Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2014 E. 2022/318 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2014
KARAR NO: 2022/318
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/05/2019
NUMARASI: 2017/742 E.- 2019/639 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Bankacılık işleminden kaynaklanan)
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; davacı vekili, müvekkili şirketin otomasyon alanında faaliyet gösterdiğini, yurt dışından mal alıp, Türkiye’de sattığını; bu çerçevede dava dışı … firmasına ödeme yapmak amacıyla davalı banka nezdinde bulunan … Iban numarası hesabından; … firmasının … Iban numaralı hesabına 100.000 Euro ödeme yapılmasının temin için davalı bankaya yazılı talimat gönderdiğini; bir müddet sonra alacaklı firmanın hesabına bu paranın geçmemesi üzerine işlemi kontrol ettiklerini; kontrol sonunda şirketin adının doğru gösterildiğini ancak ıban numarasının hatalı gösterildiğini bu nedenle paranında alakasız bir muhataba gittiğini belirterek; davalı bankanın özen yükümlülüğünü yerine getirmediğini, oysa bankaların objektif özeni her havalede göstermesi gerektiğini; alıcının unvanı belli iken basit bir kontrolle dahi yanlış ıban numarasının tespiti ile, parayı göndermemesi gerektiğini; bu nedenle davalı bankanın paranın gönderilme tarihi olan 11/12/2014 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/A maddesi gereğince işletilecek yasal faizi ile birlikte 100.000 Euro’dan sorumlu olduğunu belirterek; bu miktarın istenilen faiz oranı ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davalı vekili, müvekkili bankanın herhangi bir hatasının bulunmadığını; davacı müşterisinin verdiği talimata uygun olarak havaleyi gerçekleştirdiğini, bankaya atfı kabil bir kusur bulunmadığı için davanın reddi gerektiğini; davacının sebepsiz zenginleşme hükümleri dava konusu parayı alıcıdan talep etmesi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Mahkememizce de gerekçeleri ve araştırma sonuçları kabule şayan bulunan bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere; göndereni ve alıcısı ülkemiz içinde bulunan havalelerde; havaleyi gerçekleştiren bankanın o ıban numarasının bildirilen alıcı şirkete ya da şahsa ait olup olmadığının tespit etmesi, sistem üzerinden görmesi mümkün olup; bu nedenle somut olaydaki havale yurt içi şirketler arasında gerçekleşseydi, davalı bankanın objektif özeni göstermediği kabul edilecek, en azından bir miktar iadeye hükmedilecekti. Keza, gönderenin yurt dışı firması, alıcının Türkiye’de olması halinde de; alıcı firma Türk firması olmasından dolayı Türkiye’deki bir bankanın havalede belirtilen ıban numarasının o Türk firmasına ait olup olmadığını kontrol etmesi, sistem kayıtlarından görmesi mümkün olduğu için bu tür bir havale halinde de bankanın objektif özeni göstermediği kabul edilecek, en azından bir miktar iadeye hükmedilecekti. Ancak, somut olayda gerçekleştiği gibi gönderenin Türk firması alıcının yurt dışında bir firma olması halinde; yurt dışındaki firmalar yönünden dünyaca tutulan bir listenin bulunmadığı, bunun doğal sonucu olarak davalı bankanın yurt dışı şirketi olan … firmasının ıban numarasını bilmesi ya da sistemden kontrol etmesi mümkün bulunmadığından davalımız bankaya yüklenebilecek bir kusurun bulunmadığı; somut olayda davalımız bankanın objektif özen yükümlülüğünü yerine getirmediğinin söylenemeyeceği; esasen bu durumun tüm dünyadaki bankalar için geçerli olduğu; somut olaydaki gibi ıban numarasının yanlış bildirildiği durumlarda kendi ülkesinde bulunmayan bir şirketin ıban numarasını talimattaki yazılı şirkete ait olup olmadığının bankaca kontrolünün mümkün bulunmadığı; dolayısıyla davacımızın ancak yanlış muhataba ödeme yapan yurt dışı bankasına karşı özen yükümlülüğünden dolayı dava açabileceği; ayrıca parayı herhangi bir ilişkisi olmaksızın alan üçüncü şahsa karşı dava açabileceği mahkememizce benimsenmiş; eldeki davanın reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve mahkemece 31.05.2018 tarihli 2. celsenin 1 numaralı ara kararında, dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, bilirkişi olarak ise Doç. Dr. … ve bankacı bilirkişi …’ın görevlendirilmesine karar verildiğini, 11.02.2019 tarihinde tebliğ edilen raporun, … ve Doç. Dr. … tarafından hazırlandığını, 31.02.2018 tarihli duruşmada bilirkişinin değiştirildiğini, değişikliğin taraflarına tebliğ edilmediğini, karara herhangi bir itirazlarının olup olmadığının da sorulmadığını, Bankacılık hukukunda uzman olmayan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporun hükme dayanak teşkil etmesinin hukuka aykırı olduğunu, Mahkeme ret karının gerekçesinde, yalnızca yanlış muhataba ödeme yapan yurt dışı bankasına ve üçüncü şahsa karşı dava açılabileceğini belirtmişse de söz konusu işlem için müvekkili firma tarafından verilen talimat ile davalı banka ile müvekkili şirket arasında yeni bir sözleşme kurulduğunu, bu ilişki nedeniyle müvekkili şirketin muhatabı davalı banka olup, davalı bankanın kusuru oranında söz konusu hatalı işlem nedeniyle sorumlu olduğunu, Müvekkil şirketçe dava konusu olaydan bir süre önce, davalı … A.Ş.’ne, Portekiz’de bulunan bir banka hesabına para gönderilmesi konusunda talimat verildiğini, davalı bankanın ise gönderilen IBAN numarası sahibi ile talimatta belirtilen alıcının aynı olmadığı gerekçesiyle parayı müvekkili şirkete iade ettiğini, bilirkişi raporunda, uluslararası yeknesak bankacılık kuralları gereği kontrol sorumluluğunun tamamen havaleyi alan ve sahibine ödeme mükellefiyeti bulunan yabancı bankada olduğunun belirtildiğini, müvekkili firmanın sadece davalı banka ile sözleşmesel ilişkisi bulunmakta olup, talimatın da davalıya verildiğini, müvekkili şirketin uğradığı zararların tazmini için davalı firma yerine hiçbir hukuki ilişkisinin bulunmadığı yabancı bankaya gitmesinin hukuken beklenemeyeceğini, Objektif özen borcu altında olan bankaların, hafif kusurlarından dahi sorumlu olduklarını, Davaya esas bilirkişi raporunun gerekçesiz ve eksik inceleme sonucu hazırlanmış olduğunu, müvekkili firma ile davalı banka arasında yapılmış olan sözleşmelerin mahkemece dosyaya kazandırılmadığını, tüm kusurun banka müşterisine yüklendiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, bankacılık işleminden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, yasal süresi içinde, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava, alacak davasına ilişkindir. İlk derece mahkemesince dosyaya kazandırılan 04.02.2019 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; davacı tarafın yurt dışından satın aldığı emtia bedelini havale yolu ile ödemek için talepte bulunduğu, ancak yurtdışındaki havale muhatabının IBAN numarasının davacı tarafından bankaya hatalı bildirildiği, bankanın verilen talimatı birebir yerine getirmiş olmasına rağmen paranın ödenmesi noktasında uyuşmazlık oluştuğu, yurt dışına gönderilen bir havalede belirtilen IBAN numarası ile havale alıcısının ismi kontrol edilerek araştırma konusu yapılmasının uluslararası yeknesak bankacılık kuralları gereği Türkiye’de faaliyet gösteren bankaların yükümlülüğünde olmadığı, davacı firmanın dolandırıldığını belirterek 09.01.2015 tarihinde bankaya talimat ile ödemenin durdurulmasını talep ettiği, ancak gerek bankaya verilen talimatlar gerekse swift mesajlarının tetkikinde davalı bankanın kusurunun tespit edilemediği yönünde kanaat bildirildiği anlaşılmıştır. Somut uyuşmazlıkta havalecinin ve lehdarın bankası farklı ülkelerde bulunmakta olup, ödeme bu bankaların bulunduğu ülkeler dışında, üçüncü bir ülkenin para birimi ile gerçekleştirilecek ise karşılığın lehdarın bankasına aktarılmasında kural olarak, ilgili para biriminin ait olduğu ülkede bulunan, havalecinin ve lehdarın bankası ile hesap ilişki içinde olan bir muhabir bankaya başvurulur. Havale zincirine dahil olan muhabir banka, havalecinin bankasının havaleci ile olan ilişkisinde, kural olarak bu bankanın TBK’nın 100. maddesi anlamında yardımcı şahsı konumundadır. Somut olayda, davalı banka, davacının talimatında verilen bilgiler doğrultusunda alıcı unvanını ve alıcının IBAN numarasını esas alarak transfer işlemini gerçekleştirmiştir. Davacı, davalı bankaya verdiği talimatta hataen alıcı unvanını yanlış bildirdiğini iddia etmektedir. Dava konusu havale tutarının havale alıcısının bankası tarafından hesaba aktarıldığı anlaşılmaktadır. Bir başka ifadeyle havale alıcısının bankasının havale alıcısının unvanı ile IBAN numarasını eşleştirmeden işlemi gerçekleştirdiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Buna göre, davalı banka ve onun yardımcısı konumundaki muhabir banka, havaleyi, davacının gösterdiği IBAN numarasına ve davacının bildirdiği alıcı unvanına göndermiştir. IBAN numarasının alıcı unvanıyla uyumlu olup olmadığını, yani havale talimatında davacı tarafından gösterilen IBAN numarasının yine havale talimatında gösterilen havale alıcısına ait olup olmadığını davalı bankanın ve onun yardımcısı konumundaki muhabir bankanın denetlemesi ve karşılaştırması mümkün değildir. Bu kontrolün, alıcının hesabının bulunduğu alıcının bankası tarafından yapılması gerekir. Eğer bir uyumsuzluk varsa, alıcının bankasının parayı alıcının hesabına geçmeyip iade etmesi beklenir. Yani, alıcının bankasının, IBAN numarasıyla alıcının unvanını karşılaştırması, eğer bilgiler uyumlu ise parayı alıcının hesabına yatırması, aksi taktirde havaleyi iade etmesi gerekirdi. Böyle bir iade gerçekleşmediği gibi, alıcının IBAN numarasının alıcı unvanıyla uyumlu olmadığına dair davacı tarafın sunduğu bir kanıt da yoktur. Bu durum kabul edilse bile, alıcının bankası ile davalı banka arasında yardımcılık ilişkisi yoktur ve alıcının bankasının kusuru olsa bile davalı sorumlu tutulamaz. Dolayısıyla ortaya çıkan zararda davacı havalecinin bankası olan davalı bankanın ve havale zincirindeki aracı bankanın kusuru bulunmadığına dair bilirkişi görüşü ve ilk derece mahkemesi karar gerekçesi isabetlidir. Davacı vekili, mahkemece hatalı bilirkişi raporundaki tespitlere dayanarak hüküm kurulduğunu, önceden mahkemece görevlendirilmiş bilirkişinin mahkemece taraflarının hazır olmadığı duruşmada değiştirildiğini ve değişikliğin taraflarına tebliğ edilmediğini, bilirkişi raporuna itirazları karşılanmaksızın bankacılık konusunda uzman olmayan bilirkişilerce hazırlanmış raporla sonuca gidildiğini ileri sürmüştür. HMK’nın 282. maddesine göre, hâkim, bilirkişinin oy ve görüşününü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirecektir. Mahkeme yargılama sürecinde bilirkişilerden rapor alınmıştır. Bilirkişi raporları HMK’nın 282. maddesi kapsamında takdiri delil niteliğinde olup, mahkemece bilirkişi raporundaki tespitler ile diğer deliller dikkate alınıp gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 17.03.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.