Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2107 E. 2022/554 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2107
KARAR NO: 2022/554
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/04/2019
NUMARASI: 2018/1164 E. – 2019/428 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Banka genel kredi sözleşmesinden kaynaklı)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; davalı-borçlular hakkında genel haciz yolu ile takip başlatılmış ise de borçlular tarafından yapılan itiraz ile takibin durduğunu, davalıların itirazlarının haksız ve kötüniyetli olduğunu, nakit alacak üzerinden % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek, davalı/borçluların İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına vaki itirazlarının iptaline ve takibin takip talebindeki şartlarla ve tahsil edilmemiş olan alacak yönünden devamına, yargılama giderlerinin davalı-borçlulara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili, savunmasında özetle; müvekkilleri aleyhinde İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine haksız ve dayanaksız olarak itiraz edildiğini , alacaklı görünen banka ile … Limited Şirketİ arasında arasında genel kredi sözleşmeleri imzalandığını , müvekkil davalıların ise sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını belirterek davacının haksız ve hukuki mesnetten yoksun davasının reddine, davacı tarafın % 20’den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatı ödemesini, ücreti vekalet ve yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı vekilinin dava dilekçesi ekinde sunmuş olduğu genel kredi ve teminat sözleşmesi ön bilgi formunda ve 24.03.2010 tarihli genel kredi ve teminat sözleşmesinde,16.10.2008 tarihli genel kredi ve teminat sözleşmesinde,07.10.2008 tarihli genel kredi ve teminat sözleşmesinde,21.08.2008 tarihli genel kredi ve teminat sözleşmelerinin 53.maddelerinde İSTANBUL mahkeme ve icra dairelerinin yetkili kılınmıştır. HMK 17.maddesinde yetki sözleşmesi düzenlenmiş olup, tacirler veya kamu tüzel kişileri aralarında doğmuş ve doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava, yalnızca sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılabilir. Aynı Kanun’un 18.maddesinde yetki sözleşmesinin geçerlilik şartları düzenlenmiş olup, dayanak sözleşmelerin 53.maddeleriyle kabul edilen yetki şartının Kanun’un aradığı koşulları taşıdığı belirlenmiştir. Davalı vekilince HMK 19/2 maddesi uyarınca süresinde sunduğu cevap dilekçesiyle davalı … açısından icra dairesinin yetkisine itiraz edilerek Rize Adliyesi İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğu belirtilmiştir. Davalılar genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzalamıştır. Sözleşmenin tarafları tacir olduğundan anılan yetki şartının kefaletin fer’iliği prensibi gereğince kefiller yönünden de geçerli olduğu mahkememizce kabul edilerek, (emsal nitelikte Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 18/04/2016 tarih 2016/958 esas 6749 karar sayılı kararı) genel kredi ve teminat sözleşmelerinin 53.maddelerinde İSTANBUL mahkeme ve icra dairelerinin yetkili kılınmış olması ve itirazın iptali davasının yasal koşullarından birisi olan yetkili icra dairesinde usulüne uygun yapılmış bir icra takibinin yapılmamış olması” gerekçesiyle, yetkisiz İcra Dairesinde takip yapılması nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usuldan reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve davaya konu kredi sözleşmesinde müteselsil kefillerin tacir sıfatı taşımadığını, tacir olmayan kimselerin yetki sözleşmesine taraf olmasına kanunun cevaz vermediğini, Davalı/borçluların yetki sözleşmesi yapamayacakları kabul edildiğinden ica takibindeki ve açılan itirazın iptali davasında yetki meselesinin genel yetki kurulları çerçevesinde tespit edilmesi gerekeceğini, Davalı/ borçlulardan …’nun adresinin, “… Mah. … Sok. No:… Sultanbeyli/İstanbul” olduğunu, HMK’nın 7.maddesi gereği, davalı birden fazla ise davanın bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceğini, … yönünden İstanbul Anadolu Adliyesi icra müdürlükleri ve mahkemeleri yetkili olduğundan icra takibi ve itirazın iptali davasının yetkili yerlerde açıldığını, Yetkisizlik kararı verilmesini gerektiren bir delil bulunmadığını, kaldı ki anılan madde hükmü gereğince böyle bir durum ispatlansa bile itiraz eden borçlu hakkında davayı ayırarak yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, Kabul anlamına gelmemekle birlikte; … yönünden yetki itirazı kabul edilse dahi … yönünden davaya devam edilmesi gerektiğini, borçlu … yönünden icra takibinin yetkili yerde açıldığını, İtirazın iptali davasına konu alacak sözleşmeden kaynaklanıyorsa davanın, sözleşmenin ifa yeri mahkemesinde de açılabildiğini, kredinin müvekkili bankanın Çekmeköy şubesinden kullandırılmış olup, sözleşmenin ifa edileceği yer itibariyle de İstanbul Anadolu İcra Müdürlükleri ve Mahkemelerinin de yetkili olduklarını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, banka kredi alacağının tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali talibine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İstanbul Anadolu …İcra Dairesinin … E sayılı icra dosyasının incelenmesinde; alacaklının … Bankası, borçluların … İnş.., …, … ve … oldukları, 46.759,82 TL nakit toplamı,15.840,00 TL gayrinakit toplamı olmak üzere, toplamda 62.599,82 TL alacak için ilamsız takip başlatıldığı, Gebze … Noterliğinin … yevmiye numaralı kat ihtarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Takip ilk önce İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası üzerinden başlatılmış, borçlu … vekili, icra dosyasına itirazında müvekkilinin meskeni itibariyle Rize İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunu, borçlu … vekili ise müvekkilinin adresi itibariyle İstanbul Anadolu İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunu ileri sürmüştür. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasında ise davalı …’in önceki yetki itirazını yenilediği, davalı … vekilinin ise borca ve ferilerine itiraz ettiği anlaşılmıştır. Davalılar vekili, cevap dilekçesinde davalı … açısından yine benzer yetki itirazını tekrarlamıştır. Davacı ile asıl borçlu arasında yapılan ve davalıların da müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imza attığı sözleşmede yetkili mahkeme ve icra dairesi olarak İstanbul (Çağlayan) Adliyesi öngörülmüştür. Müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzalayan davalılar tacir olmasa bile, tacirler arasındaki yetki sözleşmesi 6102 sayılı TTK’nun 7. maddesinde öngörülen teselsül karinesi gereğince kefil yönünden de bağlayıcı olacaktır. Davalı borçlu Menderes vekili, icra dairesinin yetkisine itiraz ederken, yetkili icra dairesinin müvekkinin yerleşim yeri olan Rize icra dairesi olduğunu belirtmiştir. Somut olayda ise, yetki sözleşmesi uyarınca icra takibi bakımından yetkili icra dairesi İstanbul icra daireleridir. Davacı taraf, icra takibini doğru icra dairesinde açmamakla birlikte, davalı … vekili yetki itirazında, yetkili icra dairesini doğru göstermediğinden, geçerli bir yetki itirazının bulunduğundan bahsedilemez. Diğer davalı … ise zaten dosyanın gönderildiği İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasında yetki itirazında bulunmamıştır. Bu nedenle davalı borçlular vekilinin icra dairesinin yetkisine yönelik geçerli bir itirazın bulunduğundan söz edilemeyeceğinden, ilk derece mahkemesince işin esasının incelenip karara bağlanması geekir. İlk derece mahkemesi, dava şartını yanlış yorumlayıp karar verdiğinden, HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, ilk derece mahkemesince, talep halinde iadesine, 4-Davacı tarafından istinaf kanun yolu aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, İlk Derece Mahkemesi tarafından, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.05.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.