Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2009 E. 2020/452 K. 01.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2009
KARAR NO: 2020/452
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/06/2019
NUMARASI: 2018/1022 Esas – 2019/623 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; davalı/borçlu şirket hakkında davaya konu faturaların ödenmemesinden dolayı Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin davalıya tebliğ edilmesine rağmen borcun ödenmediğini, davalının sözkonusu icra takibine haksız ve temelsiz sebeplerle itiraz ettiğini, takibin dayanağı faturaların varlığına ilişkin herhangi bir itirazı bulunmadığını, itiraz nedeniyle takibin durduğunu, belirterek, itirazın asıl alacak tutarı üzerinden iptali ile takibin asıl alacak miktarı 4.968,35-TL üzerinden devamına karar verilmesini, kötüniyetli itiraz sebebiyle %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacı tarafın dava dilekçesinde, çeşitli zamanlarda araç parçaları satışı yapıldığını, satılan malların müvekkile teslim edildiğini, faturalar düzenlendiğini, bu şekilde faturalardan kaynaklı alacak – borç ilişkisi doğduğunu, ancak fatura bedellerinin ödenmediği iddia etmiş olup, müvekkile ulaşmayan ve/veya karşılığındaki mal/hizmet satışı/teslimi gerçekleşmemiş olan faturaların bedellerinin ödenmesinin mümkün olmadığını, tek başına fatura düzenlenmiş olmasının, fatura içeriğinde yer alan mal veya hizmet tesliminin gerçekleştiğini göstermeyeceğini, müvekkil şirketin, herhangi bir faturadan kaynaklanan veya icra takibinde belirtildiği şekilde davacı yana herhangi bir borcu bulunmadığını, bu nedenle icra takibine itiraz edilmiş ve takip durduğunu belirterek davacı tarafın haksız ve hukuka aykırı davasının tüm talepleri bakımından reddine, müvekkili hakkında başlatılan haksız ve kötüniyetli icra takibi nedeniyle davacı aleyhine % 20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası, ticaret sicil kaydı, fatura dökümleri, davacı tarafın ticari defterleri üzerine yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına binaen; davanın, davacının faturaya dayalı olarak davalı aleyhine yürüttüğü icra takibine yapılan itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminat taleplerinden ibaret olduğu, mahkememizin 28/03/2019 tarihli ara kararı ile tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş, verilen ara karar ile belirlenen inceleme gün ve saatinin taraflara tebliğ çıktığı, incelemeye ilişkin tebligatın davalı vekiline 03/04/2019 tarihinde usulüne uygun olarak yapılmasına rağmen incelemeye katılmadığı ve defterlerini sunmadığı anlaşılmış olup davacının 2016-2017-2018 yıllarına ait ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, takip konusu fatura kayıtlarında davacının ticari defterlerinde yer aldığı, itibar edilen bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 4.968,35 TL alacaklı olduğu anlaşılmış olup alacağın likit olması karşısında ayrıca davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi uygun görülmüş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…” gerekçesiyle, davanın kabulü ile Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, takip alacağı olan 4.968,35 TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF BAŞVURU NEDENLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince bilirkişi raporuna göre karar verildiğini, ancak bilirkişi raporunda taraflar arasında geçerli bir sözleşme ilişkisinin bulunduğunun ortaya konulmadığını, davacının sadece fatura düzenlemiş olmasının akdi ilişkiyi ispata yeterli olmadığını, sadece davacının ticari defter kayıtlarına dayanarak hüküm kurulmasının mümkün olmadığını, Bir an için ticari ilişkinin var olduğu kabul edilse bile davacının ayrıca, faturaya konu malları davalıya teslim ettiğini kanıtlamakla yükümlü olduğunu, davacının bunu kanıtlayamadığını, irsaliyeli fatura düzenlenmesinin yeterli olmadığını, mahkemenin gerekçesinde teklif fişlerine dayandığını, müvekkilinin teklif fişlerini ve irsaliyeli faturalardaki imzaları kabul ettiğine dair beyanının olmadığını, Davanın, değer itibariyle TTK’nın 4/2. maddesi uyarınca basit yargılama usulüne tabi olup dava ve cevap dilekçelerinin verilmesiyle dilekçeler aşamasının tamamlanmasına rağmen, davacının cevaba cevap dilekçesi verdiğini ve bu dilekçede, dava dilekçesinde dayanmadığı iddia ve delilleri ileri sürdüğünü, buna itiraz etmelerine rağmen mahkemenin bu itirazı dikkate almadığını, davalının teklif fişlerine cevaba cevap dilekçesiyle dayandığından bu belgelerin hükme esas alınmasının usule aykırı olduğunu, Davacının tek taraflı olarak düzenlediği faturaları yine kendi ticari defterlerine kaydederek kendisini alacaklı hale getirmek istediğini, yerleşik Yargıtay içtihadı uyarınca davacının akdi ilişkinin varlığını ve fatura konusu malları teslim ettiğini ayrıca kanıtlamakla da yükümlü olup bu konuda bir delil sunulmadığını, İlk derece mahkemesinin HMK’nın 26. maddesinde düzenleme bulan taleple bağlılık ilkesini dikkate almadan talepten fazlasına karar verdiğini, çünkü, davacının icra takibinde işlemiş temerrüt faizi de talep etmiş olmasına karşın dava dilekçesinde itirazın iptalini sadece ana para üzerinden istediğini, işlemiş faiz için davada itirazın iptali talebi bulunmamasına rağmen ilk derece mahkemesinin işlemiş faizi de kapsar şekilde itirazın iptaline karar vererek taleple bağlılık ilkesini ihlal ettiğini, Açıklanan bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılasına ve davanın reddine, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, ticari mal satışından kaynaklı faturalı açık hesap alacağının tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı, davalı vekilince süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı tarafından davalı aleyhine, takip talebinde gösterilen 28 adet faturaya dayalı açık hesap alacağının tahsili istemiyle ilamsız icra takibine girişilmiştir. Davalı vekili, takibe itiraz dilekçesinde, takip talebinde gösterilen toplam 5.741,41 TL tutarında borcu bulunmadığını belirterek, tüm borca ve ferilerine itiraz etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkiline ulaşmayan mal ve fatura bedellerinin talep için yeterli olmadığını, davcının teslimi kanıtlaması gerektiğini, borcunun bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. Davacının akdi ilişkinin varlığını ve mal teslimini kanıt yükü altında olduğu açık olmakla birlikte, davalı tarafın gerek icra takibine itirazında gerekse davaya cevabında, taraflar arasında hiç bir hukuki ilişki bulunmadığına dair açık bir itiraz yoktur. Davacı gerek icra takibinde gerekse dava dilekçesinde ve cevaba cevap dilekçesi adı altında verdiği dilekçede irsaliyeli faturalara dayanmıştır. TTK’nın 4/2. maddesi uyarınca dava basit usule tabi olup dava ve cevap dilekçeleri ile iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı başlamış olmakla birlikte, tarafların iddia ve savunmalarını açıklamak üzere dilekçe vermeleri mümkündür. Davacının cevaba cevap dilekçesinin bu mahiyette değerlendirilmesi gerekir. İrsaliyeli faturalara icra takibinden itibaren dayanıldığından, bunların yeni delil olduğundan söz edilemez. Ayrıca, davacı ticari defter ve kayıtlara dayandığına göre, defter kayıtlarının dayanağı olan faturaların ve teklif fişlerinin defterlerle birlikte incelenmesi mümkündür. Kaldı ki MHK’nın 145. maddesi uyarınca, bir delilin sonradan gösterilmesi yargılamayı uzatma amacı taşımıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir. Davacının davayı uzatma amacının bulunduğuna dair bir emare bulunmadığından bu delillerin değerlendirilip hükme esas alınması mümkündür. Davacı vekili, irsaliyeli faturaları ve teslim alan imzasını içeren teklif fişi örneklerini dosyaya sunmuş ve bu teslim alma imzalarının davalının hangi çalışanına ait olduğu açıklamıştır. Teklif fişlerinin, davlı çalışanı tarafından imzalandığını belirtmiştir. Teklif fişleriyle irsaliyeli faturalar arasındaki bağlantıyı kurarak örneklerini sunmuştur. Davalı taraf, irsaliyeli faturalarla ilişkilendirilen teklif fişlerini imzaladığı iddia edilen …’in kendi çalışanı olmadığına veya bu imzaların ona ait olmadığına dair açık bir itiraz ileri sürmemiştir. Davalı vekili, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde faturalara ekli sipariş fişinde teslim alan imzası olan kişinin şirketin yetkilisi veya tacir yardımcısı olup olmadığının araştırılmadığını savunmuş ise de bu yönde kendisini bağlayan açık bir beyanda bulunmamış, anılan şansın müvekkilinin çalışanı olmadığına ve imzanında ona ait olmadığına dair açık bir savunma yapmamıştır. Diğer taraftan, mahkemenin ticari defterlerin ibrazını emretmesine rağmen, davalı taraf geçerli bir mazeret göstermeksizin ticari defterlerini ibrazdan kaçınmıştır. Herkes borçlarını ifa ederken ve haklarını kullanırken dürüstlük kuralına uygun davranmakla yükümlüdür. Davacının ticari defterleri bilirkişi tarafından incelenmiştir. İrsaliyeli faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı defterlerinin HMK’nın 222. maddesi uyarınca sahibi lehine delil değerinin bulunduğu belirlenmiştir.Tüm dosya kapsamına, iddia ve savunma içeriğine, irsaliyeli faturaların davacının usulüne uygun ve sahibi lehine delil değeri taşıyan ticari defterlerine kaydedilmiş olmasına, davalının haklı bir mazeret ileri sürmeksizin ticari defterlerini ibrazdan kaçınmış olmasına, teklif fişlerinde “teslim alan” bölümünde imzası bulunduğu iddia edilen şahsın davalı çalışanı olmadığına dair açık bir savunma yapılmamış olmasına göre, davcının akdi ilişkinin varlığını ve faturalara konu malları teslim borcunu ifa ettiğini kanıtladığı kanaatine varılmış, davalı vekilinin bu konuda ileri sürdüğü istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davacının alacağı likit olup, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Ancak, davacı vekili icra dosyasındaki ödeme emrinde 4.968,35 TL ana para, 773,06 TL işlemiş faiz olmak üzene toplam 5.741,41 TL alacağın tahsili istenmiş ise de dava dilekçesinde dava değerini ana para tutarı olan 4.968,35 TL olarak göstermiş, talep sonucu bölümünde de itirazın sadece ana para olan 4.968,35 TL üzerinden iptali ve takibin bu miktar üzerinden devamına karar verilmesini istemiştir. İstinaf dilekçesinde davalı vekili tarafından da belirtildiği üzere, taleple bağlılık ilkesi uyarınca mahkeme, talepten fazlasına karar veremez. Bu ilkeye rağmen ilk derece mahkemesince, miktar sınırlaması yapılmaksızın, itirazın, işlemiş faizi de kapsar şekilde tümüyle iptaline karar verilmiş olması usule aykırı olmuştur. Davlı vekilinin buna yönelik istinafı haklı bulunduğundan, kararın bu yönünden düzeltilmesi gerekmektedir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sorucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda davanın kabulü ile itirazın ana para alacağı yönünden iptaline, davacı yararına icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanı kabulü ile Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E sayılı ilamsız icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın İİK’nın 67/1. maddesi uyarınca, talep gibi ana para yönünden iptali ile 4.968,35 TL asıl alacağın icra takip tarihinden itibaren işleyecek yasal temerrüt faiziyle birlikte tahsili için takibin devamına, 2-Likit alacağa vaki haksiz itiraz nedeniyle, İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca takdiren %20 oranında belirlenen 993,67 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 3-Alınması gerekli 339,38 TL harçtan peşin alınmış olan 56,14 TL harcın mahsubu ile bakiye 283,24 TL harcın davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından ilk derecede harcanan ve ayrıntısı UYAP sisteminde kayıtlı 1.163,80 TL posta gideri ve bilirkişi ücreti gideri ile 97,24 TL peşin-başvuru harç gideri olmak üzere toplam 1.261,04 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 5-Artan gider avanslarının yatıran tarafa iadesine, 6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 3.400,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 7-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden; a-Davalı vekili tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, b-Davalı vekili tarafından yatırılan 85,00 TL istinaf peşin harcının, talep halinde davalı tarafa iadesine, c-Kararımızın mahiyetine göre, davalı vekilinin yaptığı yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, d-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından, istinaf yargılaması nedeniyle ayrıca avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 8-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 9-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.