Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1984 E. 2022/195 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1984
KARAR NO: 2022/195
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 9.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 13.02.2019
NUMARASI: 2016/425 Esas – 2019/199 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın, taksitli ticari kredi kullanımından doğan borçlarını hesap kat ihtarına rağmen ödenemediğini ve hakkında icra takibi yapılmasına sebebiyet verildiğini, iş bu icra takibine kötü niyetli olarak itiraz ederek takibin durmasına neden olduğunu, davalının, müvekkili banka ile imzalamış bulunduğu taksitli ticari kredi sözleşmesi gereği kendisine … numaralı kredi hesabı tahsis edildiğini, davalının kullanmış olduğu iş bu ticari krediden doğan borçlarını ödemediğini, taksitli ticari kredi borçlarının süresinde ödenmemesi nedeniyle müvekkili banka nezdinde hesabı kat edilerek borçlunun bilinen adresine Gaziosmanpaşa … Noterliğinin 07/01/2016 tarih ve … yevmiye numaralı hesap kat ihtarnamesi keşide edildiğini, ödemenin yapılmaması halinde yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiğini, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi nedeni ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalı hakkında ilamsız icra takibine geçildiğini, ancak davalının borca, faiz oranına, faize ve ferilerine itirazda bulunarak takibi durdurduğunu belirterek, itirazın iptaline ve takibin devamına, %20 ‘den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ile dava etmiştir. Davalı tarafın davaya cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; İcra dosyası, taraflar arasında düzenlenen genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesi, hesap kat ihtarnamesi, davacı bankanın ticari defter ve kayıtları ile dayanılan diğer deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre davacı bankanın davalıdan, icra takip tarihi itibariyle genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesine istinaden alacaklı olduğu; davalı tarafın icra takibine yaptığı itirazın yerinde olmadığı, ancak , davalının icra takibinden sonra, dava tarihinden önce, 04/02/2016 tarihinde 3.130-TL. ödeme yapmış olması nedeniyle, davacının 3.130-TL. kısım ile ilgili dava açmakta hukuki yararının bulunmadığından bu bölümle ilgili davanın usulden reddi ile sonuç olarak davanın 38.052,86-TL. kısmı üzerinden kabulü ile, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından, icra takibine yaptığı itirazın 38.052,86-TL. asıl alacak kısmı üzerinden iptaline, asıl alacağa, takip tarihinden itibaren itibaren yıllık % 54 oranında temerrüt faizi ve faizin %5’i oranında BSMV uygulanmak suretiyle takibin aynen devamına, alacağın likit ve belirlenebilir olması nedeniyle, kabul edilen kısım üzerinden, İİK 67/2. maddesi kapsamında % 20 icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine…” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Bilirkişi kök raporunda davalı tarafça dosyaya sunulan savunma ve ödeme belgelerinin tamamen gözardı edilmiş olması nedeniyle bilirkişi ek raporu alınmasına karar verilmiş olup, bu kez de dosyaya sunulan ek raporun gerek hesaplama hataları yapılmış olması gerekse hâkimin yerine geçerek hukuki konuda da görüş bildirilmiş olması nedeniyle karara mesnet alınacak nitelikte olmadığını, Davalı tarafça yapılan ödemenin yaklaşık 3.000 TL’nin hangi borca ve nasıl mahsup edildiğinin rapordan anlaşılamadığını, mahkemenin de bu durumu değerlendirme dışında tuttuğunu, asgari ücretli bir kişinin kırk beş günlük maaşına denk gelen bu bedelin görmezden gelinmesinin kabul edilemez bir durum olduğunu, ödemenin icra takipleri kesinleşmeden önce yapılmış olması nedeniyle, haricen tahsille kapatılan dosyanın kapak hesabının yapılması gerekirken, bilirkişi raporunda tamamen davacı yanın beyanlarından yola çıkarak hesaplama yapıldığını, davalı taraf belirtilen ödemeyi iş bu dosyaya konu icra takibine yönelik yapmış olup, icra takiplerinin aynı tarihte başlatıldığı düşünülse dahi artık alacaklı yanın bir tercih hakkının sözkonusu olmadığını, bilirkişi raporunda, ödemenin işbu davaya konu icra takip dosyasına mahsup edilmesi halinde bakiye borcunun hesabının da yapılması gerektiğini, bilirkişi raporunda asıl alacak rakamının da alacaklının talebini aşar şekilde hesaplandığını, dosyaya sunulan ilk bilirkişi raporunda davalının savunma yapmadığı, delil sunmadığının belirtilmesi karşısında, bilirkişi tarafından dosyanın kapsamlı ve detaylı incelenmediğinin, bu itibarla görevini ihmal ettiğinin ortada olduğunu, Alacaklı yanca taşkın hacizler yapıldığını, bu durumun değerlendirilmesi gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, kredi sözleşmesinden doğan banka alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derece mahkemesince davalının yargılama aşamasında sunduğu ve takipten sonra davadan önce yapılan 20.000 TL’lik ödeme dekontu da dikkate alınmak suretiyle bilirkişi ek raporu alındığı, bilirkişi ek raporunda dava tarihi itibarıyla davalının borç hesaplamasının yapıldığı, mahkemece de ek rapordaki tespitler dikkate alınarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Gerek davalı vekili beyanları gerekse dosyaya delil olarak alınan dava konusu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra takip dosyası ile dava dışı tarafları aynı olan ve davalının kredi kartı borcu nedeniyle başlatıldığı anlaşılan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra takip dosyalarının incelenmesinde; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra takip dosyasında 20.01.2016 tarihinde takip başlatıldığı, dava konusu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra takip dosyasında ise takibin 22.01.2016 tarihinde başlatıldığı, buna göre dava dışı İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra takibinin önceki tarihte başlatıldığı anlaşılmaktadır. Davalı adına üçüncü kişi tarafından dava tarihinden önce, ancak takip tarihlerinden sonra 04.02.2016 tarihinde alacaklı vekili hesabına yapılan 20.000 TL’lik ödemenin, borçlu tarafından hangi takibe konu borç için yapıldığı ödeme makbuzunda açıkça belirtilmediğnden, TBK’nın 102. maddesi uyarınca önceki takibe konu borca mahsubu ile bakiye tutarın eldeki davaya konu takip borcuna mahsubu suretiyle hüküm kurulması isabetlidir. Buna göre davalı vekilinin 20.000 TL tutarındaki ödemenin tamamıyla eldeki dava konusu takip borcuna mahsubu gerektiği yönündeki istinaf nedeni yerinde değildir. Davalının borcu için üçüncü kişi tarafından yapıldığı anlaşılan 20.000 TL ödemenin dava dışı İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra takibi kapsamında takip öncesi ve takipten sonra, ödeme tarihine kadar işleyen faizleri, icra takip masrafı ve takipteki vekil ücretleri dikkate alındığında, bu davanın konusu olan takibe ödemeden mahsubu gereken miktara ilişkin davalı istinafı da yerinde görülmemiştir. Davanın niteliği ve alacak tutarı dikkate alındığında, 20.000 TL’ lik üçüncü kişi ödeme tutarının hangi borca yönelik olduğu yönünde, davalı açık muvafakati bulunmadığı da gözetildiğinde, tanık dinlenmemesi isabetli olup, aksi yöndeki istinaf nedeni de yerinde değildir. Dava konusu icra takibinde davacı yanca asıl alacak 40.182,86 TL olarak talep edilmiş olup, mahkemece 38.052,86 TL asıl alacak yönünden itirazın iptaline karar verildiği gözetildiğinde, davalı vekilinin alacaklının talebini aşar şekilde hüküm kurulduğu yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davalı vekilince alacaklı banka tarafından borç tutarının çok üzerinde değerde olan üç ayrı taşınmaza haciz uygulandığı, bu hacizlerin aşkın haciz niteliğinde olduğu ileri sürülmüştür. Davalı yanın aşkın haciz konusundaki iddialarının iş bu dava konusu uyuşmazlıkla ilgisi olmayıp, davalı yanca icra mahkemesi nezdinde ileri sürülmesi gereken hususlardır. İlk derece mahkemesince davalı borcu için üçüncü kişi tarafından yapılan ödeme tutarı da değerlendirilerek alınan bilirkişi rapor içeriğindeki hesaplama ve tespitler ışığında kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 1.949,55 TL nispi istinaf karar harcının davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekilerine tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 17.02.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.