Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/199 E. 2020/1070 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/199
KARAR NO: 2020/1070
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2018/559 Esas – 2018/875 Karar
TARİHİ: 05/07/2018
DAVA: Alacak
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 03/04/2015 tarihinde davalıdan aldığı … marka konveksiyonel fırının arızalı çıktığını, 3-4 defa değiştirildiğini, hepsinin arızalı çıktığını, en son gelen fırının da arızalı olduğunu, kendilerinden servis bedeli de alındığını, ancak fırının aynı arızaları ile bozukluğunun devam ettiğini, arızalı fırını geri vermek ve parasını geri almak istediklerini, fırın arızası nedeniyle büyük iş kaybına uğradıklarını belirterek, davalı firma tarafından tanzim edilen 03/04/2015 tarih ve … sıra nolu faturada belirtilen … marka fırın bedeline ilişkin KDV olmak üzere 2.360 TL servis bedeli olarak 50,00 TL ve ayrıca ürünün ayıplı olması sebebiyle verilemeyen hizmetten kaynaklanan 19.250 TL zararın faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı tarafından dosyaya cevap sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 05/072018 tarihli, 2018/559 Esas – 2018/875 Karar sayılı kararında;”…Davacının tacir olduğu ve uyuşmazlık konusu ürünün ticari işletmesinde kullanılmak üzere alındığı sabittir. Bu minvalde taraflar arasında ticari satış hükümlerinin uygulanması gerektiği esastır. 6102 Sayılı TTK 23-(1)/c fıkrası; “alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür” hükmünü haizdir. Somut olayda ayıp ihbarına yönelik süresi dahilinde davalıya başvurulduğu ve durumun ihbar edildiğine dair delil bulunmamaktadır. Satın alma tarihi 03/04/2015 tarihi olarak beyan edilmekte iken görevsiz mahkemede açılan ilk dava tarihi 22/05/2015 tarihidir. Telefon görüşmeleri ve şifahi bildirimler noktasında da ihbar yapıldığına ilişkin somut ve net bir sonuca varılamamıştır. Basiretli bir tacir gibi davranma gerekliliği olan davacının kanunun amir hükmü kapsamında üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiği ispatlanamamıştır. Kar mahrumiyetine ilişkin tazminat istemi yönünden yapılan inceleme de sektör bilirkişisinin dosyaya ibraz etmiş olduğu 24/05/2018 tarihli raporda yapılan değerlendirmede ifade edildiği üzere fiili üretim sürecini etkileyecek işçi hataları, hammadde kalitesi, elektrik kesintisi, makine arızaları, çevre koşulları, alt yapı, iklim şartları vs gibi birçok unsurun yer aldığı, bu çerçevede sadece fırının pişirme kapasitesi üzerinden yapılacak bir randıman analizinin fiili ve gerçek verilerden uzak hatalı tespitlere yol açabileceği, sunulan deliller dahilinde bu yönde bir tazminat hesabının mümkün olamayacağı açıkça ifade edilmekle ispat edilemediği…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: TTK’nın 23.maddesi düzenlemesi esas alınarak davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, İş bu davaya konu fırında mevcut ayıp, açık bir ayıp olmayıp kullanılması sonucu tespit edilebilen bir ayıp olduğunu, bu itibarla iş bu olayda ürünün teslim alınmasından sonra 8 gün içinde ayıbın ortaya çıkması ve bu süre içinde ayıbın bildirilmesi gibi bir durumun mümkün olmadığını, bu ürünün üzerindeki ayıbın başta ürünün teslim alınması tarihinden itibaren tespit edilebilecek gizli bir ayıp olmadığından 8 gün içerisinde seçimlik hakkın kullanılmadığı ve ayıp ihbarında bulunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi hakkaniyete aykırı olduğunu, Müvekkili tarafından TBK’nın 223.maddesinde hüküm altına alınan makul sürede ayıp ihbarında bulunulduğunu, Kanun’un 223.maddesindeki düzenlemeye göre müvekkilinin kullanmakla tespit edilen ayıbın fark edilmesi akabinde davalı firma ile irtibata geçmiş, fırın birkaç sefer davalı firma tarafından değiştirilmiş ve aynı arızanın değişime rağmen devam etmesi üzerine satıcıya malın iadesi ve bedelinin iadesi talep edilmesine rağmen bu talebin yerine getirilmemesi üzerine işbu davanın ikame edildiğini, bu durumda müvekkilinin gözden geçirmekle değil kullanılmakla tespit edilecek ayıbı, tespit etmesi akabinde derhal satıcıya bildirdiğini, keza dosyaya sunulan 25.10.2017 tarihli bilirkişi raporunda da dava konusu fırının çalışmadığı arızalı olduğunun tespit edildiğini, bu itibarla müvekkili tarafından süresi içerisinde ihbar yükümlülüğüne uyulmadığına ilişkin tespit hatalı olduğunu, Dava konusu üründe bilirkişi tarafından tespit edilen ayıbın varlığı, müvekkilinin zarar etmesine sebep olmasına rağmen, iş bu durum sektör bilirkişisi tarafından yerinde ve sektöre ilişkin veriler dikkate alınarak yapılması gereken bir inceleme ile tespit edilmediğini, hali hazırda arızalı olan ve arızası hiçbir şekilde giderilemeyen fırının bu hali ile kullanılması mümkün olmadığından iş bu dava ikame edilmiş ve yerinde ve ihtilaf konusu fırın üzerinde yerinde yapılan inceleme sonucu dosyaya sunulan 25 Ekim 2017 tarihli bilirkişi raporunda netice olarak; ürünün ayıplı olduğu ve davalı firma tarafından tanzim edilen 03.04.2015 tarih 056367sıra nolu faturada belirtilen … Marka Fırın bedeli olan 2.000.-TL ile, fırın bedeline ilişkin KDV tutarı olan 360.-TL olmak üzere toplam 2.360.-TL ile servis bedeli olarak ödenen 50.-TL’yi davalıdan talep edebileceği sonuç ve kanaatine varıldığını, ancak mahkeme iş bu bilirkişi raporu ile açıkça tespit edilen ürünün ayıplı olduğu, fırın bedeli ve servis bedelini talep edilebileceğine ilişkin açık ve net kanaatine rağmen, sektör bilirkişi olması sebebiyle uğranılan zararın tespiti için görevlendirilen bilirkişi tarafından tanzim edilen 24.05.2018 tarihli raporda görev ve yetkisi dışında mali müşavir olmasına rağmen hukuki değerlendirme yapan bilirkişinin beyanına göre yanlış ve hatalı bir karar ihdas edildiğini, Müvekkili tarafından işletilen otel oda + kahvaltı olarak hizmet vermekte olup, müşteri siparişine istinaden öğle ve akşam yemeği ile beş çayı servisi de yapıldığını, iş bu fırının satın alınma tarihi ile dava açma tarihi arasında 316 oda satışı gerçekleştiğini ve 680 kişi konakladığını, konaklayan kişi sayısı değerlendirildiğinde verilemeyen yemek hizmetinin büyüklüğünün ortaya çıktığını, bu hizmetin verilmemesinin, otelde konaklayan kişi sayısında ve elde edilecek gelirde azalmaya sebep olduğunu, bu hususların sektör bilirkişisi olması sebebiyle atanan bilirkişi tarafından hiçbir şekilde değerlendirilmediğini ve böylece eksik inceleme ile bir rapor tanzim edildiğini, iş bu eksik inceleme ile oluşturulan bilirkişi raporuna karşı yapılan itirazlar mahkeme tarafından itibara alınmayarak haksız ve mesnetsiz olarak davanın reddine karar verildiğini, İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacının davalıdan satın aldığı fırının gizli ayıplı olduğu iddiasına dayalı olarak TBK’nın 227. maddesinin 1. fıkrasının 1. bendi uyarınca fırının iadesi ile bedelinin tahsili ve aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca uğranılan kâr kaybının tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK 355 maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Mahkemece yazılı gerekçe ile süresinde ayıp ihbarı yapıldığının kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak davacı tarafından dava konusu fırının davalıdan 03.04.2015 tarihli faturaya istinaden bu tarihte satın alındığı, fırındaki arıza nedeniyle davalı tarafından 08.05.2015 tarihinde servis hizmeti verildiği ihtilafsızdır. Yargılama aşamasında mahkemece alınan bilirkişi raporundaki teknik tespitler uyarınca fırındaki arızanın satın alınırken anlaşılamayacağı, ancak fırının çalıştırılıp kullanılması halinde fark edilebilecek nitelikte olup gizli ayıplı olduğu anlaşılmıştır. Bu halde somut olayda ayıbın gizli ayıp olduğu da gözetildiğinde TTK’nın 23/ son madde atfıyla TBK’nın 223/son maddesi uyarınca ayıbın süresinde yapılıp davalı bilgisine ulaştığının kabulü gerekecektir. İlk derece mahkemesince süresinde ihbar yapıldığının kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın tümüyle reddi kararı isabetsiz olmuştur. Yukarıdaki açıklama uyarınca somut olayda fırındaki ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu ve davalının servis hizmeti verdiği de gözetildiğinde ayıp ihbarının yapıldığı kabul olunmakla, davacının sözleşmeden dönerek ödediği tutarı talep edebileceği anlaşılmakla, davacının fırın bedeli için ödediği tutar ile KDV’si ve servis hizmet bedeli olarak ödenen tutarlar toplamı olan 2.410,00 TL’nin tahsili yönündeki talebin kabulü gerekirken ilk derece mahkemesince bu yöndeki talebin reddi isabetsiz olmuştur. Ancak davacının kâr kaybına yönelik alacak isteminin ise dosya kapsamında sunul deliller ışığında kanıtlanamadığı sonucu ile bu yöndeki istemin reddi kararı isabetli olup, buna göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile istinafa konu kararın kaldırılarak HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca davanın kısmen kabulü yönünde dairemizce aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın TBK’nın 227/1.maddesi uyarınca kısmen kabulü ile 2.410,00 TL alacağın davalıdan tahsiline, satıma konusu fırının davalı tarafından davacıya iadesine, edimlerin birlikte ifasına, 2-Fazlaya ilişkin tazminat talebinin reddine, 3-Alınması gerekli 164,63 TL harcın peşin alınan 370,16 TL harçtan mahsubu ile artan 205,53 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 4-Davacı tarafından sarf edilen 164,63 TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5- Kabul edilen tutar yönünden AAÜT uyarınca 2.410,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6- Reddedilen kısım üzerinden AAÜT uyarınca 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-Davacı tarafından ilk derece yargılamasında sarf edilen 2.400,00 TL bilirkişi gideri, 75,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 2.475,00 TL yargılama giderinin, davadaki haklılık oranlarına göre belirlenen 309,85 TL’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 8-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde, talep halinde taraflara iadesine, 9-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden; a-İstinaf kanun yoluna başvuran alacaklı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 370,00 TL istinaf peşin harcının talep halinde davacıya iadesine, b-Davacı tarafından sarf edilen 98,10 TL istinaf başvuru harcı ile 70,00 TL istinaf yargılama giderlerinin toplamı olan 168,10 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 11-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 15.10.2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.