Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1975 E. 2022/374 K. 25.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1975
KARAR NO: 2022/374
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 18.03.2019
NUMARASI: 2019/168 Esas – 2019/341 Karar
DAVA: Tasfiye memuru atanması talebi
Taraflar arasındaki tasfiye memuru atanması istemli açılan davasnın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kurumun ticaret sicilinden 18/12/2015 tarihinde re’sen terkin ettiği … sicil numaralı … Ltd.Şti.’nin … Mahallesi … Sokak No:… Yıldırım/Bursa adresinde mukim atölyesinde 19/03/2004-31/07/2004 tarihleri arasında çalıştığını, T.C.Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı 26/09/2016 tarih … sayılı yazısı ile müvekiline bağlanan emekli aylığı ile ilgili olarak 29/04/2016 tarih 2016/IK/76 sayılı denetmen raporunda müvekkilinin … Ltd.Şti.ünvanlı işyerindeki 2014/03-07 dönemlerine ait hizmetlerinin fiili olmadığnın tespit edildiğinin bildirildiğini, Bursa 6.İş Mahkemesinin 2016/566 Esas sayılı dosyasına İstanbul Ticaret Sicli Müdürlüğünce gelen yazı cevabında … Ltd.Şti.’nin re’sen terkin edildiğinin bildirildiğini belirterek Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/931 Esas, 2018/102 Karar sayılı 31/01/2018 tarihli kararı ile ihyasına karar verilen … Ltd.Şti.’ne 6102 sayılı TTK.nun 547/2.maddesi gereği son tasfiye memurlarının veya yeni bir veya birkaç kişinin tasfiye memuru olarak atanmasına, kararın tescil ve ilanına, kararın tescil ve ilan ilan için İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tasfiye memuru atanması istenen şirket, ticaret sicilinden tasfiye ile terkin edilmediğinden dava ek tasfiye davası olarak nitelenemeyeceğinden TTK 32 vd maddeler ile TTK geçici 7. maddesine olarak görülmüştür. Bilindiği üzere 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 1. fıkrası uyarınca 01.07.2015 tarihine kadar aynı maddede sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. Hükmü ve konuyla iligli keisnleşem mahkeme kararı da dikkate alındığında re’sen sicilden terkin edildiği anlaşılmaktadır.Davadışı şirket TTK hükümlerine göre tasfiye edilmediğinden terkinden evvel tasfiye halinde bulunmadığı gibi bir tasfiye memuru mevcut değildir.Bu sebeble husumetin sicil memurluğuna yöneltilmesi yeterlidir. Terkin işlemi kaldırılarak şirketin ihyasına karar verildiğinde şirket terkinden evvel ki mevcut haline döneceğinden tasfiye memuru atanmasını gerektirir bir husus yoktur her ne kadar dayanak gösterilen derdest iş mahkemesince bu yönde ara karar oluşturulmuş ise de söz konusu şirket ihya edilerek yeniden tüzel kişilik kazanarak davada taraf olma ehliyetini kazanmış olup yapılacak tebligatla taraf teşkilinin sağlanması yeterli olup bu iş mahkemesindeki dava için tasfiye memuru atanmasını gerektirir bir durum olmadığı da dikkate alınarak kesinleşen mahkeme kararı nazara alınarak yerinde görülmeyen tasfiye memuru atanması talebinin reddine karar vermek gerektiği…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalının ticaret sicilinden 18.12.2015 tarihinde resen terkin ettiğini, … sicil numaralı … Ltd. Şti.’nin,, … Mahallesi … Sk. No: … Yıldırım/BURSA adresinde mukim atölyesinde 19.03.2004 – 31.07.2004 tarihleri arasında çalıştığını, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, 26.09.2016 tarih ve … sayılı yazısı ile müvekkiline bağlanan emekli aylığı ile ilgili olarak 29.04.2016 tarih 2016/IK/76 sayılı denetmen raporunda, müvekkilinin … Ltd. Şti. ünvanlı işyerindeki 2014/03-07 dönemlerine ait hizmetlerinin fiili olmadığının tespit edildiğinin bildirildiğini, fiili olmayan günler neticesinde 5225 gün 4/a çalışma şartını yerine getirmediğinden bahisle aylığının bağlandığı tarih itibari ile (01.12.2013) emekli aylığının durdurulduğunu ve yersiz ödendiği ileri sürülen aylıkların da hesaplanarak ayrıca bildirileceğini müvekkile iletildiğini, müvekkilinin … Ltd. Şti.’ndeki 19.03.2004 – 31.07.2004 tarihleri arasındaki hizmetinin fiili ve gerçek olduğunun tespiti ile bağlanan emekli aylığının durdurulmasına ve ödenen aylıkların iadesine dair Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı işleminin iptali ve emekli aylığının yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti talepli açtığı davanın Bursa 6. İş Mahkemesinin 2016/566 E. sayılı dosyasında derdest olduğunu, Bursa 6. İş Mahkemesi’nin 2016/566 E. sayılı dosyasına, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünce gelen yazı cevabında … Ltd. Şti. nin resen terkin olduğu bildirildiğini ve birinci celsede tarafımıza ihya davası açmak üzere dört haftalık süre verildiğini, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen şirketin ihyası davasında Mahkemenin, şirketin ihyasına karar verdiğini ve bu karar kesinleştiğini, mahkemenin bu kararı Bursa 6. İş Mahkemesinin 2016/566 E. sayılı dosyasına sunulduğunu fakat mahkeme kararında ihyasına karar verilen şirkete 6102 sayılı Ticaret Kanunu’nun 547/2 maddesi gereği tasfiye memuru atanıp tescil ve ilanına karar verilmesi hususu unutulduğundan, İş Mahkemesince, duruşma gün ve saati belirlenip taraflara tebliğ edilemediğini, yargılamaya devam olunamadığını, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesine sundukları 18.04.2018 tarihli karar tashihi talebinin, mahkemenin 19.04.2018 tarihli ek kararı ile yapılacak bir tashih işlemi bulunmadığından bahisle reddedildiğini, mahkemenin bu kararı istinaf kanun yoluna götürülmüş fakat istinaf incelemesi neticesinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1131 E. 2018/770 K. sayılı ve 26.06.2018 tarihli kararı ile dava dışı şirketin TTK hükümlerine göre tasfiye edilmediğini, şirketin ihyasına karar verildiğinde şirket terkinden evvelki mevcut haline döneceğinden tasfiye memuru atanmamasının bir eksiklik olmadığını belirterek istinaf taleplerinin reddedildiğini, istinaf Mahkemesinin bu kararının kendilerince temyize götürüldüğünü, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018/4850 E. 2018/6951 K. sayılı ve 12.11.2018 tarihli kararı ile “Kural olarak şirketin ihyası halinde tasfiye memuru atanması gerekli olduğundan istinaf isteminin reddine dair gerekçe yerinde değil ise de kesinleşen karardaki tasfiye memuru atanması eksikliğinin kararın tashih yoluyla giderilmesi mümkün olmadığından davacı vekilinin temyiz isteminin reddi sonucu itibariyle yerinde olan istinaf kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir” denilerek istinaf mahkemesi kararının onandığını, bu karar Bursa 6. İş Mahkemesi’nin 2016/566 E. sayılı dosyasına sunulduğunu, ihya edilen şirkete tasfiye memuru atanması için dava açmak üzere kendilerince 20.02.2019 tarihli celsede dört haftalık süre verildiğini, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/168 E. 2019/341 K. sayılı ve 18.03.2019 tarihli kararı ile davanın reddine karar vermiş ise de bu karar Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2018/4850 E. 2018/6951 K. sayılı ve 12.11.2018 tarihli kararına aykırılık arz ettiği gibi 6102 sayılı Ticaret Kanunu’nun 547/2 maddesine de aykırılık arz ettiğini, 6102 sayılı Ticaret Kanunu’nun 547/2 maddesi: “Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiyesi için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir” hükmüne haiz olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2013/18445 E. 2014/1153 K. sayılı Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2015/779 E. 2015/1227 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere şirketin ihyası kararı ile birlikte son tasfiye memurlarının veya yeni bir veya birkaç kişinin tasfiye memuru olarak atanmasına kararın tescil ve ilanına, kararın tescil ve ilan için Ticaret Sicil Memurluğuna gönderilmesine karar verilmesi gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, daha önce resen terkinine karar verilen ve ihyasına karar verilen şirkete tasfiye memuru atanması istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Tüzel kişiliğin ihyasına karar verilen davadışı şirketin TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca 18.12.2015 tarihinde re’sen sicilden terkin edildiği anlaşılmaktadır. Dava dışı şirket TTK’nın 536 vd. maddeleri hükümlerine göre tasfiye sonucu terkin edilmediğinden, terkinden evvel tasfiye halinde bulunmadığı gibi bir tasfiye memuru mevcut değildir. Bu sebeble husumetin sicil memurluğuna yöneltilmesi yeterlidir. Terkin işlemi kaldırılarak şirketin ihyasına karar verildiğinde, şirket, terkinden evvelki mevcut haline döneceğinden tasfiye memuru atanmaması bir eksiklik olmayıp, mahkemece verilen karar isabetlidir. Diğer bir deyişle, yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde TTK’nın geçici 7/2. maddesi uyarınca tasfiye memurunun atanmasına gerek olmamasına göre davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir (Emsal nitelikte Yargıtay 11. HD 2016/14991 E- 2017/481 K, 25.01.2017 T; aynı Dairenin 2016/8629 E- 2017/6341 K, 20.11.2017 T.) Kaldı ki, TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca resen terkin edilen şirketin ihyasına karar verilip, bu kararın kesinleştiği de dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Buna göre bu şekilde ihyası sağlanan şirketin yöneticilerinin (temsil yetkililerinin) temsil yetkilerinin sona ermiş olması ihtimalinde, şirketle ilgili esas davayı gören mahkemece, şirketin davada temsili için temsil kayyımı atanmak suretiyle taraf teşkili sağlanarak yargılamanın sürdürülüp sonuçlanması da mümkün olacaktır. Tüm bu açıklamalar ışığında ilk derce mahkemesinin karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi, kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 25.03.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.