Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2119 E. 2022/423 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2119
KARAR NO: 2022/423
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/06/2019
NUMARASI: 2015/1069 E. – 2019/487 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Bankacılık İşleminden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacı aleyhine … Bankası tarafından 14.11.2008 tarihinde Beyoğlu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, takibin sebebi olarak 26.08.2008 tarihli ihtarname ve genel kredi sözleşmeleri ile bankacılık sözleşmelerinin gösterilmesine rağmen, bu belgelerin icra dosyasına sunulmadığını, ödeme emrinin 02.12.2008 tarihinde davacının annesine tebliğ edildiğini ve davacının takipten haberdar olmadığını, banka alacağını varlık yönetim şirketine temlik edildiğini, işlemden kaldırılan takibin 21.10.2015 tarihinde varlık yönetim şirketince yenilenerek … esas numarasını alan icra dosyasından davacıya yenileme emri gönderildiğini, davacının yenileme emrinden 04.11.2015 tarihinde haberdar olduğunu, ancak takipte herhangi bir belge bulunmaması nedeniyle takibin hangi nedenle başlatıldığının anlaşılamadığını, davacının takip dayanağı olan sözleşmeleri hangi sıfatla imzaladığını hatırlamadığını ve davacının takip alacaklısına borcu bulunmadığını ileri sürerek, davacının takip alacaklısına borçlu olmadığının tespitine, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasıyla başlatılan takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; … Bankası A.Ş.’nin kredi alacaklarının, alacğın temliki sözleşmesi gereğince … A.Ş.’ye devir edildiğini, anılan şirketin davalı şirketle birleştiğini, bankaca … Ltd. Şti., … ve … hakkında Beyoğlu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında ilamsız takip başlatıldığını, alacağın temlikinden sonra takibin yenilendiğini, davacının, sözleşmedeki imzalarını hangi sıfatla attığını hatırlamaması sebebiyle menfi tespit davası açmasının usulsüz olduğunu, borcun ödendiğine, itfa edildiğine veya ertelendiğine ilişkin bir belgenin ibraz edilmediğini, imza incelemesi yapılarak sözleşmelerde davacının imzasının olup olmadığının anlaşılabileceğini savunarak, davanın reddi ile kötü niyet tazminatı ile %10 oranında para cezasına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Davada talep, dava dışı … Bankası A.Ş. tarafından dava dışı … Ltd. Şti., … ve davacı … aleyhine başlatılan ve davalı şirkete temlik edilen İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası sebebiyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Tarafların Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca hasrettikleri tüm deliller toplanmıştır. Ön inceleme duruşmalı yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve ön inceleme duruşması tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmıştır. Mahkememizce bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, alınan 02/05/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ‘Dava dışı … bankası A.Ş.’nin kredi alacaklısı şirket ile … A.Ş. Arasında imzalanmış olan alacak temlik sözleşmesi gereğince … A.Ş’ye devir ve temlik edildiğini, alacaklı … A.Ş. 10/06/2014 tarihli olağanüstü genel kurul kararı ile … A.Ş. ile birleştiğini, Beyoğlu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ile 2008 yılında temlik eden banka tarafından davacı hakkında icra takibine geçirdiğini, borçlunun takibe itiraz etmediğini, takibe konu alacak … A.Ş. Tarafından devir alındıktan sonra yenilenmek suretiyle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas numarasını aldığını, davacı borcun yenilenmesi sebebiyle iş bu davayı açmış olup borçlu olmadığını iddia etmiş olup dava dilekçesinde borcun ödendiği veya ertelendiğine ilişkin herhangi bir evrak ibraz etmediğini, Beyoğlu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında borcun dayanağı olarak gösterilen 26/08/2008 tarihli ihtarname ve GNGKS ticari kredili mevduat hesabı bankacılık hizmetleri sözleşmesi ibraz edilmesi gerektiği, sözü edilen belgelerin incelenmesi sonucu davacının borçlu olup olmadığı tespit edilebileceği bildirilerek’ rapor sunulmuştur. Kök raporda eksik olduğu tespit edilen kayıtların temlik eden banka nezdinde yerinde inceleme yapılabilmesi bakımından bilirkişiye HMK 218, 278.maddeleri uyarınca yetki verilerek alınan 06/07/2018 tarihli bilirkişi ek raporu özetle; ‘Sayın mahkemenin son ara kararında bilirkişiliğe yerinde inceleme yetkisi verildiğini, krediyi temlik ve devir eden … Bankası’nın hangi şubesinden davacıya kredi kullanımının bildirilmesinden sonra sayın mahkemece belirlenecek günde ilgili banka şubesinde inceleme yapılacağı bildirilerek ön rapor’ sunulmuştur. Temlik eden banka şubesi de teyit edilerek alınan 13/11/2018 tarihli bilirkişi 2. ek raporunda özetle; ‘sayın mahkemece 09/10/2018 tarihli ara kararda bilirkişi ön raporunda beyan edilen eksiklik yönünden temlik eden … Bankası Beylikdüzü Şubesine müzekkere yazılmasına karar verildiği, daha sonra bilirkişiye dosyanın verilerek Beylikdüzü şubesinde inceleme yapılmasına karar verildiği, dosyayı temlik alan … A.Ş. Vekili Av. … ile iki defa … nolu telefon görüşmesi yapılarak devir yapan … Bankası Beylikdüzü şubesinden inceleme günü için randevu alınması talep edildiği, en son 02/11/2018 tarihinde tekrar görüşüldüğü, dosyanın diğer avukata devir edildiği tekrar dönüş yapılacağı bildirildiği, ancak bu güne kadar beklenilmesine rağmen inceleme günü alınamadığı, sayın mahkemece bilirkişiye verilen 30 günlük süre sona erdiğinden dava dosyası iade edilmek zorunda kalındığı’ bildirilerek yeniden ön rapor sunulmuştur. Alınan 19/04/2019 tarihli 3. ek raporda özetle; ‘Davaya konu olan kredi davacı … adına değil ortağı olduğu … Ltd. Şti.’ne Beylikdüzü şubesinden kullandırıldığı, kullandırılan KMH verilen kredi limiti 15.000,00-TL olduğu, davacı …’nin bu krediye ilişkin kefaletine rastlanılmadığı, dolayısıyla davacı …’nin sorumlu tutulamayacağı’ bildirilerek rapor sunulmuştur. Davacı vekilince davaya konu takip dosyasındaki alacağa ilişkin dayanak belge gönderilmediğini beyanla somutlaştırma yapılmadan borçlu olmadığının tespiti talebinde bulunulduğundan ön inceleme duruşmasında HMK 31.madde kapsamında iddialarının açıklanması istenmiştir. Davacı vekili de davacının davalı tarafla herhangi bir sözleşme imzalamadığını bu kapsamda en geniş anlamda menfi tespit talebi bulunduğunu beyan etmiştir. Bilirkişiye temlik eden banka kayıtlarını yerinde inceleme yetkisi verilerek alınan raporda, davacı … adına kullandırılmış kredinin bulunmadığı, banka şube yetkilisince davacının ortağı olduğu takip dosyasında borçlu bulunan dava dışı … Ltd. Şti.ne kredili mevduat hesabı açılarak çeşitli tarihlerde kredi kullandırıldığının bildirildiği, kullandırılan kredilerin hiçbirinde davacının kefil olarak imzasının da bulunmadığı, takip dosyasında borcun sebebi olarak gösterilen ’26/08/2008 tarihli ihtarname, GNGKS Ticari Kredili Mevduat Hesabı Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi’ şeklindeki açıklamaya konu kredinin davacı adına değil ortağı olduğu şirket adına kullandırılmış olduğu hususları tespit edilmiştir. Davalı yanca raporda tespit edilen hususların aksine bir delil dosyaya ibraz edilememiştir. Davacının takip dosyasını temlik eden bankaya kendi adına kullandığı bir kredinin bulunmaması ve ortağı olduğu şirketin kullandığı kredilerde de kefil olarak imzasının bulunmaması sebebiyle davalı tarafa borçlu olmadığına kanaat getirilmekle davanın kabulüne…” gerekçesiyle davanın kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün …(yenileme sonrası …) Esas sayılı takip dosyası sebebiyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin davacı yönünden iptaline karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı … AŞ vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Gerekçeli kararın vekaleti sona eren vekile tebliğ edilmesi nedeniyle kararın süresinde istinaf edildiğini, bankacılık Kanunun 143/5.maddesi uyarınca müvekkilinin harçtan muaf olduğunu, mahkemenin gerekçesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, temlik eden banka ile dava dışı … Ltd. Şti. arasında akdedilen sözleşmeyi … ile davacı …’nin müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, davacının kefaletiyle borçlu şirkete kredi kullandırıldığını, borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek borçlu ve kefillere Büyükçekmece … Noterliğinin 26.08.2008 tarihli kat ihtarının tebliğ edildiğini, ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine takip başlatıldığını, işlemden kaldırılan takibin yenilendiğini; mahkemece alınan bilirkişi raporuna yönelik itirazlarının dikkate alınmadan karar verildiğini, 10.07.2017 tarihli bilirkişi tarafından genel kredi sözleşmesi bulunmadığı belirtildiğinden 25.09.2017 tarihli dilekçe ile eksikliği tespit edilen, genel nakdi gayri nakdi kredi sözleşmesi, bankacılık Hizmetleri sözleşmesi ve ihtarname belgelerinin asıllarının sunulduğunu, 06.07.2018 tarihli aynı bilirkişice düzenlenen ek raporda yerinde inceleme yetkisi istenildiğini, ancak belge asıllarınından söz edilmediğini, oysa belge asıllarının dosyaya sunulması nedeniyle banka şubesinde inceleme yapılmasının sonuca etkili olmadığını, yerinde inceleme yapılarak sağlıklı bir rapor düzenlenemeyeceğini, bu raporun tebliği üzerine kredinin … Bankası A.Ş. Beylikdüzü Şubesince kullandırıldığının bildirildiğini, 13.11.2018 tarihli ek raporda ise, belgelerin uyarılara rağmen ibraz edilmediğinden söz edildiğini, sonradan bankadan randevu alınarak yerinde inceleme yapıldığını, 19.04.2019 tarihli üçüncü ek raporda, davacının kefaletinin bulunmadığının belirlendiğini, bu rapora yönelik itirazda belirtildiği üzere evrak asıllarından davacının kefaletinin belirli olduğu, evrak asıllarının dosyada olmasına rağmen banka şubesine gidilmesinin gereksiz olduğunu, sözleşme ve kefalet beyanın aslının sunulmasına rağmen bu belgelerin değerlendirilmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu, belge asıllarının dosyada olmasına rağmen belge asıllarının şubede olmadığı bilindiği halda yerinde inceleme yapılarak sağlıklı bir inceleme yapılmadığını, genel kredi sözleşmesi ile limit artırım sözleşmelerinde davacının adı ve soyadının bulunmasına rağmen, mahkemece davacının kefil olarak imzasının bulunmadığının kabulünün hatalı olduğunu, son ek rapora itirazda bilirkişinin hatalı tespit yaptığı ve dosyada yapılacak basit bir inceleme ile iddianın gerçekliğinin belirlenebileceği dikkate alındığında hiç bir inceleme yapılmadan, hatalı olarak düzenlenen son ek rapora dayalı olarak hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, dacının temlik eden banka ile borçlu arasındaki sözleşmeyi kefil olarak imzalamasına rağmen sonradan borcunun bulunmadığını ileri sürdüğünü, bankacılık sözleşmelerinde davacının imzasının bulunduğunun dosyada yapılacak basit bir incelemeyle tespit edilebileceğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın takibi amacıyla başlatılan takip nedeniyle davanın borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, davalı ile arasında kredi ilişkisi veya kefalet sözleşmesi bulunmadığını, başlatılan takipte kredi sözleşmeleri veya borcun dayanağının sunulmadığını, takibe dayanak sözleşmelerin hangi sıfatla imzalandığını hatırlamadığını belirterek borçlu olmadığının tespitini istemiştir. Davalı temlik alan vekili, sözleşme ve ihtarname asıllarının ibraz edildiğini, sunulan belgelere göre davacının ortağı olduğu dava dışı şirketin borcuna kefil olduğunun açıkça anlaşılmasına rağmen menfi tespit talep edilmesinin yersiz olduğunu, mahkemece dosyaya sunulan belge asıllarının incelenmediğini, bilirkişinin de belge asıllarının dosyaya sunulmasına rağmen bu belgeleri incelemeden şubede inceleme yaparak rapor düzenlediğini belirterek davanın kabulünü istemiştir. Uyuşmazlık dava dışı … Ltd. Şti. İle temlik eden banka arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesi ve benzeri kredi sözleşmelerinde davacının kefil sıfatıyla yer alıp almadığı, yer alıyorsa kefaletin geçerli olup olmadığı ve davacının takip nedeniyle sorumlu olup olmadığı noktasındadır. Temlik eden … Bankası AŞ tarafından 27.11.2008 tarihinde 26.08.2008 tarihli ihtarname, GNGKS/ticari kredili mevduat hesabı, bankacılık hizmetleri sözleşmesi dayanak yapılarak toplam 21.03,58 TL alacağın tahsili amacıyla davacı, … ve … Ltd.Şti aleyhine ilamsız takip başlatılmıştır. Takibin işlemden kaldırılması üzerine yenilendiği ve davacı tarafından menfi tespit davası açıldığı anlaşılmaktadır. Davacı yanca 06.08.2018 tarihli dilekçe ekinde sözleşme ibraz edilmemiş, ancak dava konusu kredinin temlik eden bankanın Beylikdüzü şubesinden kullandırıldığı bildirilmiştir. Takip konusu sözlemeler krediyi kullandıran bankaca 12.05.2016 tarihli yazının ekinde sunulmuştur. Anılan yazıda, takip dayanağı sözleşmelerin sunulduğu belirtilmiş, aslı ibraz edilen belgeler mahkeme kasınına alınmıştır. İlk derece mahkemesine sunulan sözleşmenin incelenmesinde; ibraz edilen sözleşmenin … Sözleşmesi olduğu, … nolu sözlemede müşteri adının …olarak yazıldığı, anılan sözleşmenin bankaca, takip dayanağı sözleşme olarak ibraz edildiği, bunun dışında dosya içeriğinde bir sözleşme örneği bulunmadığı anlaşılmıştır. Anılan sözleşme 19.04.2019 tarihli üçüncü ek bilirkişi raporunda incelenmiş olup, soyut olarak davacı vekili tarafından 06.08.2018 tarihli dilekçe ekinde davacının kefaletine ilişkin belgelerin sunulduğu belirtilmesine rağmen kasada bulanan belgelerin bankacılık hizmet sözleşmesi olduğu, kefalete ilişkin herhangi bir belgenin takip dosyasında bulunmadığı gibi uzun yıllar süren yargılama sırasında mahkeme dosyasına sunulmadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesinin karar ve gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 1.392,20 TL nispi istinaf karar harcının davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekilerine tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 07.04.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.