Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2071 E. 2019/1528 K. 28.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2071
KARAR NO : 2019/1528
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2019/508 Esas
KARAR TARİHİ: 10/07/2019
DAVA: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sırasında ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen ara karara karşı, süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili 09/07/2019 tarihli dilekçesinde özetle; davalı … ile … A.Ş. arasında İstanbul İli, Büyükçekmece … köyünde bulunan … ada, … parsel sayılı taşınmazda kat karşılığı inşaat yapılmasını öngören Bakırköy …. Noterliğinin, … yevmiye numaralı, 9/2/2006 tarihli düzenleme şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi imzalandığını, müteakiben, anılan sözleşme dahilinde, davalı … İnşaat’ın Bakırköy …. Noterliğinin … yevmiye numaralı düzenleme şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi uyarınca inşa edeceği taşınmazın, sözleşme gereğince hak edeceği ve alacağı alışveriş merkezinde ahara satılmış bulunan … ve … nolu bağımsız bölümlerdeki tapu payı hariç olmak üzere, kalan otopark ve alışveriş merkezinde %50- konutlarda %60 olmak üzere tüm payının %10’unun, müvekkili şirkete devredilmesi hususunda görüşmelere başlandığını, müvekkili şirket tarafından, anılan sözleşmelere konu … Merkezi projesindeki davacı payının %10’una tekabül eden bağımsız bölümlerin devri karşılığında bugüne kadar 2.448.168,00 USD ödemede bulunulduğunu, müvekkili şirket tarafından yapılan ödemelerin davalı şirket tarafından gönderilen hesap tablolarında yer alan kayıtlar ile sabit olduğunu, taşınmaz devrinin akim kalması sebebiyle, davalı şirket ile uzun süren görüşmeler yapıldığını, ancak görüşmelerin davalı şirket tarafından sürüncemede bırakılıp, davacı müvekkili yönünden tahammül süresi de aşılınca, müvekkili şirket tarafından ödenen tutarların iadesini talep etme zarureti hasıl olduğunu, bu doğrultuda, davalı şirket yetkilileri ile arasındaki yakın ilişkiler ve davalı tarafça iletilen e-posta eklerinde yer alan hesaplarda müvekkili şirketin kendi adıyla anılması da göz önüne alınarak, müvekkili şirket yönetim kurulu başkanı … tarafından, davalı şirkete keşide edilen Kadıköy …. Noterliğinin 10/08/2018 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile taşınmaz devrinin akim kalması sebebiyle müvekkili şirket tarafından ödenen bedellerin ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren 3 gün içerisinde müvekkili şirkete iadesinin talep edildiğini, anılan ihtarnamelerin davalı şirket tarafından cevapsız bırakıldığını ve müvekkili şirkete iadesi gereken tutarların haksız surette uhdelerinde tutulmaya devam edildiğini, müvekkili şirket tarafından otopark ve alışveriş merkezinden %50 -konutlarda %60 olmak üzere tüm payının %10’unun, müvekkili şirkete devredilmesi hususunda yapılan görüşmeler kapsamında, taşınmaz satın alma bedeline istinaden ödenen tutarların iadesinin gerektiğinin sabit hale geldiğini, taraflar arasında geçerli bir sözleşme yapılmadığı gibi, taşınmaz satışının akim kaldığının ortada olduğunu, buna rağmen müvekkili şirketin iade talebi karşısında davalı şirket tarafından sessiz kalınması ve iadesi gereken tutarlar haksız surette uhdelerinde tutulmaya devam edilmesi sebebiyle huzurda görülen davanın ikamesi zorunlu hale geldiğini, bu nedenlerle davacı şirket tarafından üçüncü kişilere satışına devam edilen, davacı şirket adına kayıtlı, İstanbul İli, … Köyü, … Ada, … Parselde kain … Blok kapsamındaki bağımsız bölümlerin A ve B blokta 6/100 payının, AVM bloğu olan C Bloktaki 5/100 payının üçüncü kişilere devir ve temliki ile üzerlerinde her türlü ayni ve şahsi hak tesisini önlemek üzere ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve taşınmaz kaydına TMK m.1001 hükmü uyarınca “davalıdır” şerhi konulmasına karar verilmesini, davalarının kabulü ile fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla, şimdilik müvekkili şirket tarafından akim kalan taşınmaz bedeline istinaden ödenen 60.000,00 USD’nin, 20/08/2018 tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince vade tarihinden fiili ödeme tarihine kadar devlet bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranında işleyecek faizi ile birlikte fiili ödeme günündeki kur üzerinden karşılığının tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, tedbir talebini değerlendirdiği 10/07/2019 tarihli ara kararında; “…Davalıya taşınmaz satışı nedeniyle ödenen paranın iadesini talep ederek davalı adına kayıtlı taşınmazların devrinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir verilmesini talep etmiş ise de,dava konusunun bir miktar para alacağı olup davalının taşınmazlarının uyuşmazlık konusu olmaması ,mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekli olup bu konuda mahkememizde kanaat oluşmadığı, talep sahibi davacının, hakkını tehdit eden yakın bir tehlike nedeniyle ivedi bir koruma ihtiyacı içinde bulunmadığı gibi ihtiyati tedbir kararı verebilmek için hâkimin somut sebep göstermesi ve ihtiyati tedbir kararının haklılığını ortaya koyacak delil değerlendirmesi yapması ve yaklaşık ispat ölçüsüne yaklaşması gerekli olup davacı vekili tarafından dosyaya sunulan delillerin somut delil kabul edilip haklılık konusunda yaklaşık ispat ölçüsü kriterine uymaması…”gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Davalı … ile dava dışı … A.Ş. arasında İstanbul ili, … köyünde bulunan … ada, … parsel sayılı taşınmazda kat karşılığı inşaat yapılmasını öngören Bakırköy …. Noterliği, … yevmiye numaralı, 9/2/2006 tarihli Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi imzalandığını, davalı şirketin müteahhit, dava dışı … ise arsa sahibi olduğunu, anılan sözleşme dahilinde taraflarca, inşa edilecek projenin, alışveriş merkezinde ahara satılmış bulunan C45 ve C46 nolu bağımsız bölümlerdeki tapu payları hariç olmak üzere otopark ve alışveriş merkezinde %50 – konutlarda %60’ının davalı şirkete bırakılacağının kararlaştırıldığını, müvekkili şirket tarafından, anılan söyleşmelere konu … Merkezi projesindeki davacı payının %10’na tekabül eden bağımsız bölümlerin devri karşılığında bugüne kadar 2.448.168,00 USD ödemede bulunulmuş olup, anılan husus davalı şirket tarafından gönderilen hesap tabloları ile sabit olduğunu, taşınmaz devrinin akim kalması sebebiyle, davalı şirket ile uzun süren görüşmeler yapılmış ancak görüşmelerin davalı şirket tarafından sürüncemede bırakılıp, davacı müvekkili yönünden tahammül süresi de aşılınca, ödenen tutarların iadesini talep etme zaruretinin hasıl olduğunu, açıklanan süreç dahilinde müvekkili şirketin hak ve alacaklarını dava yoluyla talep etmesinin zorunlu hale geldiğini, mahkeme tarafından dava konusunun bir miktar paranın ödenmesine ilişkin olduğundan bahisle, hisse devrine konu taşınmazların uyuşmazlık konusu olmadığından ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş olup, geçici hukuki korumanın özgülendiği amaca, esasa ve kanuna aykırı kararın kaldırılmasını talep etme zaruretinin hasıl olduğunu, açıklanan sebeple müvekkili şirketin dava konusu hak ve menfaatleri bakımından geçici hukuki koruma talebinde bulunmaktaki açık hukuki yararı ve akim kalan taşınmaz satışına dayalı uyuşmazlığın davalı üzerinde bulunan taşınmazlar ile organik ilişkisi göz ününe alındığında ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmiş olması geçici hukuki koruma olan ihtiyati tedbirin yöneldiği amaca aykırılık teşkil ettiğini, Akim kalan taşınmaz satışına istinaden ödenen bedellerin Tahsili istemine ilişkin davanın, taşınmazlar ile doğrudan ilintili olduğunun sabit olduğunu, bununla birlikte, herhangi bir sebeple dava konusu bedelin tahsili koşullarının oluşmadığı kanaatine varılması durumunda davalının uyuşmazlık konusu taşınmazları müvekkili şirkete devir ve tescil ile yükümlü olacağının da izahtan vareste olduğunu, dava sırasında uyuşmazlığa mesnet taşınmazların satılmasının, huzurda görülen davayı da akim bırakacağının güz önüne alınarak, taşınmaz kaydına davalıdır şerhi konulması talebinin kabulünü gerektirdiğini, TMK m.1010 uyarınca çekişmeli hakların korunmasına ilişkin mahkeme kararlarının, diğer bir ifade ile “davalıdır” ibaresinin tapu kütüğüne şerh edilebildiğini, bu kapsamda ihtiyati tedbir mahiyetinde olmayan, taşınmazların kaydına davalıdır şerhi konulması talebi yönünden, mahkeme kararında belirtilen “taşınmazların uyuşmazlık konusu” olması şartının aranmayacağı açık iken talebin kabulüne karar verilmemesinin hatalı olduğunu, istinaf itirazlarının kabulü ile, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından, 10.07.2019 tarihli, 12 nolu “Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin, talebin bit miktar paranın ödenmesine ilişkin olup hisse devrine konu taşınmazlar uyuşmazlık konusu olmadığından reddine” dair kararının HMK m.39l uyarınca kaldırılarak, ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile, davacı şirket tarafından 3. kişilere satışına devam edilen, davacı şirket adına kayıtlı, İstanbul ili, … Köyü, … Ada,… Parselde kain … Blok kapsamındaki bağımsız bölümlerin A vc B blokta 6/100 payının, AVM bloğu olan C Bloktaki 5/100 payının üçüncü kişilere devir vc temliki ile üzerlerinde her türlü ayni ve şahsi hak tesisini önlemek üzere ihtiyati tedbir kararı verilmesini, aksi halde HMK m.33 gereğince talepleri hakkında ihtiyati haciz hükümleri uygulanmak suretiyle davalı şirketin menkul vc gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının dava değeri olan 344.496,00 TL’sine yeter miktarda ihtiyaten haczine karar verilmesini, İstanbul ili, … Köyü, … Ada, … Parselde kain … Blok kapsamında, davalı şirket adına kayıtlı taşınmazların kaydına TMK m.1010 hükmü uyarınca “davalıdır” şerhi konulmasına karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, dava içinde HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
Davacı yanca, davalı ile dava dışı üçüncü kişi arasında imzalanan kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca davalı payına düşen payın %10 nun davacıya devri karşılığında ödenen tutarın davalıdan iadesiyle tahsili istemli alacak talepli açılan davada, davalı adına kayıtlı gayrimenkuller üzerine ihtiyati tedbir konulması ile taşınmaz kaydına davalıdır şerhi verilmesinin talep edildiği, mahkemece tedbir talebinin reddine karar verildiği, bu ara karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “Kanun hükmü, tedbirin sadece dava konusu olan şey hakkında verilebileceğini düzenlemiştir. Davanın konusu olmayan mal varlığı hakkında tedbir kararı verilemez. Para alacağı için açılan davada, mal varlığı üzerine tedbir konulamaz. Koşulları varsa, ihtiyati haciz hükümlerinden yararlanılabilir. Yargıtay’ın emsal içtihadında da durum bu yöndedir (Yargıtay 19. HD. 2012/16760 E-2013/3136 K.sayılı, 19/02/2013 tarihli kararı). Yine, Yargıtay 21.HD.’nin E. 2015/5842, K. 2015/8588 sayılı, 20.4.2015tarihli kararında belirtildiği üzere: “…Amaç bakımından ihtiyati tedbir, aynı uyuşmazlık konusu olan taşınır veya taşınmaz malların devrinin önlenmesi, dava sonuna kadar aynen muhafaza edilmesi veya bir tehlike yahut zararın önlenmesi amacıyla HUMK’nın 101 vd., HMK’nın 389 vd. maddelerinde öngörülen durumlarda başvurulan bir yol olduğu halde, ihtiyati haciz, bir alacağın tahsilini temine yarayan bir vasıtadır. İhtiyati hacizde, ihtiyaten haczedilen mal ve haklar, alacaklının açtığı veya yaptığı veya açmayı yahut yapmayı düşündüğü dava veya icra takibinin konusu değildir. Halbuki ihtiyati tedbirde, hakkında tedbir kararı alınan şey, esasen asıl davanın konusudur. “Somut olayda, taşınmaz payı devri karşılığında ödendiği ileri sürelen tutarın, davalı yanca devrin gerçekleştirilmemesi nedeniyle iadesi gerektiği ileri sürülerek alacak talep edilmiştir. Bu nedenle, ilk derece mahkemesince dava konusu olmayan davalıya ait gayrimenkuller üzerinde ihtiyati tedbir konulması talebinin reddinde isabetsizlik bulunmadığından, davacı tarafın aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde değildir.Davacı vekilince, istinaf dilekçesinde, HMK’nın 33. madde uyarınca talepleri yönünden ihtiyati haciz hükümlerinin tatbiki gerektiği ileri sürülmüştür. HMK’nın 357/1. maddesindeki yasal düzenleme de dikkate alındığında, davacı yanca ihtiyati haciz yönünden ilk derece mahkemesinde talepte bulunulmadığı, ilk kez istinaf dilekçesinde beyanda bulunulması nedeniyle ve ayrıca esastan yargılamayı sürdüren ilk derece mahkemesinden İİK’nın 257 vd. maddelerindeki şartlar dahilinde her zaman ihtiyati haciz talep edilebileceği de gözetiliğinde, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- HMK’nın 353/1.b.1. Ve 391/3. maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 28/11/2019