Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/211 E. 2020/1065 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/211
KARAR NO: 2020/1065
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/11/2018
NUMARASI: 2017/436 E. – 2018/1316 K.
ASIL DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
ASIL DAVA TARİHİ: 08/05/2017
BİRLEŞEN 2018/249 ESAS SAYILI DOSYA (BAKIRKÖY 4.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2017/1044 ESAS SAYILI DOSYASI) YÖNÜNDEN
BİRLEŞEN DAVA:Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle asıl davanın kabulüne ve birleşen davanın reddine dair verilen hükme karşı, asıl davada davalı birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin, sahibi olduğu matbaa tesislerinde davalıya ait bir takım baskı işlerini yaptığını, düzenlenen faturalara davalının itiraz etmediğini, borcun uyarılara rağmen ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacıyla Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla 56.402,28 TL alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu, ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin davalıya borcu bulunmadığını, müvekkilinin dava dışı … A.Ş’den olan alacağının takas ve mahsubu sonrası alacağın kalmadığını, davacı ile … A.Ş’nin dava dışı … A.Ş. bünyesinde yer alıp organik ilişkilerinin bulunduğunun raporlarla sabit olduğunu, … bünyesinde yer alan şirketler arasında alacak ve borçların takas yoluyla tasfiye edildiğinin herkesçe bilindiğini, müvekkili şirket ile davacı arasında, müvekkilinin temlik aldığı alacakların davacı ile temlik ve takasının kararlaştırıldığını, temlik alınan alacağın şirket yönetim kurulu üyesi ile ailesinin … A.Ş.’de bulunan alacakları olduğunu, davacının içinde bulunduğu …’in bir çok kişinin …’dan olan alacaklarını takas mahsup yoluyla sona erdirdiğini, bu hususun dava dışı …’in defterlerinin incelenmesinden anlaşılacağını, müvekkilinin yıllara dayanan güven ve şifahi bilgiye dayalı takas mahsup karşılığı işi davacıya verdiğini, ancak davacı şirketin müvekkilinin iyi niyetini istismar ettiğini, …’in internet sitesinde yer alan bilgilerinde de diğer şirketleri grup menfaatleri doğrultusunda kontrol ettiğinin belirtildiğini, bu hususun …’in finansal raporlarına da yansıtıldığını, …’in de … A.Ş’de yarı oranında pay sahibi olduğunu, bu nedenle borcun davacı tarafından takas yoluyla sona erdirilmesi gerekirken kötü niyetle takip başlatıldığını savunarak, müvekkilinin temlik yoluyla alacaklı olduğu … A.Ş’nin davacı ile aynı kuruluş bünyesinde olması, fiili uygulamaları ile takas ve mahsubu kabul etmelerinin ticari defterlerinden da anlaşılması karşısında takas talebinin kabulü ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı muris …’nun davalı … A.Ş.’de mevduatının bulunduğunu, ölüm ile hesapların mirasçıları arasında payları oranında paylaştırıldığını, mevduatın büyük kısmının finans kurumunca ödenmediğini, mevduat sahiplerinin alacaklarını davacıya temlik ettiğinden müvekkilinin alacaklı konuma geldiğini, müvekkili ile davalı … A.Ş. arasında ticari ihtilaf bulunduğunu, davalının takas mahsup talebini sözlü olarak kabul etmesine rağmen sonradan reddettiğini, diğer davalıların da aynı davalı holdingin kuruluşları olduğunu, davalılar arasındaki organik bağ nedeniyle üçüncü kişilerden alacak borç bulunması halinde kendi iç ilişkilerinde takas mahsup suretiyle borcun tasfiye edildiğini, davalıların son yıllara ait defterlerinin incelenmesi halinde belirtilen şekilde işlemlerin yapıldığının anlaşılacağını, TTK’nın 209.maddesinde yer alan holdingin bağlı şirketlerine ilişkin sorumluluğun da iddianın haklılığını kanıtladığını, davalı tarafından açılan davada ileri sürülen takas-mahsup savunmasının ön mesele olarak dikkate alınmaması nedeniyle eldeki davanın açıldığını ileri sürerek, alacağın belirlenerek takas-mahsup talebinin kabulüne, fazlaya ilişkin hakkın saklı tutularak 1.0000 TL alacağın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar … A.Ş. ve … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkil … A.Ş.arasında borç doğurucu hiçbir hukuki işlem ve neden olmadığını, iş bu davada müvekkil … A.Ş’nin taraf olmasının hukuken mümkün olmadığını, diğer davalının ise davacıya borçlu olmadığından davacının müvekkillerden takas-mahsup talebinde bulunma hakkı olmadığını savunarak, husumet yokluğu nedeniyle davanın reddi talep etmiştir. Davalı … A.Ş.vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının doğru olmadığını, temlik sözleşmeisnde müvekkil firma yada müvekkil firmada yer alan alacağa ilişkin hiçbir ibarenin olmadığından davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; ” .. Mahkememizin 2017/436 Esas sayılı dosyasında alacaklı olan … A.Ş davalı olan … A.Ş hakkında icra takibi yaptığını söylediğinden getirtilen icra dosyasının incelenmesinide 3 adet senetten kaynaklıKüçükçekmece … icra müdürlüğünün … sayılı dosyası ile toplam 57.472,74 TL bedelinde ilamsız takip yapmış davalı ise genel olarak icra takibine itiraz ederek takibi durdurmuştur. Açılan itirazın iptali davasında ise, matbaa tesislerinde davalıya ait baski işleri yapıp fatura gönderdiklerini faturaların tebliğine rağmen itiraz olmadığını söyleyerek itirazın iptalini talep etmiştir. Davalı ise cevapta karşı taraftan alacağı olduğunu söyleyerek takas-mahsup talebinde bulunmuştur. … ve … bünyesinde bağlı şirketlerin olduğu alacak borç temlik ilişkisinden kaynaklanan, …ndaki alacağı ile takas ettiğini söylemiştir. Birleşen 4 ATM’nin 2 018/249 esas sayılı dosyanın incelenmesinde davacısının … davalısının ise …, … ve … olduğu, Temlik edilen alacağın davalılardan talep edildiği, Davalıların ise husumet itirazında bulundukları ayrı tüzel kişilikleri olan davalıların hak ve alacaklarının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği ,belirtilmiştir. Yaptırılan bilirkişi incelemesinde ticari defterlerde, davalı birleşen davacı … ile … arasında ticari ilişkinin olduğu 5.4.2017 tarihi itibariyle bakiye cari hesap borcunun 56.402,28 TL olduğu,davalı kayıtlarında da aynı bakiye cari hesap borcunun görüldüğü anlaşıldığından ,davacı alacağının kabulü gerekmiştir. Birleşen davada davacı taraf(mahkememizin dosyasının davalısı …) …ndan … terekesinden mevduatı temlik aldıklarından bahsederek takas mahsup talebinde bulunmuş ise de, bunun kar ve zarara katılma ortaklığı olduğu …nun tasfiye halinde olması nedeniyle kar ve zararın henüz belirlenmediği bu nedenle de muaccel alacağın bulunmadığından usulden reddine(Yargıtay 11.hukuk 2012/5127 2013/21557 k sayılı ilamı ) Diğer davalılar yönünden ise, takas mahsup talebinin … ve …’in ayrı tüzel kişiliklerinin olduğu,ayrı muhasebe ve defterlerle ticari ilişkileri takip edildiğinden takas mahsup talep edilemeyeceğinden takas mapsup şartları oluşmadığından davanın reddi gerekmiş aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur.” gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile davalının Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 56.402,28 TL alacak üzerinden iptaline, takibin devamına, alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı asıl davada davalı birleşen davada davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl davada davalı birleşen davada davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece tahkikat aşaması tamamlanarak dilekçelerin teatisi tamamlanmadan ön inceleme duruşmasının yapılmasının doğru olmadığını, asıl ve birleşen davaya sunulan delillerin incelenmeden karar verildiğini, mahkemece asıl ve birleşen davada ileri sürülen şirketler arasındaki organik bağa ilişkin delillerin incelenmeden karar verildiğini, bu kapsamda birçok kişi ile grup şirketlerini ticari ilişkilerinden kaynaklı borç ve alacaklarının takas ve mahsup yoluyla sona erdirildiğine ilişkin delillerin 05.09.2017 tarihli dilekçe ile 11.06.2018 tarihli dilekçe ekinde sunulmasına rağmen delillerin toplanmadığını, mahkemece kurulan gerekçeli kararın asıl ve birleşen davadaki delillerin değerlendirmekten uzak ve gerekçesiz olması nedeniyle mahkeme kararının bu yönden kaldırılması gerektiğini, bilirkişi raporuna yönelik itirazların karşılanmadığını zira takas mahsup definin haklılığının belirlenmesi açısından davacının önceki defterlerinin yanı sıra … A.Ş. İle …na ait son beş yılın ticari defterlerinin incelenmesi halinde TTK’da düzenlenen hakim-bağlı şirket ilişkisi ile organik bağının tespit edilebileceğinin … A.Ş.’nin oluşturduğu güven nedeniyle takas mahsup talebini ileri sürüldüğünü, şirketler arasında organik bağ bulunduğu sabit olmasına rağmen mahkemece ayrı tüzel kişiliğe dayalı gerekçesiz değerlendirmesinin yerinde olmadığını, mahkemece verilen usulden red kararının daha önce grup şirketlerini önceki uygulamaları ve müvekkilinde oluşturdukları güven dikkate alınmaksızın verildiğini, takip dosyasında % 9,75 oranında kanuni faiz istenmesine rağmen avans faizine hükmedilerek talebin aşıldığını, takip dosyasındaki alacağın 56.402,18 TL’lik kısmı yönünden kabul kararı verilmesine ve bu miktarın davanın bir kısmına ilişkin olmasına rağmen kısmen kabul edilen dava yönünden müvekkili lehine vekalet ücreti hükmedilmemesinin hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, asıl davanın reddine, müvekkilinin davasının kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl dava, davacının satım sözleşmesinden kayaklanan alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali; birleşen dava, davacının temlik aldığı alacağın tespiti, takas-mahsup talebi ile fazla alacağın tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı asıl davada davalı birleşen davada davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Asıl davada davacı … A.Ş. İle davalı … A.Ş. Arasında ticari ilişki bulunduğu, davacının vermiş olduğu hizmet karşılığında düzenlenen faturaları ödenmemesi üzerine davalı aleyhine Küçükçekmece …İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin tebliği üzerine borç ve ferilerine itiraz edilmesi sonucu takibin durduğu, itiraz ve davanın süresinde olduğu, davacının asıl davadan takip konusu asıl alacağına yönelik itirazın iptalini talep ettiği anlaşılmıştır. Asıl davada davalı vekili, ticari ilişki nedeniyle davalıya borçlu bulunmasına rağmen dava dışı … A.Ş.’den mevduat hesabı bulunan dava dışı kişilerden alacağın temliki yoluyla iktisap edilen alacak nedeniyle müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu, … ile davacının … A.Ş. bünyesinde bulunduğunu, bu tür alacakların … bünyesindeki şirketler tarafından takas ve mahsup yoluyla tasfiye edildiğini, grup şirketlerinin de defterinin incelenmesi halinde bu hususun ortaya çıkacağını, …’in grup şirketlerinin, grup menfaatleri doğrultusunda kontrol etmesi nedeniyle takas mahsup savunmasının yerinde olduğunu, asıl davada cevap, birleşen davada dava olarak ileri sürmüştür. Birleşen dosya davacısı tarafından sunulan 13.03.2017 tarihli temlik sözleşmelerinde, temlik edenlerin …, …, …, … olduğu, temlik edenlerin muhatap … nezdinde doğmuş veya doğacak alacaklarını karşılıksız olarak gayri kabili rücu olarak … A.Ş. ‘ye temlik ettiği anlaşılmıştır. Mahkemece yapılan yargılamada temlik edenlerin temlike konu alacak nedeniyle davalı … A.Ş.’nin temlik edenlere herhangi bir borcunun bulunmadığı ve temlik edenler ile … A.Ş. arasında herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Birleşen dosya davacısı tarafından 30.05.2018 tarihli dilekçe ekinde ibraz edilen 16.05.2018 tarihli temlik belgelerinde ise önceki temlik sözleşmelerine atıf yapılarak bu kez … A.Ş.’de bulunan muris …’ya ait mevduat hesaplarında bulunan miktardan paylarına isabet eden kısmı … A.Ş.’ye temlik edildiği belirtilmiştir.Mahkemece asıl ve birleşen dosya taraflarının defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu her iki tarafın usulüne uygun şekilde düzenlenen ticari defterlerin takip tarihi itibariyle … A.Ş.’nin vermiş olduğu hizmet nedeniyle davalıdan 56.402,00 TL alacaklı olduğunun belirlendiği görülmüştür. Asıl davada davacı tarafından toplam 57.472,74 TL’nin % 9,75 kanuni faizi ile birlikte tahsili talebiyle takip başlatılmış olup, borçlunun borç ve ferilerine itiraz etmesi sonucu takibin durduğu, asıl davada takip konusu 56.402,28 TL asıl alacağı yönelik itirazın iptali talep edilerek mahkemece taraf defterlerinde belirlenen bu miktar üzerinden belirlenen davanın kabulüne karar vermiş olması karşısında davanın kısmen reddedilmiş bir kısmının bulunmadığı ve takip talebinden miktarı gösterilen faizin takip tarihi itibariyle avans faizine denk gelmesi karşısında asıl davada davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmemesinde ve hükmedilen faiz türünde yasaya aykırı herhangi bir yön bulunmadığı anlaşılmıştır. Diğer yandan asıl dosyada davacı … A.Ş.’nin davalı -karşı davacıya vermiş olduğu hizmet karşılığı alacaklı olduğu taraf defterleri ile sabit olup temlike konu alacağın … A.Ş. veya … A.Ş. ‘nin borcu olmadığı sabittir. Temlike konu alacak dava dışı mevduat sahiplerinin … A.Ş. nezdinde açmış olduğu, mevduat hesabının anılan …nun tasfiye sürecinde olması nedeniyle tasfiyeye tabi bir alacak olduğu ve … A.Ş.’nin tasfiyesinin henüz sonuçlanmadığı belirlenmiştir. Mahkeme gerekçesinde belirtildiği üzere finans kurumu ile diğer davalıların her birinin ayrı ayrı tüzel kişiliğe sahip olması nedeniyle, her bir tüzel kişiliğin kendisine ait hak ve borçlardan sorumlu olduğu, birleşen davada ileri sürüldüğü gibi takas mahsup talebinin … A.Ş. tarafından kabul edildiğine ilişkin herhangi bir delil veya emarenin bulunmadığı, alacağın miktarı itibariyle bu hususun kesin delillerle kanıtlanması gerektiği ve tanık dinlenemeyeceği anlaşılmıştır. Esasen TBK.’nın 139. Maddesinde de iki kişinin karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde her iki borç muaccel ise her bir alacağını borcuyla takas edebilir. Bu durumda Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 20/09/2017 tarih ve 2016/11299 E. 2017/6090 K. Sayılı ilamında belirtildiği üzere …nun tasfiye sürecinin devam edip, kar ve zarar durumunun belirginleşmediği, kar-zarar hesabının niteliği gereği tasfiye işlemlerinin sonucunda bir alacak kalması halinde temlik edenin hak talebinde bulunabileceği, bu nedenle temlik ve takas tarihi itibariyle muaccel bir alacak bulunmaması karşısında temlik koşullarının oluşmadığı anlaşılmıştır. Temlik koşullarının oluşmadığı tespiti karşısında … A.Ş. Ve grup şirketlerinin defterlerinde inceleme yapılarak daha önce yapılan takas ve mahsup işlemlerinin davalı-birleşen dosya davacısı açısından bir inanç oluşturup oluşturmadığı hususunun belirlenmesinde ve birleşen dava yönünden ön inceleme duruşmasının tekrarında herhangi bir hukuki yarar bulunmadığından, davalı-birleşen dosya davacısının istinaf istemi yerinde görülmemiş, istinaf isteminin HMK 353/1.b.1 maddesi gereği esasdan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 madesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, asıl davada davalı birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca asıl davada davalı birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Birleşen davada davacı asıl davada davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Birleşen davada davacı asıl davada davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Asıl dava yönünden bakiye 5.796,60 TL nispi istinaf karar harcının, istinafa başvuran asıl davanın davalısından tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 6-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.15/10/2020
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.