Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2067 E. 2022/432 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2067
KARAR NO: 2022/432
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/07/2019
NUMARASI: 2016/758 E. 2019/747 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; müvekkili tarafından davalı aleyhine 20/04/2016 tarihli fatura alacağına dayalı olarak Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, borçlunun haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline ve % 20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…B.çekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası incelendiğinde alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 20/10/2015 tarihli cari hesap alacağına ilişkin ilamsız icra yoluyla takip yapıldığı, borçlunun süresi içerisinde itirazda bulunduğu, davacının süresinde itirazın iptali davası açtığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında cari hesaba ilişkin sözleşmenin bulunmadığı, davacının tarafların ticari defterlere dayandığı göz önüne alınarak tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş davalıya inceleme gününde ticari defterlerini ibraz etmesi konusunda meşruhatlı davetiyeye rağmen ticari defterlerini ibraz etmemiştir. Davacı ticari defterlere dayandığından ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemede davacının ticari defterlerinin 2012 yılı kebir, 2013-2014-2015 yıllarına ait envanter ve kebir defterlerinin ibraz edilmediği, bu nedenle sahibi lehine kesin delil niteliğinin bulunmadığı, takdiri delil niteliğinde olduğu tespit edilmiş olup davacı şirketin muhasebe fiş ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede davacı tarafından ticari ilişki nedeniyle davalı yana mal satımı ve buna ilişkin tahsilatlar yaptığı, davalıya ait cari hesap özetine göre yıllar itibariyle mal satışları, ödemeler ve mal iadelerinin bulunduğu, cari hesabın 2015 yılı itibariyle 6.787,23 TL borç bakiyesi verdiği tespit edilmiştir.Taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti faturanın düzenlenmesi ile oluşmuş ise de fatura alacağının doğması için fatura içeriğindeki malın davalıya teslim edilmiş olmasına bağlıdır. Davacı tarafından mahkemeye ibraz edilen 08/10/2015, 20/10/2015, 12/08/2015 tarihli faturalar irsaliyeli olarak düzenlenmiş ise de cari hesap ilişkisine esas alınan fatura içeriğindeki malların davalıya teslim edildiğine dair isim ve imza içermediği…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve davanın görülmesi sürecinde, davalı tarafın 08.11.2016 tarihli davaya cevap süresinin uzatılmasını içerir dilekçe verdiğini ve mahkemece kendilerine iki haftalık ek kesin süre tayin edilmiş olmasına rağmen davalı borçlu şirketin yine cevap dilekçesi sunmadığını, davalı vekilinin bir kaç celse için mazeret dilekçesi verdiğini ve sonrasında da davayı hiçbir şekilde takip etmediğini, Ticari defterlerin incelenmesi safhasında müvekkili davacı şirkete ait ticari defterlerin ibraz edildiğini, ancak davalı borçlu şirket tarafından ticari defterlerin inceleme için ibraz edilmediğini, Dosyada mübrez bilirkişi raporunda, müvekkili davacı şirketin davalı borçlu şirketten cari hesap alacağının mevcut olduğunun tespit edildiğini, 21.11.2018 tarihli celsede alacağa konu faturaların belirtilmesi ve alacak konusu malların teslim edildiğine dair irsaliyelerin sunulmasının müvekkilinden istenildiğini, halbuki dosya münderecatında yer alan faturaların zaten irsaliyeli faturalar olduğunu, bu sebeple ayrıca sevk irsaliye düzenlenmesinin mümkün ve gerekli olmadığını, Davacı müvekkilinin, alacak konusu malları davalıya teslim ettiğine dair en ufak bir şüphe bulunmadığını, davalı şirket tarafından da bu hususta bir itirazda bulunulmadığını, davalının itirazda dahi bulunmadığını, dolayısıyla malları teslim aldığını kabul ettiğini, yine dosya içerisindeki bilirkişi raporunda müvekkilin davalı borçludan alacağının var olduğunun tespit edildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satımdan doğan alacağın tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davaya esas Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı icra dosyasının incelenmesinde; alacaklının … Tic. Ltd. Şti., borçlunun … Tic. Ltd. Şti., 6.787,23 TL asıl alacak, 221,70 TL KDV alacağı olmak üzere 8.008,93 TL toplam alacağın takibe konu edildiği, takip sebebi olarak 20/10/2015 tarihli cari hesap alacağının gösterildiği, borçlu vekilinin icra dosyasına ibraz ettiği, itiraz dilekçesinde müvekkilinin karşı tarafa borcu bulunmadığından asıl borca ve ferilerine itiraz edildiğinin bildirdiği görülmüştür. Yargılama aşamasında alınan 27.02.2018 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; davacı tarafın 2012 – 2013 -2014 ve 2015 yılı ticari defterleri incelenmekle davaya esas faturaların davacının ticari defterlerine kayıt olduğu, davalıya ilişkin cari hesabın 2015 yılı itibariyle 6.787,23 TL olduğu, her ne kadar davacı vekili tarafından icra takibinde 1.221,70 TL KDV bedeli talep edilmiş ise de cari hesap alacağı olarak davacı taraf ticari defterlerinde kayıtlı bedellerin zaten mal bedeli + KDV şeklinde olduğu anlaşılmakla ayrıca KDV bedeli talep edilemeyeceği yönünde kanaat bildirilmiştir. Somut uyuşmazlıkta ilk derece mahkemesince 22.11.2017 tarihli celsede her iki tarafın ticari defterlerinin bilirkişi eliyle incelenmesi için ara karar oluşturulmuş, sözkonusu ara karar mazereti nedeniyle duruşmada hazır bulunmayan davalı vekiline 27.11.2017 tarihinde tebliğ edilmiştir. İnceleme günü, 22.01.2018 günü olmakla davalı tarafın ticari defterleri incelemeye sunulmamış ve bu hususta mazeret de bildirilmemiştir. HMK’nın 222. maddesi ticari defterlerin ibraz ve delil olmasını düzenlemiş olup, mahkemece, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi ile karar verilebilir. Ticari defterlerin karşılıklı olarak incelenip değerlendirilmesi esastır. HMK’nın 190. maddesi gereğince teslim vakıasının kanıtlanması yükümlülüğü davacıdadır. Dolayısıyla ispat yükü üzerinde olmayan davalının ticari defterlerini incelemeye sunmaması, davacının ispat yükünün yerine getirildiği anlamına gelmez. Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde münhasıran davalı taraf ticari defterlerine dayanmadığından iddiasını başka delillerle kanıtlamalıdır. Davacı, fatura konusu emtiayı davalıya teslim ettiğini usulüne uygun şekilde düzenlenmiş teslim alan isim ve imzasını içerir sevk irsaliyesi veya başka bir belgeyle kanıtlamamış, açıkça yemin deliline de dayanmamıştır. O halde, davacının emtiayı teslim ettiğini usulüne uygun şekilde kanıtlayamamış olması sebebiyle davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir hukuka aykırılık görülmemiş olup, davacı vekilinin istinaf nedenlerinin reddi gerekmiştir. Yukarıda anlatılan sebeplerden ötürü ilk derece mahkemesi kararı isabetli olduğundan HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.