Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2115 E. 2022/426 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2115
KARAR NO: 2022/426
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/06/2019
NUMARASI: 2017/1007 E. – 2019/634 K.
DAVANIN KONUSU:İtrazın İptali (Alacağın Devri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin … A.Ş.’de bulunan 9.192,00 USD mevduat alacaklarını temlik ve ibra sözleşmesi başlıklı protokol ile 48 ay vadeli olmak üzere davalıya temlik ettiklerini, ancak davalının sözleşme uyarınca edimini yerine getirerek borcu ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, takibe yönelen itirazın iptali ile takibin devamına, asgari %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; dayanılan protokolün alacağın temliki olarak tanımlanmasına rağmen, borçlunun değişmesi nedeniyle borcun devrine ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiğini, sözleşme konusu davacıya ait kar-zarar katılım hesabının bulunduğu tasfiye halinde … A.Ş.’nin tasfiye sürecinin devam ettiğini, tasfiye süreci devam ederken icra takibi başlatılması, dava açması gibi yollarla talepte bulunmasının yasal olarak mümkün olmadığını, katılım hesabı sahibi alacağının muaccel hale gelmediğini, davanın zamansız açıldığını, işlemiş faiz ve talep edilen faiz oranının yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava hukuksal niteliği itibariyle, alacağın temliki ve ibra sözleşmesinden kaynaklı ödenmeyen taksitlerin tahsili için başlatılan takibe vaki olmuş itirazın İİK’nın 67/1 maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasında 15.12.2010 tarihli sözleşme düzenlenmiş olup, bu sözleşmeyle davacı dava dışı … A.Ş. nezdinde mevcut alacaklarını davalıya 9.192,00 USD mukabilinde satmıştır. Sözleşmede davalının satın aldığı alacağın bedelini ödemesine ilişkin takvim mevcut olup, ödemelerin dava dışı finans kurumunun tasfiyesi sonrası yapılacağına ilişkin hüküm bulunmamaktadır. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/4537 Esas, 2016/7507 Karar sayılı, 26.04.2016 tarihli; 2015/17820 Esas, 2016/6921 Karar sayılı, 20.04.2016 tarihli emsal içtihatları) Bu nedenle, davalının alacağı henüz muaccel olmadığına dair, dava dışı … A.Ş.’nin tasfiye sonucunun beklenmesi gerektiğine ilişkin savunmasına itibar edilmemiştir. Kaldı ki, … A.Ş. bu davada ve davaya konu sözleşmede taraf değildir. Sözleşmenin 4.1.maddesindeki düzenlemeye göre kar ve zarara katılımın davalıya temlik edildiği takipte ise 7.940,00-USD ana para, 2.571,73-USD işlemiş faiz talep edildiği, davalı tarafından çeşitli tarihlerde takipten evvel kısmi ödemelerde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Yapılan bu kısmi ödemelerin TBK’nın 100. maddesi uyarınca öncelikle işlemiş faizden düşülmesi gerekmiştir. Mahkememizce alınan 2. raporda, her bir taksit yönünden (sözleşmedeki ödeme planı ve kesin vade olgusu) gözetilerek ayrı ayrı taksitlere göre işlemiş faizin hesap edildiği, takipten evvelki kısmi ödemelerin ise doğru bir şekilde işlemiş faizden mahsup edildiği sonradan yapılan incelemede anlaşıldığından mahkememizce 29.03.2019 tarihli 2. rapor benimsenerek hükme esas alınmıştır. Toplanan deliller ve yapılan yargılama neticesinde ödeme planı kesin vade olgusu ile takipten önce yapılan kısmi ödemeler gözetilerek 29.03.2019 havale tarihli bilirkişi hesap raporu doğrultusunda davanın aşağıdaki gibi kabulü cihetine gidilmiştir. ” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik itirazının 7.940 USD asıl alacak, 1.669,32 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.609,32 USD üzerinden iptaline, asıl alacağı takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 4/a bendi gereğince faiz uygulanarak takibin devamına, fazlaya dair istemin reddine, alacak likit olduğundan %20 oranındaki 5.669,16 TL inkar tazminatının davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığını, 29.03.2019 tarihli bilirkişi raporunun tebliğ edilmeden karar verilerek müvekkilinin savunma hakkı ile hak arama özgürlüğünün engellendiğini, dava konusu alacağın henüz talep edilebilir olmadığını, sözleşmede alacağın temliki ibaresinin kullanılmasına rağmen, sözleşmenin özünde borcun nakli sözleşmesi olduğunu ve devir eden Tas.Hal…. A.Ş. ‘nin borçlu sıfatının ortadan kalktığı ve borcun müvekkili şirkete geçtiğini, bu durumumda müvekkilinin devir eden borçlunun sahip olduğu haklara haiz olduğunu ve tasfiye sürecinini tamamlanmaması nedeniyle borcun muaccel olmadığını, devam eden tasfiye ve tedbirler nedeniyle alacağın henüz muaccel olmadığını ve davanın erken açıldığını, tasfiyenin tamamlanmadığı bir aşamada takip başlatılarak dava açılamayacağına yönelik itirazlarının dikkate alınmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasında imzalanan alacağın temliki sözlemesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Uyuşmazlık konusu 10.12.2010 tarihli Alacağın Temliki, Sulh, İbra ve Feragat Sözleşmesinin temelinde davacının dava dışı … A.Ş. nezdindeki kâr-zarar katılım akdi cari hesabındaki hakların davalı şirkete temliki bulunmaktadır. 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde ticari dava ve işler sayılmıştır. Buna göre, TTK’da düzenlenen hususlarla her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren hususlardan kaynaklanan davalar ticari davalardır. Somut olayda, davacının temlik sözleşmesine konu yaptığı alacağın borçlusu durumundaki tasfiye halindeki … A.Ş. bu davada taraf olmadığı gibi uyuşmazlık konusu alacak da doğrudan doğruya davalının ticari işletmesiyle ilgili değildir. Davacı tacir olmadığı gibi, eldeki dava da TTK’da düzenlenen hususlara ilişkin mutlak ticari davalardan değildir. Uyuşmazlık, TBK’da düzenlenmiş olan temlik sözleşmesinden kaynaklanmakta olup uyuşmazlığın çözümünde TBK’nın 183.vd. maddeleri uygulanacağından, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. (Yargıtay 11.HD.nin 04.04.2016 Tarih ve E.2015/14950-K.2016/3539 sayılı; Yargıtay 13.H.D.nin 22.02.2017 Tarih ve E.2015/15096- K.2017/2181 sayılı ilamları, İstanbul BAM. 12. HD’nin 27.12.2018 tarih ve 2018/2556 E,. 2018/1699 K. doğrultusunda istikrarlı kararları) Bu itibarla, ilk derece mahkemesinin, davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile karşı görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek karar verilmesi doğru olmamıştır.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.3 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, kararı veren mahkemenin görevsiz olduğu anlaşıldığından, ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca, kararı veren İlk Derece Mahkemesinin görevli olmadığı, görevli mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın, görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine fiziken ve UYAP üzerinden derhal aktarılmak üzere, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın, görevli İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 07.04.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.