Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2024 E. 2022/329 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2024
KARAR NO: 2022/329
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/05/2019
NUMARASI: 2018/886 E. 2019/475 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; davalının özel klinikte estetik uzmanı olarak faaliyette bulunduğunu, davacının da medikal ürünler pazarlama ve satış servis hizmeti sunduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının davalıdan faturaya dayalı ticari alacağının bulunduğunu, bu kapsamda davalı aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, takibin itirazla durduğunu belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına, %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkilinin dermatoloji alanında uzman doktor olduğunu, 140.000 TL bedelli … marka lazer epilasyon cihazının müvekkili tarafından satın alındığını, bu cihazın distiribütör ve yetkili servisinin davacı olduğunu, teknik servis olarak davacı tarafın çağırıldığını, yapılan inceleme neticesinde değişen parçaların belirlenerek faturalandırıldığını, düzenlenen faturanın yüksek olduğunun tespit edilmesi üzerine 754 TL’lik fiyat farkı faturası kestiklerini, söz konusu cihazın kod 37 hatası verdiğini, daha sonra system board arızasının ortaya çıktığını, davacının arızayı giderememesi üzerine başka bir teknik servis çağırdıklarını, yapılan incelemede davacının bazı parçaları gereksiz yere değiştirdiğinin ve davalıya fatura ettiğinin belirlendiğini, bunun üzerine davacıya durumu bildirdiklerini, davacının haksız olarak müvekkiline bu parçalar için 6.271,65 TL bedelli fatura kestiğini, müvekkilinin 22.06.2018 tarihinde davacı firmaya cihazın normal işleyişinde değişmesi gereken parça bedellerini ödediğini ve 23.06.2017 tarihinde Bakırköy … Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacı firmaya gereksiz yere değiştirilmeye kalkışılan ve elinde bulunan parçaları almasını ihtar ettiğini, davacıya hak ettiği ücretin ödenmiş olup bakiye alacak talebinin haksız olduğunu belirterek; davanın reddine, %20 oranındaki kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tanık beyanları ile raporda yapılan teknik değerlendirmeler birlikte dikkate alındığında, davacının cihazın tamirini yapmakta başarılı ve yeterli olamadığı, ayıplı ifada bulunduğu, gereksiz parça değiştirdiği, değiştirilen bu parçalar içinde sadece 16.01.2017 tarihli faturaya konu Flash lambaları/2 adet-5.278,00 TL ve Deonize filtre/1 adet-1.508,00 TL değiştirilmesi gereken parçalar olduğu, bu parçaların tutarı ise KDV dahil: 5.278,00 TL x 1,18 = 6.228,04 ile 1.508,00 TL x 1.18 = 1.779,44 TL olup TOPLAM KDV dahil = 8.007,48 TL olduğu, davalının sadece bu miktardan sorumlu olduğu, davalının Dekont ve ödeme fişi ile toplam 754,00 TL ve 7.253,00 TL olmak üzere 8.007,00 TL ödediği, bakiye 0.48 TL’nin ise yargılama sırasında ödendiği, ancak bu miktarın infaz aşamasında dikkate alınması gerektiği kanaatine varılmıştır.Diğer yandan İİK. 67/2. maddesi uyarınca icra inkâr tazminatına hükmedilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının dava ederek haklı çıkması zorunludur. Borçlunun kötüniyetle itiraz etmiş olması yasal koşul değildir. İcra inkâr tazminatı, işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı alacağın likit ve belli olması gerekir. Borçlu, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve belli olduğunun kabulü gerekir. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre icra inkâr tazminatına asıl alacak ve işlemiş faiz toplamı üzerinden değil takibe esas asıl alacak miktarı üzerinden hükmedilmesi gerekir. Somut olayda, davalının takibe itirazında haklı olduğu, asıl alacağın miktarının hesaplanmasının yargılamayı gerektiriği kabul edilerek icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasında icra takibine yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 0,48 TL asıl alacak üzerinden devamına, yargılama sırasında yapılan ödemenin infaz aşamasında dikkate alınmasına, icra inkar tazminatı talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve yapılan yargılamada, müvekkiline gizli ayıba ilişkin bildirim yapılıp yapılmadığı hususunun irdelenmediğini, ayıplı olduğu iddia edilen servis hizmetine ilişkin işlemlerin yerinde olup olmadığına ilişkin rapor hazırlamak üzere görevlendirilen makine mühendisi bilirkişinin dava konusu makineyi incelemeden hukukçu bilirkişi edasıyla hatalı ve objektiflikten uzak bilirkişi raporu tanzim etmiş olduğunu, Davalıya müvekkili tarafından teknik servis hizmeti sağlandığını ve değiştirilmesi gereken parçalar karşılığında 16.01.2017 tarih, … sıra numaralı ve 9.786,92 TL bedelli ve 06.06.2017 tarih, … sıra numaralı ve 6.271,65 TL bedelli 2 adet fatura keşide edildiğini, davalı yanın mezkur faturaları ticari defterlerine işlediğini, Davalı tarafından ayıplı olduğu iddia edilen tamir çalışmasıyla ile ilgili olarak, dava öncesinde veya yargılama sırasında yaptırılan herhangi bir delil tespiti bulunup bulunmadığının irdelenmediğini, yargılama öncesinde TTK’nın öngördüğü koşul ve süreler içerisinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığının da dikkate alınmadığını, TTK’nın 23/c maddesi ve TBK’nın 223. maddesi uyarınca davalı tarafından müvekkilinin hatalı servis hizmeti verdiğine dair hiçbir kanıtın dosyaya sunulmadığını, 03.04.2019 tarihli bilirkişi raporuna karşı haklı itirazları üzerine mahkemece yeni bir heyet teşkil edilerek yeniden bilirkişi raporu alınmasına karar verilmesi gerekirken, anılan rapora itibar edilerek hüküm tesis edildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, eser sözleşmesi niteliğindeki tıbbi cihaz tamirinden kaynaklı bakiye alacağın tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davaya esas Bakırköy …İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; alacaklının … Ltd.Şti., borçlunun … olduğu, toplamda 15.304,57 TL asıl alacağın takibe konu edindiği, takip sebebi olarak 16.01.2017 tarih 9.786,92 TL bedelli ve 06.06.2017 tarih 6.271,65 TL bedelli faturalardan kalan bakiye alacağın gösterildiği, takip talebinin ekinde bahsi geçen iki adet faturanın yer aldığı, borçlu vekili icra dosyasına itirazında, müvekkilin ikametgahı Bakırköy olduğundan icra dairesinin yetisine itiraz ettiği, ayrıca müvekkilinin herhangi bir borcu bulunmadığından bahisle icra takibine, borca ve tüm ferilerine itiraz ettiği anlaşılmıştır. Yetki itirazı kabul edilerek Bakırköy … İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyası üzerinden takibe devam etmiştir.Dosya içerisindeki Bakırköy … Noterliğine ait 23.06.2017 tarihli ihtarnamede; keşidecinin …, muhatabın … Sağlık olduğu, …’nın mülkiyetindeki lazer cihazının 10.01.2017 tarihinde arıza vermesi üzerine muhatap tarafından yaklaşık bir ay sonra teknik servis gönderildiğini, muhtelif kereler davacı tarafından verilen servis hizmeti neticesi davacı tarafından 16.01.2017 ve 06.06.2017 tarihleri faturaların keşide edildiğini, ancak cihaz çalıştırılmadığı için söz konusu fatura bedellerin talep edilmediğini, bahsi geçen sebeplerle gereksiz parça değişimi yapıldığından 16.01.2017 tarihli faturaya konu 1.508 TL meblağlık parça ile 06.06.2017 tarihli faturaya konu 6.271,65 TL tutarlı parçanın iş yerinden alınması, 10.01.2017-19.06.2017 tarihleri arasında gereksiz yere cihazın çalışması engellendiği için uğranılan 50.000 TL gelir kaybının belirtilen banka hesabına yedi gün içerisinde ödenmesi ihtar edilmiştir.İlk derece mahkemesince yargılama aşamasında alınan 03.04.2019 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; davacı tarafın 2017 ticari defterlerinin bilgileri doğruladığı, davacının dava konusu faturaları ticari defterlerine kayıt ettiği ve davalıdan 8.051,57 TL alacaklı olduğu, davalının da dava konusu fatura ve belgeleri usulüne uygun ticari defterlerini kayıt ettiği, davalının 26.01.2017 tarihli 754 TL tutarlı fiyat farklı faturasını davacı şirket adına düzenlendiği, yine davalı tarafından davacı adına keşide edilen Bakırköy … Noterliğine ait 23.06.2017 tarihli ihtarnamede 16.01.2017 tarihli faturaya konu 1.508,00 TL tutarlı ve 06.06.2017 tarihli faturaya konu 6.271,65 TL tutarlı emtiaların iş yerinden alınmasına ilişkin talepte bulunduğu, dosya kapsamında tanık ifadelerine de başvurmuş olup bilirkişilerce rapor hazırlanırken bahsi geçen tanık ifadelerinin de değerlendirildiği, davaya konu cihazın arızalı olduğu muhtelif tarihlerde davacı firma tarafından cihazın birtakım parçalarının değiştirildiği, 04.04.2017 tarihli arızaya ilişkin olarak davacı firmanın onarım ve parça değişim işlerine karşılık 06.06.2017 tarihli 6.271,65 TL tutarında fatura keşide ettiği, ancak arızaların devam ettiği bunun üzerine davalı tarafından 19.06.2017 tarihinde dava dışı başka bir servisin çağrıldığı, aracın ücret karşılığında tamir ettirildiği, bu esnada davacı tarafından önceden servis ve tamir ücreti adı altında keşide edilen 16.01.2017 tarihli faturanın ve 06.04.2017 tarihli faturanın gereksiz olduğunun belirtildiği, yani bilirkişilerce sadece davacı tarafından keşide edilen 16.01.2017 tarihli faturaya konu 5.278,00 TL ve 1.508,00 TL tutarındaki parçaların değiştirilmesi gereken parçalar olduğu yönünde tespit yapıldığı, yine 16.01.2017 tarihinden 19.06.2017 tarihi arasında cihazın verimli ve muntazam çalışmamasının sebebini davacının davaya konu cihaza gerekli ve yeterli servisi yapmamasından kaynaklandığını belirtildiği, sonuç olarak davacının ayıplı hizmet verdiği, değiştirilen parçalar içerisinde davalının sorumlu olduğu miktarın 16.01.2017 tarihli faturaya konu parçalar için ödemiş olduğu 8.007,48 TL’den ibaret olduğu, davalının bu kapsamda toplam 8.007,00 TL tutarında ödeme yaptığı ,bakiye 0,48 TL’nin ise yargılama sırasında ödendiği bu sebeple 0,48 TL’nin infaz aşamasında dikkate alınması gerektiği yönünde değerlendirme yapılmıştır.Davacı vekilinin bilirkişi raporuna karşı 17.04.2019 tarihli itiraz dilekçesinde, cihaz üzerinde tarafların ve teknik bilirkişinin hazır bulunduğu bir ortamda teknik inceleme yapılması gerektiğini, oysaki bilirkişilerce cihaz teknik incelemeye tabi tutulmadan rapor hazırlandığını, müvekkili tarafından davalıya verilen en son teknik servis hizmetinin tarihinin 04.04.2017 olduğunu, TTK’nın23/c ve TBK’nın 223.maddeleri gereğince derhal bildirilmesi gereken ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını, davalının borçtan kurtulmak maksadıyla kötü niyetli olarak ayıp iddiasını ileri sürdüğünü, 141.60 TL bedelli …tarafından keşide edilen faturanın herhangi bir servis hizmetine ilişkin olabileceğini, dolayısıyla söz konusu faturanın dava konusu cihazın arızasının giderilip giderilmediğine ilişkin delil teşkil etmediğini, bilirkişilerin dosya kapsamındaki tanık beyanlarını da hatalı değerlendirdiğini, yine bilirkişi raporunda müvekkilin dava tarihi itibariyle ne kadar alacaklı olduğunun belirtilmediğini ileri sürmüştür.Uyuşmazlık, davalıya ait tıbbi cihazın tamir işinden kaynaklanmakta olup, taraflar arasında TBK’nın 481. maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisi söz konusudur. Ayıp, eserde olması gereken lüzumlu vasıfların veya sözleşmede kararlaştırılan vasıfların eksikliğini ifade etmektedir. İlk bakışta görülebilen veya basit muayene ile anlaşılabilen neviden olan ayıplar açık ayıp; ilk bakışta görünemeyen veya basit muayene ile hemen anlaşılamayan, sonradan kullanılmakla ortaya çıkan ayıplar ise gizli ayıp olarak nitelendirilmektedir. TBK’nın 474. maddesi hükümlerine göre iş sahibi, açık ayıplarda eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz (makul süre içerisinde) eseri muayene ve açık ayıpları ihbar etmek zorunda olduğu; TBK’nın 472/son maddesi hükümleri gereğince ayıbın gizli olup sonradan ortaya çıkması halinde gecikmeksizin (derhal) ayıbı yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, aksi halde eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükümleri getirilmiştir. Bu hükümler gereğince gerek açık gerek gizli ayıplarda iş sahibinin ihbar zorunluluğu bulunmakta ise de yüklenici eserdeki işçilik, malzeme ve yapımla ilgili açık ve gizli ayıplardan dolayı sorumluluğu garanti ettiği süre için önceden kabul ettiğinden yüklenici lehine olan iş sahibinin ihbar zorunluluğunu aramaktan vazgeçtiği ve garanti süresi içinde ortaya çıkan bu ayıpları ücretsiz olarak gidermeyi sözleşme tarihinde peşinen kabul ve taahhüt ettiği kabul edilmektedir. Somut uyuşmazlıkta; davacı tarafından verilen servis hizmeti sonucunun istenilen şekilde olmaması üzerine davalı tarafça arızanın tekrar bildirilmesi suretiyle davacıdan servis hizmeti talebinde bulunulması ayıbın ihbarı niteliğinde olduğu gibi, TBK’nın 477. maddesi dikkate alındığında, gereksiz yere parça değiştirdiği tespit edilen davacının somut olayda usulüne uygun ihbar yapılmamış olduğu gerekçesine dayanarak sorumluluktan kurtulması da mümkün görülmemiştir. Bu bağlamda somut olayda davalı yanca ihbar koşulu yerine getirilmiş olduğundan, davadan önde delil tespiti talebinde bulunulmamış olmasının da uyuşmazlığın çözümünde bir etkisi yoktur. Bahsi geçen sebeplerle davacı vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Davaya esas icra takibi 15.304,57 TL asıl alacak üzerinden yapılmış olmakla, borçlu vekili tüm alacak ve ferileri yönünden takibe itiraz etmiştir. Davacı vekili harca esas değer olarak 8.051,57 TL tutar göstererek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuş ve bu tutar üzerinden itirazın iptalini talep etmiştir. Davacı firma tarafından 04.04.2017 tarihli arızaya ilişkin olarak 06.06.2017 tarihli 6.271,65 TL tutarında faturanın keşide ettiği, ancak arızaların devam ettiği, dava dışı başka bir firmanın aracı tamir ettiği, bu esnada davacı tarafından önceden servis ve tamir ücreti adı altında keşide edilen 16.01.2017 tarihli faturanın ve 06.04.2017 tarihli faturaya konu parçaların gereksiz yere değiştirilmiş oldukları, o halde servis hizmeti kapsamında değiştirilen parça bedellerinin davalıdan talep edilmesinin mümkün olduğu, davalının sorumlu olduğu miktarın 16.01.2017 tarihli faturaya konu parçalar için ödemiş olduğu 8.007,48 TL’den ibaret olduğu, davalının bu kapsamda toplam 8.007,00 TL tutarında ödeme yaptığı ,bakiye 0,48 TL’nin ise yargılama sırasında ödendiği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararı isabetlidir.Bilirkişi raporunun uyuşmazlık noktaları kapsamında dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu tanzim edildiği, mahkemenin de bilirkişi raporunu, dosyadaki diğer deliller ve taraf ve tanık beyanları ışığında yeterli görerek sonuca gittiği anlaşılmaktadır. HMK’nın 282. maddesi uyarınca hâkim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. Buna göre bilirkişi raporu takdiri delil olup, mahkemece gerekçesi yazılarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Bahsi geçen sebeplerle davacı vekilinin dava konusu cihazı görmeden rapor hazırladığı yine raporun objektiflikten uzak olduğu yönündeki davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle ilk derece mahkemesi kararı isabetli olduğundan, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmsene, 5-Gerekçeli kararın, ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.18.03.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.