Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2000 E. 2022/562 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2000
KARAR NO: 2022/562
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 05.02.2019
NUMARASI: 2015/52 Esas – 2019/155 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı borçlu aleyhine İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla davalı ve dava dışı diğer borçlu şirket … Tic. Ltd. Şti hakkında 30/10/2014 tarihi itibariyle … numaralı … kredisi ve … nolu KMH kredisinden kaynaklanan toplam 59.595,43 TL’lik bakiyenin ödenmemesi üzerine ilamsız icra takibine geçtiğini, davalı borçlunun iş bu icra takibi açısından borca ve ferilerine kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, yapılan bu itirazın tamamen haksız ve kötü niyetle yapıldığını, karşı taraf borcun mevcut olmadığını, asıl borçlunun dava dışı … Tic. Ltd. Şti’nin olduğu iddasında bulunduğunu, ancak bu iddianın gerçekleri yansıtmadığını, kredi sözleşmesinin müvekkili şirket ile müteselsil kefil sıfatıyla borçlu/davalı arasında yapılan kredi işlerine ilişkin olarak düzenlendiğini, 30/10/2014 tarihi itibariyle ödenmeyen 59.595,43 TL’lik bakiyenin borçlu/davalı tarafından ödenmediğini, kredi sözleşmesinde yer alan bakiye bedellerin zamanında ödenmemesi üzerine icra takip işlemine geçildiğini, davalı borçlu faize ve takibe ilişkin itirazlarını da kabul etmediklerini, borçlu taraf takip talebinde yer alan borcun tüm ferilerin itiraz ettiğini, müvekkili şirket ile müteselsil, müşterek sorumlu kefil davalı taraf arasındaki iş ticari nitelikte olduğunu, borçlunun borcunu ödemediğini, temerrüde düşmesi halinde ticari faiz işletilmesinin gerekeceğini, buna rağmen davalı/borçlu faize haksız olarak itiraz ettiğini, İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile yapılan takibe yönelik davalı/borçlunun haksız ve yersiz itirazının iptalini, asıl alacağa uygulanacak yasal faiz ile birlikte takibin devamını, davalının en az % 20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama harç ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacı yanın dava dilekçesinde iddia ettiği gibi davacı şirket ile müvekkili arasında yapılan kredi işlerine ilişkin düzenlenmiş bir kredi sözleşmesi olmadığını, davacı banka ile … Tic.Ltd. Şti arasında düzenlenmiş bir kredi sözleşmesi olduğunu, müvekkili ile davacı banka ile … Tic.Ltd. Şti arasında düzenlenmiş kredi sözleşmesinde müteselsil kefil olduğunu, borçlu şirkete yapılmış olan takibin neticesiz kalması halinde müvekkili aleyhine icra takibi yapılması gerektiğini, doğrudan müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, takibin iptalinin gerektiğini, müvekkili borçlu aleyhine yapılmış olan icra yapılmış olan icra takibinde kredi kartı ve çek sorumluluğundan doğan alacakların da talep edildiğini, asıl borçlunun tüm borçlarına kefaleti bulunmayan müvekkilden iş bu alacakların talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, borcun iptalinin gerektiğini, davalı müvekkilinin kefaleti tek bir sözleşme için geçerli olduğunu, davacı banka ile … Tic.Ltd. Şti arasında düzenlenmiş olan kredi sözleşmeleri için geçerli olmadığını, müvekkili davacı bankaya göndermiş olduğu ihtarname ile sonraki borçlar için kefaletin olmayacağını ihtar ettiğini, davacı yan davalı müvekkili aleyhine haksız ve kötüniyetli icra takibinde bulunduğunu, davacının % 20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini, davacının davasının ve taleplerinin reddine, haksız ve kötüniyetli icra takibinde bulunduğunu, davacının % 20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “Davalının İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile takibin 27.447,19 TL asıl alacak, 1.640,00 TL işlemiş faiz, 82,00 TL BSMV olmak üzere toplam 29.169,19 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal oranda temerrüt faizi ve %5 gider vergisi yürütülmesine, Gayrinakdi Kredi Borcu için; 15.760,00 TL’nin depo edilmesi kaydıyla takibin devamına, Fazla talebin reddine, Alacak likit olmakla, hüküm altına alınan nakdi alacak tutarı olan 29.169,19 TL’nin %20’si oranında inkar tazminatının davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine,…” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25.11.2009 T., 2009/12-529 E., 2009/549 K. sayılı kararı gereği ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 143/5. maddesi gereğince; müvekkil şirketin kurulduğu takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl boyunca yaptığı işlemlerin, 492 sayılı harçlar kanunu kapsamında düzenlenen her türlü harçtan istisna olduğunu, bu nedenle işlemlerin harçsız yapılması gerektiğini, Temlik eden banka ile dava dışı … TİC. LTD. ŞTİ. arasında 22.04.2011 tarihli 150.000,00 TL limitli, 04.07.2012 tarihli 280.000,00 TL limitli ve 28.10.2013 tarihli 500.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmeleri imzalandığını, davalı tarafın da iş bu sözleşmeleri müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, borçluların yapılan tüm uyarılara rağmen borçlarını ödememeleri üzerine, temlik eden banka tarafından borçlulara Kartal … Noterliği’nin 30.10.2014 tarihli, … yevmiye numaralı hesap kat ihtarnamesi ve ekinde hesap özeti keşide edildiğini, borçluların hesap kat ihtarnamesine rağmen, borçlarını ödememeleri üzerine, borçlular aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, ancak davalı tarafın, haksız ve mesnetsiz olarak takibe itiraz ederek icra takibini durdurduğunu, bunun üzerine, temlik eden banka tarafından huzurdaki itirazın iptali davası açıldığını, yapılan yargılama sonucunda itirazın kısmen iptaline karar veildiğini, İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05.02.2019 T., 2015/52 E., 2019/155 K. sayılı kararının müvekkili şirket aleyhine olan kısımlarının istinaf incelemesi ile kaldırılması ve yeniden yargılama yapılarak tüm talepleri yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini çünkü, ilk derece mahkemesinin eksik inceleme ile hüküm tesis ettiğini, mahkemeye ibraz ettikleri 19.04.2018 tarihli dilekçe ile yargılama sırasında alınan 22.03.2018 tarihli bilirkişi ek raporuna karşı beyan ve itirazların sunulduğunu ve itirazları doğrultusunda yeni bir heyetten olmadığı takdirde ek rapor alınmasının istendiğini, ancak mahkemenin bu talebi reddederek, eksik inceleme ile hüküm tesis ettiğini, Mahkemenin, yargılama sırasında almış olduğu bilirkişi raporları doğrultusunda hüküm tesis ettiğini, ancak söz konusu raporlar doğrultusunda hüküm tesis edilmesinin mümkün olmadığını; temlik eden banka tarafından hesabın kat edildiği tarih 30.10.2014 olup, temerrüt faizi işletilmesi gerekirken, akdi faiz işletilerek hesaplama yapılması ve hüküm kurulması yasaya ve usule son derece aykırı olduğunu, ayrıca, yargılama sırasında ibraz edilen beyanlarında da açıkça belirttiğimiz üzere; borçlunun, temerrüde düşene kadar borcuna işletilen faiz anapara faizi olduğunu, hesabın kat’ı anında bu meblağın anaparaya dönüştüğünü, Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarının da bu yönde olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19.09.1996 T., 1996/5117 E., 1996/5808 K., sayılı kararının da ekli olduğunu, YargıtayIn söz konusu içtihadında da kat öncesi faizlerin, anaparaya eklenebileceğini açıkça belirtildiğini, bu sebeple; hesap kat tarihine kadar işlemiş olan faizin, anaparaya eklenmesi gerektiğini, buna göre yapılacak olan hesaplamayla KMH’dan kaynaklanan takip talebimizdeki alacak miktarımızın hukuka uygun olduğu görüleceğini, ancak bilirkişinin ısrarla, söz konusu yerleşmiş Yargıtay içtihatlarını göz ardı ederek, borçlunun temerrüde düşene kadar borcuna işletilen faizi anaparaya eklememesi yasaya ve usule son derece aykırı olduğunu, Ayrıca davalının, kredi sözleşmesinden doğan borçlarını yapılan tüm uyarılara rağmen ödememesi üzerine; temlik eden banka tarafından, davalıya Kartal … Noterliğinin 30.10.2014 tarihli … yevmiye numaralı hesap kat ihtarnamesinin keşide edildiğini, bilindiği üzere, süresi içerisinde itiraz edilmeyen hesap kat ihtarnamesinin 2004 sayılı İİK’nın 68/B maddesinde belirtilen belgelerden sayıldığını, bu sebeple, ihtarname içeriğinin (alacak, faiz oranı vb.) kesinleştiğini, Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarının da bu yönde olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2008/12-547 E. 2008/622 K. 15.10.2008 tarihli kararının ekli olduğunu, aleyhe kabul anlamına gelmemek üzere; yerleşmiş Yargıtay İçtihatları doğrultusunda da süresi içinde itiraz edilmeyen hesap kat ihtarnamelerinin tüm içeriğinin (asıl alacak, faiz oranı vb.) ile kesinleşmiş sayıldığı hususunun sabit olduğunu, bu sebeple; bilirkişinin KMH hesabına işletilen faizi asıl alacağa eklememesi yönünden yapmış olduğu değerlendirmeleri ve hesaplamaları kesinlikle kabul etmediklerini, ek raporda çek depo tutarının 15.760,00 TL olarak hesaplandığını, ilk derece mahkemesinde de çek depo tutarının 15.760,00 TL olduğu yönünde hüküm tesis ederek eksik karar verildiğini, tüm bu hususların, yargılama sırasında dosyaya ibraz edilen dilekçelerinde müteaddit kere tekrarlanmasına rağmen, mahkemenin hiçbir gerekçe göstermeksizin bu beyan ve itirazları göz ardı etmesinin, hatalı ve hükme esas alınması mümkün olmayan bilirkişi raporları doğrultusunda hüküm tesis etmesinin yasaya ve usule aykırı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE HMK’nın 341/2. maddesi uyarınca, miktar ve değeri 3.000 TL’yi geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Bu miktar yeniden değerleme oranı ile hüküm tarihi olan 2019 yılı itibariyle 4.400,00 TL’ye baliğ olmuştur. Dava dilekçesindeki dava değerinin 48.193,29 TL gösterildiği, davada İstanbul Anadolu .. İcra Müdürlüğünün … E sayılı takibine vaki itirazın iptalinin talep edildiği, icra dosyasında takibin 28.659,35 TL asıl alacak, 1.879,95 TL işlemiş faiz, 93,99 TL BSMV toplamı 30.633,29 TL alacağın, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yürütülecek yıllık %35 temerrüt faizi ile davalıdan tahsili için ve ayrıca 16.440,00 TL çek sorumluluk bedelinin deposu talebi ile yapıldığı, davanın 27.447,19 TL asıl alacak, 1.640,00 TL işlemiş faiz, 82,00 TL BSMV toplamı 29.169,19 TL üzerinden ve çek sorumluluk bedeli olarak 15.760,00 TL’nin depo edilmesi bakımından kısmen kabulüne karar verildiği, böylece ilk derece mahkemesince davacının takip talebine konu 2.144,10 TL alacak tutarı yönünden, dava dilekçesinde dava değeri olarak gösterilen 48.193,29 TL dikkate alındığında ise 3.264,10 TL tutar bakımından davanın reddine karar verildiği, bu haliyle kararın davacı yönünden istinaf sınırının altında kaldığı ve kesin nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. HMK’nın 346. maddesi gereğince kesin karara yönelik istinaf başvurusu ile ilgili olarak ilk derece mahkemesince karar verilebileceği gibi, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar oluşturulmadan istinaf incelemesine gönderilen dava dosyaları hakkında aynı Kanun’un 352/1.b. maddesi gereğince istinaf mahkemesince de karar verilmesi mümkündür. Bu açıklamalar ışığında, kanun yolu başvurusuna konu edilen kararın, karar tarihi itibariyle kesin nitelikte olması nedeniyle, istinafı kabil bir karar olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Ayrıntısı yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-İlk derece mahkemesinin kararı HMK’nın 341/2.maddesi gereğince karar tarihi itibariyle miktar yönünden kesin olduğundan, davacı vekilinin istinaf dilekçesinin HMK’nın 346. maddesi gereğince REDDİNE, 2-Davacı vekilince yatırılan istinaf peşin harcının talep halinde iadesine, 3-İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların, davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 352/1.b maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 11.05.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.