Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/198 E. 2020/1010 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/198
KARAR NO: 2020/1010
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/09/2018
NUMARASI: 2016/1317 Esas – 2018/851 Karar
DAVANIN KONUSU: Borçtan Kurtulma Davası
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hükme karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından müvekkilleri aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 25.358,47 TL’nin tahsili amacıyla 01.08.2014 tarihli satış sözleşmesinden kalan bakiye alacağın tahsili amacıyla takip başlatıldığını, ancak davalı tarafından aynı sözleşmeye istinaden alındığı bildirilen 09.09.2014 vadeli 3.680,00 TL bedelli bononun 2.944,00 TL’si, 09.09.2014 vadeli 4.260,00 TL’lik bononun 3.523,60 TL’si, 09.09.2014 vadeli 6.363,00 TL’lik bononun 5.409,00 TL’si, 09.09.2014 vadeli bononun 5.430,00 TL’si için olmak üzere toplam 17.306,60 TL asıl alacak, 2.932,49 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 20.239,09 TL alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından takip başlattığını, her iki takip dosyasından istem konusu yapılan alacakların satış sözleşmesinden kaynaklandığının ileri sürülmesine göre tek bir takip oldukları, tahsilde tekerrür olmamak kaydı belirtilmeksizin farklı alacak varmış gibi haksız ve kötü niyetli takip başlatıldığını, müvekkillerinin takibe konu bono ve sözleşmede borçlu ve kefil olmadıkların, bu şekilde sözleşme ve bono imzalamadıkların, takibe konu yapılan bonolarda borçlunun müvekkilinin kardeşi …, lehtarının ise davalı şirket olduğunu, 03.07.2015 tarihinde vefat eden müvekkillerinin annesi …’ün ise bonolarda müşterek müteselsil kefil olarak gösterildiğini, annelerinin kefaleti nedeniyle müvekkilleri aleyhine takip başlatıldığını, düzenlendiği bildirilen sözleşmede kefilin kefalet limitinini açıkça belirtilmediği geçerli bir kefalet sözleşmesi bulunmadığını, …’ün kefaletine dayalı olarak müvekkillerinin sorumluluğnun söz konusu olmayacağını, kaldı ki müvekkillerinin annesi …’ün 25.09.1929 doğumlu olup, borçlanmanın vukuu bulduğu tarihte 86 yaşında olduğunu, Trabzon Özel Karadeniz Hastanesi tarafından düzenlenen 07.02.2011 tarih ve 1828 sayılı raporda görüleceği gibi annelerine “Alzheimer Hastalığı” tanısı konulduğunu, TMK.’nun 15.maddesinde belirtidliği üzere ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesi olmayan, borçlanma yeteneği olamayan kişinin yapmış olduğu işlemlerin geçersiz olduğunu, takibe konu sözleşme ve bonolardaki imzaların da müvekkillerinin murisinin eli ürünü olmadığını, imzası inkar edilen bir senedin HMK’nun 209.maddesi hükmüne göre hiç bir işleme esas alınamayacağını ileri sürerek, İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı ve İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyalarında yapılan takipler nedeniyle müvekkillerinin davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, haksız ve kötü niyetli olarak yapılan takip nedeni ile %20 oranından aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki takipten feragat edilmesi üzerine takibin 11.06.2016 tarihinde işlemden kaldırılması nedeniyle davaya konu edilemeyeceğini, müvekkilince dört adet bononun bakiye borcu olan 17.306,60 TL’nin tahsili amacıyla keşideci … ile aval veren … ‘ün mirasçıları aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında kambiyo senetlerine mahsus yolla takip başlattığını, Türk Medeni Kanunun 641/1.maddesi hükmüne göre mirasçıların tereke borçlarından müteselsilen sorumlu olduklarını, mirasın reddi veya resmen tasfiyesinin söz konusu olamadığından mirasçılardan birisi ya da tamamı hakkında takip yapılmasında yasaya aykırılık olmadığını, …’ün vefatı neticesinde adına kayıtlı bulunan taşınmazlarının mirasçılarına bıraktığını, söz konusu mallarını idarede gayet yeterli iradeye sahip olan ve vefatı neticesi idare ettiği bu malları davacı mirasçılarına aktarmış olan murisin borçlanma konusunda geçerli bir iradeye sahip olmadığının kabul edilemeyeceğini, davacıların dayandığı belgede murisin “Alzheimer Hastalığı” tanımlanmamıştır şeklinde ibare bulunmasına rağmen mahkemenin yanıltılmak istendiğini, davacıların iddialarını kanıtlamakla yükümlü olduklarını savunarak, davanın reddine, kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; “…Dosya kapsamına göre; davalı şirketin davacılar hakkında İstanbul …İcra müdürlüğünde yapmış oldukları takip dosyasında alacaklı olarak takipten feragat etmiş olduğu anlaşılmıştır.Dava konusu İstanbul …İcra müdürlüğü dosyasında ise 4 adet bonoya dayalı olarak başlatılan takipte, davacıların murisinin kefil olarak düzenlemiş olduğu bonoların düzenlenme tarihi itibariyle murisin 85 yaşında olduğu, dosyaya sunulan Trabzon Özel Karadeniz hastanesinin 07/02/2011 tarihli raporuna göre muris …’ün demans ve alzheimer hastalığının mevcut olduğu, bu hastalığın niteliğine göre 2014 yılında 85 yaşında alzheimer hastası olarak hukuki işlem ehliyetinin bulunmadığı ve bu nedenle İstanbul …İcra müdürlüğündeki takibe konu edilen bonolardan dolayı kefil olarak borçlu kabul edilemeyeceği ve dolayısıyla mirasçıları olan davacılar … ve … yönünden de borçlu olmadıklarının kabulü gerektiği kanaatine varılarak davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. .” Gerekçesiyle davanın kabulü ile davacıların İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyalarındaki takipler nedeniyle davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, İcra İflas Kanun’nun 72/5 maddesi uyarınca takiplerdeki alacak tutarının %20 ‘si oranında kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacılara verilmesine, karar vermiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
DAVALI VEKİLİ İSTİNAF BAŞVURU DİLEKÇESİNDE; Mahkemenin hükme esas aldığı 07.08.2011 tarihli Trabzon Özel Karadeniz Hastanesinin 1828 sayılı raporunda muris … hakkında “Demans ve Alzheimer” hastalığının tanımlanmamış olduğunun belirtilmesine rağmen mahkemece hasta olması nedeniyle hukuki işlem ehliyetinin bulunmadığının kabul edilmesinin hatalı olduğunu, varılan sonucun ibarenin yanlı okunmasından kaynaklanmış olabileceğini, murisin aval veren sıfatıyla imzaladığı dört adet bononun bakiye kısmının tahsili amacıyla mirasçıları aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını, tereke borçlarından dolayı mirasçıların müteselsilen sorumlu olduklarını, davacılar tarafından mirasın reddedilmediğini, muris adına kayıtlı taşınmazların miras yoluyla davacılara intikal ettiğini, murisin hukuki işlem ehliyeti bulunduğu gibi, TMK’nun 452/2.maddesi gereğince kısıtlı kişinin fiil ehliyetine sahip olduğu konusunda diğer tarafı yanıltması halinde dahi zararlardan sorumlu tutulması gerektiğini, davacıların ileri sürdüğü iddiaların yerinde olduğunun senede karşı iddia kapsamında kesin delil ile kanıtlanması gerektiğini, davacılar tarafından ileri sürülen iddiaların kanıtlanmamasına rağmen mahkemece verilen kabul kararının hatalı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, davacıları takip dosyası nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespiti ve kötüniyet tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacılar, davada murisleri …’ün hukuki işlem ehliyetinin bulunmadığını, bono altındaki imzanın murislerine ait olmadığını, kefaletin şekil şartlarının yerine getirilmediğini ileri sürerek her iki takip yönünden borçlu olmadıklarının tespitini istemişlerdir. İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davalı şirket tarafından borçlular muris … mirasçıları …, …, … aleyhine 01.08.2014 tarihli satış sözleşmesinin bakiyesi 17.306,60 TL asıl alacak, 4.590,55 TL. işlemiş faiz ve 3.461,32 TL cezai şart toplamı 25.358,47 TL alacak için ilamsız takip başlatıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu, takip alacaklısı vekilinin 11.05.2016 tarihinde takipten feragat etmesi nedeniyle dosyanın işlemden kaldırıldığı anlaşılmıştır. Eldeki dava 24.11.2016 tarihinde harcı ödenerek açılmış olup, alacaklı vekili İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından davadan önce 11.05.2016 tarihinde feragat etmiştir. İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde davalı-alacaklı tarafından borçlukar … ile muris … mirasçıları …, … ve … aleyhine 09.09.2014 vadeli dört adet bonodan kanaklanan bakiye 17.306,60 TL asıl alacak, 2.932,48 TL işlemiş faiz toplamı 20.239,08 TL’nin tahsili amacıyla kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığı, takibin asıl borçlu ile aval verenin mirasçılarına yöneltildiği anlaşılmıştır. Dosyada bulunan İskenderun 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 22.10.2015 tarih ve 201/623-737 E.K.sayılı veraset belgesine göre, muris …’ün 03.07.2015 tarihinde öldüğü, geriye …, …, …, … ve …’ün mirasçı olarak kaldığı görülmüştür. Dava dilekçesi ile yargılamanın değişik aşamalarında sunulan Özel Trabzon Karadeniz Hastanesinin 07.02.2011 tarih ve 1828 numaralı raporunda, murisle ilgili bir kısım nevrotik tanımlamalar yapıldıktan sonra “Alzheimer” hastalığının tanımlanmadığı belirtilmiştir. Dosya kapsamında bulunan raporlarda, davacıya mahkeme kabulünde olduğu gibi “Alzheimer” hastalığının tanımlandığına ilişkin bir rapora denk gelinmemiştir. Bu durumda, mahkemece, murisin anılan rapor esas alınarak yaşı ve “Alzheimer” hastalığı bulunması nedeniyle fiil ehliyetinin bulunmadığına ilişkin gerekçesi dosya kapsamındaki rapor içeriğiyle uyumlu değildir. Kaldı ki, bu tür bir raporun bulunması halinde dahi, rapordaki hastalık ve teşhislerin işlemi yapan kişinin hukuki işlem yapma ehliyetini sınırlayıp sınırlamadığı konusunda uzman bilirkişilerden alınacak raporla hukuki işlem yeteneğinin (fiil ehliyeti) varlığı veya yokluğu belirlenmelidir. Mahkemece, bu yönde bir araştırma yapıldıktan sonra, davacıların imza ve aval/kefalete yönelik itirazları değerlendirilmelidir. Açıklanan bu gerekçeyle, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, esasa dair diğer istinaf nedenleri incelenmeksizin, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinaf konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafça yatırılan istinaf harçlarının, talep halinde kendisine iadesine, 4-Davalı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 08.10.2020
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.