Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2023 E. 2022/365 K. 25.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2023
KARAR NO: 2022/365
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/06/2019
NUMARASI: 2016/653 E. 2019/655 K.
DAVANIN KONUSU: Şirket Genel Kurul Kararının İptali
Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; müvekkilinin … Ltd. Şti.’nin, … Ltd. Şti., … Ltd. Şti. ve … A.Ş.’nin hakim hissedarı olan … A.Ş.’nin hissedarı olduğunu, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/443 Esas sayılı dosyasında yabancı ortaklığın kurulmasından bu yana şirket zararına hareket eden yönetimin temsil ve idare yetkilerinin kaldırılması, şirketlere kayyım atanması talebi ile dava açıldığını, 11/04/2016 tarihinde davalı … Ltd. Şti.’nin olağanüstü genel kurul toplantısının yapıldığını, toplantıda alınan kararların iptali gerektiğini, İstanbul … Noterliğinin 07/08/2016 tarih ve … Y. numaralı ihtarnamesi ile hukuki ve cezai sorumlulukların daha fazla derinleşmemesi bakımından tek kişilik bir olağanüstü genel kurul ve benzeri girişimlere derhal son vermelerinin ihtar edildiğini, ancak … Ltd. Şti.’ nin bina sahibi bulunduğu ve tek işletmesi olan … Hastanesi’nin ruhsatı ile birlikte tüm haklarından feragat edecek şekilde … A.Ş.’ne devrine olanak sağlayacak genel kurul kararlarının alındığını, elde edilecek gelirin ne suretle sarf edileceğinin belirsiz olduğunu, bu işlemin şirketi ve şirket alacaklılarını zarara sokacağını, hastane binası üzerindeki tüm hakların arsa sahibi … Vakfı’na hibe edilmesine dair genel kurul kararının hatalı ve hukuka aykırı olduğunu belirterek, öncelikle olağanüstü genel kurul kararlarının icrasının durdurulmasına, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/443 Esas sayılı dosyasında belirlenecek kayyımın davaya dahil edilmesine, toplanacak deliller doğrultusunda 11/04/2016 tarihli olağan üstü genel kurul toplantısında alınan hatalı ve hukuka aykırı kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacı yanca beş farklı şirket için toplu şekilde açılan olağanüstü genel kurul kararlarının iptali davasında verilen tefrik kararı sonucu … Ltd. Şti. yönünden açılan dava ile kayyım atanması talepli davanın birbiri ile ilgisinin bulunmadığını, davacının müvekkili şirketteki payının binde iki olduğunu, davacının çoğunluk paya sahip olmadığını, toplantıda davacının iddia ettiği gibi bir karar alınmadığını, davacının vekilinin toplantıya katıldığını, alınan genel kurul kararlarının şirket ortaklarını ve alacaklılarını zarara sokacağı iddiasının doğru olmadığını, davacının davaya dayanak gösterdiği tahliye talepli İstanbul Anadolu 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/607 E sayılı dosyasında davacının tahliye talebinin kabulüne karar verildiğini, kararın Yargıtay aşamasında olduğunu, tahliye davasının da Vakıf lehine sonuçlandığını, hastane ruhsatının devrinin, davacı yanın iddialarının aksine şirketin ve alacaklılarının menfaatini korumak amaçlı olduğunu, hastane ruhsatının … A.Ş. ve/veya bir başka yatırımcıya devri kararının sonucunda devir bedeli ile şirketin borçlarının kısmen de olsa ödenmesinin sağlanacağını, böyle bir durumun ise şirketin ve/veya şirket alacaklılarının zarara uğramasına sebebiyet vermeyeceğini, aksine onlara menfaat sağlayacağını beyanla, davacının aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın usulen reddine, aksi halde davanın esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…TTK.nun 662/1.maddesinde anonim şirket genel kurul kararlarının butlanına ve iptaline ilişkin hükümleri, kıyas yoluyla limited şirketlere de uygulacağı belirtilmiştir. Yine TTK 446 maddesinde ‘hazır bulunsun veya bulunmasın olumsuz oy kullanmış olsun yada olmasın çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını genel kurula katılmasına veya oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri’ nin dava açma hakkı bulunduğu açıklanmıştır. Davacı … nun davalı şirkette 25 TL bedelli B grubu 1 adet pay sahibi olduğu, İptali istenen kararların TTK 418.maddesi gereğince sermayenin en az 1/4’ünü karşılayan pay sahiplerinin katılımı ve oyçokluğu ile alındığı anlaşılmıştır. Genel Kurul 11/04/2016 tarihinde yapılmış olup ,dava 18/04/2016 tarihinde yani TTK 445.maddesi gereğince yasal 3 aylık süre içinde açılmıştır. İncelenen genel kurul tutanağından; davacı … vekili Av. … ve Av. …’ın toplantıya geldiği, toplantıya davacı adına katıldıkları ve muhalefet şerhini tutanağa geçirip, olumsuz oy kullandıkları, böylece TTK.446.maddesi koşullarının sağlandığı anlaşılmıştır.Davalının aktif husumet itirazı kabul edilmemiştir. İncelenen 11/04/2016 tarihli olağanüstü genel kurul toplantı tutanağında davalı … Ltd. Şti.’nin sahibi olduğu … Hastanesi Ruhsatı’nın satışı /devri, elde edilecek parayla kamusal boçların ödenmesi, … Vakfı ile olan kira sözleşmesinin doğrudan feshi yada temyizden feragat suretiyle sona erdirilmesinin kararlaştırılıp, bu iş için …e yetki verilmesi konusunda davacının muhalefetine karşılık 9975 oy çokluğuyla karar verildiği anlaşılmıştır. Olağanüstü genel kurul toplantısında iptali istenen kararın kök ve ek bilirkişi raporunda ayrıntısı ile açıklandığı üzere, kanuna, şirket ana sözleşmesine, örf ve adete ve dürüstlük kuralına aykırı olmadığı tespit edilmiştir.Kaldı ki yargılamanın devamı aşamasında alınan genel kurul kararı uygulanmamış tam aksine İstanbul Anadolu 1.Asliye Hukuk Mahkemesi nin 2018/132 E sayılı dosyası ve İstanbul Anadolu 8.Sulh Hukuk Mahkemesi nin 2014/607 E sayılı dosyalarından anlaşıldığı üzere, davacının istemi ile doğru orantılı olarak şirket tarafından davalar açılmıştır.” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Huzurdaki davada, “… Ltd. Şti.”nin 11.04.2016 tarihinde yapılan genel kurul toplantısına …’in katılması ve toplantı gündeminde yer alan “… Hastanesi” ruhsatnamesinin satışı ve kira sözleşmesinin feshi hususunda olumlu oy kullanması yönündeki genel kurul kararının iptalinin talep edildiğini bu toplantıyı …’in yine tüm hissedarları temsilen tek başına gerçekleştirdiğini ve tek imzası ile genel kurul kararı alınmasını sağlamış olduğunu, temsile esas vekâletnamenin, “Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik”in 21/1 maddesindeki şartları taşımadığı, bilahare Holding Şirketin 2017 yılında gerçekleştirilen genel kuruluna karşı ikame edilen İstanbul 18. ATM’nin 2017/730 Esas sayılı dosyasında gerçekleştirilen inceleme esnasında tespit edilmiş bulunduğunu, Nitekim, Yönetmeliğin 21/1 maddesi gereği bulunması gereken toplantı tarihi … tarafından kullanılan vekâletnamede toplantı tarihi bulunmadığından şirket sermayesinin % 99’unun dava konusu genel kurulda geçerli bir vekâletnameye dayanılarak temsil edilmediğinin ve bu suretle TTK’nın 418/1. maddesi uyarınca sermayenin % 25’ine tekabül eden payların toplantıda geçerli bir vekâletnameye göre temsil edilmemesinden dolayı toplantı nisabının oluşmadığını, bu sebeple toplantıda alınan kararların yoklukla malul olduğunun kabulü gerektiğini, Genel kurul kararının iptalini talep etme sebeplerinin, hastane ruhsatının satılması yerine “… Hastanesi”nin arazisinin ruhsat sahibi şirket adına tescili yahut binanın bedelinin ödenmesi talepli bir dava ikame edilmesinin gerekmesi olduğunu, ancak zaten sonra böyle bir davanın İstanbul Anadolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 2018/132 E. numarası ile bilahare açılmış olduğunu, İstinafa konu eldeki davanın 18.04.2016 tarihli olup davalı şirket yönetiminin arazi sahibi Vakfa açtığı davanın iki yıl sonra açılmış olduğunu, kaldı ki davalı tarafın bahsi geçen bu davayı açmış olduğunu uzun süre gizlediğini, Aynı Holding şirkete bağlı hissedar şirketlerce alınan aynı yöndeki genel kurul kararlarının iptalleri talebiyle ikame edilen seri nitelikteki davaların (4 dava mevcuttur) karar gerekçelerinde belirtilen hususların ve taraflarınca İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/443 E. numarası ile ikame edilen şirketlere kayyum atanması talepli davada tedbir talebinin kabul edilmemiş olmasının istinafa konu eldeki davadaki haklılıkları karşısında aleyhlerine bir durum asla yaratmadığını, zira İstanbul 12. ATM tarafından nihai karar ile elde edilecek neticeyi hasıl edecek bir tedbir kararı verilemeyeceği gerekçesiyle talep reddedilmiş ise de bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun kabul edildiğini ve tedbirin reddine dair kararın kaldırıldığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davasının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 445 vd. maddeleri uyarınca genel kurul kararının iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derece mahkemesinin 19.04.2016 tarihli tensip tutanağının 2 no’lu ara kararı gereği davacı dava dilekçesinde davalı olarak gösterdiği beş farklı şirketin genel kurulu kararlarının iptali talebinde bulunmuşsa da şirketlerin her biri ayrı tüzel kişiliğe sahip olduğundan, aralarında dava arkadaşlığı da bulunmadığı gerekçesiyle beş ayrı şirkete karşı açılan davanın tefrikine karar vermiş, 3 no’lu ara kararında ise davalılardan … A.Ş.’ne ilişkin davanın yargılamasına 2016/436 Esas sayılı dosya üzerinden devam edilmiştir. 11.04.2016 tarihli olağanüstü genel kurul tutanağının dosya içerisinde olduğu anlaşılmıştır. Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda 11.04.2016 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların irdelenmiş olduğu, bunun neticesi; a) Şirket varlıkları arasında yer alan TC Sağlık Bakanlığının 13.4.2009/15042 Açılık Tarihli ve Sayılı, 400 mnumaralı … Hastanesi Ruhsatı’nın halen görüşmelerin sürdürüldüğü … A.Ş.’ne veya bir başka yardımcıya devir edilmesine, devir bedelinin öncelikle kamusal borçlar olmak üzere şirketimizin holding’e ve çalışanlarına olan borçlarının kısmen de olsa ödenmesinde kullanılmasına ilişkin karar bakımından kanuna, ana sözleşmeye veya dürüstlük kuralına aykırılık tespit edilmediği, b) Ruhsat Devir işlemiyle eş zamanlı olarak şirketi ile … Vakfı arasındaki kira sözleşmesinin dağrudan fesih veya temyizden feragat suretiyle sona erdirilmesine ilişkin kararın, davalı şirket aleyhine açılmış bir davanın doğrudan kaybına sebep olacağından “dürüstlük kuralına aykırılığının” gündeme gelebileceği; ancak şirketin mali durumu ile ilgili olarak genel kurul tutanağından yer alan bilgilerin değerlendirilmesini sağlayacak ve/veya doğruluğunu teyit edecek herhangi bir belgenin dosyada bulunmaması karşısında, adı geçen kararın dürüstlük kuralına aykırı olup olmadığı hakkında takdiren Mahkeme’ye ait olduğu; c) Tüm bu konularda ve ruhsat bedeli ve fesih tazminatı adı altında ödenecek paraların tahsili ve şirket borçlarının hangi tutarda ve hangi sırada ödenmesi konusunda tam olarak yetkili olmak üzere …’in veya onun tayin edeceği kişileriri yetkili kılınmasına ilişkin karar bakımından kanuna, ana sözleşmeye veya dürüstlük kuralına aykırılık tespit edilmediği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır. İlk derece mahkemesi gerekçeli kararında, tarafların iddia ve savunmaları özetlenip, dosya kapsamında bulunan delillerin HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca değerlendirilmeden davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. İlk Derece Mahkemesi, dosya kapsamı itibariyle davanın reddine karar verdiğini belirtmiş ise de gerekçelerini kararda tartışmamıştır. Hangi hukuki sebeple ve hangi maddi vakıalar sabit görülerek karar verildiği, iddia ve savunma gerekçelerinin nasıl aşıldığı gösterilmeden gerekçesiz olarak hüküm verilmiştir. Anayasa’nın 141/3. maddesi ”Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” hükmünü içermektedir. HMK’nun 297/c, 27/c maddelerinde ise mahkeme kararlarında her iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, ret ve üstün tutma nedenleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonucu ve hukuki sebeplerin açıkça gösterilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Gerekçe, kararın denetiminin yapılabilmesi ve tarafların kararın doğruluğu veya yanlışlığı konusunda fikir sahibi olmasını sağlayarak kanun yollarına başvurma konusundaki tutumlarının belirlenebilmesi açısından önemli bir işlev görür. Somut olayda istinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararında gerekçe bulunmamaktadır. Yani ilk derece mahkemesi, iddia ve savunma kapsamında delil değerlendirmesi yapmamıştır. Karar, bu haliyle istinaf incelemesine elverişli değildir. HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesince tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davacı vekili tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 25.03.2022
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.