Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/212 E. 2020/1429 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/212
KARAR NO : 2020/1429
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/10/2018
NUMARASI : 2018/679 E. – 2018/942 K.
DAVANIN KONUSU:Tazminat (Rücuen Tazminat)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hükme karşı davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı … AŞ’ni emtialarını nakliye rizikolarına karşı sigortaladığını, müvekkili şirketin sigortalısı … AŞ, Bangladeş’te yerleşik … Şirketine 151 adet rulo kumaş sattığını, kumaşların İstanbul’dan Dhaka Hava Limanına uçak ile davalı THY tarafından taşındığını, diğer davalının ise üst taşıyıcı olduğunu, navlun faturasının davalı üst taşıyıcı … şirketi adına düzenlendiğini, 151 adet rulonun Bangladeş Dhaka Hava Limanına nakledildiğini, emtianın 11.05.2015 tarihinde Dhaka Hava Limanına vardığını, nakliye sonrası emtianın antrepoya alınmayıp açık alanda sağa sola atıldığını, ruloların yırtıldığını, ıslandığını ve küflendiğinin 25.05.2015 tarihinde alıcı tarafından sigortalıya bildirildiğini, 23.06.2015 tarihinde 140 adet rulonun alıcı tarafından teslim alındığını, hasar ihbarının sigortalı tarafından 21.05.2015 tarihinde yapıldığını, 01.06.2015 tarihinde hasar gören 140 ruloyla ilgili alıcı firmanın görevlendirdiği eksper tarafından rapor hazırlandığını, aldırılan raporda emtianın tamamının ıslak olduğunun, bir kısmında küflenme bulunduğunun, ambalajlarının tamamının yırtılmış olduğu ve kötü koku yaydığının ve zararın miktarının tespit edildiğini, sovtaj bedeli düşüldükten sonra belirlenen 63.498,78 USD’yi sigortalıya ödediklerini belirterek bu miktarın ödeme tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … şirketi vekili cevap dilekçesi ile; sigortalı tarafından dava dışı alıcıya satılan 151 rulo kuma emtiasının taşımanın müvekkili ile davalı … arasında yapılan sözleşme gereğince davalı THY tarafından gerçekleştirildiği, taşımanın 06.05.2015 tarihli konşimentoyla yapıldığı, varma yerinde depoda yer bulunmaması nedeniyle emtianın açıkta bırakılması nedeniyle hasara uğradığı iddia edilerek dava açıldığını, ancak müvekkilinin hava yolu taşıyıcısı olmadığını, keşide edilen 23.07.2015 tarihli ihtarda da hasarın davalı … istenebileceğinin davacıya bildirildiğini, emtianın asıl taşıyıcı olan müvekkili tarafından eksiksiz olarak davalı … teslim edildiğinden hasardan diğer davalının sorumlu olduğunu, diğer davalı … Montreal Sözleşmesi uyarınca kilo başına 19 SDR çekme kuru üzerinden ödeme yapılması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafından hatır ödemesi yapıldığından müvekkilinden talep edilemeyeceğini, zira nakliyat sigorta poliçesinin hasardan sonra düzenlendiğini, sunulan nakliyat abonman sözleşmesi kapsamında sigortacının, sigortalının vereceği aylık bildirimlere istinaden kati poliçe düzenleyeceğini, bu şekilde bildirilmeyen taşımaların teminat haricinde olduğunu düzenlendiğini, emtianın 18.05.2015 tarihinde ıslanarak hasar görmesine rağmen poliçenin 20.05.2015 tarihinde düzenlenmesi nedeniyle rizikonun gerçekleşmesinden sonra düzenlenen poliçenin, sigortalının rizikonun gerçekleştiğini bilmesi nedeniyle geçerli olmadığını, davacı tarafından lütuf ödemesi yapılması nedeniyle rücusunun talep edilemeyeceğini, nakliyat abonman sözleşmesi klozu çerçevesinde hasarın hatalı paketlemeden meydana gelmesi nedeniyle sigorta teminatı dışında olduğunu, Montreal Konvensiyonu’nun 31.maddesi gereğince 14 gün içerisinde hasarın bildirilmediğini, hasar ihbarının 14.07.2015 tarihinde yapılması nedeniyle davacının dava açamayacağını, dava dilekçesine eklenen e-posta yazışmalarına göre emtianın mevsim şartlarına uygun olarak paketlenmediğini, konvansiyonun 18.maddesine göre paketlemenin taşıyıcı yada çalışanları dışında kusurlu olarak yapılması halinde taşıyıcının sorumlu olmadığının düzenlendiğini, emtianın yağmura dayanıklı ambalajlanmamış olması nedeniyle müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, müvekkili tarafından 151 kap kumaş varış yerine ulaştırılmasına rağmen emtianın eksik teslim edildiği iddialarını kabul etmediklerini, müvekkilinin Montreal Sözleşmesi kapsamında zarardan sınırlı bir şekilde sorumlu olduğunu, davacı ancak karar tarihinden itibaren faiz talep edebileceğini, geçmişe yönelik faiz talep edemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde; müvekkilinin alacağı temlik aldığını, bu durum hasar tazminat makbuzu ve ibranameden anlaşıldığını, ruloların açık alanda sağa sola atılarak hasarlandığını, emtiaların açık havada bırakılması sebebiyle zararın oluştuğunu, dilekçe ekinde sundukları yazışmalardan anlaşılacağı üzere davalıların 20.05.2015 tarihinde zarardan haberdar olduklarını, davalı … şirketinin navlun faturası düzenlemesi nedeniyle zarardan sorumlu olduğunu, dava dilekçesinde kilogram başına 19 SDR ile hesaplama yapılarak talepte bulunulduğunu beyan etmiştir. İlk derece mahkemesince verilen 22.09.2017 tarih ve 2016/238 Esas, 2017/787 Karar sayılı karar, davalıların istinaf başvurusu üzerine Dairemizin 2018/45-650 E.K.sayılı kararıyla davanın esasıyla ilgili gösterilen delilerin değerlendirilmemesi nedeniyle HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmıştır. İlk derece mahkemesince yeniden yargılama yapılarak istinaf başvurusuna konu hükmü verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; ” Davacı taraf sigortalasına ait emtianın taşınması sırasında meydana geldiği zarardan dolayı davalı taşıyıcıların sorumlu olduklarından bahisle sigortalasına ödediği bedelin rücuen tazmini talep ettiği görülmektedir. Tarafların sunmuş oldukları tüm delil ve belgeler ve taşımaya ilişkin kayıt ve belgeler getirtilerek dosyaya konulmuş ve akabinde uzman bilirkişi heyetine dosya tevdi edilerek bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi tarafından düzenlenen rapor itibariyle denetime elverişli olması ve dosya kapsamına uygun olması dikkate alınarak Mahkememizce kabul edilmiştir. Davacı taraf ile dava dışı … A.Ş arasında .. nolu Nakliyat Emtia Sigorta Poliçesi düzenlenmiş olduğu, 151 rulo olarak düzenlenen ambalajlar ile taşımaya konu kot kumaşı Bangaladeş ülkesine gönderilmek üzere Üst nakliyeci olan davalı … teslim edilmiş ve söz konusu emtia diğer davalı olan … A.Ş tarafından 2 ayrı natil ile ( 1.Nakil ile 123 rulo, 2. Nakil ile 28 rulo ) Bangladeş’in Dhaka havalimanına 11.05.2015 tarihinde gönderilmiş olduğu hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.Davacı nakliyat abonman sözleşmesi kapsamında sigortalısı dava dışı şirkete ödediği miktarın tahsilini fiili taşıyıcı ile aktif taşıyıcıdan talep etmektedir. … bu emtiayı, hava yolu taşımasını fiilen yaparak varış yeri hava limanına ulaştırmıştır. Yapılan taşıma itibariyle 1. Davalı AS-AV şirketi taşımayı organize ettiğinden Montreal Konvansiyonu itibariyle akdi taşıyıcı durumundadır. 2. Davalı … ise taşıma sürecinde meydana gelen zararlardan aynı konvansiyonun b.18 gereğince fili taşıyıcı havayolu şirketidir. Dolayısiyle tüm taşıma itibariyle sorumluluk her iki davalının bulunmakta olduğu mahkememizce kabul edilmiştir. Mahkememizce yapılan taşımanın düzenlenen navlun faturası ve AWB taşıma senediyle gerçekleştirilen havayoluyla taşıma olduğundan hava taşıması olarak kabul edilmesi ve 1999 Montreal konvansiyonu uygulanacak hukuk olması gerektiği, mahkememizce kabul edilmiştir. Taşıyıcı olan Türk hava yolları emtiayı alıcıya teslim edimini gerçekleştirmemiş olmasından dolayı Montreal konvansiyonun 31 maddesi gereğince ihbar süresini düzenleyen 31. Maddesi süresi başlamaz. Teslim ile başlayacağından ihbar süresinin bu tarihe göre tespit edilmesi gerekmektedir. Davalı … tarafından emtianın teslimine ilişkin herhangi bir belge sunmadığından teslim tarihi itibariyle dava dışı … tarafından … şirketine gönderilen 25.05.2015 tarihi itibariyle Konvansiyonun 31 maddesi gereğince ihbar süresinin başladığı, dava dışı … şirketi tarafından dosya da mevcut 5.6.2015 tarihli ihbar evrakını davalı … göndermek suretiyle ihbarın yapılmak suretiyle süresinde ihbarın yapıldığı ve davalıların müteselsilen taşıma gerçekleştirdiklerinden sorumluluklarının bulunduğu mahkememizce kabul edilmiştir. Davalılar tarafından yapılan hava taşıması sırasında emtianın zarar gördüğü dosya kapsamı sunulan resim belge ve evraklar ile yapılan bilirkişi tespitleri ile anlaşıldığından mahkememizce zararın davalıların ihmali davranışı sonucunda oluştuğu kabul edilmiştir.Mahkememizce meydana gelen zarar montreol konvesyonu itibariyle bilirkişi heyetine belirlenmesi kapsamında meydana gelen olay sebebiyle sovtaj bedeli düştükten sonra bakiye zararın 63.498,78 USD olduğu anlaşıldığından iş bu miktar itibariyle davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaati gelmiş olmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davanın kabulü ile 63.498,78 USD’nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi gereğince işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline, karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilleri ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı …. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Mahkemece itiraza uğrayan bilirkişi raporundaki tespitlerini ek rapor alınmadan hükme esas alınmasının yerinde olmadığını, bu kapsamda 11 rulo emtianın eksik teslim edildiği olgusunun doğru olmadığını, emtianın eksik teslim edildiğinin davacı tarafından ispat edilmediğini, dava dilekçesinde açıklandığı üzere 151 rulonun, 123 rulo ve 28 rulo olmak üzere 2 farklı uçak ile varış yerine ulaştırıldığını, alıcı firma … Ltd. tarafından …. AŞ.’ye hitaben yazılan 25.05.2015 tarihli yazıda emtiaların iki ayrı uçuşla, 09.05.2015 tarihli ilk uçuşla 123 rulonun, 10.05.2015 tarihli ikinci uçuşla 28 rulonun ulaştığı bilgisinin yer aldığını, kargo takip belgesinde de emtiaların 123 ve 28 rulo olmak üzere teslim edildiğinin belirtildiğini, alıcı tarafından 151 rulo olarak taşıma konusu emtianın ulaştığı bilgisi verilmişken, davacı tarafından eksik teslim alındığı yönündeki iddiasını tevsik eden bir rezerve zaptı sunulmadığını, buna rağmen 11 rulonun teslim edilmediğinin kabul edilerek karar verilmesinin hatalı olduğunu; uyuşmazlıkta uygulanması gereken Montreal Konvansiyonu’nun 31.maddesi hükmüne uygun şekilde müvekkiline ihbar yapılmadığını, 11.05.2015 tarihinde teslim edilmiş olan emtiaya ilişkin müvekkili ortaklığa yapılan 14.07.2015 tarihli hasar ihbarının süresi içinde yapılmamış olduğunu, emtianın gönderen tarafından varış yerindeki antrepo ve mevsim şartlarına göre ambalajlanmadığını, bu hususun yapılan yazışmalarla sabit olduğunu, hasarın yağmura uygun olmayan ambalajdan kaynaklandığının gönderen tarafından kabul edildiğini, Montreal Konvansiyonu’nun kargonun hasara uğraması başlıklı 18.maddesi uyarınca paketlemenin eksikliğinden kaynaklanan hasardan müvekkilinin sorumlu olmadığını, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, Montreal Konvansiyon’unun 23/1 maddesine göre karar tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini istemiştir. Davalı … Tic. A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Diğer davalının istinaf nedenlerine katıldıklarını, fiili taşıyıcı …’nun taşıma faaliyeti sırasında müvekkilimin taşımaya müdahil olarak etki itmesinin mümkün olmadığından hasardan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, mahkeme uygulamasının aksine uyuşmazlıkta CMR  hükümlerinin değil, Montreal Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerektiğini, mahkemece hükme esas alınan raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, bilirkişilerin hava yolu taşıması konusunda uzman olmadıklarını emtianın eksik teslimine ilişkin bilirkişi tespiti ve mahkeme gerekçesinin yerinde olmadığını, süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, emtianın varma yerindeki mevsim ve antrepo şartlarına uygun ambalajlanmaması nedeniyle sorumluluğun sigortalıya ait olduğunu, karar tarihi yerine dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hava yoluyla yük taşıması sırasında meydana gelen hasar nedeniyle rucuen alacak istemine ilişkindir Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalıların vekilleri tarafından ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava dışı sigortalı tarafından yurt dışında bulunan alıcısına gönderilen 151 rulo kumaş emtiası taşınmak üzere sigortalı tarafından alıcı … AŞ.’ye teslim edilmiş olup, navlun faturası davalı … şirketi tarafından düzenlendiğinden davalı akdi taşıyıcı olup taşıma sırasında emtiada meydana gelen hasardan fiili taşıyıcıyla birlikte sorumludur. Davacı ile sigortalı arasında düzenlenen 22.12.2014 başlangıç tarihli bir yıl vadeli nakliyat abonman sözleşmesi ile hava yoluyla yapılacak emtia taşıması sigorta örtüsü altına alınmıştır. Sözleşmeye bağlı spesifik poliçe 20.05.2015 tarihinde düzenlenmiş olup davalı tarafça, hasardan sonra düzenlenen poliçe nedeniyle sigortacının teminat dışında ödeme yapılması nedeniyle rücu imkanının bulunmadığı savunulmuştur. Ancak, ödeme yapan davacının sigortalıdan aldığı hasar tazminat makbuzu ve ibranameyle sigortalının dava haklarını temlik alması karşısında TBK’nın 183 ve devamı maddeleri kapsamında, yazılı temlik sözleşmesi gereğince davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır. Akdi taşıyıcı olan davalı … ile davalı … arasındaki sözleşme kapsamında kumaş emtiası fiilen davalı THY tarafından taşınmış olması nedeniyle anılan davalı da taşıma sırasında meydana gelen hasardan sorumludur. Fiili taşıyıcı tarafından taşınan emtia varma yerine götürülmüş olup, alıcısına teslim edilmeden halen fiili taşıyıcının elindeyken, taşıyıcının emtiayı uygun yerde muhafaza etmemesi, kumaş emtiasının kapalı alana alınmayarak açık alanda bırakılması nedeniyle taşıyıcı uhdesindeyken zarar gördüğü sabit olup, 140 rulo emtia hasarlı şekilde alıcısına teslim edildiğinden hasarın taşıma sırasında meydana geldiği kabul edilerek karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Montreal Konvansiyonu’nın 18. maddesi uyarınca, hava yolu taşımasını yapan davalı, hasarın hava yolu taşıması sırasında meydana gelmesi halinde sorumlu olacaktır. Yine Konvansiyon’un 31. maddesindeki düzenleme uyarınca, hasarın, teslimden itibaren 14 günlük sürede taşıyıcıya ihbarı gerekmektedir. Aksi halde gönderilene, taşınan emtianın eksiksiz ve hasarsız teslim edildiği karine olarak kabul edilir. Bu düzenleme karşısında, ihbar sürelerine uyulmaması halinde, yalnızca taşıyıcı leyhine bir karine söz konusu olmayıp, taşıyıcının sorumluluğuda sona ermektedir.( Hüseyin Ülgen, Havva Taşıma Sözleşmesi, İstanbul 1987, s. 211, Tuba Birinci Uzun Uluslararası Hava Taşımalarında Taşıyıcının Sorumluluğu, 2012, s.134-135) Ancak, taşıyıcının herhangi bir suretle hasarı öğrenmesi halinde ihbarın süresinde yapılmadığını ileri sürmesi TMK’nın 2. maddesi uyarınca iyiniyet kurallarıyla bağdaşmayacağından bu durumda hasar nedeniyle ihbar şartı aranmamalıdır. Taşınan 151 rulo kumaş iki ayrı uçakla taşınmış, 141 rulosu ıslanarak hasar görmüş, kalan miktarı ise alıcıya teslim edilmemiştir. Dava dilekçesine ekli olan yazışmalardan, hasarın davalı THY’ye ihbar edildiği, taşıyan tarafından 12.02.2016 tarihli e-posta ile 15.056,78 TL ödeme teklif edildiği, ancak kaybolan 11 rulonun dikkate alınmaması nedeniyle yapılan ödemenin eksik olduğu belirtilerek ödemenin davacı tarafından kabul edilmediği görülmektedir. Bu durumda, süresinde yapılan ihbar sonrası, taşıyıcının ödeme teklif etmesinden sonra artık süresinde ihbar bulunmadığına ilişkin savunmanın TMK’nın 2.maddesinde belirlenen dürüstlük kuralına aykırı olduğu, ihbarın süresinde yapıldığı açıktır. Taşıyan kendisine taşınmak üzere teslim edilen emtiayı varma yerinde alıcısına teslim edildiğini usulüne uygun delillerle kanıtlamalıdır. Bu nedenle taşınan11 rulo emtianın alıcısına teslim edildiğinin taşıyıcı tarafından kanıtlanması gerekir. Belirtilen emtianın alıcıya tesliminin usulüne uygun şekilde kanıtlanmaması nedeniyle, 11 rulo emtianın zayi olduğu kabul edilerek taşıyıcıların sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmadığından bu yönlere ilişkin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir.Hava yoluyla uluslararası taşıma ilişkisinde uygulanacak olan Konvansiyon hükümlerine göre taşıyıcının sınırlı sorumluluğu bulunmakta olup, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre sınırlı sorumluluk ilkelerine göre hasara uğrayan emtianın sovtaj bedelinin mahsubu sonrası belirlenen 63.498,78 USD hasar bedelinin yerinde olduğu anlaşılmıştır. Davalıların vekillerinin istinaf başvurusundaki beyanlarının aksine mahkemece hava yoluyla taşıma kurallarına ilişkin Montreal Konvansiyonu hükümlerine göre inceleme yapılarak karar verildiği anlaşılmıştır.Emtiada meydana gelen hasar ambalaj hatasından kaynaklanmamış, emtianın taşıma sırasında usulüne uygun şekilde muhafaza edilmemesi, emtianın niteliğine göre kapalı alanda muhafazası gerekirken, dosyada bulunan görsellere göre açıkta usulüne uygun şekilde istif edilmemesinden kaynaklanan ambalaj yırtıkları nedeniyle emtianın ıslanarak hasara uğradığı belirlenmiştir. Taşıyıcı, taşımak üzere teslim aldığı emtiada, teslim anına kadar taşıma sırasında meydana gelen hasarlardan sorumlu olup, ambalaj hatasından kaynaklanmayan hasar yönünden müterafik kusur indirimi yapılmamasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Emtianın varma yerinde alıcısına hasarsız olarak teslim edildiğini kanıtlama yükümlülüğü taşıyanda olup, 140 rulo emtianın hasarlı şekilde teslim edildiği, kalan 11 rulonun ise tesliminin taşıyıcı tarafından kanıtlanmaması karşısında davalılar vekillerinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. Davacı sigorta şirketinin kendi sigortalısına ödeme yaptığı anlaşılmaktadır. Hüküm tarihindeki SDR kurunun esas alınması sadece davalıların sorumlu olduğu azami miktarın belirlenmesi ile ilgili olup, temerrüt faizinin başlangıcı açısından bir önem taşımamaktadır. Bu nedenle mahkemece, dava tarihinde temerrüdün oluştuğu kabul edilerek faize hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı taşıyıcıların tüm istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. Bu nedenedlerle, tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar vermek gerekmiştir.İlk derece mahkemesi kararının hüküm kısmında davanın kabulüne karar verildiği halde, maddi hata sonucu, “davalılardan alınarak” yerine, “davalıdan alınarak” şeklinde karar verildiği görülmüştür. Mahkeme kararında HMK’nın 297.maddesi uyarınca mahkeme hükmünde taraflara yüklenen sorumlulukların tereddüte yer vermeyecek şekilde gösterilmesei gerekir. HMK’nın 33 ve 355.maddesi uyarınca bu husus mahkememizce resen dikkate alınmalıdır. Bu nedenlerle, kararın infazında tereddüt oluşmasının engellenmesi amacıyla hüküm, HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca resen düzeltilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalılar vekillerinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmediğinden, her iki davalı vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine; İlk derece mahkemesinin hükmünün infazında tereddüt oluşmasını önlemek üzere, HMK’nın 33, 353/1.b.2 ve 355. maddeleri uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının resen düzeltilmek üzere kaldırılarak esas hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda;1-Davanın kabulü ile 63.498,78 USD’nin, dava tarihinden itibaren işleyecek ve Devlet bankalarınca USD cinsinden 1 yıllık döviz mevduat hesabına uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte, davalılardan alınarak davacıya verilmesine,2-İstinaf kararından önceki kararda 9.531,22.-TL bakiye karar harcının alınmasına karar verilmiş ve vergi dairesine tahsili için yazı yazılmış olduğundan bu kez harç konusunda karar verilmesine yer olmadığına,3-Davacı tarafından yatırılan 29,20.-TL başvurma harcı ve 3.177,08.-TL peşin harcın davalılardan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,4-Davacı tarafından dosyada yapılan 1.800,00.-TL bilirkişi ücreti ve 236,30.-TL posta gideri olmak üzere toplam 2.036,30.-TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 17.112,32.-TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,6-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,7-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden; a-Davalılar vekilleri tarafından ayrı ayrı yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına; davalıların istinaf başvuruları esastan reddedildiğinden, bakiye 3.971,34 TL nispi istinaf karar harcının davalılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,b-Davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,8-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,9-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 3531.b.1-2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 17.12.2020 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.