir özgürlüğü ifade etmediğini, davalının eyleminin TTK’nın 55 ve devamı maddeleri kapsamında haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, TTK’nın 58. maddesine göre haksız rekabetin tespiti ile önlenmesine ve haksız rekabete son verilmesine, dava konusu yazının yayından kaldırılmasına, … Gazetesi’nin adı hakkında yayın yapılmaması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, 5.000 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminatın yayın tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, masrafı davalılardan alınarak mahkemece verilecek kararın … Gazetesi ile tirajı en yüksek üç gazeteden birinde yayınlanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, savunmasında özetle; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, yazının yayından kaldırılması görevinin sulh ceza hakimliğine ait olduğunu, dava konusu yayının, … Gazetesi’nde yayımlanan “….” başlıklı habere ilişkin değerlendirme yapan ve basın özgürlüğü dahilinde eleştiri hakkının kullanılması niteliğinde olduğunu, … Gazetesi’nin yapmış olduğu haberin gerçeği yansıtmadığını ve dava konusu haberin bunu eleştirme amacıyla yazılan hukuka uygun bir haber olduğunu, davacı tarafından yapılan yayının basın özgürlüğü sınırları içinde eleştirilerek değerlendirmelerde bulunulduğunu, yapılan yayınla … ve ailesi hakkında asılsız iddialarda bulunan davacının haberinin doğru olmadığının ortaya konduğunu, davacının eleştirileri şahsileştirerek ve tamamen kendi yorumları ön plana çıkararak haberi okuyucularına sunduğunu, müvekkilinin de …’ın avukatının yaptığı açıklamanın ardından haber kaynaklarından elde ettiği bilgileri haberleştirerek … Gazetesi’nde çıkan haberi eleştirdiğini ve haberin doğru olmadığını ortaya koyduğunu, dava konusu habere karşı yapılan şikayet hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, davacının …/… sözcülüğünü yapmadığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, zira www…com ve www….com adlı internet sitelerinde çıkan haberlerin de bunu kanıtlar nitelikte olduğunu, dava konusu haberin davacının, …ve ailesinin Bağ-Kur borçlarına ilişkin yapmış olduğu gerçek dışı habere yönelik bir eleştiri olarak yapıldığını, dava konusu haberin basın özgürlüğü çerçevesinde kamuoyunu bilgilendirme amacı taşıdığını, Yargıtay ve AİHM kararları doğrultusunda basın özgürlüğünün belli ölçülerde abartma ve kışkırtmaya başvurmayı da içerdiğini ve kamu görevine talip olanların diğerlerine oranla daha sert eleştirilere muhatap olmasının doğal karşılandığını, dava konusu yayında gereksiz yere incitici beyanların bulunmadığını, dolayısıyla haksız rekabet unsurlarının oluşmadığını ve güncelliğini kaybetmiş bir olay açısından mahkeme ilamının gazetede yayımlanmasına karar verilemeyeceğini, davada maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşmadığını, istenen tazminat miktarının yüksek olduğunu, dava konusu ile var olduğu öne sürülen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dosya kapsamından anlaşıldığı üzere uyuşmazlık konusu haber, davacıya ait … Gazetesinin ‘…’ başlığı altında …ı’nın çocuklarının Bağ-Kur prim borcu bulunduğu ve Torba Yasadan yararlanacaklarına dair haberinin, davalıya ait gazete tarafından yalanmasına ilişkin ‘…’ başlığı ile verilen haberden kaynaklanmaktadır. Davacı, anılan haberin, TTK’nın 55.maddesinin a bendinin 1.maddesi uyarınca kötüleme ve küçük düşürme gayesi yazıldığı, gazetenin yanlış yanıltıcı incitici beyanlarla kötülendiği, TTK’nın 57/1.maddesi uyarınca haksız rekabet teşkil ettiğini beyanla tazminat isteminde bulunmuştur. Yukarıda açıklandığı üzere 6102 sayılı Yasanını 55/1.maddesi uyarınca başkalarının faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek dürüstlük kuralına aykırı davranış olarak ve haksız rekabet hallerinden sayılmış olup, somut durumda haberde kullanılan ifadelerin bu kapsamda kalmadığı, amacını aşan bir değer yargısı olmadığı, yazının yazılış biçimi ve şekli, yazıda kullanılan ifadelerde hukuka aykırılık bulunmadığı, gerek haber içeriği gerek kullanılan ifade itibari ile ölçüsüzlük bulunmadığı, her iki gazetenin yaptığı haberler nazara alındığında, eleştiri kapsamında değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır… ” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili ve katılma yoluyla davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalının yapmış olduğu haberde, müvekkil şirketin yayın sahibi olduğu … Gazetesi için, “…” gibi ifadeler yer aldığını, ifadelerin asılsız olup müvekkilinin FETÖ ile ilişkilendirme çabasının açık olduğunu, müvekkilinin sahtekarlık, yalan ve iftira ile anılarak topluma karşı algı operasyonu yapılmaya çalışıldığını, … okurlarına, kendilerinin okudukları gazete aracılığı ile aldatıldıkları hissi vererek okuma oranlarının azaltılmasının hedeflendiğini, Davalının hedefine ulaştığını, uyuşmazlık konusu haberin yayınlandığı hafta (öncesi ve sonrası haftalara göre) … Gazetesi tirajının düştüğünü, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, yapılan yayınlarla … Gazetesi’nin kurumsal kimliğini hedef alındığını, … Gazetesi’ni …nın bir parçası olmakla suçlandığını, ancak haberin içeriğinde bununla ilgili bir belgeye yer verilmediğini, etik dışı bir habercilik yapıldığını, yayınlarında da ağırlıklı olarak …yı eleştiren ve buna karşı çıkan bir tavır sergilemekte olan … Gazetesi’ne getirilen “…” tanımlamasının haberin içeriğine değil, kurumsal kimliğine getirilmiş bir suçlama olduğunu, küçük düşüren ağır eleştiriler olduğunu, uyuşmazlığın taraflarının hitap ettiği okuyucu kitlesi ve davalının yapmış olduğu haberin üslubu dikkate alındığında,. …Gazetesi tarafından yayınlanan haberin ifade ve basın özgürlüğünü aşan ve …. Gazetesi’nin kurumsal kimliğini hedef alan nitelikte olduğu hususlarının belirlendiğini, yayın sonrası müvekkilinin tirajında azalma olduğunun belirlenmesine rağmen davanın reddine karar verildiğini, verilen kararla müvekkilinin FETÖ ile ilişkilendirildiğini, bu iddiaların haksız rekabet oluşturmadığının kabul edilmesi halinde müvekkilince de … Gazetesi hakkında, gazetecilerinin ve idarecilerinin FETÖ ile bağlantısı olduğu şeklinde haber yapılabileceğini, Mahkemece alınan bilirkişi raporlarının göz ardı edilerek karar verildiğini, haksız rekabetin bilirkişi raporuyla belirlendiğini, ardından tiraj kaybı nedeniyle oluşan zararın tespit edildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalılar vekili katılma yoluyla istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi kararının yerinde olduğunu, …’ın davalı şirketteki tek yönetim kurulu üyeliğinin 2019 yılına kadar devam ettiğini, hakkında 2017 yılında FETÖ bağlantısı nedeniyle soruşturma başlatıldığını, bir çok basın yayın organında bu hususların haberleştirildiğini, … ve ailesi hakkında yapılan asılsız haberin basın özgürlüğü ve eleştiri sınırları içerisinde olduğu değerlendirilerek haberleştirildiğini, bilirkişi raporunun takdiri delil olduğunu, haber ile maddi zarar arasında illiyet bağının bulunduğunun kanıtlanması gerektiğini, Basın Kanunu’nun “Hukuki Sorumluluk” başlıklı 13. maddesine göre basılmış eserler yoluyla işlenen fiillerden doğan maddi ve manevi zararlardan dolayı süreli yayınlarda eser sahibi ile yayın sahibi ve varsa temsilcisinin sorumlu olduğunu, …’ın … Gazetesinin genel yayın yönetmeni olması nedeniyle zarardan sorumlu olmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının davalı şirket yönünden usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, katılma yoluyla istinaf başvurularının kabulü ile müvekkili … yönünden kararın kaldırılarak bu müvekkili hakkındaki davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 56. maddesi uyarınca, haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince ve katılma yoluyla da davalılar vekilince, yasal süreleri içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. TTK’nın 55. maddesinde, “Dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar” kenar başlığı altında, altı ana başlık sayılmıştır. Bu ana başlığın ilk kategorisinde “Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar” gelir (TTK md. 55/1.a-1). Buna göre, bir kişi bir başkasını ya da o kişilerin mal, iş ürünü, fiyat veya faaliyetlerini yanlış yere, yanıltıcı yere ya da gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek, haksız rekabet oluşturur. Somut olayda davacıya ait …Gazetesi’nde yayınlanan, “…”, “…” haberi üzerine davacı şirket tarafından yayınlanan 10.12.2014 tarihli ….Gazetesi’nin manşetinde dava konusu haber yayınlanmıştır. Anılan haberde … Gazetesi’nin logosu kullanılarak “…” şeklinde sürmanşet atıldığı ve devamında da “…” alt başlığına yer verildiği görülmüştür. Haberin 21. sayfadaki devamında ise “…”, “…” başlıkları, … Gazetesi’nin 09.12.2014 tarihli ilk sayfa görüntüsü ve imtiyaz sahibi … fotoğrafının kullanıldığı, “…” şeklinde ibarelerin yer aldığı anlaşılmıştır.İlk derece mahkemesince alınan 27.10.2016 tarihli bilirkişi raporun incelenmesinde; davalı tarafından yayınlanan haberin gazetecilik etiğiyle uyuşmayan ve … Gazetesi’nin kurumsal kimliğini hedef alan bir haber niteliğinde olduğu, haberin üslubu başlığı ve içeriği bir bütün olarak ele alındığında, ifade ve basın özgürlüğünün sınırlarının aşılarak TTK’nın 55/1.a.1 maddesi kapsamında kötüleme fiilinin gerçekleştiği, davalılardan her ikisinin de haberin yayınlanması nedeniyle kusurlu olduğu yönünde görüş bildirildiği anlaşılmaktadır. İtiraz üzerine alınan 04.07.2017 tarihli ek raporda önceki görüşler tekrarlanmıştır. İlk derece mahkemesince,… Gazetesi’nin haber öncesi ve sonrası tirajları getirtilerek davacının maddi zararının belirlenmesi amacıyla alınan 19.06.2018 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; … Gazetesi’nin, … Gazetesi’nin haber tarihinin haftasında günlük 440 adet gerilemiş olduğu, devam eden haftalarda günlük 8963 adet artış göstermiş olduğu, Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğünden gelen yazıya göre 2014 yılı Aralık ayı ortalama satışının 353.154 adet olduğu, haber haftasındaki aylık satış ortalamasının günlük satış ortalamasından 629 adet azalmış olduğu belirlenmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, alınan bilirkişi raporunun aksine, yapılan yayının hukuka uygun olduğu ve haksız rekabet oluşturmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davlı vekilinin katılma yoluyla yaptığı istinaf başvurusunun incelenmesinde: Davalı vekilinin katılma yoluyla istinafının, husumete, yani davalı gerçek kişinin pasif husumet ehliyetine yönelik olması nedeniyle öncelikle incelenmesi gerekir. Davalı …’ın, dava konusu haberin yayınlandığı …. Gazetesi’nin genel yayın yönetmeni olduğu ve dava dilekçesinde bu sıfatla davalı gösterildiği anlaşılmaktadır. Gazetenin sahibi ise davalı şirkettir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05.06.2017 tarih ve 2016/5587 Esas- 2017/3365 Karar sayılı ilamında belirlendiği üzere; davalının genel yayın yönetmeni olduğu, davalı şirkette pay sahibi olmadığı, bu nedenle Basın Kanunu’nun 13. maddesindeki sorumluluk halleri dikkate alındığında maddi ve manevi zararlardan sorumlu olmadığı gibi, haksız rekabet oluşturan eylemlerin şirketçe yapılması nedeniyle bu davalıya husumet yöneltilemeyeceği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince davalı … hakkındaki davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, esas yönünden davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu nedenle, davalı … vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun kabulü ile anılan davalı yönünden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın pasif husumet yönünden reddine karar vermek gerekmiştir. Davcı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde: Gazete haberlerinin gerçeği yansıtması yanında, veriliş şeklinin de ölçülü olması gerekir. Davalının dava konusu haberinde,…ve ailesi hakkında davacı gazetesinde yapılan haberin gerçek dışı olduğunu dair vurgu haksız rekabet oluşturmaz. Çünkü, davacının gazetesinde yayınlanan ve … şahsını ve ailesini, dolayısıyla da kamuyu ilgilendiren bir haberin gerçek olmadığını ileri sürmek haksız rekabet oluşturmaz. Ancak, bu haber verilirken kullanılan ve eleştirilen haberin boyutlarını aşarak davacının ticari ve kurumsal kimliğini terör örgütü FETÖ-PYD ile ilişkili gösteren ve sürekli yalan haber yapan bir gazete gibi gösteren “…”, “…”, “…”, “…”, “…” ibarelerinin, TTK’nın 55/1.a maddesinde tanımlandığı üzere, başkalarını ve onların iş ürünlerini, ticari ürünlerini yanıltıcı ve gereksiz yere incitici nitelik taşıdığı kanaatine varılmıştır. Nitekim davacı şirketin açtığı benzer nitelikteki iddialara dayalı bir davaya ilişkin Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/5587 E- 2017/3365 K sayılı, 05.06.2017 tarihli kararıyla, haksız rekabetin yasal şartlarının oluştuğuna karar verilmiştir.Bu nedenle ilk derece mahkemesince, davalı şirkete ait gazetede kullanılan “…”, “…”, “…”, “…”, “…” ibarelerinin haksız rekabet oluşturması nedeniyle, davalı şirket aleyhindeki haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi talebinin kabulü gerekirken, davanın bütünüyle reddine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuş, bu nedenle davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinafı yerinde görülmüştür.TTK’nın 59. maddesi gereğince, davayı kazanan tarafın istemiyle, gideri haksız çıkan taraftan alınmak üzere, hükmün kesinleşmesinden sonra ilan edilmesine de karar verilebilir. İlanın şeklini ve kapsamını mahkeme belirler. Somut olayda, davacı şirketin eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğu anlaşılmakla, eylemin basın yoluyla yapılmış olması dikkate alınarak, kararın ilan edilmesinin, davacının ticari ve kişiliğine ilişkin haklarının korunması açısından gerekli olduğu kanaatine varılmıştır. Bu nedenle, Dairemizin kararının kesinleşmesinden sonra, masrafın davalı şirkete ait olmak üzere, tirajı günlük 50.000’in üzerinde olan ulusal bir gazetede Basın İlan Kurumu aracılığıyla yayınlanmasına karar verilmiştir.Davacının, davalı şirkete yönelik maddi tazminat isteminin değerlendirilmesinde; ulusal düzeyde yayın yapan ve yüksek tiraja sahip davacıya ait … Gazetesi’nin çeşitli haftalardaki satışlarında küçük dalgalanmalar bulunduğu, yayının yapıldığı hafta davacının tirajında yaşanan ve bilirkişi tarafından ortalama 629 adet olarak tespit edilen azalmanın, davalının haberi nedeniyle meydana geldiğinin kanıtlanmadığı, yani davalı gazetede çıkan dava konusu haber ile bu miktardaki tiraj düşüklüğü arasında illiyet bağı bulunduğu hususunun kanıtlanmadığı kanaatine varılmıştır. Bu durumda, davalının haksız rekabet eylemi sonucunda davacının maddi bir zarara uğradığı kanıtlanmadığından, maddi tazminat koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla, davacının bu yöne ilişkin istinaf başvurusu yerinde görülmemiş, davacının maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.Davacının, davalı şirket aleyhindeki manevi tazminat talebi yönünden yapılan değerlendirmede; TTK’nın 56/1-e maddesinde, haksız rekabet hallerinde TBK’nın 58. maddesi uyarınca manevi tazminata karar verilebileceği düzenlenmiştir. TBK’nın 58.maddesinde, “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir.” düzenlemesi bulunmaktadır. Somut olayda, davalı şirketin haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin, haksız rekabetin tespitine ilişkin Dairemiz kararının ilanına da karar verildiğinden ve davacının ticari itibarının tamiri açısından ilanın yeterli görüldüğünden, davacının ayrıca manevi tazminat talep etmesinin yerinde olmadığı kanaatine varılmış ve davacının manevi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, davalı … vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü, davalı … vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda; 1-Davalı …’a yönelik davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine, 2-Davacı tarafından davalı … A.Ş.’ye karşı açılan davanın kısmen kabulü ile davalı şirkete ait … Gazetesi’nin 10.12.2014 tarihli nüshasında yayımlanan “…”, “…”, “…”, “…”, “…” ibarelerinin haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, haksız rekabetin önlenmesine (menine), 3-Davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, 4-Dairemizin iş bu kararının kesinleşmesinden sonra TTK’nın 59. maddesi gereğince, masrafı davalı şirketten alınarak, kararın özetinin Türkiye genelinde dağıtımı yapılan ve tirajı 50.000’in üzerinde olan bir gazetede Basın İlan Kurumu aracılığıyla bir kez ilanına, 5-Başlangıçta peşin alınan 426,94 TL harçtan, alınması gereken 80,70 TL harcın mahsubu ile artan 346,24 TL harcın, hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 6-Davacı tarafından yapılan 3.772,00 TL (ayrıntısı UYAP’ta kayıtlı olan tebligat, bilirkişi gideri, posta ve müzekkere giderinden ibaret) yargılama giderinin, hakkındaki dava husumet yokluğundan reddedilen davalı için yapılan giderler hariç tutularak davadaki haklılık oranlarına göre takdiren belirlenen 1.800,00 TL’lik bölümünün davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 7-Davalılarca yapılan ve ayrıntısı UYAP’ta kayıtlı olan 900,00 TL yargılama giderinin, takdiren 450,00 TL’lik bölümünün davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın kabul edilen bölümü yönünden A.A.Ü.T. uyarınca belirlenen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, 9-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden; a-Hakkındaki dava pasif husumet yönünden reddedilen davalı … yaranına hüküm tarihinde yürülükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca belirlenen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine, b-Reddedilen maddi tazminat talebi nedeniyle, hüküm tarihinde yürülükte bulunan A.A.Ü.T. Uyarınca belirlenen 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ye verilmesine, c-Reddedilen manevi tazminat talebi nedeniyle, hüküm tarihinde yürülükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ye verilmesine, 10- Karar kesinleştiğinde, artan gider avanslarının yatıran taraflara iadesine, 11- İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davacı tarafça yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 44,40 TL istinaf karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, b-Davalı … tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 44,40 TL istinaf karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, c-Davacı tarafından sarf edilen 121,30 TL başvuru harcı gideri, ayrıntısı UYAP’ta kayıtlı 64,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 185,80 TL kanun yolu giderinin, takdiren yarısı olan 92,90 TL’lik bölümünün davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, d-Davalı … tarafından sarf edilen 121,30 TL istinaf başvuru harcı giderinin davacıdan alınıp bu davalıya verilmesine, 12-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 13-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı gerçek kişi vekilinin istinaf başvurusu yönünden oy birliğiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden ise Üye Hakim …’nın karşı oyuyla ve oy çokluğuyla, 24.02.2022 tarihinde, temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, işbu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliği tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.
KARŞI OY Davalı … vekilinin katılma yoluyla yaptığı istinaf başvurusunun kabulü ile bu davalı hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair heyetimizin kararı oy birliği ile alınmıştır. Bu yönden karara katılıyorum. Ancak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair heyetimiz çoğunluğunun karına muhalifim. İlk derece mahkemesince İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ve Anayasamızda düzenlenen basının haber yapma ve eleştirme özgürlüğü çerçevesinde yapılan değerlendirmenin, dosya içerisindeki belge ve bilgilere uygun olduğu, mahkeme gerekçesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği görüşünde olduğumdan, davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.