Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2018 E. 2022/317 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2018
KARAR NO: 2022/317
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/02/2019
NUMARASI: 2016/770 E. 2019/121 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Taşıma zararından kaynaklı)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı, davacı ve davalı vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; dava dışı … Ltd. Şti.’nin Tayvan’da bulunan … Ltd. firmasından 1 adet CNC dik işleme makinasını dava dışı sigortalı … A.Ş. aracılığıyla satın aldığını, sigortalı … A.Ş.’nin söz konusu CNC Dik işleme makinasını müvekkili … Sigortaya Nakliyat Abonman Sigorta Poliçesi ile sigorta ettirdiğini, expertiz raporundaki bilgilere göre söz konusu emtianın Ambarlı’da bulunan … Antrepo’dan 06.11.2014 tarihinde vinç yardımıyla açık kasa kamyona yüklemesi yapılırken vincin halatının kopması üzerine ünitenin 3 metre yükseklikten vincin kasasına çarparak düştüğünü, bu düşme sonucunda makinanın pert olduğunu, sigortalının talebi üzerine expertiz raporu alındığını, hasar bedeli olan 145.911,32 TL sigorta tazminatının müvekkil tarafından 24.02.2015 tarihinde sigortalıya ödendiğini, yükleme esnasında sigortalı emtianın ağırlığına uygun halat veya diğer taşıyıcılar kullanılmamış olduğundan yükleme işlemini yapan vinç operatörü ve aynı zamanda vincin kiracısı olan … ile vincin sahibi olan …’ın dava konusu zarardan sorumlu olduğunu, … ile … arasındaki Vinç Kiralama Sözleşmesi uzun süreli olmadığından işleten sıfatının …’ya geçmediğini, bu nedenle söz konusu kira sözleşmesinin …’ın sorumluluğunu ortadan kaldırmadığını, halatı koparak sigortalı emtianın hasara uğramasına sebebiyet veren vincin sahibi dolayısıyla işleteni …’ın fiilen kullanılarak hasara sebebiyet veren vinç operatörünün de … olduğunu, bu nedenle her iki davalının da dava konusu borçtan müteselsilen sorumlu olduğunu belirterek; itirazın iptaline, takibin devamına, icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı …, savunmasında özetle; doğabilecek risk ve yasal sorumluluğun vinci kiralayarak kendi hesabına çalıştıran …’ya ait olduğunu, makinenin pert olduğu iddiasının ispata muhtaç olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı …, savunmasında özetle: söz konusu makinanın üç metre yüksekten düşmediğini, makinanın 6500 kg olarak beyan edildiğini, fakat olay gerçekleştikten sonra kimin tarafından düzenlendiği belli olmayan tutanakta yer alan ifadeye göre makinenin yaklaşık 8500 kg ağırlığında olduğunun belirtildiğini, makinede oluşan hasarın tespiti için olayın meydana geldiği 06.11.2014 tarihinde … Tic. firmasından ilgili birimlere ihbarda bulunulmadığını, tutanak tutulmadığını, abonman poliçesinde düzenlendiği üzere herhangi bir hasar veya kaza anında mutlaka kaza tespit tutanağı tutturulması ve tutulacak tutanağa hasardan sorumlu kişilerin isim ve imzalarının yazılmasının şart olduğunu, buna rağmen makinanın pert gösterilip ödemesinni yapıldığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İhbar olunan … Ltd. Sti. vekili, savunmasında özetle: müvekkilinin CNC tezgah makinalarının distribütörü olup yurt dışından ithal ettiği ürünleri iç piyasada satıp servis hizmeti verdiğini, … A.Ş. ile yapılan görüşmeler neticesinde hasar dosyasına konu makinenin satımı konusunda anlaşma sağlanmış olup 03.11.2014 tarihli fatura ile makinenin satışının yapıldığını, söz konusu makinenin satışı sonrası 06.11.2014 tarihinde … antrepo deposundan makine malikinin gösterdiği yere götürülmek için, …’a ait … plakalı aracın operatör … tarafından kullanılmaya başlandığını ve yaklaşık üç metre yüksekliğe gelindiğinde vinç halatının kopması sonucu makinenin kamyon kasasının içine düştüğünü ve hasarın meydana geldiğini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, bilirkişi raporlarına göre; davalı …’nun dava konusu kazanın gerçekleşmesinde asli ve tam kusurlu olduğu, davalı …’ın vinç kiralama hizmeti verdiği tespit edildiği ve bu nedenlerle iddialarının kanıtlanmış olmasıyla pasif husumet yokluğu tespit edilmiştir. Davalılar icra dosyasına yapmış oldukları itirazlarında alacaklıya böyle bir borcu bulunmadıklarını yasal itiraz süresi içerisinde beyan etmişlerdir. İncelemeye sunulan defter ve belgeler ile tüm dosya kapsamına göre, davacının takip ve dava tarihi itibariyle davalı … dan 142.979,73 TL sigorta poliçesinden kaynaklı rücuen tazminat alacağının bulunduğu anlaşıldığından davalı …’nun itirazının iptaline, davalı … bakımından pasif husumet yokluğundan reddine, dava konusu alacağın likit olmaması sebebiyle davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile davalı …’nun Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın asıl alacak bakımından kısmen iptali ile takibin 142.979,73 TL bakımından … açısından devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı … aleyhindeki davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davacının icra inkar tazminatı talebinin ise alacağın likit olmaması nedeniyle reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı ve davacı vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve gerekçeli kararın usul, yasa ve Anayasa’ya uygun olmadığını, hâkimin uyuşmazlık konusu olan olay hakkında tüm kanıtları toplaması, tartışması, bu kanıtlardan hangilerine değer vermediğinin, hangilerini üstün tuttuğunun dayanaklarını değerlendirdikten sonra bir sonuca varmasının zorunlu olduğunu, İlk derece mahkemesi karar gerekçesine bilirkişi raporlarının aynen yazıldığını, birbirinden farklı görüşler içeren bu raporlardan hangisine, neden üstünlük tanındığının dahi belirtilmediğini, Davalıların ve özellikle araç maliki işleten davalı …’ın aracını uzun süreli kiraya verdiğine dair iddia ve savunmalarını ispat amacıyla mahkemenin ihtaratlı ara kararına rağmen kendi defter ve kayıtlarını sunmaktan imtina ile buna dair savunma haklarını zayi ettiklerini, buna rağmen mahkemenin sanki davalı araç maliki / işleteni … ile diğer davalı vinç operatörü arasındaki kira ilişkisi sabitmiş gibi karar verdiğini, dosyada mübrez Vinç Kiralama Sözleşmesinde dahi : “Yukarıda yazılı … plakalı araçlı vincimi …-… ya her türlü gideri çalışanı operatör şoförü …” şeklindeki beyanın da …’nun …’ın esasında bir çalışanı ya da ifa yardımcısı olduğunu gösterdiğini, ihbar olunan ve hasara uğrayan CNC tezgahının satıcısı olan ve bu tezgahın taşınması, alıcısına teslimi işini gerçekleştirmeyi üstlenen … firması vekilinin 27/09/2016 tarihli beyan dilekçesinde, taşıma, yükleme, tahliye işleri konusunda … ile anlaşıldığı, onun maliki olduğu … plakalı araçla 06/11/2014 tarihinde operatörü … kullanımında iken dava konusu hasarın meydana geldiği hususlarında beyanda bulunduğunu, ayrıca …’ın olay anına orda olduğuna dair tanık beyanlarının da var olduğunu, 01.10.2014 tarihli vinç kira sözleşmesinin hem uzun süreli, hem de üçüncü kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesi olup olmadığı, kira sözleşmesinin maliye ve vergi dairelerine bildirilip bildirilmediği, işleten ve kiracının varsa ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle kira sözleşmesinin, fatura, ruhsat, cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, işletenlik sıfatının araç sahibinde mi, kiracı da mı bulunduğu hususlarının tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğini, Davalı …’nun somut olayda asli ve tam kusurlu olduğunu, İlk derece mahkemesi kararının, tamamen ve sadece bilirkişi raporlarına dayalı olarak tesis edildiğini, üstelik her iki bilirkişi raporu arasında ciddi çelişkiler bulunduğunu, bu çelişkiler giderilmeden hüküm tesis edildiğini, Alacağın 142.979,73 TL olarak belirtilmesinin doğru olmadığını, muafiyetin düşülmemesi gerektiğini, … numaralı Nakliyat Abonman Sigorta Poliçesinin ikinci sayfasında kullanılmış emtialarda; sigorta bedeli USD 100.000 üzeri taşımalarda muafiyet uygulanacağının açıkça belirtildiğini, dava konusu CNC dik işleme merkezi 2014 model yılı olmakla birlikte kullanılmış değil, sıfır emtia olduğunu, ayrıca sigorta bedelinin de 100.000 USD’nin altında olup, 80.000 USD olduğunu, yani sonuç olarak 80.000 USD hasar tutarı 17.865,91 USD sovtaj değeri = 62.134,09 USD, net hasar tutarı zeyilname kuru: 2,2325 TL, masraf: 6.799,31 TL şeklinde hesaplama yapılması gerektiğini, yani asıl alacağın esasen 62.134,09 USD X 2,2325 TL (zeyilname kuru) + 6.799,31 TL (Masraf) = 145.513,66 TL şeklinde olması gerektiğini, Sigortacının ödeme tarihinden itibaren faiz istemeye hakkı olduğunun TTK’nın 1472/1.maddesi gereği ve Yargıtayın bu konudaki yerleşik içtihatlarının gereği olduğunu, öte yandan 117/2. madde somut olaya uygulanırsa dahi o taktirde de hasar tarihinde davalıların temerrüde düşmüş olduğunun kabulünün gerekeceğini, Takip öncesinde, takip aşamasında hasar ve zarara dair tüm belge ve bilgilerin davalı- borçlulara gönderildiğini, sebep olunan hasar ve zararı yani borçlarını kısmen de olsa belirleme imkanı olan borçluların tümüyle inkar yoluna tercih etmeleri nedeniyle inkar tazminatı şartlarının oluştuğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın her iki davalı yönünden kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı … vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve müvekkilinin, … plakalı mobil vinç operatörü olarak bir CNC dik işleme makinası nakliye işi için çağrıldığını, müvekkilinin vinç operatörünün sadece kullanıcısı olarak geldiğini, CNC makinasının ağırlığının müvekkiline düşük söylendiğini, müvekkilinin bu beyan doğrultusunda yüklemeye başladığını ve yükleme esnasında makina yaklaşık 50-70 cm yükseklikte iken, mobil vincin halatının kopması sebebiyle makinanın zarar gördüğünü, Müvekkilinin sadece vinç operatörü, kullanıcısı olduğunu, müvekkilinin … isimli şahsın verdiği bilgiler doğrultusunda, sadece …’ın talimatlarını yerine getirdiğini, müvekkilim ile … arasında esasen kiralama sözleşmesinin söz konusu olmadığını, …’ın aracın bakım ve gözetimini yerine getirmekle yükümlü olup, müvekkili yanıltmak suretiyle müvekkiline iş yaptırdığını, hasarın oluşmasında asli ve tam kusurlu olan kişinin … olduğunu, Bilirkişi raporları arasında çok büyük farklılıklar ve çelişkiler mevcut olduğunu, raporlar arası çelişkiler giderilmeden hüküm tesis edildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve müvekkili aleyhindeki davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taşımaya konu makine emtiasının yükleme amacıyla vinçle kaldırılması sırasında düşürülerek hasarlanması sonucu oluşan zararın vinç operatöründen ve işleteninden tahsili amacıyla başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda, davalı … aleyhindeki davanın husumet yönünden reddine, davalı … aleyhindeki davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili ile davalı … vekili tarafıdan, yasal süreleri içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davaya esas Büyükçekmece … İcra Dairesinin … Esas numaralı icra takip dosyasının incelenmesinde; alacaklının … Sigorta A.Ş., borçlunun … ile …, takibe konu alacağın 153.214,88 TL, borç sebebinin 50 nolu poliçeye istinaden ödenen zararın rücusu olarak gösterildiği, her iki borçlu vekilinin icra dosyasına itirazlarında asıl borca ve faize itiraz ettikleri, itirazlar sonucu her iki borçlu aleyhindeki takipleri durduğu görülmektedir. Dosya içerisindeki vinç kiralama sözleşmesinde, … plakalı vincin 01.10.2014 tarihli sözleşme ile … – … tarafından … Hizmetleri – …’ya kiraya verilmiş olduğu hususu yazılıdır. Dosya içerisindeki … yetkilisinin isim ve imzasının yer aldığı, …’nun imzadan imtina etmiş olduğu tutanakta, … firmasına ait emtianın alıcıya gönderilmek üzere … Ambarlı Antreposunda nakliye işlemini yapacak kamyona mobil vinç ile yüklenmesi esnasında yerden yaklaşık 3 metre yükseklikte iken vinç halatının kopması sonucu düştüğü, bunun üzerine … ‘nın talimatı ile makine niteliğindeki emtianın Türkiye distribütörü … Ticaret’in belirtilen adresine makinenin götürüldüğü hususu yazılıdır. … Ticaret 03.11.2014 tarihli … numaralı fatura ile dava konusu emtiayı … A.Ş.’ye satmıştır.Dosya içerisindeki nakliyat abonman sigorta poliçesinin incelenmesinde; dava dışı sigortalının … A.Ş. olduğu, sigorta teminatının 28.02.2014 ile 2015 tarihlerini kapsadığı, bahsi geçen poliçeye bağlı olarak 06.11.2014 tarihli, 80.000 USD bedelli zeyilnamenin düzenlendiği, 06.11.2014 tarihinde dava konusu hasar meydana gelmekle söz konusu hasarın poliçe teminat tarihi içerisinde vuku bulduğu anlaşılmaktadır. Dosyadaki 11.04.2018 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; dosya içerisindeki 06.11.2014 tarihli servis raporu, 12.12.2014 tarihli ekspertiz raporu, vinç kiralama sözleşmesi değerlendirilmiş, … Sigorta A.Ş.’nin ticari defter incelemesi yapılmıştır. Davacı sigortacının sigortalısına yaptığı hasar ödemesinin poliçede düzenleme bulan istisna klozlarında herhangi birini kapsamadığı, dava konusu hasarın vinçten düşme ile gerçekleştiği, davacının sadece davalılardan …’ı önceden ihtar göndermek suretiyle temerrüde düşürdüğü, davalı … yönünden ise dava tarihinden önce temerrüde düşürüldüğüne ilişkin herhangi bir belge bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bilirkişilerce hasarın kaynaklandığı yükleme edimini taşıtanın mı yoksa nakliyecinin mi sorumluluğunda gerçekleştiği hususunu dosya kapsamında tespit edilemediği belirtilmekle dosya içerisindeki mevcut belgeler de değerlendirilmiş, emtianın kullanılmış olması sebebiyle poliçede yer alan muafiyet koşulları sağlanmış olduğundan bahisle yapılan hesaplama neticesi emtiadaki toplam hasar miktarının 142.979,73 TL olduğu, …’nun dava konusu mobil vincin kiralayanı ve operatörü olduğu, söz konusu hadisenin vincin taşıyıcı halatlarının bakımlı ve mukavim olmasının sağlam olmasının ve mobil vincin taşıma kapasitesi üzerinde bir yükü kaldırmaya çalışılması sebebiyle kusurunun bulunduğu, bu noktada …’ın hukuki sorumluluğunun değerlendirilmesinin mahkemeye ait olduğu, dava dışı …’ın emtianın yüklenebilmesi noktasında ağırlığına uygun kontrol ve bakımları yapılmış bir mobil vinç ayarlamaması nedeniyle belli oranda kusurunun bulunduğu, … Sigorta A.Ş.’nin 2015 yılı e-defterlerinin incelendiği ve 145.911,32 TL hasar bedelinin 24.02.2015 tarihinde banka kanalıyla dava dışı sigortalı … A.Ş.’ne havale edildiği yönünde kanaat bildirilmiştir. Sigorta konusunda uzman bilirkişi bahsi geçen rapora kusur yönünden muhalif kalmış, davanın ihbar edildiği …’ın dava konusu makineyi hasarın vuku bulmasından önce dava dışı sigortalı … A.Ş.’ne sattığını, yine dosya içerisindeki 05.11.2015 tarihli Gümrük Giriş Beyannamesinde ithalatçının … A.Ş. olarak görüldüğünü, bu durumda zilyetliğin … A.Ş.’ne geçtiğini , TTK’nın 208. maddesi kapsamında artık hasar tarihi olan 06.11.2015 tarihi itibariyle yarar ve hasarın sigortalı … A.Ş.’ye geçmiş olduğunu, bu sebeple ihbar olunan …’a kusur yüklenemeyeceğini, dosya içerisindeki 14.02.2017 tarihli Büyükçekmece Vergi Dairesine ait müzekkere cevabında davalı …’ın ticari faaliyet alanını vinç ve benzeri diğer inşaat ekipmanları operatörü ile kiralanması şeklinde gösterildiğini, davalı …’ın davalı … adına keşide ettiği kira bedeline ilişkin faturayı Vergi Dairesine BS formunda bildirildiği hususunun da müzekkere cevabında yer aldığı, dosya içerisinde davalı …’ın yükleme edimine üstlendiğine yönelik herhangi bir delil bulunmadığı, bu sebeple davalı …’a kusur akdedilemeyeceği, ancak raporda davalı …’in hadisenin vuku bulmasında tam kusurlu olması sebepleriyle çoğunluğun görüşünü muhalif kaldığı hususlarını bildirmiştir. İlk derece mahkemesince 26.07.2018 tarihli ara kararında, davalıların kusur ve sorumluluklarının tayin ve tespiti yönünden sigorta ve taşıma-tahliye araç kiralama alanlarında uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiştir. Bu sebeple oluşturulan yeni bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan 31.12.2018 havale tarihli rapor dosyaya ibraz edilmiştir. Söz konusu bilirkişilerce davalı …’nun somut olayda vinç işletmecisi konumunda olduğu, olaya sebebiyet veren taşınabilir vincin kiralayanının … olduğu, aynı zamanda hadise anında vincin de … tarafından kullanıldığı, davalı …’ın ise hadise anında kullanılan dava konusu vincin maliki olduğu, söz konusu vincin kiralama sözleşmesi gereği …’nun zilyetliğinde olduğu, ihbar olunun … açısından herhangi bir sorumluluk bulunmadığı, davalı …’nun hadise esnasında bağlama aparatı veya halat kullanması gerektiği halde yanlış halat seçimi ve bunun kopmasından dolayı gerekli özeni göstermemesi sebepleriyle tam kusurlu olduğu, dosyadaki mevcut bilirkişi raporlarının hasar tespitiyle uyumlu olduğu, takip tarihinde davalı …’in temerrüde düşürüldüğü sabit olmadığından işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, bahsi geçen sebeplerle önceki mevcut bilirkişi raporunda yer alan ayrık görüşe aynen katılmış olduklarını bildirdikleri anlaşılmıştır. Davalı …. vekilinin istinaf başvurusunda, müvekkili ile diğer davalı … arasında vinç kiralama sözleşmesi bulunduğunu, sözkonusu vinci müvekkilinin …’dan kiraladığını ve somut olayda müvekkilinin malik konumundaki …’ın emir ve talimatları ile hareket ettiğini, dolayısıyla sorumluluğun …’da olduğunu, müvekkili …’in …’ın yanlış yönlendirmesi neticesi gereğinden fazla yükleme yaptığını öne sürdüğü görülmektedir. Davacı vekili ise davalı …’a karşı açmış oldukları davanın da kabul edilmesi gerektiğini zira davalı …’ın da somut olayda kusurunun bulunduğunu, davalılar arasındaki kira sözleşmesinin sabit olmadığını, kira sözleşmesinin varlığı noktasında davalı …’ın ticari defterlerinin incelenmesi gerektiğini ileri sürmüştür. … ve … arasındaki kira sözleşmesinin incelenmesinde, her iki tarafın da kaşe ve imzasının bulunduğu sözleşmenin bir ay için yapıldığı görülmektedir. Davalı … kira alacağı kapsamında davalı …’e ait olduğu anlaşılan ticari işletme adına fatura keşide ederek usulüne uygun olarak ticari defterlerine kaydettiği, ayrıca ilgili vergi dairesinin müzekkere cevabında da görüleceği üzere bahsi geçen kira ödemelerini BS formunda bildirdiği görülmektedir. Uzun süreli kira ilişkisi nedeniyle araç malikinin işleten sıfatının bulunmadığı, işleten sıfatının davalı …’de olduğu, sözleşme ilişkisinin de davalı … ile kurulduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davacı vekilinin kira sözleşmesinin sabit bulunmadığı yönündeki istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Dava konusu emtiayı dava dışı sigortalıya satan … firması vekili dosyaya ihbar olunan sıfatı ile sunduğu 27/09/2016 tarihli dilekçesinde, hadisenin davalı …’in o anki kusurlu davranışlarından meydana geldiği yönünde beyanda bulunmakla birlikte, emtianın taşınması noktasında müvekkilinin davalı … ile irtibat kurarak anlaşmış olduğu yönünde bir ibare de dilekçede mevcut değildir. Dosya içerisinde davalı …’ın diğer davalı …’i istihdam ettiği, emir ve talimatı altında çalıştırdığı iddialarını ispata yarar hiç bir delil bulunmamaktadır. Bahsi geçen sebeplerle, hem davacı hem de davalı … vekillerinin bu yöndeki istinaf başvurularının ayrı ayrı reddi gerekmiştir. Ayrıca sözleşmelerin nisbiliği ilkesi gereği, davalılar arasındaki kira sözleşmesinin hüküm ve sonuçlarının sözleşmede aksine bir düzenleme olmadığı takdirde üçüncü kişilerin hukuki durumları üzerinde etki doğurması kabul edilemez. Davalılar arasındaki kira sözleşmesinde düzenleme bulan hususlar sözleşmenin tarafları açısından bağlayıcı olup, kira sözleşmesinin ne kadar süre ve hangi koşullarda yapılmış olduğu da sözleşmenin tarafı olan davalıları ilgilendirmekte olup eldeki uyuşmazlıkta yargılama konusu değildir. Dolayısı ile hem davacı hem de davalı … vekillerinin bu yöndeki istinaf başvurusunun da reddi gerekmiştir. Sonuç olarak, davalı … basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü altında olup, kiralamış olduğu vinci makul şekilde kullanarak davaya konu emtiayı taşımak iktidar ve kabiliyetine sahip olması gerektiği, aksi durumun davalı … açısından sorumluluk doğuracağı kabul edilmelidir. Bu bağlamda hem davacı hem de davalı … vekillerinin …’in diğer davalı …’ın talimat ve yönlendirmeleriyle hadiseye konu olan taşımayı gerçekleştirdiği yönündeki iddialarına itibar edilmesi mümkün değildir. Zira davalı … vinç kiralama işini yapmış olmakla, vincin hangi taşıma işinde ne koşullarda kullanılacağı davalı …’in tasarrufunda olup, basiretli tacir olmanın gereği somut olayda davalı … tarafından yerine getirilmemiştir. Davalı …’in dava konusu emtiayı araca nakil sırasında vinç kullanırken hatalı yükleme, uygun halat kullanmama sonucu halatın kopmasına emtianın düşerek zarar görmesine sebebiyet verdiğine dair bilirkişi tespitleri benimsenerek hüküm verilmesi isabetli bulunmuştur. Her iki davalı vekili de istinaf başvurularında dosya içerisindeki bilirkişi raporları arasında çelişki giderilmeden hüküm verildiğini ileri sürmektedirler. Dosya içerisinde iki farklı bilirkişi raporu mevcut olmakla 11.04.2018 tarihli bilirkişi raporunda davalı …’ın somut olayda kusuru dolayısıyla sorumluluğu bulunduğu konusunda çoğunluk görüşü bulunmaktadır. Farklı bilirkişilere hazırlanan 26.07.2018 tarihli bilirkişi raporunda az yukarıda ise kusur konusunda önceki raporda yer alan muhalefet şerhini destekler nitelikte görüş bildirilerek davalı …’ın somut olaydan kaynaklı sorumluluğunun bulunmadığı belirtilmiştir. HMK’nın 282. maddesi uyarınca, hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer deliller ile birlikte serbestçe değerlendirir. Buna göre bilirkişi raporu takdiri delil olup, mahkemece tarafların sunduğu deliller ile alınan bilirkişi raporundaki tespitler ve vinç kiralama sözleşmesi ve hadisenin oluş şekli birlikte gözönünde bulundurularak gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu anlaşılmakla, davacı ve davalı vekilinin bilirkişi raporuyla ilgili olarak ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davacı vekili istinaf başvurusunda, alacağın 142.979,73 TL olarak belirtilmesinin doğru olmadığını, muafiyetin düşülmemesi gerektiğini zira … numaralı Nakliyat Abonman Sigorta Poliçesinin ikinci sayfasında; kullanılmış emtialarda; sigorta bedeli USD 100.000,- üzeri taşımalarda muafiyet uygulanacağının açıkça belirtildiğini, ancak dava konusu CNC dik işleme merkezinin 2014 model yılı olmakla birlikte kullanılmış değil, sıfır emtia olduğunu, ayrıca sigorta bedeli de 100.000 USD nin altında olup, 80.000 USD olduğunu öne sürerek derece mahkemesince poliçede yer alan muafiyet koşullarının somut olayda oluşmadığından bahisle istinaf başvurusunda bulunmuştur. İlk derece mahkemesince davaya konu emtianın kullanılmış olduğu yönündeki bilirkişi raporlarına itibar edilmiş ve bu doğrultuda muafiyet uygulanmak suretiyle yapılan hesaplama hükme esas alınarak sonuca ulaşılmıştır. Oysa, sigorta poliçesinde öngörülen muafiyet kaydı, sadece sigorta sözleşmesinin tarafları için geçerlidir. Dosya kapsamında yer alan sigorta tazminatı ödeme belgesinde davacı sigorta şirketinin, sigortalısının bu hasardan kaynaklanan tüm tazminat haklarını temlik aldığı, sigortalının tüm haklarına halef olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece tespit edilen zarar tutarına muafiyet uygulanmaksızın hüküm verilmesi gerekirken muafiyet oranında tazminattan indirim yapılması hukuka aykırı olmuştur. Davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusu haklı bulunmuş ve hükmün bu yönden düzeltilmesi gerekmiştir. Davacı vekili somut olayda müvekkilinin zararı ödediği tarihten itibaren temerrüt olgusunun gerçekleşmiş olduğundan bahisle takipte talep edilen işlemiş faiz açısından da davasının kabul edilmesi gerektiği hususunu istinaf başvurusu olarak getirdiği anlaşılmaktadır. Davacının, icra takibinde, 7.303, 56 USD işlemiş faiz talep ettiği, mahkemece davalı …’in önceden temerrüde düşürüldüğüne ilişkin belge bulunmadığından bahisle faiz talebinin reddedildiği anlaşılmaktadır. Davaya esas icra takibinin incelenmesinde alacaklı sigorta şirketinin, ödeme tarihi olan 24.02.2015 tarihinden itibaren faiz hesabı yapmak suretiyle işlemiş faizi de takibe konu ettiği görülmektedir. TTK’nın 1472. maddesine göre, kanuni halefiyet hakkına dayanarak açtığı rücu davası olduğuna göre, faizi başlangıç tarihin de sigortacının sigortalısına ödeme yaptığı tarihin esas alınması gerekir (Bkz. Yargıtay 11. HD, 24.11.2014 tarih, 2014/11410 E-2014/18217K.sayılı ilamı). Bu durumda, alacaklı sigorta şirketinin ödeme tarihinden icra takip tarihine kadar temerrüt faizi talep hakkı mevcuttur. Davalı …’in icra takip dosyasına işlemiş faize de itiraz ettiği anlaşılmaktadır. Davacı vekili hem asıl alacak hem de işlemiş faiz üzerinden hesaplanan 153.214,88 TL üzerinden harç yatırarak eldeki davayı açmıştır. Yukarıda bahsi geçen Yargıtay kararı ışığında sigorta şirketinin ödeme tarihinden itibaren faiz hesabı yapılması gerekmektedir. Sigorta poliçesindeki muafiyet oranının davalı taraflar açısından bağlayıcılığı yoktur. İlk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda az yukarıda bahsi geçtiği şekilde muafiyet oranında indirim yapılması isabetsizdir. Dolayısıyla ana para olan 145.911.32 TL üzerinden itirazın iptali gerekir. Ayrıca ilk derece mahkemesince karara esas alınan bilirkişi raporundaki formülde olduğu gibi takip talebindeki asıl alacak tutarı yazılmak suretiyle 15.320/365*141= 5.918,40 TL işlemiş faiz olarak kabulü gerekmektedir. Bahsi geçen sebeple, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu kabul edilerek ilk derece mahkemesince ödeme tarihi olan 24.02.2015 tarihinden takip tarihine kadarki süreç için 5.799,49 TL işlemiş faiz hesabı Dairemizce resen yapılmış olmakla bu yöndeki davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kısmen kaldırılarak davanın kısmen kabulü ile 145.911.32 asıl alacak ve 5. 918 40.TL işlemiş faiz yönünden itirazın kısmen iptali yönünde hüküm kurulması gerekmiştir. Davacı vekili alacağın önceden belirlenebilir nitelikte olduğunu dolayısıyla somut olayda itiraz haksız bulunduğundan, İİK’nın 77/2. maddesi uyarınca, davacının icra inkar tazminatı koşullarının oluştuğunu ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Ancak dosya kapsamına ve yukarıda yapılan açıklama uyarınca alacak likit olmayıp yargılama sonucu belirlendiğinden, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun da reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b maddesi uyarınca, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında dairemizce yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davalı … aleyhindeki davanın pasif husumet yokluğundan reddine, 2-Davalı … aleyhindeki davanın kısmen kabulü ile bu davalının Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı ilamsız icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın İİK’nın 67/1. maddesi uyarınca kısmen iptali ile takibın 145.911,32 TL asıl alacak ve 5.918,40 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 151.829,72 TL alacağın, asıl alacak tutarına icra takip tarihinden itibaren takip talebindeki temerrüt faizi yürütülmek suretiyle tahsili için takibin bu davalı hakkında devamına; davalı … aleyhindeki fazla talebin reddine, 3-Davacının icra inkar tazminatı talebinin, alacağın likit olmaması nedeniyle reddine, 4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 10.371,48 TL harçtan, dava açılırken peşin alınan 1.850,46 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.521,02 TL harcın davalı …’dan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 5-Davacı tarafından sarf edilen 1.883,96 TL harç giderinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı tarafından ilk derece aşamasında yapılan 3.856,00 TL (posta, tebligat, bilirkişi vs.) yargılama giderinin, davadaki haklılık oranlarına göre hesaplanan 3.821,14 TL’lik kısmının davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 7-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra, yatıran tarafa resen iadesine, 8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden iş bu hüküm tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 18.373,82 TL nispi avukatlık ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, 9-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden, iş bu hüküm tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca (reddedilen miktarı aşmamak üzere belirlenen) 1.385,16 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ya verilmesine, 10-Davalı … tarafından yapılan gider olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 11-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden, iş bu hüküm tarihinde yürürlükte Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 5.100,00 TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 12-Davalı … tarafından harcanan 150,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp bu davalıya verilmesine, 13-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, b-Davacı tarafından harcanan 66,00 TL posta ve tebligat gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcı olmak üzere toplam 187,30 TL istinaf kanun yolu giderinin, davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, c-Davalı … tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak yeniden hüküm verildiğinden, davalı tarafından yatırılmış olan istinaf nispi peşin karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde bu davalıya iadesine, d-Davalı … tarafından sarf edilen istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 14-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 17.03.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.