Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2063 E. 2022/500 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2063
KARAR NO: 2022/500
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/06/2019
NUMARASI: 2016/906 2019/646
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; müvekkili ile borçlu arasında 27/05/2014 tarihinde beş yıl süreli olarak … suları yetkili bayilik sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin edimlerini tam olarak yerine getirmesine rağmen davalı borçlunun bayilik sözleşmesine aykırı olarak 14/12/2015 tarihinde su alamını durdurduğunu, abonelerini başka bir firmaya yönlendirdiğinin tespit edilmesi üzerine gönderilen ihtara rağmen herhangi bir sonuç alınamadığını, bunun üzerine müvekkili tarafından davalının sözleşmeye aykırı ihlalleri nedeniyle sözleşmenin feshedildiğini, 30.000 TL cezai şartın tahsili amacı ile ilamsız takip başlatıldığını, borçlunun haksız olarak itirazı nedeniyle takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaline ve % 20 oranındaki … inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; hem davacı hem de davalının adresinin Avcılar ilçesinde olması sebebiyle Küçükçekmece mahkemelerinin yetkili olduğunu, müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını, takip konusu senedin teminat senedi olarak düzenlendiğini, davacının ihtarnamede belirttiği sözleşmeye aykırılık koşullarının oluşmadığını, şirketten su talebinde bulunulduğunda depo sorumlusunun su verilmeyeceğini beyan ettiğini, bu nedenle müvekkilinin haklı olarak sözleşmeyi feshettiğini, davacı şirketin bayisi bulunduğu … hakkında müşterilerden gelen yoğun şikayetler nedeniyle kalitesiz olduğu belirlenmiş olup, mal alış miktarındaki azalmanın müvekkilinin kusurundan değil, bu husustan kaynaklandığını, davacının yeni su dağıtıcılarına satış yaptığını, müvekkili ile davacı şirket arasında sözleşme imzalanırken müvekkilinin halen … firmasının bayiliğini sürdürdüğünü davacının bildiğini, müvekkilinin … ile 2008-2019 tarihine kadar sözleşmesi bulunduğunu, davacı tarafın sattığı suyun fiyatının diğer sulara göre fahiş olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Taraflar arasında ihtilaf konusu, sözleşme gereğince davacının davalıya su vermemesi şeklinde sözleşmeyi iptal etmesinde haklı olup olmadığı, cezai şart koşullarının oluşup oluşmadığı, teminat olarak alınan senet bedeline ilişkin takip yapmakta davacının hakkının bulunup bulunmadığına ilişkindir. Taraflar arasındaki sözleşme gereğince davalı bayi davacıdan aldığı … Suları ile ilgili başka marka su satışının yapılmayacağına ilişkin yükümlülük altına girmiştir. Tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede davacının davalıdan alacağının bulunmadığı, davalının ticari defterlerine göre davalının davacıya borcunun bulunmadığı tespit edilmiş davalının başka markalı su satışına ilişkin dava dışı … A.Ş’nin defterleri üzerindeki inceleme nedeniyle davalı ile ticari ilişkisinin 17/10/2014 tarihinden itibaren devam ettiği, davalının dava dışı firmadan takip tarihine kadar 6.527,56 TL tutarında su alımı gerçekleştirdiği, davalının 14/12/2015 tarihinden sonra davacıdan su alımı yapmadığı anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin 27/05/2014 tarihinde kurulduğu, davalının sözleşme tarihinden sonra 17/10/2014 tarihinden itibaren dava dışı … A.Ş’den su alımı yaptığı, bu durumun sözleşmeye aykırılık teşkil ettiği anlaşılmaktadır. Davalı her ne kadar davacının bu su satışından haberdar olduğunu iddia etmiş ise de bu iddiasını kanıtlayıcı belge ibraz edilmemiştir. Davalının sözleşmeye aykırı olarak dava dışı … A.Ş’den su alımı yaptığı, bu nedenle sözleşmeyi ihlal ettiği, sözleşmenin 5. Maddesinin ihlali gerekçesi ile cezai şart olarak belirlenen 30.000 TL alacağın oluştuğu, davacının cezai şart alacağına dayalı olarak teminat senedine dayalı ilamsız … yoluyla takip yapılmasında hukuki engel bulunmadığı, cezai şartın likit olarak belirlenmiş olduğu…” gerekçesiyle, davanın kabulüne, itirazın iptaline ve % 20 oranındaki … inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve borcu kabul etmemekle birlikte, takibin durması üzerine … yetkilisi … hasım gösterilerek dava açıldığını ve dosyanın bu safahate geldiğini, davacı yanca takibin hem şirket hem şahıs adına başlatılmış olmasına rağmen davanın sadece müvekkili şirket yetkilisi şahsa karşı açılmış olmasının hukuka aykırı olduğunu, Davacı yanın, müvekkilinin kendileri ile çalışmaya başladığı tarihte şirket adına yapılan sözleşmeye ek olarak müvekkili adına düzenlenerek imzalanmış teminat senedinin eksik yerlerini doldurmak suretiyle (ödeme tarihi, malen kısmı, yetkili mahkeme veya … dairesi kısmı kendi el ürünü olan yazı ile doldurularak) takip konusu yaptığını, tahrif edilmiş senette yer alan yetki şartını kabul etmediklerini, ancak mahkemece bu husus yeterince araştırılmadan yetki sözleşmesinin geçerli olduğunun kabulü ile yetki itirazının reddedildiğini, Takip konusu senedin sonradan doldurulduğu hususunun karşı tarafça Bakırköy … Noterliğinin 27 Ocak 2016 tarih ve … Yevmiye sayılı ihtarnamesinde ikrar edildiğini, Davacı ile müvekkili arasındaki ticari ilişki kapsamında müvekkilinin tüm borcunun peşin olarak ödendiğini, teminat senedinin takip konusu yapılmasını gerektirir bir sebep bulunmadığını, Müvekkilinin karşı taraftan almış olduğu malın miktarını azalttığı yönündeki iddiaların aksinin dosya içerisindeki bilirkişi raporu ile kanıtlandığını, dolayısıyla bu hususa dayanarak davacı yanın sözleşmeyi fesih hakkının bulunmadığını, davacı şirketin tutum ve davranışlarının müvekkiline fesih hakkı verdiğini, Davacı şirketin mamulü olan ve müvekkilin bayisi bulunduğu … ürününün hem lezzet hem de koku ve görüntüsü hakkında müşterilerden gelen yoğun şikayetlerin suyun kalitesizliğini kanıtlamakta olduğunu, açılmamış halde bulunan şişeden yabanca madde çıktığını, bu durumun malı tamamen ayıplı hale getirdiğini ve müvekkilinin sözleşmeyi fesih hakkı doğduğunu, müvekkilinin neredeyse tüm müşterilerini kaybetme noktasına geldiğini, zarara uğrayanın müvekkili olduğunu, sözleşmeye aykırı davranan davacı şirket olduğundan cezai şart talep edilemeyeceğini, Mal alış miktarının azalmasında müvekkilinin bir kusuru bulunmadığını, müvekkilinin müşteri potansiyeli olan bölgede rakip bayiler yaratanın da davacı şirket olduğunu, müvekkilinin satış yaptığı mahallede davacının çeşitli ilanlarla haksız bir şekilde müvekkilinin satışının bitme noktasına gelmesine sebep olduğunu, Müvekkilinin davacı şirket ile sözleşme imzalarken zaten … firmasının bayiliğini sürdürmekte olduğunu, müvekkilinin … ile arasında 2008-2019 tarihine kadar sürecek bir sözleşme bulunduğunu davacı şirketin sözleşme imzalamaya gelen yetkilisinin bildiğini, Su satışı yapan toptancı firmaların sözleşme imzaladıktan sonra bayilere yönelik ücrete tabi olmayan hediye kapsamında bazı uygulamaları olduğunu, ancak davacı tarafça bahsi geçen bu uygulamalara yönelik hiç bir hususun yerine getirilmediğini, ayrıca müvekkili firmanın sorumlusu …’in, su almak için davacı firmaya son gidişinde, 72 adet damacanaya davacı tarafça el konulduğunu ve müvekkilinin halen davacı firmadan 25 damacana su alacağı bulunduğunu, Yukarıda bahsi geçen nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, bayilik sözleşmesine aykırılık iddiasından kaynaklanan ceza koşulu alacağının tahsili için başlatılmış olan ilamsız … takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda davanın kabulüne, itirazın iptaline ve % 20 … inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davaya esas Bakırköy … icra Dairesinin … E sayılı icra dosyasının incelenmesinde; alacaklının … Sanayi, borçluların … İnşaat ve … oldukları, 30.000 TL asıl alacak ve 396,99 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 30.396,99 TL’nin tahsili için icra takibi başlatıldığı, borç sebebi olarak 20.02.2012 vade tarihli 30.000 TL bedelli ödenmeyen senedin gösterildiği, … su vekilinin ve … vekilinin ayrı ayrı olmak üzere icra dosyasına ibraz etmiş oldukları itiraz dilekçelerine hem borçluların hem de alacaklıların adreslerinin Avcılar ilçesi olduğu, dolayısıyla yetkili icra dairesinin Küçükçekmece olması gerektiğinden bahisle yetki itirazında bulundukları, alacak likit hale gelmeden icra takibinde bulunulamayacağını, senedin alacaklı tarafından sonradan doldurulmuş olduğunu, alacaklı tarafa tüm ödemelerin peşin olarak yapıldığını, dolayısıyla esasen teminat senedi olan icra takibine konu senede ilişkin takip başlatılamayacağını, mal alış miktarının azalmasında … su’nun bir kusurunun bulunmadığını, karşı tarafın haksız şekildeki eylemleriyle mal satışını bitirme noktasına getirdiğinini, … su tarafından su satışı yapılan … firmasına ait suyun müşterisinin farklı olduğunu, yine … su’nun … ile yaptığı sözleşmenin tarihi 27.05.2015 olmasına rağmen … su ile … arasındaki sözleşmenin tarihinin 2008-2009 yıllarına ilişkin olduğunu, ayrıca karşı tarafın … su ve … arasındaki sözleşmeyi de bilerek buna rağmen müvekkili … su ile sözleşme imzaladığını beyan ederek, tüm borca ve faizlere itiraz ettikleri görülmüştür. İcra takibine ekli senedin incelenmesinde; keşidecinin …, lehtarın … Suyu, avalistin … İnşaat, senet bedelinin 30.000 TL olduğu, senet üzerinde malen kaydının yer aldığı, senedin vade gününün ise 20.02.2016 olduğu görülmektedir. Aynı zamanda senette ihtilaf halinde Bakırköy mahkemelerinin yetkili olduğuna ilişkin ibare bulunmaktadır. Davalı …, esasa cevap dilekçesinde; hem borçluların hem de alacaklıların adresinin Avcılar ilçesinde olması sebebiyle uyuşmazlığın çözümünde Küçükçekmece icra daireleri ve mahkemelerinin yetkili olduğundan bahisle gerek icra müdürlüğünün gerekse mahkemenin yetkisine itiraz etmiştir. İlk derece mahkemesi; takibin senede dayalı olarak ilamsız icra yoluyla yapılmış olduğu, senette Bakırköy Mahkemelerinin yetkili kılındığına dair yetki sözleşmesi imzalandığı, tarafların tacir olduğu göz önüne alındığında yetki sözleşmesinin geçerli olması sebebiyle davalının yetki itirazını reddetmiştir. Davalı borçlu vekili icra dosyasına itirazında takip konusu senet üzerinde karşı tarafça tahrifat yapıldığını, senedin sonradan doldurulduğu,nu Bakırköy …Noterliğinin 27.01.2016 tarihli ihtarnamesinde de bu durumun alacaklı tarafından ikrar edildiğini ileri sürmüş aynı hususları cevap dilekçesinde de tekrarlamıştır. Davalı vekilinin, senet üzerinde alacaklı tarafından kanuna aykırı şekilde tahrifat yapıldığına ilişkin olarak istinaf başvurusunda da bulunmuş olduğu görülmektedir. Bir kambiyo senedi olan bononun keşideci tarafından bazı unsurları eksik olarak düzenlenmesi ve bu eksikliklerin bonoyu elinde bulunduran kişi tarafından doldurulması TTK’nın 778/2-f maddesi yollamasıyla 680. maddesi gereğince mümkündür. Davalı keşideci olarak imzalayıp verdiği bononun sonradan anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasını kanuni delillerle (senet,yemin) ispatlamak zorundadır. Dosya içerisinde davalının bu iddiasını ispata yarar hiçbir delil sunmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin teminat başlıklı 20. maddesinin düzenlemelerde söz konusu bononun cezai şart alacağının talep koşullarının doğması halinde bu alacağa teminat olarak verildiği görülmektedir. Sözleşmeye aykırılık halinde bayi tarafından vadesi açık 30.000 TL tutarlı bir teminat senedinin verildiği varlığı ihtilafsız bayilik sözleşmesinin 20. maddesinde düzenlenmiştir. Yetki sözleşmesinin bu nedenle geçersiz olduğuna dair istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. HMK’nın yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde; “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır” hükmüne yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar, sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir. Yine bonoda yetki şartı bulunması halinde yetki şartının geçerli olması için HMK 17. maddesine göre, uyuşmazlığın tacirler arasında doğmuş olması şartı aranmaktadır. Somut olay bakımından, lehtar tacirdir. Bonoyu imzalayan tüm taraflar açısından bono üzerinde yazılı ibareler bağlayıcıdır. Ancak yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için keşideci ve lehtarın her ikisinin de tacir olması gerekmektedir. Avalistin sorumluluğu keşideci gibi olmakla bono üzerindeki borçtan keşideci gibi sorumludur. Aval veren ve keşideci arasındaki sorumluluk müteselsil sorumluluk kapsamında değerlendirilir. Somut olayda avalistin de bonoda imzası bulunmakla yetki sözleşmesinin tarafı olduğu, keşideci tacir olmasa bile avalist tacir olduğundan yetki sözleşmesinin, keşideci açısından da bağlayıcı hale geleceği yönünde değerlendirme yapılmıştır. Bu nedenlerle, mahkemesinin yetkisine yönelik istinaf nedeni yerinde değildir. Takibe konu bono üzerindeki yetki şartında ihtilaf halinde Bakırköy mahkemelerinin yetkili olduğu yazmakla, zaten davaya esas icra takibi de Bakırköy’de açılmıştır. Borçlu vekili icra dosyasında, icra takibinin Küçükcekmece icra dairelerinde açılması gerektiğinden bahisle itiraz etmiştir. Bahsi geçen sebeplerle borçlu vekilinin icra dairesinin icra dairesinin yetkisine yönelik istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. Davaya esas icra takibinde borçlu olarak … İnşaat ve … yer almakta takip sebebi olarak yer alan bonoda …’in keşideci sıfatı, … İnşaat’ın avalist olduğu görülmektedir. Taraflar arasındaki 27.05.2014 tarihli bayilik sözleşmesinin teminat başlıklı 20. maddesinde; söz konusu sözleşmenin herhangi bir şekilde iptal edilmesi durumunda bayinin cezai şart olarak …’a 30.000 TL ödeyeceği, cezai şartın ödenmesinin güvencesi olarak bayinin, …’a 30.000 TL tutarında teminat senedi vermiş olduğuna yönelik düzenleme mevcuttur. Bahsi geçen bu teminat senedi davaya esas icra takibinin konusunu oluşturmaktadır. Bu sebeple alacaklı hem asıl borçlu olan şirkete hem de şirket temsilcisi …’ e karşı icra takibi başlatmıştır. Her iki borçlu da ayrı ayrı dilekçelerle icra takibine itiraz etmiştir. Alacaklı, takip konusu bononun keşidecisi olan …’e bu sıfatla itirazın iptali davasını yöneltmiştir. Davalı vekili istinaf başvurusunda; davanın şirket temsilcisi sıfatı ile …’e karşı açılmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüş olsa da dayanak icra takibi, davacı şirketin davalı şirketten olan ceza koşulu alacağının teminatı olan bonoya dayalı olarak başlatılmıştır. İcra takibinin …’in keşidecisi olduğu bononun teminat niteliğini haiz olması sebebiyle, sözleşmede kararlaştırılmış cezai şart alacağının tahsili amacıyla başlatıldığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinde kararlaştırılan cezai şarta teminat teşkil etmek üzere verilen bononun takip sebebi olarak gösterilmesi nedeniyle, davacı vekilinin, …’ in icra dosyasındaki itirazına karşı eldeki davayı …’e karşı açmasında hukuka aykırılık yoktur. Bahsi geçen sebeplerle davalı vekilinin …’in şirket temsilcisi sıfatı ile davanın tarafı olamayacağı yönündeki istinaf nedeni yerinde değildir. Dosya içerisindeki Bakırköy … Noterliğinin 27.01.2016 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesinin incelenmesinde; ihtar edenin …, muhatabın … olduğu, …’nun 14.12.2015 tarihinde su alımını durdurarak … ile … numaralı sipariş hatlarından sipariş veren … su abonelerine … markalı su satışı yaptığı, ayrıca dağıttığı magnet ve broşür ile …’ın abonelerini başka bir firmaya yönlendirdiği tespit edilmiş olup söz konusu ihlalin sona ermesi için öncesinde uyarılarda bulunulduğu, bu sebeple taraflar arasındaki sözleşmenin 5. maddesinin b fıkrası ve c fıkrası aynı zamanda sözleşmenin teminat başlıklı 1. maddesi uyarınca söz konusu ihtarnamenin tebliğinden itibaren üç gün içinde sözleşmeye aykırılığın giderilmesi, aksi taktirde sözleşmenin fesih edilebileceği, söz konusu ihlal giderilmezse sözleşme gereği ödenmesi gereken 30.000 TL cezai şart ve üç aylık mal alım bedelini ihtarname tebliğinden itibaren yedi gün içinde ödenmesi, aksi halde teminat senedi hakkında yasal yollara başvurulacağı hususlarının ihtar edildiği görülmüştür. İlk derece mahkemesince yargılama aşamasında dosyaya kazandırılan 29.01.2018 tarihli raporun incelenmesinde; davacının ticari defterleri incelenmiş, davacının ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi itibariye davalıdan 0.01 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre ise 2015 yılında davacı ile arasında cari kaydı kapattığı, 2016 yılında davacı ile herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı ve takip tarihi itibariyle davalının davacıya borcunun bulunmadığı tespit edilmiştir. 11.02.2019 tarihli ek raporun incelenmesinde; davalının takip tarihi itibariyle dava dışı … A.Ş’ye 2.833,96 TL borçlu olduğu görülmekle, dava dışı …’ın ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmış ve takip tarihi itibariyle dava dışı …’in davalı …’dan 32.749,19 TL alacaklı olduğu, davalının 17.12.2014 tarihinden takip tarihine kadar dava dışı firmadan 6.527,56 TL tutarında su alımı gerçekleştirdiği, bu aşamada davalının davacıdan talep ettiği su miktarında azalma olmadığı, ancak davalının 14.12.2015 tarihinden sonra davacıdan su alımı yapmadığı yönünde tespitler bulunmaktadır. Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi 27.05.2014 tarihinde imzalanmakla; sözleşmenin süresi imza tarihini takip eden beş yıldır. Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin feshi düzenleyen 5. maddenin b fıkrasında “Taraflardan biri sözleşmedeki maddelerden birini veya daha fazlasını ihlal ederse diğer taraf tek taraflı olarak ve süreye bağlı kalmaksızın sözleşmeyi fesih edebilir veya sözleşmeden doğan cezai şart ya da tazminat haklarını kullanır.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Yine aynı sözleşmenin 5. maddesinin c fıkrasında “Bayi tarafından işbu sözleşmedeki maddelerin birine ya da daha fazlasına uygun davranılmaması, bayinin sözleşmede belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmemesi, sözleşmede uygun olmayan şekilde bayilik faaliyetlerine son vermesi veya …’tan su alım miktarını azaltması ya da durdurması, …’ın yazılı muvafa katını almadan bayiliğini bir başkasına devir etmesi, başka bir firmanın bayiliğine geçmesi, müşteri portföyünü veya sipariş telefonlarının birini/tamamını başkaca bir markayı üreten ya da satan kişi ya da kuruluşa bedelli veya bedelsiz satması (devretmesi) veya müşteri portföyünün bir kısmına ya da tamamına başka markalı suyun satılmasına yönelik herhangi bir tasarrufta bulunması hallerinden birinin oluşması durumunda İşdaş hiçbir ihtar ve ihbara gerek kalmadan bayilik sözleşmesini tek taraflı feshedebilir.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Aynı sözleşmenin “Teminat” başlıklı 20. maddesinde “…Sözleşmenin başka herhangi bir şekilde ihlal edilmesi durumunda, bayi cezai şart olarak …’a 30.000 TL (Otuz Bin Türk Lirası) ödemeyi taahhüt eder. Bayi cezai şartın ödenmesinin güvencesi olarak …’a vadesi açık olan 30.000 TL (Otuz Bin Türk Lirası) tutarlı bir teminat senedi vermiştir. Cezai şartın ödeme şartnamesinden herhangi biri gerçekleştiğinde, teminat senedi, … tarafından hiçbir ihtar ve ihbara gerek kalmadan senedin vadesi ve varsa başka eksik unsurları tamamlanarak tahsit maksadıyla tedavüle çıkartılabilir veya icra takibine konulabilir. Cezai şartın ödenme şartlarından herhangi birinin gerçekleşmesi halinde bayi …’a vermiş olduğu teminat senedinin cezai şart olarak tahsil edilmesine itiraz etmeyeceğini ve teminat senedindeki tutarı nakit olarak ödeyeceğini kabul ve taahhüt edeceğini kabul eder.” hükmü yer almaktadır. Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin “7- Kısıtlamalar” başlıklı maddesinin incelenmesinde; b bendinde “Bayilik satış şerhinde deposunda satış ve servis araçlarında … su şişelerinden başka hiçbir marka yada markasız dolu damacana su şişesi ve ambalajı bulunduramaz” şeklinde ibarenin yazılı olduğu görülmüştür. Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesi; taraflar arasında bayilik sözleşmesinin imzalandığı tarihten sonraki bir tarihte, davalının yetkilisi olduğu bayinin dava dışı şirketten su alımı yaptığı, bayinin sözleşme devam ederken sözleşmenin 5/c maddesine aykırı şekilde davacı dışında bir firmaya su satışı yaptığı, bunun üzerine bahsi geçen sözleşmenin 5. maddesinin b fıkrası gereğince davacının sözleşmeyi fesih hakkının doğduğu, davacının Bakırköy …. Noterliğine ait 27.01.2016 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi ile aradaki bayilik sözleşmesini feshettiği ve bayilik sözleşmesinin 20. maddesinde düzenleme bulan cezai şart alacağını talep hakkı doğduğu, bu hak kapsamında sözleşmenin 20. maddesi uyarınca bayinin, sözleşme ihlali durumunda cezai şart olarak ödemeyi kabul ettiği 30.000 TL’yi teminen davalı tarafından verilen bononun, davacı yanca takibe konu edildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar davalı vekili, taraflar arasında bayilik sözleşmesi imzalanırken müvekkilinin dava dışı … firması ile sözleşmesi bulunduğunu ve davacının, bahsi geçen bu sözleşmenin devam etmesine herhangi bir itirazının olmadığını, bu şartlar altında taraflar arasında sözleşme yapılmış olduğunu ileri sürmüş olsa da; dosya kapsamında bu iddialarını ispata yarar hiçbir belge sunmamıştır. Davalı vekili; davacı şirketin mamulü olan … suyun kalitesiz olduğunu bu sebeple müvekkilinin tüm müşterilerini kaybetme noktasına geldiğini, açılmamış damacananın içinde bulunan yabancı maddelerden dolayı ürünün tamamen ayıplı hale geldiğini ve esasen fesih hakkına müvekkilinin sahip olduğunu, davacının satması için müvekkiline ürün vermediğini, bunun yanı sıra davacının, müvekkiline rakip yeni su dağıtıcıları bulduğunu, sokaklara astığı ilanlarla yeni bayiler aradığını, aradaki ticari ilişki çerçevesinde üzerine düşen edimsel yükümlülüklerin hiçbirisinin davacı tarafından yerine getirilmediğini beyan ederek bu hususları istinaf başvurusu olarak ileri sürmüştür. İstinafa konu eldeki davada, davalının yetkilisi olduğu ve lehine teminat senedi verdiği bayinin sözleşmeye aykırı davranışı sebebiyle davacı tarafından sözleşmenin feshedildiği ve cezai şart alacağının teminatı olan bononun ilamsız takibe konu edindiği görülmektedir. Davalı vekili, yargılama aşamasında da istinaf başvurusundaki beyanlarına benzer şekilde, davacının bayilik sözleşmesine aykırı davranışları sebebiyle müvekkilinin zarar görmüş olduğunu ve esasen müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğu yönünde iddialar ileri sürmüştür. Ancak bu iddiaların irdelenmesi, somut uyuşmazlığın konusu değildir. Basiretli tacir konumundaki davalı, karşı tarafın bu tür akde aykırı davranışlarının mevcudiyeti iddiasında ise bayilik sözleşmesinde ve aradaki ticari ilişki çerçevesinde mevcut olan hak ve yetkilerini kullanarak eğer varsa zararını ve alacağını ispatlamak koşuluyla sonuca ulaşabilir. Sözleşme ilişkisinin devamı sırasında, davacıya ait su ürünlerinde ayıp bulunduğuna dair bir iddianın ileri sürülmediği, bu iddiaya dayalı bir tespitin, ihtarın ya da davanın bulunmadığı anlaşılmaktadır. Somut uyuşmazlıkta, davalı tarafın akde aykırı davranışı kanıtlanmış olmakla; davacı davasında haklı bulunmuştur. Bahsi geçen sebeplerle, davalı vekilinin aksi yöndeki yöndeki istinaf nedenlerinin reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir. karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 2.049,30 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 22.04.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a. maddesi uyarınca, dava değeri itibariyle karar kesindir.