Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2031 E. 2022/369 K. 25.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2031
KARAR NO: 2022/369
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/06/2019
NUMARASI: 2016/831 E. 2019/594 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; müvekkilinin İstanbul İli Esenyurt İlçesi … Mahallesi … Ada … sayılı parsel üzerindeki 1 ve 2 numaralı bağımsız bölümler (fabrika binası) ile arsa niteliğindeki 3 sayılı parseli 06.10.2015 tarihinde … A.Ş.’ den toplam 7.520.000,00 TL bedelle satın aldığını ve borcunu ödediğini, satış senedinde 2 sayılı parseldeki 1 ve 2 numaralı bağımsız bölümler üzerinde … lehine mevcut olan 7.500.000,00 TL bedelli, 1. Derecede yıllık %36 faizli malik … A.Ş.’nin müteselsil sorumluluğu altında 22.01.2015 tarih/… yevmiye numaralı işlemle ipoteğin tesis edildiği alıcı olan müvekkilinin bu ipotek borcunu şahsen üstlenmediğini, iş bu satış işlemi yapılırken ipoteğin şifahen kendilerine kaldırılacağının bildirildiğini ve fakat ipoteğin davalılarca kaldırılmadığını, iş bu sebeple de davacı müvekkilinin zarar görmesi ihtimaline karşılık olarak söz konusu borcu 30.06.2016 tarihinde 2.480.000.000,00 TL olarak dava dışı alacaklı bankaya bizzat ödediğini, ihtarname keşide edilmesine rağmen borcun ödenmemesi üzerine ipotek fek bedeli olan 2.480.000.000,00 TL’nin tahsili maksadıyla davalılar aleyhine Büyükçekmece … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, söz konusu takibe davalılarca itiraz edilmesi sebebiyle durduğunu belirterek, davalıların itirazlarının iptali ile takibin kaldığı yerden devamına, alacağın % 20’sinden aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, savunmasında özetle; davacı şirketin karşılıklı anlaşma gereği ödemeleri, iade çekler ve ipotek fekki için davacı tarafça yapılan ödemeler hesaplandığında davacı tarafın müvekkiline 1.520.000,00 TL borcu bulunduğunu, müvekkiline ait İstanbul ili, Esenyurt ilçesi, … Mah., … ada, … sayılı parsel üzerindeki 1 ve 2 nolu bağımsız bölümler ile arsa niteliğindeki 3 sayılı parsellerin 18.09.2016 tarihinde davacı şirkete 11.520.000,00 TL bedelle satıldığını, davalının müvekkillerinden taşınmaz satışını yapan … A.Ş. satışa konu taşınmazları 13.12.2012 tarihinde iktisap etmiş olduğunu, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu uyarınca bahsi geçen satışların KDV’den istisna edildiğini, davacı şirket ile davalı müvekkilleri arasında 18.09.2015 tarihinde imzalanan taşınmaz satış sözleşmesi’ne göre, satışı gerçekleştirilen taşınmazın sözleşmeli bedeli 11.520.000,00 TL olduğunu, İşbu satış sözleşmesine göre satış bedelinin tamamı davacı tarafından müvekkili … A.Ş.’ne yapılan nakit havale ve çekler ile ödendiğini, satışı yapılan taşınmazın “2 sayılı parsel üzerindeki 1 ve 2 nolu bağımsız bölümler” üzerinde davalı müvekkili … A.Ş.’nin … T.A.Ş.’nden kullanmış olduğu kredi sebebiyle 22.01.2015 tarih/… sayılı işlemle … lehine ipotek tesis edildiğini, davacı şirketin söz konusu taşınmazların tapuda aleni olan … T.A.Ş. lehine kurulan ipoteği bilerek ve hukuki sonuçlarını kabul ederek aldığını, davalı şirketlerin davacı şirkete taraflarca kabul edilen 18.09.2015 tarihli sözleşmeye istinaden herhangi bir borcu bulunmamakta olup 1.520.000,00 TL alacağı bulunduğunu, dolayısıyla, davacının dava dilekçesinde davalı müvekkil şirketlerin ortak ve yöneticilerinin aynı olduğu iddia etmiş ise de bu iddiasının da gerçek dışı olduğunu belirterek; davanın reddine, müvekkili … Dış Tic. A.Ş’ye 1.520.000,00 TL’nin yüksek faizi ile birlikte iade edilmesine, davacının haksız talep etmiş olduğu alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Mahkememizin 01/06/2017 tarihli celsenin 3 nolu ara kararında, İhtilafa konu olan 18/09/2015 tarihli sözleşme aslının davalı vekili tarafından iki haftalık kesin sürede mahkememize sunulmasına dair karar verildiği ancak davalılar vekilinin verilen kesin sürenin bitiminden sonra, 15/08/2017 havale tarihli dilekçe ekinde 18/09/2015 tarihli alım satım sözleşmesi ve 2 adet çeke ait çek giriş çıkış bordro asılların sunduğu anlaşılmış olup, verilen kesin sürede sözleşme aslı ibraz edilmediği için usulen bu delile dayanmış olmaktan vazgeçmiş oldukları, davalıların bu konudaki iddialarını ispat edemediklerinden mahkememizce imza incelemesine gerek görülmemiş ve 18.09.2015 tarihli Gayrimenkul Alım-Satım ve Aracılık Sözleşmesi içeriği maddeleri dikkate alınmamış olup, bu itibarla bilirkişi tarafından ticari defter incelemesinde tespit ettiği üzere, … A.Ş. nin, taşınmaz satış bedeli olarak davacıya toplam 7.520.000,00.-TL bedelli üç adet fatura kestiği, karşılığında davacıdan nakit ve çek olarak toplam 11.520.000,00.-TL tahsilat belgesi aldığı; ancak bu belgelerden 04.03.2016 ve 18.03.2016 tarihli toplam 4.000.000,00.-TL bedelli iki adet çeki, bilahare 25.11.2015 tarihinde İADE şerhi düşerek kayıttan çıkardığı, böylece kendi defterine göre alacaklı/borçlu olmadığı; … A.Ş.nin ise davacının ipotek fekki ödemesinden dolayı 2.480.000.000,00.-TL davacıya borçlu olduğu; davacının da, aynı nedenle … A.Ş.den 2.480.000.000,00.-TL kadar alacaklı olduğu net bir şekilde tespit edildiği anlaşılmış ayrıca davalılardan … A.Ş. İle … A.Ş. Şirketleri arasında ipoteğin fekkine ilişkin hukuki ilişkinin olduğu, bu ilişki neticesinde davacı tarafından … A.Ş. adına ipoteğin fekki amacıyla 2.480.000.000,00 TL yatırılmış olduğu da dikkate alınarak davanın kabulü ile B.çekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın likit olması karşısında ayrıca davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi uygun görülmüş, davanın kabul mahiyeti ele alındığında davacının kazanmış haklarına zarar gelmemesi bakımından ve ihtiyati haczin yasal şartları devam ettiğinden ihtiyati haczin devamına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Davalıların ihtiyati haczin kaldırılması yönündeki talepleri, mahkememizin 12.07.2018 tarihli ara karar ile gerekçelendirilmiş olup, davalı vekillerine tebliğ edilmiştir. Davalılar karara karşı verilen sürede istinaf yoluna başvurmamış olup, itiraz hakkında Mahkememizce verilen karar kesinleştiği için bu talep yerinde görülmemiştir. ” gerekçesiyle, davanın kabulü ile B. Çekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Ara kararda kesin süreye uyulmaması halinde bunun hukuki sonuçlarının ne olacağının belirtilmediğini, bu hususta davalı tarafa ihtarat yapılmadığını, dolayısıyla kesin sürenin hukuka aykırı bir şekilde verilmiş olması sebebiyle hüküm ve sonuç doğurmayacağını, Mahkemece kesin sürede dosyaya ibrazı istenilen 18.09.2015 tarihli Gayrimenkul Alım-Satım ve Aracılık Sözleşmesi’nin hukuki anlamda borcu sonlandıran belge niteliğinde bulunduğu anlaşılmakla bu belgenin mahkemece kesin süreyi gerekçe göstererek incelemekten imtina edemeyeceğini, Tanık dinletme taleplerinin ve18.10.2017 tarihinde yapılan husumete yönelik itirazın mahkemece değerlendirilmediğini, Taraflar arasındaki ihtilafın davacı mülkiyetindeki İstanbul Esenyurt ilçesi … Mahallesi … Ada …-… nolu parseller ve üzerindeki bağımsız bölümlerin satışına ilişkin olduğunu, müvekkillerinin davacıya bu satıştan dolayı borcu bulunmadığını, davacının alacağının varlığının ve varsa miktarının tespiti bakımından tarafların ticari defter kayıtları ve dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, ipotek bedelinin müvekkilleri tarafından davacıdan taşınmaz alım-satım nedeniyle alınan 2.000,000 TL’lik iki adet olmak üzere toplam 4.000,000 TL’lik çeklerin iade edilmesi sonucu ödendiğinin tüm dosya ve özellikle bilirkişi raporundan açıkça anlaşıldığını, Yukarıda bahsi geçen sebeplerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı taraftan satın alınmış olan taşınmaz üzerindeki ipotek bedelinden davalı satıcı taraf sorumlu olduğu halde ipotek borcunun davacı tarafından ödendiği iddiasıyla, ödenen tutarın davalılardan tahsili amacıyla başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptaline ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalılar vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Beyoğlu …Noterliğin 18 Temmuz 2016 tarihli ihtarnamesinde keşidecenin … muhatapların … Dış Ticaret , … ve … oldukları, 1 ve 2 nolu muhatapların keşidecinin maliki olduğu İstanbul ili Esenyurt ilçesindeki 1 ve 2 no’lu bağımsız bölümler üzerinde keşidecinin şahsen sorumlu olmadığı, borçlardan dolayı konulmuş ipoteklerin kaldırılması için alacaklı bankaya keşide eden tarafından ödenen 2.480.000 TL’nin ihtarnamenin tebliğinden itibaren 10 gün içinde banka yoluyla ödenmesi, … tarafından ise liste halinde belirtilen toplam 1.900.000,00 TL miktarlı yedi adet çekin … ve …’nın borcuna katılmak amacıyla keşide edilip edilmediğinin bildirmesi, ihtarname tebliğinden itibaren sekiz gün içinde cevap verilmemesi durumunda bahsi geçen çeklerin … ve …’nın …’e olan borcu sebebiyle keşide edildiğinin kabul edilerek tahsilde tekerrür olmamak üzere takibe konulacağının bildirildiği anlaşılmıştır. Dosya içerisinde 28.06.2016 tarihli … tarafından keşide edilen, muhatabın … olduğu tahsilat makbuzları bulunmakla, tahsilat makbuzlarında toplam 600.000 ve toplam 1.300 TL tutarlı muhtelif tarihli iki adet ve muhtelif tarihli 5 adet çekin olduğu görülmüştür. Davaya esas Büyükçekmece … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının … Turizm, borçluların … ve … oldukları, 2.480.000,00 TL asıl alacağın takibe konu edildiği, takip sebebi olarak ipotek fek bedelinin gösterildiği, borçlular vekilinin itirazında tüm borca ve faizlerine itiraz ettiği görülmüştür. Dava dilekçesi ekinde sunulan 30.03.2016 tarihli belgede; …’in maliki bulunduğu İstanbul ile Esenyurt ilçesi … Mah.. Da …-… nolu bağımsız bölüm numaralarında kayıtlı taşınmazların şube müdürlüğünden … şirketi lehine kullandırılan kredi ve kredileri teminen banka lehine 22.05.2015 tarihi … yevmiye no ile birinci derecede 7.500 TL tutarlı ipotek tesis edildiği, ipotekle teminat altına alınan borcun tüm ferileriyle kapatılması için bankaya o gün itibariyle 2.480.000 TL’nin ödenmesi halinde bahse konu ipoteklerin bankaca fek edileceğinin bildirildiği anlaşılmaktadır. Dosya içerisindeki … Alım Satım Ve Aracılık Sözleşmesinin incelenmesinde; müşterinin …, mülk sahibinin … Dış Ticaret, emlakçının … Ltd.Şti. olduğu, mülk sahibinin sahibi bulunduğu mülkü 11.520.000,00 TL nakit karşılığında satmayı alıcının da bu bedelden satın almayı kabul ettiği, alıcının 500.000 TL cayma akçesini satıcının hesabına yatırmayı satış bedelinin geri kalan kısmının muhtelif vadelerde ilk ödemenin nakit diğer ödemelerinde çekle yapılması suretiyle ödeneceği, sözleşmenin 4. maddesinde çeklerin tümününün ödenmesi halinde satışa konu taşınmaz üzerindeki ipoteğin satıcı … tarafından ödenerek kaldırılacağı, sözleşmenin 5. maddesinde alıcının mülkte bulunan kiracının satıcı ile arasında gerçekleşen kira akdinden doğan önceden ödenmesi yapılan bedelleri satıcıdan iade isteyemeyeceği, satıcının taraflar olarak gerçekleştirilen satış üzerinden KDV dahil 75.000 TL fatura kesme karşılığında …’e hizmet ödemeyi kabul ettiği, sözleşmenin 9. maddesinde satıcı vazgeçerse alıcıya kapora miktarını iade etmekle beraber kapora miktarı olan 500.000 TL tazminat ve hizmet bedelini de Koyuncu’ya vermeyi kabul ettiği de kararlaştırılmıştır. İlk derece mahkemesince yargılama aşamasında alınan 06.02.2019 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; davacının ticari defterleri üzerinde yapılan tespitlerde takip tarihi itibariyle davacının davalı … ‘dan borç veya alacağının bulunmadığı, davalı … ise 2.480.000 TL alacaklı olduğu, davalı … ‘ın ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davacıdan borç veya alacağının bulunmadığı, davalı …’nın ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davacıya 2.480.000 TL borçlu olduğu, davacının davalılardan …’ın ve … ile 18.09.2015 tarihli gayrimenkul alım satım ve aracılık sözleşmesi akdettiği, 18.09.2015 tarihli sözleşmede yer alan 11.520 TL tutarı davalı …’ın ticari defterlerine göre davacı tarafça ödendiği, ancak davalı satıcı … tarafından 05.10.2015 tarihli üç fatura ile 7,520 TL tutarlı faturanın kesildiği, davacı tarafından davalı satıcıya verilen … no’lu 04.03.2016 vadeli ve … no’lu 18.03.2016 vadeli, toplam 4 milyon TL çeklerin 25.11.2015 tarihli çek çıkış iade bordrosunun davalı tarafından davacıya iade edildiğine ilişkin kayıtların bulunduğu, davacı alıcının davalı satıcıya teslim etmiş olduğu her biri 2 milyon TL tutarında iki adet çekin çek çıkış iade bordrosuyla iade edildiği, 18.09.2015 tarihli sözleşmede cayma akçesi olarak belirlenen 500.000 TL bedelin davacı tarafından sözleşmede belirlenen 21.09.2015 tarihinde sözleşmede belirlenen satıcı-davalı …’ın banka hesabına havale edildiği, davacı alıcının davalı …’ın nakit ve çek yoluyla 11.520 TL’ye satış bedelini ödediğini, … Teknolojileri …’nun aracılık bedeli olan KDV dahil 70.000 TL ödeyeceği, bahsi geçen sözleşmenin 6. maddesinde kararlaştırılmakla dava dışı aracı firma tarafından davalı …’a 10.10.2015 tarihli 43870 no’lu 70.000 TL tutarında fatura düzenlendiği, İstanbul Beyoğlu … Noterliğinin 18.07.2018 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesinin ikinci maddesinde ödemeden dolayı birinci muhatabın yani …’ın taşıma satış sözleşmesi ile ikinci muhatabın ise TMK’nın 884. maddesi gereğince müvekkiline karşı sorumlu olduğunun belirtildiği, bilirkişilerce bahsi geçen sözleşmenin 18.09.2015 tarihli sözleşme olması gerektiği, 18.09.2015 tarihli sözleşmede satışa konu taşınmazların bedeli 1.520.000,00 TL iken 7.520.000,00 TL fatura düzenlenmiş olduğu, sözleşmenin 7. maddesi gereği tapu alım satım masraflarının …’e ait olduğu, davacının söz konusu harçtan kaçınmak için satış bedelinin 7.520 TL olarak göstermiş olduğu yönünde kanaat bildirilmiştir. İlk derece mahkemesinin 01.06.2017 tarihli celsesinin 3 no’lu kararında ihtilafa konu olan 18/09/2015 tarihli sözleşme aslının davalı vekili tarafından iki haftalık kesin sürede mahkemeye sunulmasına ilişkin ara kararın verildiği görülmektedir. Davalılar … ve …’nın vekillerine mahkemece verilen iki haftalık kesin süreden sonra 15.08.2017 havale tarihli dilekçe ekinde 15.09.2015 tarihli alım satım sözleşmesi ve iki adet çeke ilişkin çek giriş çıkış bordro asıllarının sunulduğu anlaşılmakla; Mahkemece kesin sürede sözleşme aslının ibraz edilmediği ve dolayısıyla bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacakları, davalıların iddialarını ispat edemedikleri bu suretle 18.09.2015 tarihli gayrimenkul alım satım ve aracılık sözleşmesi maddelerinin dikkate alınmamasına karar verilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki ileri sürülen iddia karşısında 15.09.2015 tarihli alım satım sözleşmesi ve iki adet çeke ilişkin çek giriş çıkış bordro asıllarının uyuşmazlığın çözümünde etkili delillerden olduğu muhakkaktır. HMK’nın 94/2. maddesi uyarınca hâkim kesin süre verebilir ise de kesin süreye uyulmamasının sonuçlarını kararında göstermelidir. 01.06.2017 tarihli duruşma sırasında verilen ara kararın 3 no’lu maddesiyle 18.09.2015 tarihli adi yazılı sözleşmenin aslının ibrazı için davalı vekiline iki hafta kesin süre verilerek duruşma 12.10.2017 tarihine ertelendiği anlaşılmaktadır. Mahkemece verilen kesin süreye uymamanın sonuçları gösterilmemiştir. Bu sebeple söz konusu kesin süre geçerli şekilde hukuki sonuç doğurmayacaktır. Kaldı ki mahkemenin belirlediği duruşma gününden önce kesin sürenin konusu belgelerin aslı 15.08.2017 havale tarihli dilekçe ekinde mahkemeye ibraz edilmiştir. Bu durumda kesin sürenin geçirilmesi davanın uzamasına sebebiyet vermediği gibi yine kesin sürenin geçirilmesinin mahkemenin inceleme sürecini geciktirmediği de anlaşılmaktadır. Zira mahkemenin az yukarıda bahsi geçen ara kararında, hangi gün inceleme yapılacağına ilişkin bir tarih kararlaştırılmamıştır. Bu durumda, mahkemece verilen kesin süreden beklenen amacın hasıl olduğu, belge aslının sunulduğu anlaşılmaktadır. Sonuç olarak yukarıda anlatılanlar ışığında, kesin süreden beklenen amaç hasıl olmuş durumdadır. Bu sebeple 15.09.2015 tarihli alım satım sözleşmesi ve iki adet çeke ilişkin olarak mahkemece yargılama faaliyetine girilerek bahsi geçen bu deliler tüm dosya kapsamıyla birlikte göz önünde bulundurulmak suretiyle sonuca ulaşılmalıdır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalılar vekili tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davalılar vekili tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 25.03.2022
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.