Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2108 E. 2019/1501 K. 28.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2108
KARAR NO : 2019/1501
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/09/2019 tarihli ara karar
NUMARASI : 2019/498
DAVANIN KONU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında, ara kararda yazılı nedenlerle ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sağlık sektöründe laboratuvar testleri yapan Pakistan merkezli bir şirket olduğunu, davalı şirketlerin ise birbirleriyle grup şirketi olduğunu, müvekkilinin davalı şirketlerin hisselerini satın aldığını, davalı şirketlere Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) bağlantıları nedeniyle kayyımlar atandığını, daha sonra kayyımlara ait tüm yetkilerin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF)’na devredildiğini, davalı şirketlerin hisselerinin bir bütün olarak satışına ilişkin ihalenin müvekkili tarafından kazanıldığını, ancak teminat bedelinin herhangi bir sebep olmaksızın satış bedelinin %10’una yükseltildiğini, teminatın bu şekilde yatırıldığını, ancak bu sefer karşı tarafça satış bedelinin kalan meblağının tamamı için yeniden teminat talep edildiğini, müvekkili tarafından yeni teminat mektubu hazırlanmaya başlandığı süreçte davalı tarafça müvekkilinin yatırmış olduğu 2.352.500,00 TL’lik teminat bedelinin, haksız ve hukuka aykırı olarak irad kaydedildiğini, şirket hisselerinin kayyımlar tarafından satılmasının mümkün olmadığını, bir an için hisse devir protokolünün imzalanmasının müvekkilinden kaynaklı sebeplerle gerçekleşmediği kabul edilse dahi davalıların herhangi bir somut zararı bulunmadığından müvekkilinin teminatının tamamının müvekkiline iade edilmesi gerektiğini, davalı şirketlerin satış şartnamesini ve ihaleyi düzenlediği tarihlerde mevcut olan pazar payları ve değerlerinin büyük oranda kaybedildiğini, bu sebeple davalı şirketlerin müvekkili tarafından satın alınmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalı şirketlerin davalı şirketler kayyımlar tarafından iyi yönetilemediğini, yabancı yatırımcı olan müvekkilinin haklarının korunması için davalı şirketlerin borca yeter miktarda menkul, garimenkulleri ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ve bankalar nezdindeki hesaplarının ihtiyaten haczine karar verilmesini, davalılar tarafından haksız olarak irad kaydedilen toplam 2.352.500,00 TL’nin işleyecek olan ticari avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı … ile … şirketi iki ayrı şahıs olup davaya konu taleplerin … şirketinin, müvekkili şirketlerin satış ve ihale sürecine ilişkin talepleri olduğunu, davacı …’ın taraf sıfatının bulunmadığını, basiretli tacir gibi davranmayan davacı tarafın şirketi devralmaktan imtina ettiğini, müvekkili şirketlerin ihale şartnamesi gereğince uhdesindeki teminatı haklı olarak irat kaydettiğini belirterek, öncelikle davanın usuli itirazları kapsamında husumet yokluğu nedeni ile reddine ve devamla ve esastan reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini deerlendirdiği 06/09/2019 tarihli ara kararında; ”…Dosyaya sunulan deliller itibariyle İİK 257 ve 258 maddesindeki koşullar oluşmadığından talebin reddine” karar vermiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Önceki beyanlarını tekrarlamış, davalı şirketlerin kayyımlar tarafından iyi yönetilmediğinden ve hukuka aykırı işlemlerle davalı şirketlerin değerleri günden güne eridiğinden, yabancı yatırımcı olan müvekkilinin haklarının korunması ve ülke menfaatleri gereği yabancı yatırımcının ülkeden gidişinin engellenmesi amacıyla davalı şirketlerin borca yeter miktarda menkul, garimenkulleri ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ve bankalar nezdindeki hesaplarının ihtiyaten haczine karar verilmesi gerektiğini, ilk derece mahkemesinin ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ret kararının kaldırılmasına ve ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı şirketin hisselerinin satımına ilişkin ihale kapsamında ihaleyi kazanan davacının karşı tarafa verdiği teminatın irad olarak kaydedilmesinin akabinde söz konusu hisselerin devrinin gerçekleşmemesi sebebiyle irad olarak kaydedilen toplam 2.352.500,00 TL’nin ticari avans faizi ile tahsili talebine ilişkin bir alacak davasıdır.Davacı, dava içinde İİK’nın 257. maddesi uyarınca ihtiyati haciz talep etmiş, ilk derece mahkemesince talebin reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK’nın 257. maddesindeki koşulların oluşması gerekir. İİK’nın 257/1. maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı… ihtiyati haciz talebinde bulunabilir.İİK’nın 258/1. Maddesinin 2. cümlesine göre: “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” Bu madde uyarınca İhtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. Maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır.Somut olayda, … şirketlere satış şartnamesi kapsamında şirket hisselerinin satışına yönelik ihale gerçekleştirildiği, davacı tarafın ihaleyi kazanmış olmasına rağmen satışa ilişkin hisse devrinin yapılmadığı iddiası ileri sürülmüştür. Bu kapsamda, davalı … A.Ş. tarafından davacıya 13.12.2018 tarihli ihtarnamenin gönderildiği, ihtarnamede belirtilen meblağın belirtilen sürede ödenmemesi durumunda satış şartnamesi uyarınca ihaleye giriş için yatırılan teminatın davalı …. A.Ş. adına irad kaydedileceği bildirilmiştir. Yine davalı şirket 19.12.2018 tarihli yazısında hisse devir protokolünün imzalanması için şirket merkezine asaleten veya vekaleten başvurması gerektiği hususunu bildirmektedir. Davacı şirket yetkilisi 21.03.2019 tarihli yazısıyla davalı … A.Ş.’nin finansal durumunun değişmesi ve ihale tarihinde ihaleye konu bayilik bölgesinin stratejik bir kısmının azalmış olmasından ötürü önceden teklif etmiş oldukları ihale bedelinin geçerli olmadığını ve taraflarına iadesini talep etmişlerdir. Davalı …. A.Ş. 21.03.2019 tarihli yazısı ile söz konusu talebin uygun görülmediğini davacıya bildirmiştir. Davacının iddiası, davalının savunması karşısında, alacağın varlığı ve miktarı konusunda yaklaşık ispat olgusunun, dosyanın geldiği aşama itibariyle gerçekleşmediği sonuç ve kanaatine varıldığından, ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi yerinde olup, yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. ve İİK’nın 258/3. maddeleri uyarınca reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. ve İİK’nın 258/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 28/11/2019