Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1994 E. 2022/560 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1994
KARAR NO: 2022/560
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 17.01.2019
NUMARASI: 2015/1506 Esas – 2019/88 Karar
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından 30/06/2014 – 30/06/2015 tarihlerini kapsayan dava dışı sigortalı …Tic. Ltd. Şti. ile Montaj Sigorta Poliçesi akdettiklerini ve bu poliçe kapsamında adı geçen şirkete 137.180,67 TL tazminat ödediklerini; ancak bu ödemeden sonra aynı rizikonun işveren firma tarafından da tüm riskleri kapsayacak şekilde davalı … A.Ş. ile yapılan sigorta sözleşmesi uyarınca teminat altına alındığının öğrenildiği ve dolayısıyla bir çifte sigortanın söz konusu olduğu, davacı şirketin sigorta sözleşmesinin bahse konu ikinci sigortadan sonra yapılmış olması sebebiyle geçersiz olduğu, çifte sigorta hükümleri uyarınca müvekkili şirketin ödediği tazminat bedelini davalı sigorta şirketinden tahsil edilmesi gerektiğini, 137.180,00 TL maddi tazminatın ödeme tarihi olan 22/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek T.C. Merkez Bankasının kısa vadeli kredilere uyguladığı ticari faizi, mahkeme masraf ve vekalet ücreti ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili, savunmasında özetle; davacının talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davalının dava dışı işveren … A.Ş. ile tüm İnşaat Tüm Risk poliçesi düzenlediğini ve bu poliçe kapsamında belirli şartlarla hırsızlık riskinin de teminat altına alındığını, sigortalı işyerinde 3. kez hırsızlık olayının yaşandığını ve yapılan eksper incelemesi sonucu söz konusu hırsızlığı poliçede belirtilen şartların dışında gerçekleşmiş olduğunun tespiti sebebiyle meydana gelen zararın da teminat dışında olduğunun tespit edildiği; davacı sigorta şirketinin kendi poliçe ve yükümlülüğü kapsamında yaptığı ödeme sebebiyle rücu talebinin bu sebeple haksız olduğunu, benzer şekilde hırsızlık olayı neticesi çalınan kabloların … ve … firmalarına ait olduğu ve … firmasının davaya konu hırsızlıktan dolayı kendi sigortalısını (…Sigorta) başvurması üzerine, bu sigorta şirketinin de gerekli güvenlik önlemlerinin alınmadığını gerekçe göstererek tazminat ödemesi yapmadığı; davaya konu olayda aynı şartlar ile ve aynı kişi tarafından sigortalanmış bir menfaatin bulunmaması sebebiyle çifte sigortadan da bahsetmenin mümkün olmadığı; kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı tarafından ödenen tazminat için talep edilen miktarın fahiş olduğu; avans faizi talebinin de haksız olduğunu, zira haksız yere yapılan ödemeye dayalı alacak nedeniyle ancak yasal faiz istenebileceğini, haksız ve kötü niyetli şekilde açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı şirket üzerinde bırakılmasını beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamı, taraf beyanları, bilirkişi raporu ve yapılan yargılama sonucunda; mahkememizce alınan ilk bilirkişi kök ve ek raporunda her iki sigorta poliçesinde teminat altına alınan riskler tamamen aynı olmamakla birlikte aralarında çok benzerlik olduğu, davaya konu uyuşmazlık açısından hırsızlığın, her iki poliçede de teminat altına alındığı ve olayda çifte sigortanın söz konusu olduğu, davacı tarafından yapılan sigorta sözleşmesinin, sonraki sigorta olduğu ve TTK M.1467 de açık bir şekilde hüküm altına alındığı üzere sonraki sigortanın geçersiz olduğu, dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşıldığı üzere davaya konu uyuşmazlıkta davacı tarafından yapılan sigorta sözleşmesinin de geçersiz nitelikte olduğu, dolayısıyla davacının geçersiz bir sigorta sözleşmesine dayanarak ödememesi gereken bir bedeli ödediği, davacı vekilinin itirazları sonucu heyetten bilirkişi raporu alındığı, alınan 2.raporda; dava dışı sigortalı … A.Ş. ve Müteahhit ve Taşeronları ile davalı sigortacı … A. Ş. arasında akdedilen ve 01.10.2014 tarihinden itibaren 1 (bir) yıl geçerli İnşaat Tüm Riskler (CAR) Sigorta Poliçesi sözleşme içeriğinde hırsızlık olaylarına ilişkin “Malzemelerin depolandığı alanın etrafı tel örgü ile çevrilecek ve 24 saat bekçi/güvenlik denetimi altında tutulacaktır. Mesai bitiminde açık alanda bırakılan malzemelerde meydana gelecek hırsızlık hasarları teminat kapsamı dışındadır. “şeklinde hüküm olduğu, aynı şekilde dava dışı sigortalı … A. Ş. ile davacı sigortacı … Sigorta A.S. arasında akdedilen ve 30.06.2014 tarihinden itibaren 1 (bir) yıl geçerli Montaj Sigorta Poliçesi içeriğindeki “özel notlar” klozu hırsızlık olaylarına atfı irdelendiğinde de aynı hükmün olduğu, her iki sigorta şirketinin de özel şartını teminat kapsamında tuttukları anlaşıldığından, sigortalı … A. Ş. ve … A. Ş. ilgilileri, hırsızlık yapılan malzemelerin depolandığı alanları 24 saat bekçi/güvenlik denetimi altında tutmadıkları anlaşıldığından bu haliyle hırsızlığın her iki sigorta teminatı kapsamında da olamayacağı, davalının aydınlatma (bilgilendirme) yükümlülüğüne aykırı davranmış olmasına rağmen, sigorta sözleşmesinin poliçede yazılı şekilde kurulmuş sayılacağı ve poliçe hükümleri gereğince de davacının ödememesi gereken bir bedeli ödediği ve rücu hakkının doğmadığı tespit edilmiş olmakla, yapılmış tespitlerin denetlenebilir ve hükme elverişli olması nedeniyle mahkememizce uygun bulunduğu, sonuç olarak; çifte sigorta kapsamında ve meydana gelen zararın bahsedilen ilgili hüküm gereği her iki sigorta poliçesinin de kapsamı dışında kaldığı davacının ödememesi gereken bir ödemeyi yaptığı…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; TTK’nın 1423.madde çerçevesinde 25.950.000,00 USD değerinde bir tesisi sigortalayan sigorta şirketlerinin sigortalıları özel hükümler çerçevesinde aydınlatmak ve olası değişikliklerde de sigortalıya özel olarak dikkat edilecek noktaları bildirmek zorunda olduklarını, Yargıtay 11. HD. 2016/8210 – 2016/8157 E.K., 17.10.2016 tarihli içtihadında (ek 1) ihtiyaca uygun poliçe yapmayan üstelik bu konuda sigortalıyı aydınlatmayan sigortacının bilgi vermediği husustan dolayı hasarı reddedemeyeceğine hükmettiğini, dava konusu inşaatın masa başında teminat verilip, inceleme yapmadan, sigortalıyı aydınlatmadan poliçelendirilebilecek bir iş olmadığını, Sigorta şirketlerinin böyle büyük bir işte Aydınlatma ve Bilgilendirme yükümlülüklerini ihlal ettiklerini, mahkemece davalı … Sigortaca sigortalıya aydınlatma açıklaması verilmediği ve önemli hususlar hakkında bilgilendirme yapılmadığının açıkça tespit edildiğini, 12 Sayfalık poliçede bir cümle halinde geçen çok önemli olan genel şartta yazmayan özel şartı sigortalının 14 günde değerlendirip itiraz etmesini beklemenin hakkaniyete aykırı olduğunu, ayrıca ülkemiz gerçekleriyle de bağdaşmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, çifte sigorta hükümlerine dayalı olarak dava dışı sigortalıya yapılan hasar ödemesinin rücuen davalıdan tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Mahkemece yargılama aşamasında alınan bilirkişi rapor içeriklerinden her iki sigorta poliçesinde teminat altına alınan riskler tamamen aynı olmamakla birlikte aralarında çok benzerlik olduğu, davaya konu uyuşmazlık açısından hırsızlığın, her iki poliçede de teminat altına alındığı ve olayda çifte sigortanın söz konusu olduğu, davacı tarafından yapılan sigorta sözleşmesinin sonraki sigorta olduğu ve TTK’nın 1467. maddesinde açık bir şekilde hüküm altına alındığı üzere, sonraki sigortanın geçerli sayılması için koşulların bulunmadığı, dolayısıyla davacının geçersiz bir sigorta sözleşmesine dayanarak ödememesi gereken bir bedeli ödediği, davalının sigortalısı dava dışı sigortalı … A.Ş. ve Müteahhit ve Taşeronları ile davalı sigortacı … A. Ş. arasında akdedilen ve 01.10.2014 tarihinden itibaren 1 (bir) yıl geçerli İnşaat Tüm Riskler (CAR) Sigorta Poliçesi sözleşme içeriğinde hırsızlık olaylarına ilişkin “Malzemelerin depolandığı alanın etrafı tel örgü ile çevrilecek ve 24 saat bekçi/güvenlik denetimi altında tutulacaktır. Mesai bitiminde açık alanda bırakılan malzemelerde meydana gelecek hırsızlık hasarları teminat kapsamı dışındadır. “şeklinde hüküm olduğu, aynı şekilde dava dışı davacının sigortalısı … A. Ş. ile davacı sigortacı … A.S. arasında akdedilen ve 30.06.2014 tarihinden itibaren 1 (bir) yıl geçerli Montaj Sigorta Poliçesi içeriğindeki “özel notlar” klozu hırsızlık olaylarına atfı irdelendiğinde de aynı hükmün olduğu, davalı sigortalısı … A. Ş. ve Taşeronları ile sigortalı … A. Ş. ilgilileri, hırsızlık yapılan malzemelerin depolandığı alanları 24 saat bekçi/güvenlik denetimi altında tutmadıkları anlaşıldığından bu haliyle hırsızlığın her iki sigorta teminatı kapsamında da olamayacağı anlaşılmaktadır. Davalı … A. Ş.’nin kendi sigortalısı dava dışı … A.Ş yi aydınlatma (bilgilendirme) yükümlülüğüne aykırı davranmış olduğunun kabulünde dahi TTK’nın 1423. maddesi kapsamında sigorta sözleşmesinin kendi sigortalısı … A.Ş. İle poliçede yazılı şekilde kurulmuş sayılacağı ve poliçe hükümleri gereğince de davacının kendi sigortalısı … A.Ş.’ye ödememesi gereken bir bedeli ödediği ve bu nedenle temlik alacaklısı sıfatıyla dahi davalıya rücu hakkının doğmadığı tespiti ile kurulan hüküm isabetli olup, aksi yöndeki davacı vekili istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından sarf edilen istinaf kanun yolu giderlerinin, kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 11.05.2022 tarihinde oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.