Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2020 E. 2020/488 K. 04.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2020
KARAR NO: 2020/488
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/04/2019
NUMARASI: 2018/311E. 2019/447K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacılar davasında özetle; müvekkillerin … Anonim Şirketi’nin ortağı olduklarını, 1988 yılında … Bankası’ndan teşvik belgesi kapsamında turizm kredisi kullanılmak üzere mutabakata varıldığını, ancak davalı Bankanın çeşitli bahaneler ile kredinin tamamını kullandırmadığını, nakit kredi kullandırılması karşılığında, … Ticaret A.Ş.’nin % 51 hissesinin teminat olarak Banka’ya devredildiğini, borç ödendiği halde hisselerin geri devrinin taraflarına yapılmadığını, buna rağmen müvekkillerinin kendi malvarlıklarını otele tahsis ederek otel yatırımlarını gerçekleştirdiklerini, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011 / 364 (Eski No: 2007/286 ) ve İstanbul 29. Asliye Ticaret Mahkemesine devredilen ve en son 2013/ 197 (Eski No: 2011 /364 ) sayılı dosyasında yapılan yargılamada müvekkillere ait olması gereken 149.996 adet payın usulsüz biçimde … Bankası’nın uhdesinde gösterildiği ve kendisine ait olmayan paylara ait hakları ve özellikle oy haklarını kullandığına, bu itibarla bu tarihten sonra alınan tüm kararların hukuka aykırı olarak alındığına ilişkin hüküm verilmiş, sözkonusu hüküm Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 21.06.2017 tarihli ilamı çerçevesinde kesinleşmiştir. Ayrıca bahsi geçen dava dosyasında dava konusu genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyeliğine seçilen Satıcı …, …, …, … ve … ile; denetim kurulu üyeliklerine seçilen kişilerin seçimine ilişkin kararın yoklukla malul olması sebebiyle, bu kişilerin hiçbirinin yönetim kurulu üyeliği veya denetçi sıfatını kazanamadığının da ortaya çıkmış olduğunu, 02/07/2009 tarihli Olağan Genel Kurul toplantısında davalı bankanın sahip olmadığı hisselere ilişkin oy haklarını kullanarak, müvekkillere oy haklarını kullandırmadığını; alınan karar neticesi şirket sermayesinin 500.000,00 TL den 750,000.00 TL. daha artırılmak suretiyle 1,250,000,00 TL.sına çıkarılmış olduğunu, İşbu sermaye artırımı kararının da yoklukla malûl olduğunu, şirketin 17.11.2008 tarihli Genel Kurul toplantısında alınan kararların iptali talepli davanın, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014 / 392 E. sayılı dosyasında; 02.07.2009 tarihli Genel Kurul toplantısında alınan kararların iptali talepli davanın, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011 / 140 E. sayılı dosyasında; 11.05.2011 tarihli Genel Kurul toplantısında alınan kararların iptali talepli davanın, İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014 / 342 E. sayılı dosyasında, nihayet 17.04.2012 tarihli Genel Kurul toplantısında alınan kararların iptali talepli davanın İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014 / 393 E. Sayılı dosyasına konu edildiğini , müvekkillerden … adına Fethiye İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/334 sayılı dosyası ile … ve şirkete karşı ihalenin feshi davası açıldığı ve 12.07.2016 tarihinde dava kabul edilerek ihalenin feshedildiği, yani davalı Banka’ya otelin ihalesinin usulsüz olduğunun yargı kararı ile sabit olduğu, bu satışa ilişkin ihalenin feshi üzerine, davalı bankanın bu kez Ankara …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile Fethiye … İcra Müdürlüğünün … talimat sayılı dosyası üzerinden yeniden takibe başladığını, müvekkil … tarafından takibin durdurulması talep edilmiş ise de, müvekkil söz konusu takip dosyasında taraf olmadığından Ankara 12.İcra Hukuk Mahkemesi, 2017/144 E. ve 2017/91 K. sayılı kararı ile müvekkilin talebi kabul edilmediğini, otelin 17.02.2017 tarihinde alacağa mahsuben Banka adına satışının gerçekleştirildiğini ,davanın münhasıran zarar tazmini talebi ile açılmadığını aynı zamanda davalı banka tarafından … AŞ’ ye ait, gayrımenkulün edinilmei işleminin mutlak butlanla sakat bir işlem olduğunun da tespitinin talep edildiğini, dolayısıyla herhangi bir zamanaşımı süresinin geçerli olmadığını, otelin satış tarihi olan 2017 tarihinde olağan genel kurul toplantısı yapılmadığından bu tarihte alınmış ibra kararı da olmadığını, davalı bankanın müvekkiline ait olması gereken paylara hukuka aykırı şekilde sahip olduğunun ve bu paylardan kaynaklı oy hakkını kullanamayacağının kesinleşmiş mahkeme ilamı ile sabit olması sebebi ile ileri sürülen talepler açısından herhangi bir hak düşürücü süre ile zamanaşımı süresinin sözkonusu olmadığını, … A.Ş.’ye ait olan Muğla ili, Fethiye ilçesi, … Köyü, … mevkii, … Ada, … Parselde kayıtlı gayrimenkulün, davalı banka tarafından geçersiz işlemlerle iktisab edilmiş olduğunun tesbitine, dava sonuna kadar teminatsız olarak tapu kaydına tedbir konulmasına, … A.Ş. ortağı olan müvekkillerin uğramış olduğu doğrudan zararın fazlaya ilişkin hak ve talepler saklı olarak şimdilik 2.000.000,00 TL.’lik kısmının zarar verici fiil ve işlemlerin gerçekleştiği tarihten itibaren avans faizi oram ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek müvekkillere ; bu mümkün olmadığı takdirde … Ticaret A.Ş.’ye ödenmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili savunmasında özetle; dava dilekçesinde belirtilen ihtilafların 1990-2007 yıllarını kapsadığını, müvekkilinin anılan şirkette 2013-2016 yıllan arasında … Bankasını temsilen Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapmış olduğu için dava dilekçesinde belirtilen hususların hiçbirisinin görev yaptığı dönemde gerçekleşmediğini, davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili savunmasında özetle; TTK’nın 558. maddesi uyarınca, ibraya olumlu oy vermeyen pay sahiplerinin dava haklarının ibra tarihinden itibaren altı ay geçmesi ile düşmüş olduğunu, TTK’da işbu dava için belirlenen failin ve fiilin öğrenilmesinden itibaren başlayan ik yıllık zamanaşımı süresi geçmiş olduğundan davanın bu nedenle de reddini ,kabul anlamına gelmemekle birlikte bir zarar söz konusuysa bu zararın yargılama öncesi tespit edilebileceğini, ayrıca davacılar fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğundan işbu davanın belirsiz alacak davası olarak nitelendirilemeyeceğini , davacıların sorumluluktan kaynaklanan işbu tazminat davasım açmak için bu kadar uzun süre beklemiş olmaları TMK. m. 2’de yer alan dürüstlük kuralı çerçevesinde iyiniyete aykırı ve haksız olup, davanın bu nedenle de reddi gerektiğini, davacıların doğrudan yahut dolaylı zararına ilişkin yeterli delil ve belgenin de mevcut olmadığını, … Bankası A.Ş’nin başlangıçta sermayesinin tamamına davacıların sahip olduğunu, Teşvik Belgesi kapsamında … Bankası’ndan 3.3 Milyar TL. (3.4 Milyon DM karşılığı) kredi de kullanarak bu arada …’ye müracaat ederek ilave kredi talebinde bulunulduğunu, şirketin bu talebi kabul görmekle şirketin sermayesi arttırılarak ,…’nin %51 (3.750.000.000.-TL.) oranında pay sahibi olmasına karar verildiğini, …’nin aktardığı kaynaklarla yatırım eksikliklerini tamamlayan ve piyasaya olan borçlarını ödeyen şirketin sahibi olduğu … Otel’i 1991 sezonu dahil olmak üzere 5 yıllığına davacılardan …’ın sahibi olduğu … İnş. Ltd. Şti.’ne kiraya verdiğini, 1997 yılı sonunda, … Bankası A.Ş. (…) ile iştirak ve kredi ilişkisi olmak üzere iki yönde ilişkisi bulunan … Ticaret AŞ.’nin sermayesindeki % 51 oranındaki Banka payının ihale suretiyle satılmasına karar verilmiş olup, % 49 pay sahibi davacı …’a ait hisselerle birlikte müştereken ihaleye çıkarıldığını, …’a satışına karar verildiğini, Bu satış işlemi ile birlikte, … A. Ş.’nin kredi borcunun da … tarafından üstlenilmesi ve yeni bir itfaya bağlanarak tasfiyesinin amaçlandığını, Diğer davalı …’nın, bu şartlar içerisinde yer alan Şirket yönetiminin alıcıya (…) devir şartını yerine getirdiğini ve şirket yönetimini tamamen davacılar olan … ve ailesine bırakıldığını, 31.08.1998 tarihi için öngörülen kredi borcu ödeme yükümlülüğünün yerine getirilmemei nedeniyle ilgili sözleşmenin yürürlük kazanamadığını,ancak davacı … ve diğer davacılar tarafından sözleşme yürürlük kazanmış gibi …’nın yok sayılmak suretiyle hareket edilmesi üzerine, taraflar arasında hukuki ihtilaf sürecinin başladığını ,Fethiye Cumhuriyet Başsavcılığının 2004/5487 Haz. Sayılı, 04.11.2004 tarihli 2004/3587 E. Ve 2004/1222 iddia nosu ile Fethiye Asliye Ceza Mahkemesi’nde 2004/740 Esasında görülen dava; Fethiye İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2005/26 E. Ve 2006/116 K. Sayılı dosyası, Muğla İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2004/205 E. Ve 2006/53 K. Sayılı dosyası, İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2005/414 E.-2005/1961 K. Ve 2005/413 E.-2005/1960 K. Sayılı dosyaları, Şişli 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2005/624 E.-2006/788 K. Sayılı dosyasının az yukarıda bahsi geçen hukuki ihtilaf sürecine ilişkin olarak sayılabileceğini haksız ve hukuki dayanaktan yoksun işbu davanın ve tedbir talebinin reddine ,dava şartı noksanlığı, hak düşürücü sürenin geçmiş olması, zamanaşımı, dürüstlük kuralına aykınlık ve savunma hakkının gereğince kullanılması imkanını ortadan kaldıran usule aykırı dava dilekçesi sebebiyle davanın usulden reddine, usulden reddedilmediği takdirde davacılardan teminat alınmasına, haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğundan davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili savunmasında özetle; diğer bazı davalılarla benzer nitelikte beyanda bulunarak haksız ve hukuki dayanaktan yoksun işbu davanın ve tedbir talebinin öncelikle dava şartı noksanlığı, hak düşürücü sürenin geçmiş olması, zamanaşımı, dürüstlük kuralına aykırılık ve savunma hakkının gereğince kullanılması imkanını ortadan kaldıran usule aykırı dava dilekçesi sebebiyle usulden reddine, usulden reddedilmediği takdirde davacılardan teminat alınmasına, haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğundan davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili savunmasında özetle; diğer bazı davalılarla benzer nitelikte beyanda bulunarak haksız ve hukuki dayanaktan yoksun işbu davanın ve tedbir talebinin öncelikle dava şartı noksanlığı, hak düşürücü sürenin geçmiş olması, zamanaşımı, dürüstlük kuralına aykırılık ve savunma hakkının gereğince kullanılması imkanını ortadan kaldıran usule aykırı dava dilekçesi sebebiyle usulden reddine, usulden reddedilmediği takdirde davacılardan teminat alınmasına, haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğundan davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili savunmasında özetle; diğer bazı davalılarla benzer nitelikte beyanda bulunarak haksız ve hukuki dayanaktan yoksun işbu davanın ve tedbir talebinin öncelikle dava şartı noksanlığı, hak düşürücü sürenin geçmiş olması, zamanaşımı, dürüstlük kuralına aykırılık ve savunma hakkının gereğince kullanılması imkanını ortadan kaldıran usule aykırı dava dilekçesi sebebiyle usulden reddine, usulden reddedilmediği takdirde davacılardan teminat alınmasına, haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğundan davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Bankası vekili savunmasında özetle; davanın farklı zaman dilimlerinde ve/veya aynı zaman dilimlerinde birlikte ve/veya ayrı ayrı şirket yönetim kurulu üyelerinin kusurlarından dolayı şirketin zarar iddiasına ilişkin A.Ş. adına açılmış bir dava olduğunu, Yeni Ticaret Kanunu sistemine göre şirket adına dava açmak yetkisinin kural olarak Yönetim Kuruluna ait olduğunu, davalı/davalılar yönetim kurulu üyesi ise, davayı açmak üzere bir kayyum tayin edilmesi gerektiğini, davacıların bu davayı açmaya hak ve yetkisi bulunmadığını, davalılar yönünden ise, ne ihtiyari ne de zorunlu bir dava arkadaşlığının söz konusu olmadığını, yönetim kurulu üyelerinin bir kusuru ve bundan mütevellit oluşmuş bir şirket zararı olduğu kabul edilse dahi aynı zararın şirket ortağı olarak müvekkilinde zararı olacağı sebebiyle ;bankanın davalı değil davacı konumunda olması gerekeceği sebebiyle davanın husumetten reddi gerektiğini, davacılar vekilinin şirkete ait taşınmazın usulsüz işlemlerle iktisap edildiğine ilişkin tespit talebinin mahkemenin görev alanına girmediğini, şirketin borçlarını zamanında ödememesi üzerine kredi borçlarının tahsilini teminen … İcra Müdürlüğümün … Esas sayılı dosyasıyla İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla, alacağın İpotek limitini aşması üzerine Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla aşan kısım alacağının tahsilini teminen genel haciz yoluyla, kefiller aleyhinde, Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla genel haciz yoluyla, ve sigorta alacaklarının tahsilini teminen de Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … Esas ve … Esas, Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyalarıyla da genel haciz yoluyla takibe geçilmiştir. Borçluların takiplere vaki itirazları üzerine ikame edilen itirazın iptali davalarının birleştirilmesi neticesinde; Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/04/2011 tarih ve 2003/139 Esas, 2011/184 karar sayılı ilamıyla tüm borcun belirlendiğini ve ilamın kesinleştiğini, bahsi geçen sebeplerle dava şartları yönünden davanın reddine, husumet itirazımızın kabulüyle davanın husumetten reddine, davanın esastan reddine yargılama giderleriyle vekalet ücretinin de davacılara tahmiline karar verilmesini davanın reddini talep etmiştir. Davalı vekili … savunmasında özetle; diğer bazı davalılarla benzer şekilde beyanda bulunarak davanın belirsiz alacak davası olarak nitelendİrilemeyeceğini, tedbir talebinin öncelikle dava şartı noksanlığı, hak düşürücü sürenin geçmiş olması, zamanaşımı, dürüstlük kuralına aykırılık ve savunma hakkının gereğince kullanılması imkanım ortadan kaldıran usule aykırı dava dilekçesi sebebiyle usulden reddine, usulden reddedİlmediği takdirde davacılardan teminat alınmasına, haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğundan davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; diğer bazı davalılarla benzer nitelikte usulü itirazlarda bulunarak, müvekilinin denetici olarak görev yaptığı dönemde şirketin icrai işlemlerine herhangi bir katılımının bulunmadığını, bu dönemde şirketin ortaklık yapısında ve mal varlığında herhangi bir değişiklik de olmadığı gibi müvekkili tarafından şirket yönetim kurulunun kanun ve esas mukavele hükümlerine aykırı bir eyleminin tespit edilmediğini, … Bankası Teftiş Kurulunun, Sayıştay’ın ve TBMM Kamu İktisadi Teşebbüsü’nün düzenlendiği raporlarda da şirket yönetim ve denetim kurulları hakkında olumsuz bir tespit yer almadığı için, davanın usulden reddine, aksi durumda davanın esastan reddine ve haksız tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle;diğer davalılarla benzer nitelikte beyanda bulunarak davanın ve tedbir talebinin öncelikle dava şartı noksanlığı, hak düşürücü sürenin geçmiş olması, zamanaşımı, dürüstlük kuralına aykırılık ve savunma hakkının gereğince kullanılması imkanını ortadan kaldıran usule aykırı dava dilekçesi sebebiyle usulden reddine, usulden reddedilmediği takdirde davacılardan teminat alınmasına, haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğundan davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davalı gerçek kişilerin ibrasına dair yasal prosedürün ( dolayısıyla bu gerçek kişilerin temsil ettiği … Bankası A.Ş nin) bu şekilde tamamlanmış olması nedeniyle; mahkememiz dava tarihi itibariyle davacı şirket ortaklarının şirket yöneticisi olan davalılara karşı TTK 558 maddesi gereğince dava haklarının olmadığı, ortadan kalktığı, anlaşılmıştır.TTK 558 maddesinde açıklanan bu husus HMK 114/2 gereğince dava şartıdır. Mahkememiz dosyasında bu dava şartı gerçekleşmemiştir. Bu nedenle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle TTK 558, HMK 114/2 ve 115 maddesi gereğince usulen reddine ” karar vermiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; önceki beyanlarını tekrarla ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacıların ortak olduğu şirketin davalıların yönetici oldukları dönemde haksız eylemleri neticesi zarara uğratılması sebebiyle tazminat istemine dayalı olarak açılmıştır. Yani, TTK’nın 553-561. maddeleri arasında düzenlenen yönetim kurulu üyelerinin ve yöneticilerinin sorumluluğu kapsamında açılan tazminat davasıdır. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. TTK’nın 553. maddesine göre, yönetim kurulu üyeleri ve yöneticilerin kanun ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerine aykırı olarak kusurlu fiil ve işlemleri sonucunda şirketin doğrudan uğradığı zarar sebebiyle şirkete, pay sahiplerine ve alacaklılara karşı zarardan sorumludurlar. Dava dilekçesindeki anlatımdan davalı banka yöneticilerinin bir dönem şirket yönetim kurulunda bulunduğunun iddia edildiği anlaşılmakla davacıların bankaya karşı açmış oldukları davada aktif dava ehliyetini haiz olup olmadıklarının ilk derece mahkemesince denetlenmediği görülmektedir. Zira davalı banka cevap dilekçesinde husumet itirazında bulunmuştur. Her ne kadar ilk derece mahkemesince, davalıların ibra edildikleri gerekçesiyle sorumlu olmadıklarına karar verilmiş ise de davalılar hakkında verilen ibra kararının ilgili zarar kaleminin tüm açıklığı ile genel kurulda tartışılması halinde gerçek anlamda borçtan kurtulma olarak değerlendirilebileceği, oysa ki gerekçeli kararda davalılar hakkındaki ibra kararının verildiği genel kurul tutanaklarının içeriğine ilişkin herhangi bir değerlendirme bulunmadığı sadece sözkonusu genel kurul kararlarına tarih belirtilerek atıfta bulunulduğu anlaşılmakla bahsi geçen ibra kararları içerik itibariyle denetlenerek dava dilekçesinde ileri sürülen zarar kalemlerinin de genel kurulda ne şekilde tartışıldığı ilk derece mahkemesince tespit edilmemiştir. Davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığına yönelik davalı vekillerinin cevap dilekçelerindeki itirazlarla ilgili olarak ilk derece mahkemesi gerekçesinde ibra kararlarına dayanmakla ibra kararları karşısında yönetici sorumluluk davası açılırsa bu davaların herhangi bir hak düşürücü süreye tabi olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapmayarak savunma sebeplerinin karşılanmadığı, kararın denetime imkan verecek şekilde gerekçe içermediği anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklanan sebeplerle ilk derece mahkemesinin maddi vakıa tespitleri denetlenemediğinden ve hukuki sonuca nasıl vardığı anlaşılmadığından ve gösterilen tüm deliller hiç tartışılmadan karar verildiği anlaşıldığından, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nun 353/1.a.6.maddesi uyarınca işin esası incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacılar tarafından yatırılan istinaf peşin harcının ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde davacıya iadesine, 4-Davacılar tarafından istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine dair; HMK’NIN 353/1.a. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 04.06.2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.